PEN üyesi, Kürt yazar ve şair Meral Şimşek’e birçok ödül kazandıran şiir ve öyküleri Türkiye’de hapis cezasının gerekçesi oldu.
Yargılandığı Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “örgüt üyeliği”nden beraat eden Şimşek’e, “örgüt propagandası” iddiasıyla 1 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Bu karar öncesi Yunanistan’a geçiş yapmaya çalışırken, Yunan istihbaratı tarafından taciz ve darp edilerek zorla atıldığı Meriç Nehri’nden Türkiye’ye ulaşan Şimşek’e, “askeri yasak bölgeye girmek”ten de dava açıldığı ortaya çıktı.
1990’lı yıllarda, çocuk yaşta, gözaltında uğradığı coplu tecavüz nedeniyle böbreklerinin yarısını kaybeden ve tedavisi süren Şimşek, şimdi de cezaevine girme tehlikesiyle karşı karşıya.
Şimşek’in Mezopotamya Yazarlar Derneği’ne üye olması, politik mücadelede kaybettiği abisi için kaleme aldığı şiir, bu şiirden aldığı ödül, yazdığı öyküler ve editörlüğünü yaptığı kitapların suçlama konusu edildiği mahkemede, “örgüt propagandası” iddiasıyla verilen cezanın gerekçeli kararında, “suça eğilimli kişilik” tanısı konularak, “suçu tekrarlamayacağına dair kanaate varılamadı” ifadesinin yer alması ise dikkat çekti.
POLİS TEHDİT ETTİ, MAHKEME CEZA VERDİ
Kararı ANF’ye değerlendiren Şimşek, “Bir Kürt edebiyatçı olarak ne yazık ki bu çağda yazdıklarım ve aldığım edebiyat ödülleri gerekçe gösterilerek cezalandırılmış bulunuyorum” dedi.
Mahkemenin gerekçeli kararında, “suça eğilimli kişilik” tanısı koyup, suçun tekrarlanmayacağına dair kanaate varılamadığı beyanında bulunmasının trajikomik olduğunu vurgulayan Şimşek, bunun açıkça bir intikam operasyonu olduğunu kaydetti.
Bu yargılama sürecinin 2019 yılında polis tarafından kaçırılıp tehdit edildikten sonra vuku bulduğuna dikkat çeken Şimşek, “Tam da o dönemde bana tehdit olarak söylenenleri yaşamaktayım. Eğer istediklerimizi yapmazsan -ki bu bir ajanlık dayatmasıydı- edebiyat hayatını bitiririz, tehdidinde bulunmuşlardı. Aldığım cezanın gerekçesi okları tam da bu yöne çevirmektedir. Edebiyat hayatım sona erdirilmek isteniyor. Çünkü ben yazdıklarımda gerçeğe ayna tutmaya çalıştım. Sırf bu yüzden kaçırıldım, tehdit edildim, yargılandım, neredeyse bir yıla yakın seyahat engeli konularak aylarca karakollarda imza vermek zorunda kaldım” diye konuştu.
‘BEN VE ÇOCUKLARIM SİSTEMATİK ZULME UĞRAMAKTAYIZ’
Aylar boyunca teknik ve fiziki takibe maruz bırakıldığını, hatta bu takiplerin bazı dönemlerde göstere göstere yapıldığını belirten iki çocuk annesi Şimşek, kendisine yaşatılanların sindirme politikası olduğunu bildiğine, bunun sonucunda ciddi travmalar geçirmeye başladığına ve mevcut bedensel hastalıklarının yeniden nüksettiğine işaret etti.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) aracılığıyla aylardır psikolojik tedavi gördüğünü anlatan Şimşek, “İki hafta önce de ne yazık ki yeniden nükseden rahatsızlıklarım yüzünden ciddi bir ameliyat geçirdim ve hala yürümekte, normal yaşama dönmekte sıkıntılar yaşıyorum. Sadece ruhsal değil fiziksel işkenceye de maruz kalmış biri olarak bu şekilde işkenceye maruz kalmaya devam etmekteyim. Tüm bu yaşadıklarım ne yazık ki çocuklarımın da ruh ve beden sağlığını etkilemekte ve sistematik bir zulme uğramaktayız” dedi.
‘YAZDIĞIM İÇİN BİR TÜRLÜ YARGILANMAKTAN KURTULAMIYORUM’
Karar öncesi, yaşadığı bu süreç yüzünden 29 Haziran 2021 tarihinde yasal olmayan yollardan Yunanistan'a geçiş yaparken Yunan İstihbaratı tarafından işkence edilerek Meriç Nehri’ne atıldığını hatırlatan Şimşek, kendi çabasıyla ulaştığı Türkiye’de ise tutuklanıp cezaevine yollandığını ve 1 hafta sonra denetimli serbestlikle salıverildiğini anımsattı.
Şimdi bir de bu yüzden "yüksek güvenlikli askeri yasak bölgeye girmekten" açılan davadan 16 Kasım'da yargılanmaya başlayacağını duyuran Şimşek, “Bir edebiyatçı olarak yaptığı tek şey yazmak ve istediği tek şey can güvenliği içinde yaşamak olan ben, ne yazık ki bir türlü yargılanmaktan kurtulamıyorum” diye tepki gösterdi.
‘PES ETMEYECEĞİM, YAZMAYA DEVAM EDECEĞİM!’
Bu zor süreçlerde yalnız bırakıldığını belirten Şimşek, yine de başta üyesi olduğu Kürt PEN, PEN International ve diğer PEN merkezleri, İHD, TİHV, Uluslararası Af Örgütü, MLSA Türkiye ve avukatlarının durumunu gündemde tutmak ve açılan davaların düşmesini sağlamak için ellerinden geleni yaptıklarını ve bunun da çok faydasını gördüğünü ifade etti.
Bu tür davalar ve hapis cezalarıyla topyekun bir susturma ve sindirme politikasını hayata geçirilerek mevcut hukuksuz düzenin devam ettirilmek istendiğini vurgulayan Şimşek, “Bir Kürt kadın yazar ve şair olarak gerçeği yazmaktan ve bu uğurda mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğim. Ailesinden ve kendisinden çokça kayıp vermiş biri olarak pes etmeyi kendime ihanet olarak görüyorum. Bu yüzden ne olursa olsun yazmaya, üretmeye ve direnmeye devam edeceğim. İnadına değil inancımla, asmayacağız yüzümüzü" dedi.