Kurdistan ve Türkiye’de kadınlar 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü Mereş depreminden dolayı dayanışmaya çevirdi. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne ilişkin mesaj veren Wanlı kadınlar, bu sene birçok kadının 8 Mart’ta yakınlarını kaybederek girdiğini hatırlattı.
Her 8 Mart’a farklı duygularla girdiklerini söyleyen Aktivist Zozan Özgökçe, bu sene 11 kentte çok büyük bir deprem olduğunu, Van halkı olarak bunu yüreklerinde ve zihinlerinde hissettiklerini dile getirdi. Van depreminde olduğu gibi bu depremde de devletin ve devletin ilgili kurumlarının ne kadar aciz olduğunu, yetersiz kaldığını bir kez daha gördüklerini belirten Özgökçe, “Yine de bize umut veren, kendi aramızdaki dayanışmadır. Bu sene 8 Mart’a kadınlar yakınlarını kaybetmiş şekilde girdi. Acılı ve yas halinde girdiler. Hepimiz gerçekten de yastayız. Önceki yıllarda ‘isyandayız’ derdik. Bu sene gerçekten hem isyandayız hem de yastayız. Çünkü fiili olarak hepimizin bir tanıdığı ve yakını bu depremde etkilendi.
İnsanlarımızı kaybettik. İnsanların enkazın altında yardım beklemeleri ve zor şartlardaki hali biz kadınlarda büyük etki yarattı. Bu yüzden hem yastayız, hem isyandayız hem de öfkeliyiz. Daha çok kenetleneceğimiz ve daha umutlu günler göreceğimize dair inancımızı korumalıyız. Çünkü umut, yaşam kaynağımızın sebebidir. 2011 yılındaki Van depreminde ‘deprem paraları nerde’ dediğimiz için bize davalar açıldı, derneklerimiz kapatıldı. Yani sivil topluma ve özgür kadınlara tahammülleri yok. Kendileri dışında iki kişinin dahi örgütlenmesine tahammülü olmayan bir iktidar var. Özellikle örgütlü kadınlardan çok korkuyorlar. Çünkü bizim inancımızla bu örgütlü ağları kurduğumuzun farkındalar, bilinçli olduğumuzun farkındalar. Kimseye boyun eğmeyeceğimizi, itaat etmeyeceğimizi biliyorlar. O yüzden bizden çok korkuyorlar. Biz hiçbir zaman onlara biat etmeyeceğiz. Her 8 Mart’a da umutla, isyanla; birbirimize daha fazla kenetlenerek gireceğiz. Buna olan inancım tamdır” diye konuştu.
2023 MÜCADELE YILI OLSUN
Wan’da emlakçılık yapan Yıldız Tekin ise, 2023 yılının kadınlar için mücadele yılı olması ve İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden onaylandığı bir yıl olmasını dilediklerini söyledi. Hem savaşlardan hem de doğal olaylardan en çok etkilenenlerin kadınlar olduğunu ifade eden Tekin, şöyle konuştu: “Kadın kendi olduğu ve değerlerini savunduğu zaman ya katlediliyor ya da cezaevine atılıyor. Ben şu an emlak sektöründe çalışan bir kadınım. Bu işi yaparken başlarda çok büyük sıkıntılar çektim. Çünkü her alanda olduğu gibi iş sektörlerinde de erkek egemenliği söz konusu.
Kadınlar için yaşam alanları hemen hemen hiç yok diyebilirim. Bu işi yapamaz, bırakır gider gibi bakış açıları vardı. Bu da beni endişeye sevk ediyordu. Bu zorluklara göğüs gererek kadının gücünü gösterdim. Çünkü emlakçılık denince hep erkekler akla geliyor. Eğer bir iş sektöründe kadın varsa orada bir güven oluyor. Biz kadınlar bir iş yaparken hayatın her alanında savaşmak zorunda kalıyoruz. Kadınlar olarak her alanda mutlaka ben de varım dememiz lazım. Kadın olduğu yerde doğruluk, barış, merhamet sevgi vardır.”
KADINLAR DÜNYAYI DEĞİŞTİREBİLİR
Mühendis Sümeyye Minaz da, kadınların mücadele gücünün depremde de kendini gösterdiğini söyledi. Tüm bölgelerdeki kadınların başta depremzede kadınlar olmak üzere her kesim için nasıl canla başla çalıştığını kendi gözleriyle gördüğünü vurgulayan Minaz, “Kadınlar birlik olduğu zaman dünyayı bile değiştirebilir. 8 Mart’ta kadınlar bu birlikteliği daha da yükseltmelidir. Çünkü her alanda kadınlar ikinci plana atılmış durumda. Biz kadınlar iş alanında da bu durumdayız. Erkekler, kadınların kendi öz gücüyle ayakları üzerinde durmasına dahi tahammül etmiyor. Erkek egemenliğine karşı kadınlar mutlaka dayanışma içinde olmalıdır. Kadınlar her gün 8 Mart ruhuyla mücadele etmelidir” dedi.