GÖRÜNTÜLÜ

Botan’dan Kobanê’ye uzanan Rojhilat

Sorxwîn Rojhilat, Bakûr, Rojhilat ve Başûrê Kurdistan’da YJA Star gerillasıydı. Rojavayê Kurdistan’da da öncülük yaptı. Rojava’daki tecrübesini Rojhilat’taki kadınlara aktaran bir öncüydü.

DAİŞ terörüne karşı Botan’dan Kobanê direnişine katılarak, büyük bir rol oynayan Sorxwîn Rojhilat (Fatma Sakan), işgalci Türk devletinin 11 Şubat’ta Qamişlo’nun Erbawiye Mahallesi’nde bulunan Kuzey ve Doğu Suriye Gaziler Federasyonu’na dönük gerçekleştirdiği saldırıda yoldaşı Azadî Dêrik ile birlikte şehadete ulaştı. Mücadele arkadaşı Nûcan Rojhilat, Bir parçanın devrimcisi değil, insanlığa karşı görev ve sorumluluklarını derinden hisseden bir devrimci olduğunu belirterek, “Bir tarihti ve bir tarih yazdı” dedi.  

Sorxwîn Rojhilat, Rojhilatê Kurdistan’ın Mako kentinde 1985’te doğdu. Celalî aşiretinin ve Mako’nun Girik köyünün direniş hikayeleriyle büyüdü. Erken yaşlarda Girik köyüne gelen gerillalarla tanıştı. Yeri geldi gerillaya bilgi topladı, yeri geldi gerillayla halk arasında köprü oldu. Şehit Sorxwîn’in doğup büyüdüğü ortama, 2006’da PKK’ye katılmasına ve 2014’te Botan’dan Kobanê’ye geçiş sürecine yakından tanık olan yoldaşı Nûcan Rojhilat, mücadelesini anlattı.

DİRENİŞ GELENEĞİ İSYANCI KİŞİLİK YARATIYOR

Şehit Sorxwîn Mako’nun doğup büyüdüğü ortama dikkat çeken Nûcan Rojhilat, şunları söyledi: “Heval Sorxwîn, Rojhilatê Kurdistanlı. Rojhilatê Kurdistan, köklü bir tarihe sahip. Kültürüne sahip çıkan, geliştiren, bağlı olan, toprağını savunan ve dilini koruyan özellikleri ön planda. Serhildanları bastırma ve halkı susturma konusunda düşman ince planlar uygulamış fakat halk, bu saldırılara karşı her zaman farklı yöntemlerle direnişte olmuş. Heval Sorxwîn de böylesi bir yerde dünyaya gözlerini açıyor. Rojhilatê Kurdistan’ın Mako şehri yurtseverliğiyle bilinir. Düşmanı kabul görmeme, kültürüne sahip çıkma özellikleri, başkaldıran ve isyancı kişiliklerin doğuşuna vesile olmuş.

SERHILDAN VE KATLİAM HİKAYELERİYLE BÜYÜDÜ

Heval Sorxwîn, Celalî aşiretinden. Celalî aşireti, düşmana boyun eğmeyen, sürekli sürgünlerle karşı karşıya kalan, düşmanın sistemiyle bütünleşmeyen, mücadele geleneğinde taviz vermeyen bir aşiret. Heval Sorxwîn, bu özellikleri barındıran bir aşiretin evladı ve bu mücadele hikayeleriyle büyüyen bir kadın. Heval Sorxwîn, Girik köyünden. Bu köy, Bakur ve Rojhilat sınırı arasında kalıyor. Agirî Dağı’na da yakın düşen bir köy. Girik köyü, Geliyê Zîlan direnişine, mücadeleye ve katliamlara şahitlik etmiş. Girik köyü, düşmanı hiçbir zaman kabul etmemiş, düşmana boyun eğmemiş ve düşmanın etkisine girmemiş. Heval Sorxwîn, küçük yaşlarda bu direnişlerin, katliamların hikayeleriyle büyümüş.

YURTSEVER BİR AİLE GELENEĞİNE SAHİPTİ

Heval Sorxwîn’in ailesi, toprağına ve kültürüne bağlı bir aile olarak bilinir. Düşmanın tüm saldırılarına rağmen yurtseverlik özelliklerini koruyan ve büyüten, düşmana karşı hakikat arayışını sürdüren bir aile. Gerillaya sahip çıkan, evinin kapısını gerillaya açan, yaralı gerillanın yarasını saran bir köy ve aile. Heval Sorxwîn de birebir şahitliğini yapmış. Küçük yaşlarda gerillanın ulaşamadığı yere giderek bilgi toplayan, milislere ve halka ulaşan bir çocuk. Bu konularda birçok kez sohbetimiz oldu. Gerillanın önüne verdiği görevi bir sorumluluk olarak ele alıyor ve küçük yaşlarda bu yükü omuzluyor.

