Ulaş Çorap’ta kandırılan işçilerin hakları gasp edildi!

Ulaş Çorap Tekstil Fabrikası kandırılan ve hakları gasp edilerek işten çıkarılan 100 işçiden biri olan Ömer Meyan, gerekirse patron Niyazi Şahin’in evinin önünde direniş başlatacağını ama emeğinin karşılığını alacağını söyledi.

Patron ve sermaye yanlısı politikaların iyice ayyuka çıktığı AKP yönetimindeki Türkiye’de işçilerin hakları sürekli gasp ediliyor. Sömürü cenderesindeki işçiler, bir taraftan sendikalı olma hakkını kullandıkları için ya en ağır iş kodlarıyla işten atılıyor, örgütlü olmayınca da tüm haklarına sessiz sedasız çökülüyor. Bunun son örneği İstanbul’daki Ulaş Çorap Fabrikası’nda yaşandı. Fabrika içindeki malları satan patron Niyazi Şahin 100 işçiyi tazminat haklarını gasp ederek işten çıkarıldı. Bu işçilerden biri olan Ömer Meyan, ANF’ye konuştu.

‘PATRON İŞÇİLERDEN HABERSİZ MALZEMELERİ SATTI’

Niyazi Şahin’in sahibi olduğu Ulaş Çorap Tekstil Fabrikası’nda 2 yıl 4 ay boyunca günde 10 saat çalıştığını anlatan 36 yaşındaki Meyan, patronun işçilerden habersiz fabrikanın içindeki malzemeleri Bolero Çorap’a sattığına ve hak edişlerinin yarısını gasp ederek kendilerini işten çıkardığına dikkat çekti. Malzemelerin satıldığını 1 ay önce patronun gelip kendilerine ihbar süreci verdiğinde öğrendiklerini belirten Meyan, “Fabrikada çalıştığımız sırada patron gelip bize ihbar süreci verdi. Çünkü bizi direkt kovarsa onun ücretini ödemek zorunda kalacak. Ücret ödememek için gelip bize fabrikayı sattığını, iş bulmamız için bize 1 aylık ihbar süreci verdiğini söyleyerek, ‘Benim siparişlerim var, beni 1 ay idare edin, gerekirse arabamı, evimi satacağım ama hepimizin hakkını vereceğim’ diye de söz verdi. Tabii biz buna inandık ve siparişlerini bitirmeye çalıştık. Ancak ihbar süresi dolmadan işçileri teker teker odasına çağırarak ihbar tazminat haklarımızın yarısını ve senelik izinlerimizi gasp ederek işten çıkardı. Nereden bakarsanız her işçinin 30 bin TL hakkını gasp etti” dedi.

‘SÖZ VERDİ AMA HAKKIMIZ OLAN BİNLERCE TL’Yİ VERMEDİ’

Toplam alacağı ücret 92 bin TL iken 50 bin TL aldığına işaret eden Meyan, şunları kaydetti: “Kıdem tazminatımın bir bölümünü verdi ama ihbar tazminatımı ve izin günlerimi ödemedi. Hakkım olan 30 bin TL’yi vermedi. 12 senedir fabrikada çalışan işçilerin ise 80-90 bin TL’sini vermedi. Buna karşı geldiğimiz zaman da, çok rahatça ‘Ben vermiyorum’ diyebildi. Beni çağırdığında aynen böyle söyledi. Hatta, aba altından sopa göstererek, ‘İstediğin yere şikayet edebilirsin. Bütün her şey benden yana. Mahkemeye de gidebilirsin ama gidersen ancak 5 sene sonra paranı alırsın, o para da pul olur’ dedi. Bu muameleyi sadece bana değil, orada çalışan ve işten çıkardığı 100 işçinin hepsine yaptı.

‘BİZİ RESMEN KANDIRDI’

Biz avukatlarla da konuştuk. Onlar da eğer paralar şirket üzerinde değilse para alamayacağımızı söylediler. Oysa patronun bir fabrikası ve üç mağazası vardı. Ama hepsini satmış. Zaten sattıktan sonra bize söyledi. Bunlar üç kardeş, bu paranın kimin adına yatırıldığını bilmiyoruz. O parayla hakkımızı verebilirdi ama öyle olmadı. Bizi resmen kandırdı. Sözünü tutmadı ve alenen bizi dolandırdı. Zaten çoğu şeyi usulsüzdü. Mesailerimizi elden verirdi. Maaşlarımızı asgari ücretten yatırırdı ve geri kalanı da elden veriyordu. İki işçi arkadaşımızı 1 Mayıs İşçi Bayramı’nda işe gelmedikleri için işten kovmuştu.”

‘EMEĞİMİ PATRONA BIRAKMAYACAĞIM!’

İki çocuk babası olduğunu ve çok zorlandığını kaydeden Meyan, çocuklarının hakkını bırakmayacağını, gerekirse Niyazi Şahin’in evinin önünde direniş başlatacağını duyurdu. Türkiye’de emek sömürüsünün geldiği noktayı, “Minareyi çalan kılıfına uyduruyor” diyerek özetleyen Meyan, emeğini, çocuklarının rızkını patronun cebine bırakmamaya kararlı olduğunu vurguladı.

AV. TİMUÇİN: TEKSTİLDE VUR-KAÇ ÇOK YAYGIN

Durum hakkında konuştuğumuz Avukat Yağız Timuçin ise tekstil sektöründe işletmeyi kapatma, malzeme satma veya başka şirkete devredebilme gibi vur-kaç olaylarının çok yaygın olduğuna dikkat çekti. Ulaş Çorak Tekstil’de çalışan işçilerin de bu şekilde mağdur edildiğini belirten Timuçin, patronların kanundaki tüzel kişilik perdesi arkasına saklandığına işaret ederek, “Zenginim, patronum, burjuvayım diyerek A şirketi adında bir şirket kuruyorum, yarın şirketin mallarını satıyorum, iflas gösteriyorum, ben sorumlu değilim diyerek kaçıyorum. Yaptıkları şey bu. Oradan servetine servet katmış ama tüzel kişilik, şirket meselesi sayesinde şahıs olarak, kendi mal varlığı olarak sorumlu değilmiş gibi gösteriliyor.

‘TEK ÇARE ÖRGÜTLÜLÜK’

Bu konuda hukuki bir yöntem yok çünkü ve tüzel kişilik arkasına saklanılıyor. Ne olması gerekiyor? Patronların kendi mal varlıklarıyla sorumlu olması gerekiyor, bu da çok büyük bir hukuki reform gerektiriyor. Bunun tek çaresi örgütlülük. Şimdi Ulaş Çorak Tekstil patronlarının inşaat sektörüne kayma gibi bir planları olduğu söyleniyor. İşçiler örgütlenip o inşaat şirketini bulup önüne gidecekler ve gasp edilen haklarını isteyecekler” diye konuştu.