Avesta: PKK en güçlü dönemini yaşıyor

KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, "Önder Apo'nun özgür çalışma imkânı olsaydı, Ortadoğu bu durumda olmazdı" diyerek, buna rağmen Öcalan'ın felsefesinin kazandığını, PKK'nin en güçlü dönemini yaşadığını söyledi.

Avesta, Ortadoğu’nun tarihi ve kritik bir süreçten geçtiğini, çok önemli değişimlerin olduğunu ve bunun merkezinde ise Kürt halkı ile Önderliğinin olduğunu belirtti.

ÇIRA TV’deki Çira Welat programına katılan KCK Genel Başkanlık Konseyi Üyesi Sozdar Avesta, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın durumu ve bununla bağlantılı olarak Kürt halkına yönelik saldırılar, Ortadoğu’daki gelişmeler ve PKK MK yıllık toplantısını değerlendirdi.

‘ÖNDER APO BİRLİKTE, ÖZGÜR VE EŞİT YAŞAMANIN TEMİNATIDIR’

Kürt Halk önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecridi kınayan Avesta, tecride karşı mücadeleyi yükselten, başta Kürdistan halkı ve dostları olmak üzere, Öcalan'ın özgürlüğünü isteyen tüm çevreleri selamladı. Avesta, "Önder Apo tüm halkların birlikte özgür ve eşit yaşamanın teminatıdır. Önderliğimiz ilgili bu son dönemde çıkan haber bilinçli ve kasıtlı. Kürt halkı ve Ortadoğu’da yaşayan toplulukların Önder Apo’yu kendi özgürlükleri için yaşam umudu görenlerin bağlılığını, ciddiyetini ve hassasiyetlerini bildiği için tecridi her geçen gün ağırlaştırarak halkın irade ve tavrını sınamaya çalışıyorlar. Kürdistan halkı bu kondu onuruna ve Önderliğine sahip çıkan bir halktır. PKK Hareketi olarak Önderliğimize ilişkin çıkan her türlü haberi büyük bir dikkatle takip ediyor, üzerinde duruyoruz" diye konuştu.

Avesta, şöyle devam etti: "(...) Önder Apo’ya yönelmelerinin amacı da, inancı, felsefesi, iradesi olmayan bir Kürt halk yaratmaktır. Önder Apo’ya dönük uluslararası komplonun amacı ve şu anda yürütülen ağır tecrit koşulları da, bundan kaynaklıdır. Önderliğimize ilişkin endişe verici haberler çıktığı andan şimdiye kadar, Kürt halkı ve dostları hem Kürdistan'da hem de Avrupa başta olmak üzere dünyanın dört bir yanında alanlarda, sokaklarda ayaklanmış durumda. Yine Kürdistan özgürlük gerillaları düşmana büyük darbeler vurarak Önder Apo’ya sahip çıkmaktadırlar.”

‘HALKIN SABRININ SINIRINI DENİYORLAR!'

Öcalan’ın yaşam tehlikesi ile ilgili verilen haberlerin yaşanan süreçle de ilişkisi olduğuna dikkat çeken Avesta, şunları kaydetti:

“Önder Apo’ya olan yaklaşımlar Özgürlük Hareketine olan yaklaşımdır. Aynı zamanda Kürt halkına ve Kürdistanın statüsüne olan bir yaklaşımdır. Böyle yaklaşmak ateşle oynamaktır. AKP-MHP faşizminin artık ateş ile oynadığını belirtmek gerekiyor. Bununla halkın sabrının sınırını deniyorlar. Halkımız gözü kararmış bu faşistlerin bu saldırılarının amaçlarını iyi görmelidir. Çünkü bu faşist kliğin iktidar ve egemenliklerini korumak için ne yapacakları belli değil. Bunun için her zamankinden daha fazla önderlikleri etrafında direniş mücadelesini yaşamın her alanında geliştirerek Önderliğin özgürlüğünü sağlayana kadar zafer yürüyüşe devam etmelidir. Şunu bilmeliyiz ki; Önder Apo ya sahip çıkmak geleceğine sahip çıkmaktır, Önder Apo ya sahip çıkmak halkların birlikte özgür yaşam çözümüne sahip çıkmaktır.”

‘ÖNDER APO'NUN FELSEFESİ KAZANDIĞI İÇİN...'