MORAL VE COŞKUSUYLA TOPLUMSALLAŞTIRDI

Aile içerisinde de farklı özelliklere sahipti. İsyancı ve hakikat arayışı içerisinde olan bir kişilik. Kolay kolay kabul etmez, ikna olmazdı. İkna olmadığı bir husus söz konusu olduğunda mücadeleci kişiliği ön plandaydı. Kişilik özellikleri aile üzerinde de etkiliydi. Morali ve coşkusuyla göze çarpar, bulunduğu ortamda toplumsallık hakimdi. Bu özellikleri ailede dinlenen bir kişilik olmasını da beraberinde getiriyordu. Heval Sorxwîn’in dile getirdiği bir konuda aile karşı çıkmaz, kabul ederdi. Aile içerisinde çok sevilen, özel bir yere sahip olan bir insandı. Tanıdığı, tanımadığı bir insanla rahatça iletişime geçebilirdi. Boyun eğmeyen bir kişilikti. Araştıran, okuyan kişiliği de ön plandaydı.”

PKK’YE 2006’DA KATILDI

Şehit Sorxwîn Rojhilat’ın, İran devletinin idam ettiği şehit Şîrîn Elemhulî ile birlikte 2006’da PKK’ye katıldığına dikkat çeken Nûcan Rojhilat, şöyle devam etti: “Önder Apo’nun esaret altına alınmasıyla Rojhilatê Kurdistan’daki atmosferde değişimler yaşandı. Önceleri de katılımlar oluyordu, düşmana boyun eğmeme söz konusuydu fakat 15 Şubat yeni bir dönemin başlangıcıydı. Halk, isyan ederek alanlara döküldü. Heval Sorxwîn, yaşanan atmosferden etkilenmişti. Çocukluk yaşlarından itibaren Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadelesine şahit olan Heval Sorxwîn, 2006’da Şehit Şîrîn Elemhulî, Şehit Rojda Mako ve Şehit Rûken Edessa ve hala mücadele içerisinde yer alan bir kadın arkadaşı olmak üzere dört yoldaşıyla Kürt Özgürlük Hareketi’ne katıldı.

BOTAN DAĞLARINA 2009’DA ULAŞTI

Qendîl'den Botan’a kadar Önder Apo’nun yaratmak istediği militan kişiliğini yaşama uyarlayan bir yoldaştı. Özgür bir insan, özgür kadın kimdir, özgür bir insan nasıl yaşar arayışında ve ulaşmak istediği hedefleri arasındaydı. Kürt Özgürlük Hareketi’ne katıldığını duyduğumda heyecanlanmış ve moral almıştım. Görmek hep hayalimdi. 2009’da Botan’a geldiğini duydum. Ben de Botan’daydım. Mücadele içerisinde ve Botan gibi bir yerde bir gerilla olarak görmek heyecan vericiydi. Botan’a geldiği dönem en zorlu süreçlerdi. Düşmanın üst düzeyde yönelimleri oluyordu. Böylesi bir dönemde YJA Star gerillası olarak yönünü Botan’a çevirdi.

CÛDÎ DAĞI’NDA KOMUTANLIK YAPTI

Cûdî’ye düzenlemesi olmuştu fakat koşullardan kaynaklı Besta’da kalmak zorunda kaldı. Kısa bir süre sonra Cûdî’ye geçti. Komutan olarak Botan sahasında öncü bir kadın oldu. Yoldaşlık ilişkilerini geliştirmede, güçlendirmede, savaş taktiğinde yetkin bir gerillaydı. Halkla iletişimi çok güçlüydü. Cûdî halkı, çok severdi. Örgütleme tarzı ve yöntemi, halkı etkiliyordu. En zorlu dönemlerde en riski eylemlere katıldı. Eylemlerde sonuç almadan dönmezdi.

Cûdî Dağı’nda 2011’de kayıplar yaşandı, zorlu bir dönemdi. Bu döneme de tanık oldu. Kamp yönetimleri şehit düşmüştü, kamplar deşifre olmuştu fakat morali, heyecanı, coşkusu dinmedi; aksine yoldaşlarına güç ve sevgi verdi, öncülük yaptı. Şehit yoldaşlarının hayallerini gerçekleştirme peşindeydi. Bir savaş komutanıydı. Yeni savaş taktikleri geliştirmede, yoldaşını korumada, yol ve yöntem arayışlarında yaratıcı bir kişiliğe sahipti. Düşmana karşı, zorlu koşullara karşı mücadele ve yoldaşlarına moral verme konusunda bir ruh oluşturuyordu.

