Dünyayı bisikletiyle dolaşmaya girişebilecek kadar yürekli, giderlerini farklı işlerde çalışarak karşılayacak kadar becerikli, yolculuğunu ne pahasına olursa olsun tamamlayacak kadar kararlı, Sivaslı bir kadının öyküsü…
Tuğba Can…. O dünyayı dolaşma hayalini, dayatılan toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kurallara rağmen gerçekleştirmekten geri durmamış ve sonunda bunu ilk kez gerçekleştiren Annie Londonderr gibi bisikletine sarılabilmiş feminist bir kadın…
ÖĞRETMENLİĞİ BIRAKTI, DÜNYAYI PEDALLIYOR
Dünyayı pedallamak üzere matematik öğretmenliği mesleğinden de istifa eden Can, hayalini gerçekleştirme serüvenini şu sözlerle anlatıyor:
“3 buçuk yıl önce mesleğim olan matematik öğretmenliğinden istifa ettim. Bu kararın ailem tarafından kabul görmeyeceğini bildiğim için bir süre gizledim. Kararımı öncesinde yalnızca annemle paylaşabildim. Ardından İstanbul’dan bisikletimle yola çıktım. İskenderun’a kadar 5 ay boyunca pedalladım. 5 ayın sonunda ne kadar doğru bir kadar verdiğimi anladım. Çünkü geri dönmeyi hiç istemedim. Hiç pişman olmadım.
Kışın Türkiye’ye yaklaştığı günlerde daha iyi nerde pedallarım, diye düşünürken kendimi Brezilya’da buldum. Brezilya’dan da başlayıp Uruguay, Arjantin, Şili’de pedalladım. 1 buçuk yıl oralarda kaldım. Bu zaman zarfında giderlerimi karşılamak için küçük işlerde çalıştım. Şili ve Arjantin arasındaki Ant dağlarını yedi farklı geçitten geçtim. En son geçtiğim Ant dağları geçidi, Şili’den Arjantin arasında dünyanın en yüksek geçidi olan Peso de los Caracoles idi. Oradan geçerken salgın başlamış ve kimse bize ulaşamamıştı. Kasabaya inip haberleri izlediğimizde salgının yaşandığını öğrendik. Sınırlar kapanmaya başlayınca ise son uçakla Türkiye’ye dönmek zorunda kaldım. Türkiye’de önce Sivas’tan Ankara’ya kadar pedalladım. Ardından Fethiye’de kışı geçirdim. Nisan ayında havalar ısınır ısınmaz yola çıktım Denizli, Afyon, Bolu, ardından da Dersim’e geldim.”
DERSİM EN UZUN KALDIĞIM YER OLDU
Can, daha önce hiç gelmediği Kürdistan’ı ise çok sevdiğini belirtiyor:
“Kürdistan’a gelme fikri bana Güney Amerika’da iken geldi. Orada tanıştığım arkadaşlarım sürekli bana Kürdistan’ı soruyordu. Beni görünce heyecanlanıp, ‘Kürtçe biliyor musun?’, ‘Kürdistan’da neler oluyor, bize anlatsana’ diyorlardı. Bu sorulara yanıt verememem bende utanç ve büyük üzüntü uyandırmıştı. Güney Amerika’dan dönüşümde bir sonraki turumun Kürdistan’a olacağının sözünü verdim kendime. Fethiye’de kışı geçirir geçirmez Kürdistan’a doğru yola çıktım. Her gittiğim yerde en fazla bir hafta geçirirken Dersim’de iki aya yakın kaldım. Dersim, benim şimdiye kadar en uzun kaldığım yer oldu. Hiçbir yerde bu kadar uzun kalmamıştım. Çok güzel insanlar tanıdım, çok güzel arkadaşlıklar edindim.”
TÜRKİYE TUHAF KARŞILARKEN KÜRDİSTAN GURUR DUYDU
Can, Kürdistan’da bisiklet gezisinin Türkiye’ye kıyasla daha anlaşılır karşılandığını da belirterek, “Yaptığım iş, gittiğim birçok yerde tuhaf karşılandı. Malum, Türkiye’de bir kadın olarak daha fazla temkinli olma telaşı yaşıyorsunuz. Ama Kürdistan’da öyle değil. Gittiğim yerlerde karşılaştığım ilk tepki ‘korkmuyor musun?’ olurken, Kürdistan’da bu tepkiyle hiç karşılaşmadım. Bana ilk söyledikleri ‘helal olsun’, ‘tebrik ederiz’, ‘gurur duyduk’,‘hoş geldiniz’ oldu. Belki de bu tepki beni Kürdistan’da bu kadar uzun süre tuttu.
Yolculuğum Dersim’den başlayarak Kürdistan’ın diğer kentlerine doğru sürecek. Buradan yolculuğuma Ovacık’a doğru devam edeceğim. Yol üstünde uğramak istediğim yerler var. Seyit Rıza’nın köyü, Halvori Gözeleri, 38 kayalıkları ve Munzur Gözeleri’ni gezeceğim. Ardından Hozat, Pertek; Elazığ, Amed, Mardin yapmayı planlıyorum. Kışın gelmesine az kaldı. Sanırım kışı da Kürdistan’da geçireceğim. Kürdistan insanıyla, tarihle, coğrafyasıyla mükemmel bir yer. Bu topraklar ve insanları beni o denli etkiledi ki, gitmekte zorlanıyorum.”
CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİNE MEYDAN OKUYOR
Can, son olarak ise şunları dile getiriyor:
“Gittiğim yerlerde kadınlarla ve çocuklarla iletişim kurmak istiyorum. Çünkü maalesef dayatılan bir cinsiyet eşitsizliği var. Kadınlara ve çocuklara başka bir yaşamın olabileceğini göstermek istiyorum. İnsanların kafasında yaşamlarına dair bir soru işareti uyandırmak istiyorum. Özellikle kız çocukları büyüdüğünde yaşamlarına kendi istedikleri şekilde yön verebilsin istiyorum. Bir zorlukla karşılaştıklarında ‘yıllar önce buralardan bir kadın geçmişti; korkmamıştı’ diyebilsinler istiyorum. Biz kadınlara dayatılan en büyük sorun ya korku! Korkularımızdan çok cesaret edince mutlu olabileceğimiz şeyler olsun istiyorum. Yaptığım şeyin ‘Bir kadın da yapabilir’ mesajı vermesi istiyorum.”