“Bölgede çok net olarak ortaya çıktı ki, Önder Apo’nun ideoloji ve felsefesi ile mücadele yürüten Özgürlük Hareketi halkların birliğini büyütüyor ve bunun yaratıcısıdır” diyen Avesta, bölgede geliştirilmek istenen milliyetçilik, mezhepçilik, ulus devlet zihniyeti odaklı yapıların kaybettiğini, kazananın ise Öcalan’ın özgür yaşam felsefesi olduğunun altını çizdi. Avesta, Öcalan’a karşı geliştirilen tecridin kökeninde ise bunun olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

“Çünkü Önder Apo tüm ezilen, sömürülen halkların önderidir. Önder Apo demokrasi, eşitlik, adalet, özgür yaşam, halkların birliğinin umudu olmuştur. Önder Apo’ya sahip çıkmak insanlığın değerlerine sahip çıkmaktır. Demokrasi, eşitlik, adalet, özgürlük yaşam ahlaki-politik toplumun ve halkların değerleridir. Yıllarca bu değerler çerçevesinde birlikte yaşayan toplumların arasında günümüzde çok ciddi çatışma ve çelişkiler var. Önder Apo'nun ideoloji ve felsefesi yeniden toplumları kendi kök ve değerleri üzerinde yaşatmaktır. Bundandır ki egemen güçler Önder Apo’nun üzerinde tecrit uyguluyor. Eğer Önder Apo’nun özgür çalışma imkânı olsaydı bugün Ortadoğu bu durumda olmazdı. Egemen güçler Ortadoğu ve Kürdistanı kendi çıkarları doğrultusunda yeniden dizayn etmek istedikleri için Önder Apo’ya bu kadar ağır tecrit uyguluyorlar. Kürdistan halkı bunun bildiği için Önder Apo’nun etrafında kenetlenmiş durumda.”

‘DEVLET ANLAYIŞINA TUTUNMAK DEVLETİN İPİYLE KUYUYA İNMEKTİR’

Avesta, Ortadoğu’da sürekli kazanan bir çizgiye sahip olan Öcalan’ın fikirlerinin tüm bölgede yaşam bulmasının engellenmek istendiğini söyledi. Avesta, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Önder Apo’nun paradigması Kürtlerin yüzyıllardır süregelen tüm sorunlarına çözümler getirmektedir. Devlet artı demokrasi anlayışıyla ulus-devlet anlayışından uzak çözümler yaratmıştır. Yıllardır bu paradigma ve ideoloji çerçevesinde mücadele verilmesine rağmen sanki Kürtler alternatifsizdir ve mücadele verilmiyormuş gibi bir devletleşmede ısrarın yanlış olduğu ortaya çıkmıştır. Devletleşme Kürt halkının bir tercihi de değildir. Kendi dar çıkarları peşinde olan KDP, YNK gibi partiler kendilerini Önder Apo’nun paradigmasına karşı bir alternatif olarak Ortadoğu üzerinde egemen olmak isteyen güçlere sundu. Devlet anlayışına tutunmak devletin ipiyle kuyuya inmektir.

Özgürlük Hareketi ve Önder Apo’nun karşıtlığı karşısında KDP'ye küçük devlet vaadinde bulundular. En yakın tarihimizde 2015’te Bakurê Kurdistan direnişi ve yönelimleri, yine Rojava Devrimi'ne ilişkin bırakalım destek vermeyi, sürekli karşıt ve düşman taraflı açıklamalar ve yaptırımlarda bulundular. Sırtını Kürt düşmanlığına veren siyaset artık Ortadoğu'da kaybettiren bir siyaset olmuştur.

KDP’yi devlet vaadinde bulunarak galeyana getirdiler. Bu oyuna gelen KDP referandum ile devlet olmayı amaçladığında Özgürlük Hareketi defalarca bunun doğru yol olmadığını, kendisine dost bellediklerinin Kürtlerin en büyük düşmanı olduğunu ve bu düşmanlığın ona da döneceğini defalarca belirtti. Bu, halkların çıkarına da değil. Halkların özgürlük, demokrasi, eşitliğe ihtiyacı var. Erdoğan Barzani’yi devlet olmaya teşvik etti, sözde MHP buna karşı çıktı ve Kürtlerin düşmanlarıyla birleşerek Başurê Kurdistan'a yöneldiler. KDP dar çıkarcı siyaset anlayışından kaynaklı böyle bir oyuna geldi.

