Gebze Cezaevi'nden direnişçilere destek mektubu
Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde bulunan 3 PKK-PAJK'lı kadın tutsak. Leyla Güven ve açlık grevinde olan diğer direnişçilere destek mektubu gönderdi.
Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde bulunan 3 PKK-PAJK'lı kadın tutsak. Leyla Güven ve açlık grevinde olan diğer direnişçilere destek mektubu gönderdi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin sona ermesi için Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevi eylemleri devam ediyor. Gebze-Kocaeli Kadın Kapalı Cezaevi'nde bulunan 3 PKK-PAJK'lı tutsak açlık grevi direnişçilerine destek amacıyla bir mektup gönderdi.
Sürecin kendilerine dayattığı varlık yokluk mücadelesinin bir bakıma özgür Kürt olma kimliğinin rengini de belirleyeceğinin vurgulandığı mektupta, "14 Temmuz'un her an ve her saniyede tarih yaratan direniş ruhuyla başta Leyla Güven olmak üzere, Hewlêr'de Nasır Yağız, Galler'de İmam Şiş, Hollanda ve Strasburg'da bulunan yoldaşları ve halkımızı selamlıyor, yürek dolusu selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz" ifadeleri yer aldı.
VARLIK VE YOKLUK MÜCADELESİ YÜRÜTÜLÜYOR
Gebze Cezaevi'nde olan kadın tutsakların gönderdiği mektup şöyle:
Sevgili arkadaşlar;
Kürt halkı olarak varlık yokluk mücadelesinin en keskinleştiği anları yaşıyoruz. Buradaki varlık sadece bir var olma durumu değildir. Varlığımızı tanımlayan tüm aidiyetlerin bütünlüğünü ifade eder. Sürecin bize dayattığı varlık yokluk mücadelesi bir bakıma özgür Kürt olma kimliğinin rengini de belirleyecektir.
Bu Kürt rengi ya sisteme eklenerek ve var olan değerlerinden uzaklaşarak, kendi aidiyetini kaybedecek ya da tarihsel felsefik düzlemde toplumsallaşmış özgür Kürt arasındaki ibreyi mücadelemiz ve başlattığımız direnişimizin rengi bunu belirleyecektir. Bu aynı zamanda Ortadoğu'nun kadim topraklarında Önderliğimizin yarım kaldı dediği toplumsal özgürlük projesinin yaşam bulabilmesinin iddia ve kararlılığıdır.
Bu hareketin militanları, gönül vermiş yurtsever ve sempatizanları olarak bu tarihsel kavşağın ne denli bilincinde olup olmadığımız ayrı bir konu. Fakat gerçek şu ki "kaybetmeyi hak etmiyoruz"
Sevgili arkadaşlar;
Maskeli- maskesiz tanrılarla kuşatılmış durumdayız. Karanlık hesaplarla, çıkarlarla her türlü devlet terörü uygulanmakta, özgürlük bir kez daha bu topraklarda sarayın gladyosunun hedefi haline gelmekte. İmralı çarmıhı özgür yaşam uğruna günahlarını sırtladığı bir halkın trajedisidir. "Tanrım beni niye terk ettin?" diye haykıran çarmıhtaki İsa'nın "Trajedimin sebebi sahte dostlar ve yetersiz yoldaşlıktır" diye acısını yaşayan Ada'daki Rebêr Apo'nun buluşmasıdır.
İsa yeniden diriliş ile bütün dünyaya havarileri aracılığıyla halkların kurtuluş paradigmasını bunların aracıyla yaymıştır. Rebêr Apo "Yaşadıklarımı dostlarım ve yoldaşlarım ağır trajedi olarak değerlendirmektedirler. Ama şundan emin olsunlar ki bu trajedi olmasaydı, biz özgür yaşamı tanımayacaktık. Her şey beş kuruş etmez bir durumdayken nasıl bir birimizin yüzüne bakabilirdik ki (...)" derken bize acı bir gerçekliği gösterdi. Önderlik üzerinde uygulanan mutlak tecrit karşısında hiçbir şey olmamış gibi yaşama nasıl devam edebilirdik ki? Hiçbir şey olmamış gibi birbirimizin yüzüne nasıl bakabilirdik ki?
14 Temmuz'un her an ve her saniyede tarih yaratan direniş ruhuyla, başta Leyla Güven olmak üzere, Hewlêr'de Nasır Yağız, Galler'de İmam Şiş, Hollanda ve Strasbourg'da bulunan yoldaşları ve halkımızı selamlıyor, yürek dolusu selam ve sevgilerimizi gönderiyoruz.
Sevgilerimizle üç kadın yoldaşlarınız.
Gebze -Kocaeli Kadın Kapalı Cezaevi"