Hakkarili Surma Xanım’ın mücadelesi
Hakkarili Surma Xanım, 1915 Soykırımı sırasında ve sonrasındaki tüm sürgün ve katliamları kayıt altına aldı; Asuri-Süryani halkıyla ilgili uluslararası toplantılara katıldı, birçok merkezde kabul edildi.
Hakkarili Surma Xanım, 1915 Soykırımı sırasında ve sonrasındaki tüm sürgün ve katliamları kayıt altına aldı; Asuri-Süryani halkıyla ilgili uluslararası toplantılara katıldı, birçok merkezde kabul edildi.
Hakkari'de yaşayan kadınlar diğer kentlerde yaşayan kadınlardan daha özgür ve politik. Eğitimde, iş hayatında, politikada her daim yerini koruyan Hakkarili kadınların mevcut durumu böyle olunca tarihteki Hakkarili kadınları araştırmak istedim.
Kadim topraklara ve tarihe sahip Hakkari, birçok güçlü kadını yetiştirmiş. Hakkari girişinde Tekser mevkinde HDP’li Hakkari Belediyesi tarafından 2013’te yapılan Surma Xanım Parkı, kent girişinde göze çarpıyor. Bir parka kadın ismi verilmesi çok güzel ama Surma Xanım kimdir?
YAŞAMI HEP MÜCADELEYLE GEÇİYOR
Bu sorunun cevabını bulmak için Hakkarili yaşayan tarih olarak bilinen, 8 kitap yazan İhsan Colemêrgî’ye gittim. Kendisinden Surma Xanım’ın kim olduğu sordum. Hakkari’nin zorlu yaşamından etkileyici hayat hikayesiyle İhsan Colemêrgî’den dinleyelim:
“Surma Xanım, 27 Ocak 1883’te Qudşanis’te (Konak) dünyaya geliyor. Doğu Asuri Kilisesi Patrik ailesinin 8 çocuğunun en büyüğüdür. Surma Xanım, daha küçük bir çocukken farklılığını ortaya koyuyor. Girişken, zeki ve nasıl duracağını bilen güçlü bir karakterdir. Asıl adı Surma d Bayt Mar Samcun ama Hakkari halkı kendisine ‘Surma Xanım” diyor. Hakkari'de bulunan Canterbury Misyonu tarafından eğitildi. İleri derecede İngilizce öğrenen Surma d Bayt Mar Samcun, Batı dünyasını da yakından tanıma fırsatı bulur. Yoksulluğun ve savaşın iç içe geçtiği bir dönemde kendisini her anlamda mücadeleye adar. Bölgedeki Asuri-Süryani halkını kapsayan tüm görüşmelerde ve toplantılarda yer alarak uluslararası konferanslara katılır ve zorunlu göçe tabi tutulan halkı için mücadeleler yürütür.
80 BİN SÜRYANİNİN TEHCİRİ
Hakkari ve çevresinde yüz yıllarca Kürt halkı ile birlikte yaşayan Süryaniler, başta Osmanlı ve sonrasında kurulan Türk devletinin planları nedeniyle yaşadıkları yerden sürgün ediliyor. 1923-24 yıllarında Hakkari-Van ve çevresinden zorunlu göç ve katliamlar nedeniyle göç etmek zorunda kalan Doğu Süryanileri, topraklarına geri dönmeye başladıktan sonra bir süre askerlerin baskılarına maruz kalır. Takvim 13 Ağustos 1924’ü gösterdiğinde ise dönemin Türkiye Genelkurmay Başkanı’nın hazırladığı, Bakanlar Kurulu’nun da bir gün sonra kabul ettiği raporun ardından alınan kararla Doğu ve Batı Süryanilerinin dönüş yaparak yaşadıkları bölgelere karşı saldırı planları başlatılır.
Hakkari, Beytüşşebap, Oramar, Çukurca, Amadiye ve çevresinde Doğu Süryanilerine yönelik 12 Eylül-26 Eylül 1924’te saldırı ve katliamlar hayata geçirilmeye başlanır. Saldırılarda yüzlerce Süryani katledilir, kiliseler yağmalanıp yakılırken birçok yerleşim alanı da haritadan silinir. ‘Hakkari Sürgünü’ sonucunda yaklaşık 80 bin Nasturi – Doğu Süryanisi zorunlu göçe maruz bırakılır.
YAŞANANLARI KİTAPLAŞTIRDI
Surma d Bayt Mar Samcun, "Ninova’nın Yakarışı", "Doğu Asur Kilise Gelenekleri" ve "Patrik Mar Şamun’un Katli" isimli kitaplarında soykırım sürecinde Süryanilere uygulanan saldırı ve katliamları aktararak günümüze dek ulaşmasını sağlar. "Ninova’nın Yakarışı", "Doğu Asur Kilise Gelenekleri" ve "Patrik Mar Şamun’un Katli" adlı kitabında soykırım arefesinde meydana gelen saldırı ve gelişmeler hakkında bilgi veren Surma Xanım, yüzlerce kez Hristiyanların yaşadıkları köylerin boşaltıldığını, insanların evlerinden sebepsiz yere çıkarıldığını aktarırken, benzer olayların Bala, Kalanis gibi birçok köy ve Şemzînan yöresinin tamamında yaşandığını da kaydediyor.
ULUSLARARASI KONFERANSLARA KATILDI
Surma Xanım, 1915 Soykırımı sırasında ve sonrasında, bölgedeki Asuri-Süryani halkını ilgilendiren tüm görüşmelerde ve toplantılarda yer aldı, uluslararası konferanslara katıldı ve zorunlu göçe tabi tutulan halkının durumunu iyileştirmek için mücadele etti.
HER ŞEYLERİNE EL KONULUYOR
Dönemin önemli olaylarından bilgi veren Surma Xanım, sahip olduğu her şeye Osmanlı tarafından el konulduğunu da belirtiyor. "Şemzînan’da, Norduz’da, Albaq’ta, Mar Biso’da, İyil’de, Gawar’da hep aynı şeyler yaşanıyordu. Köylere saldırılıyor, kadınlar ve erkekler kaçırılıyor ve öldürülüyordu” diye aktaran Surma Xanım, bununla patriğin başkanlığında ve ulusun ileri gelenlerinin katıldığı 5 günlük toplantıda savaşa katılma kararlarını açıklıyor ve aslında gelecek karanlık günlerin işaretini de veriyordu.
"Eski evlerimizi, bin yıldan fazla bir zaman önce parşömen üzerine yazılmış ve o zamandan beri şaklamış olduğumuz kitaplarımızı yitirdik. Evlerimiz, topraklarımız, üzüm bağlarımız düşmanın elinde harap oldu" diyen Surma Xanım, savaş sonrasında halkı için elçi kabul edilerek başta Beyaz Saray olmak üzere İngiltere Kraliçesi tarafından kabul edildi; Londra ve Paris’teki konferanslara katıldı.
AMERİKA’DA YAŞAMINI YİTİRİR
'Hakkari Sürgünü’nden sonra 1933’e kadar Irak’ta, 1952’ye kadar ailesiyle beraber Kıbrıs'ta yaşadı ve kısa süreli İngiltere ikametinin ardından Amerika'ya yerleşti. Surma Xanım, 6 Aralık 1975’te Kaliforniya'da hayatını kaybetti."