Güney halkı birçok defa KDP’nin siyaset tarzından kaynaklı perişan oldu. Ama bunlara rağmen yılmadı. Güney halkı bunlara karşı direnmeli ve yalnız olmadığını bilmelidir. Siyasi olarak bu partiler yenilmiş olabilirler ama Özgürlük Hareketi halkın yanındadır. Kendilerini yeniden örgütleyerek yıllardır yürütülen yanlış siyaset anlayışına karşı örgütlülüklerini oluşturarak buna karşı durmalıdırlar. Ancak alternatif güç olarak kendilerini örgütlediklerinde egemen güçlerin amaçlarına ulaşmalarına engel olabilirler. Halk direniş geleneğinden gelen öz gücüne güvenmeli ve bunu yükseltmek için mücadelesini sürdürmelidir."

‘KÜRT KAZANIMLARINA EN BÜYÜK DÜŞMANLIĞI YAPAN AKP-MHP FAŞİZMİDİR’

Ortadoğu’da 'Üçüncü Dünya Savaşı'nın devam ettiğine ve bunun senaryosunun da yıllar önce hazırlandığına dikkat çeken Avesta, DAİŞ’in gücünün kırıldıktan sonra sömürgeci egemen faşist güçlerin kendi paylarını almak için bölgeye hücum ettiğini ifade etti. Avesta, bu savaşta ise en fazla AKP-MHP faşizminin Kürt kazanımlarına karşı örgütlendiğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Şimdide Kürt halkının kazanımlarına en büyük düşmanlığı yapan AKP-MHP faşizmidir. Minbic kurtarıldıktan sonra nasıl El Bab ve Cerablus’a girdiyse, şimdi de Reqa ve Dera Zor’da elde edilen zaferi hazmedemeyen AKP-MHP faşist diktatörlüğü, Efrîn’e saldırmaktadır. Bunu ne kadar başaracakları elbette ki tartışmalı bir konudur. Çünkü TC sömürgeciliğinin Kuzey Suriye Federasyonu'nun önünü almak için DAİŞ, El Nusra gibi çete örgütleri nasıl desteklediğini herkes bilmektedir. Buna rağmen Demokratik Suriye Federasyonu tüm halkların, toplulukların ve inançların birlikte yaşamanın projesine dayalı olarak tüm Ortadoğu halklarının şimdiden birlikte yaşam modeli olmuştur. Tarihte de hiçbir zaman zorbalar halkların iradesi karşısında başarılı olmamışlardır. Kobanê’ye saldıklarında nasıl halklar birleşip yaratılan bu değerlere her şeylerini seferber ederek sahip çıktıysa, herhangi bir yere yapılacak saldırılara karşı da aynı şekilde karşı durarak sahip çıkacaklardır.”

‘TÜM TÜRKİYELİ HALKLAR BU MÜCADELEDE YER ALMALIDIR’

Avesta, AKP ve MHP ittifakının Bakurê Kurdistan’a yönelik saldırıları ve sonuçları üzerine ise şu değerlendirmede bulundu: “Bakurê Kurdistan’da Kürt halkına askeri saldırıların yanı sıra siyasi, ekonomik, kültürel olarak yaşamın her alanında özel savaş yöntemiyle saldırarak tam bir soykırımı dayatmaktadır. Bununla Özgürlük Hareketini sınırlandırarak mücadele etme zeminini ortadan kaldırmak istiyor. Ama özgürlük gerillası her koşul altında büyük bir direniş sergileyerek halkımızın büyük bir emek ve mücadele ile yarattığı tüm değerlerini korumaktadır. Yine Kürt halkı ve dostları tüm faşizan saldırılara rağmen mücadelesini büyük bir kararlılıkla her koşul altında yürütmektedir. Bu vesileyle halklarımızın bu görkemli direnişini ve eylemselliklerini kutluyor ve selamlıyorum. Kendilerinin bu onurlu duruşu TC faşizminin tüm saldırılarına rağmen halklarımızın ve özgürlük hareketimizin karşında yenildiğinin bir kanıtıdır.