ÖZ YÖNETİM DİRENİŞİNDE ÖNCÜYDÜ

Bakûrê Kurdistan’da başlatılan öz yönetim sürecine de tanıklık etmiş bir YJA Star gerillasıydı. Mücadeleyle dolu bir dönemdi ve Botan’ın özgür dağlarında bu mücadelenin öncülerindendi. Örgütün, anın direnişine öncülük edecek militanlara ihtiyacı olduğu bir dönemdi. O anın ağırlığını derinden hisseden, yaşayan bir komutandı. Şehit düşen yoldaşlarının anılarını yaşatma, bayrağını devralma, anın direnişini hissedendi. İkirciklik yaşamadan katıldı, yaşadı ve yaşattı.”

BOTAN’DAN KOBANÊ’YE TARİHİ YOLCULUK

Nûcan Rojhilat, Botan’dan Kobanê’ye kadar süren mücadele yolculuğunu da şöyle anlattı: “Kobanê savaşı, 2014’te başladı. Tabii Heval Sorxwîn, Kobanê’ye gelen ilk grup içerisinde yer almıyordu. O süreçte karargahtaydı. Kobanê gruplarının heyecanına, moraline, Şehit Gelhat’ın, Kobanê’ye geçişine tanık olan bir gerillaydı. Heval Sorxwîn ve Şehit Gelhat, Kobanê’de olduğu gibi Cûdî’de de aynı komutada yer alıyordu. Heval Sorxwîn, 20 yoldaşıyla Botan’dan Kobanê’ye geçti. 'Kobanê düştü düşecek' denilen bir süreçte bu geçiş oldu. Erdoğan’ın Osmanlı hayalini gerçekleştirmek istediği, iktidarını güçlendirdiği bir anda Kobanê’ye geçmesi tarihi bir sürece öncülüktü. Bu ruhla bir YJA Star gerillası olarak Kobanê direnişine katıldı. Önder Apo’nun seferberlik çağrısına bir havari misali cevap oldu, Kobanê’nin Edûlêsi oldu.

KANIYA KURDA CEPHESİ KOMUTANLIĞI

Kobanê’de, Kaniya Kurda Cephesi’nde yer aldı ve Cephe Komutanlığı yaptı. En zor olan cephe, düşmanın en çok yöneldiği cephe Kaniya Kurda’ydı. Türkiye sınırına yakındı ve sınır kapısı bulunuyordu. DAİŞ’e lojistik ve cephane ulaştıran Türk devleti için stratejik bir cepheydi. Bu nedenle saldırılar daha şiddetliydi. Böylesi bir cepheye Şehit Gelhat’la beraber Cephe Komutanlığı yaptı. Kaniya Kurda’da savaşmak, yoldaşlarını örgütlemek, halkının yanında olmak, yaralı yoldaşlarını kurtarmak, yaralarını sarmak için büyük fedakarlık sergiledi.

BÊRÎTAN VE ZÎLAN RUHUYLA YÖNELDİ, GAZİ OLDU

Özellikle bir kadın olarak Kaniya Kurda’da, Apocu ruhun nasıl yaşatılması gerektiğine örnek olan fedai bir kadın duruşu sergiledi. Yoğun savaş ortamında yoldaşlarını eğiten, hisseden, koruyan, en önde yer alan, anında düşmanın saldırılarına karşılık veren fedai bir komutandı. Savaşın koordinesinde yer aldı, Gelhat ve Arîn Mîrkan gibi yüzlerce yoldaşının şehadetine tanık oldu. Kürt Özgürlük Hareketi’nde Bêrîtan ve Zîlan ruhuyla savaştı, savaştırdı. Bu ruhla Kobanê’de, DAİŞ’i büyük bir yenilgiye uğrattı.

