Yazılı bir açıklama yapan KJK Koordinasyonu, yağma ve talan politikalarının felaketin boyutlarındaki temel sorumluluğuna dikkat çekerken, özellikle iktidarın seçim malzemesi yaptığı ölüm evleri TOKİ’lere yeniden girilmemesini istedi.
TÜM HALKLARA BAŞSAĞLIĞI
KJK’nin açıklaması şöyle: “Demokratik uygarlığın can bulduğu, halklar mozaiği olan kadim topraklarımızda, 6 Şubat 2023 tarihinde Maraş merkezli yaşanan depremin birinci yılında depremde yaşamını kaybeden tüm insanlarımızı saygı ile anıyor, yakınlarına ve tüm halklara baş sağlığı diliyoruz.
Depremden etkilenen Mereş, Semsûr, Meletî, Dîlok, Amed, Hatay, Rojava Kurdistan ve Suriye şehirleri binlerce yıl uygarlıklara beşiklik etmiş; Kürdü, Arabı, Türkü, Ermenisi, Müslümanı, Alevisi, Hristiyanıyla herkesi kucaklayan ve herkesin birbirini kucakladığı bir coğrafya olmuştur. Her dönemde demokratik uygarlığın inşasında öncü olmuştur. Bu öncülükten dolayı da tüm iktidar devlet odaklarının saldırılarına maruz kalmıştır. Faşist Türk devleti hem rant ve talan politikalarıyla birçok büyük felaketin önünü açmış, hem depremi fırsat bilerek halkın ölümüne seyirci kalmış, hem de talan politikalarını yeniden devreye koymuştur.
TARİKATLARA PEŞKEŞ ÇEKİLEN ÇOCUKLAR
Yaşamlarını kaybedenlere ilişkin yapılan resmi açıklamalar verilen rakamlar gerçeği yansıtmaktan çok uzaktır. Enkazdan kurtulan ancak kayıp olan çocukları için kayıp ilanı veren binlerce aileye rağmen faşist devlet bunu reddetmektedir. Çünkü kundaktaki bebeğinden, 5 yaşındaki Alevi Kürt çocuğuna binlercesi tarikatlara peşkeş çekilmiştir. Bir Osmanlı geleneği olan, fethedilen topraklardaki çocukların, ailelerinden koparılıp eğitilerek, devletin hizmetine kullanıldıkları devşirme sistemi, deprem bölgesinde kadim halkların çocukları üzerinde uygulanmıştır.
ÖLÜM EVLERİ: TOKİ
Yaşanan deprem göstermiştir ki bu depremde ölümlerin bu kadar fazla olmasının sebebi doğa olayı değil, AKP-MHP hükümetinin rantçı, talancı ve halklar düşmanı politikalarıdır. Kendi yandaşlarına peşkeş çektiği ihalelerle, insanlarımızı katleden projelerin, binaların mühendisliğini yapmıştır. Binlerce insanımız depremden sonra, günlerce müdahale edilmeyen enkaz altında kurtarılmayı bekleyerek can vermiştir. Böyle bir atmosfer içinde bile AKP-MHP faşist iktidarı kendi yandaşlarına yardım dağıtırken, çoğunluk halkımızı ölüme terk etmiştir. Yıllarca deprem vergisi ödeyen halka Kızılay çadırları satarak, hatta kan satarak yeni rant kapısı yaratmıştır. Türk devleti, 6 Şubat depremiyle birlikte enkaz altında kalmış, tüm kurumlarıyla faşist yüzünü ortaya koymuştur. Yıllardır saldırı altında olan ve tüm devlet yapılanmalarına direnen Alevi Kürtlere karşı AKP-MHP düşmanlığı depremle birlikte zirveye çıkmıştır.
Depremden sonra da rant politikası devam etmiştir. Hatay`ın kadim halkı olan Arap halkımızın toprakları ellerinden zorla alınarak, insanlarımızın başına yıkılan TOKİ binaları yerel seçim malzemesi yapılmak için tekrardan inşa edilmiştir. Depremde yakınlarını kaybeden bir ana, yıkılan binalar için “kendi ellerimizle tabutumuzu satın almışız” demişti. Halkımız bu ananın sesine kulak vermeli ve seçim propagandası yapılan TOKİ`lere, ölüm evlerine tekrardan girmemelidir.
KADIN DAYANIŞMASI
Toplumun tüm kesimi depremden etkilenmiş olsa da kadınlar ve çocuklar için deprem daha ağır sonuçlar yaratmıştır. Kadınlar deprem anının yarattığı trajedilerin üzerine deprem sonrasında sağlık, temizlik, barınma ve beslenme sorunlarıyla karşı karşıya kalmış, birçok hamile kadın, kış koşullarında sokakta, hatta yıkıntılar içinde doğum yapmıştır. Toplumun yaşadığı travma çadırlarda da kadına şiddet olarak dönmüş, maddi ve manevi olarak zorlanan aileler, kız çocuklarını evlendirmek gibi geri geleneklere sığınmışlardır. Tüm bunlar erkek egemen faşist iktidarlarla ve geleneklerle mücadele gerekçemizdir.
Tüm bunlara rağmen deprem bölgesinde yine en anlamlı görüntüleri kadınların dayanışma çadırları ve yardım tırları, her evden bir leğen ekmek kampanyası ile Silopiya’dan Semsûr’a ulaşan ekmekler, okullarını bırakıp kadınlara yardım etmek ve çocukların yüzlerinde ufak bir tebessüm yaratabilmek için çabalayan gönüllü kadın öğrenci kolektifleri yaratmıştır. Kadın dayanışması, yaşamı katleden faşist erkek egemen devletin panzehri olmuş; halklar için ölümü ifade eden devlete karşı toplumsal dayanışmanın yaşam olduğu gerçeğini bir kez daha tüm dünyaya göstermiştir.
YIKIMI İNŞAYA DÖNÜŞTÜRME ÇAĞRISI
6 Şubat depremi halkımızda büyük yaralar açtı ve büyük bir öfke yarattı. 6 Şubat depremi bizler için bir yastır, kadim demokratik uluslaşmanın yas günüdür. Acımız büyüktür ancak acımızı, örgütlenmeye, dayanışmaya ve devlet dışı toplum olmanın gereklerini yerine getirerek anlama dönüştürmeliyiz. Bizler KJK olarak tüm sivil toplum kurum ve kuruluşlarını, dernek ve sendikaları, siyasal partileri, kadınları, gençleri, devrimci, demokrat ve sosyalist insanları, tüm Kürt, Türk ve Arap halklarını, 6 Şubat depreminin yarattığı yıkımı inşaya dönüştürmeye çağırıyoruz.
Tüm kadınları depremin bizden aldığı canları unutmadan, öfkemizi örgütlü, demokratik ve özgür bir yaşamın inşası için gerekçe yaparak, devletten yardım ve medet ummadan; demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğünü temel alan sistemimizin inşası ile devletin öldüren politikalarına karşı yaşamı örmeye çağırıyoruz.”