Bakurê Kurdistan ve Türkiye’deki halkların demokratik ortak mücadelesi yeni bir aşamaya girmiş durumdadır. AKP-MHP faşizminin en zayıf dönemini yaşadığını görerek HDBH’de birleşerek mücadelesini sürdürmelidir. Bu konuda HDBH kendine güvenmeli ve daha aktif olmalıdır. Bu süreç çok tarihi fırsatlar sunmaktadır. Bu fırsatları değerlendirerek AKP-MHP faşizmi mutlaka yenilgiye uğratılmalıdır.”

‘DAİŞ’İN BİTİŞİ İLE DESTEK VEREN DEVLETLER BAŞAŞAĞI GİDİYOR’

Avesta, aynı zamanda DAİŞ’in bitişiyle beraber Türk devletiyle birlikte Katar ve Suudi Arabistan gibi devletlerin kendi içlerinde çatlakların yaşanmaya başladığını ifade ederek, şunları dile getirdi:

“DAİŞ’in varlığı üzerine hesap kuranlar, DAİŞ'in yenilgiye uğratılmasıyla birlikte ciddi anlamda sarsıntı geçiriyorlar. Siyasi, askeri ve ekonomik imkanlarını DAİŞ ve halkların düşmanlığı için seferber eden adı geçen devletler, devlet içinde Gladyo yapılara sahip devletler baş aşağı gitmeye başladı. Bu çatlaklar ve baş aşağı gidiş elbette kendiliğinden olmadı. Başta Önder Apo ve Kürdistan Özgürlük Hareketi olmak üzere ulus-devlet ve oligarşi karşıtı güçlerin büyük emek ve çabasıyla olmuştur. PKK Hareketi bu anlamıyla Ortadoğu halklarının tarih boyunca sürekli direnişi esas alan hiçbir zorbacı güce boyun eğmeyen büyük bir maneviyata sahip olan geleneğinin temsili ve sözcüsüdür. Ortadoğu’nun bu gerçekliği çok iyi anlaşılmak durumundadır. Dışarıdan ve masa başında çizilen hiçbir proje bu hakikat karşısında başarılı olunamayacığını, Önder Apo, kapsamlı bir biçimde ideolojik, felsefe, kültürel ve tarihsel boyutuyla çözümlemiştir. Halkların, kadınların, inanç topluluklarının kültürel ve çevreci hareketlerin kısacası tüm sömürgeci egemen devletlerin ve hegamonik güçlerin iktidar dışında kalan halkların mücadelesi karşısında başarılı olamayacakları bir kez daha ispatlanmıştır. Dolayısıyla burada doğrulanan Önder Apo felsefesi ve paradigması olmuştur. “

‘İNSANLIĞIN UMUTLARINA CEVAP OLAN ÖNDER APO FELSEFESİDİR’

Avesta, 20-28 Ekim günleri arasında gerçekleştirilen PKK MK yıllık olağan toplantısını da değerlendirdi. Avesta’nın değerlendirmeleri şu şekilde:

“Şimdiden PKK kurulusunun 40. yılını başta PKK’nin kurucusu, ruhu, beyni ve yüreği olan Önder Apo’ya, şehitlere ve ailelerine, zindan direnişçilerine, tüm kadınlara, Kürdistan ve Ortadoğu halklarına, halkımızın tüm dostlarına ve Özgürlük Hareketinin tüm özgürlük gerillasına, militan ve kadro yapısına kutlu olsun, diyorum.