YPJ öncülüğünde yankı bulan Rojava Devrimi ve Kobanê direnişi, kadının esaretten özgürlüğe ulaşmasını sağladı, kadın direnişini büyüttü ve böylece yüzyıllık köle dayatmasına bir kez daha darbe vurdu. Böylesi bir direnişte zarar görmediği bir uzvu kalmayacak düzeyde ağır bir şekilde yaralandı. Bir gözünü yitirdi fakat bir gün olsun ağrılarını dile getirmedi. Bu denli ağır bir yaralanmadan kurtulmak mucizeydi. Ölüme karşı da direndi. Yaşamı seviyordu. Kısa bir sürede ayağa kalktı, mücadelesine devam etti ve öncülük rolünü yerine getirdi. Halkı örgütledi, YPJ gücünü eğitti. Ağır görevleri omuzladı. Herkesi kucaklıyor, kendisinde görüyordu. Özellikle gazi yoldaşlarına çok duyarlıydı. Nerede bir gazi varsa Heval Sorxwîn yanındaydı. Gazi yoldaşlarının iyi koşullarda sağlıklı bir yaşam sürebilmeleri için seferber olurdu. Geliştiren, okumaya, araştırmaya sevk eden, gazilerin ihtiyaçlarını tespit edebilen ve ona göre yaklaşan yaratıcı bir komutandı.

ÖNDER APO’NUN ÖZGÜRLÜĞÜ ODAKLI ÇALIŞTI

Önderliğe dönük tecridi asla kabullenemezdi. Hedef ve amacının ne olduğunu bilirdi. Bu odaklı yoğunlaşırdı. Önder Apo’nun fiziki özgürlüğüne odaklanır ve bu doğrultuda faaliyet yürütürdü. En son gündemi ise, 15 Şubat 2024 yılını nasıl karşılamak gerektiğiydi. Yoğunlaşmaları, gazi yoldaşlarını 2024 yılına öncü olacak düzeye getirmek doğrultusundaydı. Dolayısıyla Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan gaziler için 2024 yılı için stratejik projeler oluşturdu. Özellikle ‘Abdullah Öcalan’a Özgürlük, Kürt Sorununa Çözüm’ hamlesine nasıl katılım sağlanabilir, gaziler ne yapabilir, Önder Apo’nun ‘Gaziler, Yaşayan Şehitlerdir’ tanımlamasına nasıl layık olunur üzerinden fikir üretiyordu.”

ŞEHİT VE GAZİ AİLELERLE YAKINDAN İLGİLENDİ

Sorxwîn’in şehadete ulaşmadan önceki son diyaloglarında, “Önderliğe, topluma, halka, gençlere sahip çıkmalı, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamalıyız” dediğini aktaran Nûcan, “Şehit annesi, eşleri ve çocuklarına yaklaşımı çok farklı ve özeldi. Her bir şehit çocuğuyla, ilgilenme ve eğitmenin önde gelen görev ve sorumluluk olduğunu söylerdi. Ziyarette bulunduğu şehit ailelerin yaşadığı zorluklara karşı anında inisiyatif kullanır ve sorunları çözüme kavuştururdu. Şehit ailelerini kucakladığı gibi gazi ailelerini de sahiplenir, kucaklardı. Düşüncede, ilişkilenmede, yaşam tarzında, eğitimde ve örgütlemede fedaiydi. Heval Sorxwîn’i dinlediğinde bir tarihi dinliyor hissine kapılırdınız. Halkı koruyan, savunan güç olmalıyız, derdi. Tarihi devrimci sorumlulukların yerine getirilmesini sürekli vurgulardı. Yazılmayan tarihi yaşamalı ve tarihi yazmamız gerektiğini söylerdi. Şehit yoldaşlarının kitaplarını, mektuplarını sürekli okurdu. ‘Şehit yoldaşların kişiliğiyle kişiliğimi inşa etmek istiyorum’ derdi. Zamanını şehit yoldaşlarıyla geçirirdi. Önder Apo’nun savunmalarından kopmaz, okuma fırsatını yaratır ve okuduğunu yaşama uyarlardı” şeklinde konuştu.

ROJAVA’DAKİ TECRÜBESİNİ ROJHILAT’A AKTARIRDI

Nûcan Rojhilat, Sorxwîn’in Kurdistan’ın dört parçasında devrimci görev ve sorumluluklarını yerine getirdiğini dile getirerek, şunları ekledi: “Rojhilat, Bakûr ve Başûrê Kurdistan’da YJA Star gerillasıydı. Rojavayê Kurdistan’da da YJA Star gerillası ruhuyla öncülük yaptı. Kadınlarla yakından ilişkiliydi. Özellikle Fars kadınlara ulaşarak, mücadeleye teşvik ederdi. Kuzey ve Doğu Suriye’deki halkların kardeşliği projesini kavratan, Rojhilatê Kurdistan’daki ‘Jin jiyan azadî’ serhildanına teşvik eden, Rojava’daki tecrübesini Rojhilatê Kurdistan’daki kadınlara aktaran bir öncüydü. Bir parçanın devrimcisi değil, insanlığa karşı görev ve sorumluluklarını derinden hisseden bir devrimciydi. Bir tarihti ve bir tarih yazdı.”