PKK MK yıllık olağan toplantısını çok kritik ve önemli bir süreçte gerçekleştirdik. Toplantımız genelde tüm dünyada yaşanan gelişme ve sorunları özelde Ortadoğu’daki gelişmeleri kapsamlı bir değerlendirmeye tabi tutmuştur. Dünya genelinde neler yaşanıyor, yaşanan kaoslar, insanlığın beklentileri nelerdir, halkların istekleri nasıl karşılanmalı soruları çerçevesinde 9 günlük toplantımızda yoğun tartışmalar yapılmıştır. Bu toplantıda da açığa çıktı ki insanlığın umutlarını karartmaya çalışan hegemonik güçlerin öncülüğünde halkları nefessiz bırakacak saldırı söz konusudur. Bugün dünyamızda milyonlarca insan açlık ve sefaletin sınırlarında yaşam mücadelesi verirken, başta kadınlar ve halklar korkunç bir saldırıya maruz kalmaktadırlar. Neredeyse günde binlerce insanın farklı biçimde katledildiği, kadınların her türlü tecavüz, katliamla yüz yüze kaldığı, milyonlarca insanın zoraki güçlere maruz kaldığı bir dönemden geçildiğinin tespiti yapılmıştır. Tüm bu sorunların çözümünün demokratik, ortak yaşam olanaklarının yaratılmasından geçtiği bu anlamda Önder Apo ve PKK’nin ideoloji ve paradigmasının bu sorunların çözümü için alternatif olduğu vurgulanmıştır. Biz de Özgürlük Hareketi olarak Önder Apo’nun bu ideoloji ve paradigmasının takipçisi ve yaşamsallaştıranı olmalıyız. Toplantımızda kadınların ve halkların PKK öncülüğünde elde edilen kazanımların Önder Apo ve şehitlerin emeğiyle gerçekleştiği tespit etmiştir. Önder Apo’nun içinde bulunduğu ağır tecrit koşulları bizim görevlerimizi tam yerine getirmediğimizden kaynaklı olduğunu yine halkların umuduna cevap olmada eksik kalan yanlar tespit edilerek öz eleştiri konusu yapılmıştır."

‘PKK EN GÜÇLÜ DÖNEMİNİ YAŞIYOR’

Toplantı atmosferine de dikkat çeken Avesta, değerlendirme düzeyi, ruh bütünlüğü ve yürek birlikteliğinde PKK’nin en güçlü dönemini yaşadığının altını çizerek, şunları belirtti:

"PKK’nin 40’ıncı yıl dönümü arifesinde yapılan toplantımızda PKK’nin ilk kuruluş toplantısında yer alan yoldaşlardan, gençlik hareketinin öncüleri olan yoldaşlara kadar, kadın yoldaşların nicel ve nitelik katılımı tüm dönemlerine tanıklık eden bir birleşim mevcuttu. Örneğin PKK’nin ilk kuruluş kongresinde iki kadın yer alırken 40’ıncı yıl toplantısında toplantı bileşenin yarısı kadın yoldaşlardan oluşmaktaydı. Bu da PKK’nin aynı zamanda bir kadın özgürlük hareketi olduğunun ispatıdır. Kadın hareketi bu gelişim çizgisine PKK’nin kurucusu olan Sakine Cansız yoldaşın şahsında tüm şehitlerimizin mücadelesinin sonucunda ulaşmıştır. Kadın özgürlük hareketinin örgütlülük düzeyi PKK’deki eşitliğin, halkların, toplulukların, inançların bir arada yaşamanın ve PKK’deki yoldaşlık gerçeğinin bir göstergesidir. Önder Apo’nun ve şehitlerin emek ve fedakarlığı sonucu ulaşılan bu düzeyin aynı ruhla devam ettirme mücadelesi PKK’nin bir hakikatidir.

Bugün 40 yıllık mücadele gerçekliğinde Önder Apo’nun deyimiyle iğneyle kuyu kazarcasına muazzam bir sabır, emek ve çabayla yürütülen mücadele, ölüm döşeğinde bulunan bir halkı yeniden yaşama döndürerek, bugün başta bölgemiz Ortadoğu olmak üzere dünyada tüm halkların ortak yaşamın ve 21’inci yüzyılın demokratik konfederalizm paradigmasının alternatifi ile miadını çoktan doldurmuş ve artık halkların başına bela olan ulus devlet zihniyetine ve her türlü gericiliklere karşı umut olmaya devam etmektedir. Kürdistan halkı 21’inci yüzyılda kadın ve toplumsal kültürel devrimin yegane teminatıdır.

Önder Apo ve PKK öncülüğünde Kürdistan halkı büyük özgürlük yürüyüşündedir. Bu özgürlük yürüyüşü PKK’nin 40. yılında Önder Apo’nun özgür yaşam koşullarının sağlandığı ve Kürdistan’ın statüsünü kazanmasıyla taçlanacaktır. PKK’nin direnişçi ruhuyla tüm Kürdistan halkını, kadınları gençleri, Kürt haklı dostlarını ve demokrasi güçlerini, büyük özgürlük yürüyüşüne daha güçlü katılmaya ve zaferi kazanmaya çağırıyorum.”