HDP: İnşayı kadın öncülüğünde gerçekleştireceğiz
HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulu, kayyum rejiminin Kürdü ve kadını inkâr etme rejimi olduğunu belirtti, "İnşayı kadın öncülüğünde gerçekleştireceğiz" dedi.
HDP Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulu, kayyum rejiminin Kürdü ve kadını inkâr etme rejimi olduğunu belirtti, "İnşayı kadın öncülüğünde gerçekleştireceğiz" dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Demokratik Yerel Yönetimler Kadın Kurulu, 25 Eylül Cumartesi günü, "Kadın özgürlükçü yerel yönetimleri savunma, kayyum rejimini yıkma zamanı" şiarıyla gerçekleştirdiği konferansın sonuç bildirgesini açıkladı.
Bildirgede, "Konferansımız İzmir’de katledilen Deniz Poyraz yoldaşımız şahsında özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren tüm kadın yoldaşlarımıza atfedilmiştir. Konferansımızda şimdiye kadar yaptığımız çalışmalar değerlendirilmiş, yeni dönem mücadele hattımıza yönelik tartışmalar yürütülmüş ve kadın temsiliyetinin olmadığı yerel yönetim sisteminde demokratik işleyişin mümkün olamayacağı bir kez daha belirtilmiştir. Yine haklarımıza ve kazanımlarımıza yönelik saldırılara karşı durmanın en önemli yolunun, birleşik kadın özgürlük mücadelesini büyütmekten geçtiği vurgulanmıştır. Bu anlamda tekçi, cinsiyetçi, militarist, Kürt ve kadın düşmanı erkek egemen düzene karşı kadın özgürlükçü sistemimizi her yerde örmeye devam edeceğiz" denildi.
'ASIL BİZ YARGILADIK!'
Bildirgede şunlar da kaydedildi:
"Yaşamın hiçbir alanında kadın görmeye tahammül edemeyen erkek egemen iktidarın tekçi politikalarına karşı “her yerdeyiz” dedik. Yaşam güvencemiz olan İstanbul Sözleşmesine yönelik saldırılara karşı alanlarda, meydanlarda hep birlikte mücadele yürüttük. Kazandığımız belediyelerde eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet ilkemizi hayata geçirdik. Yönetim mekanizmalarımızın tamamında kadın koordinasyonlarımızı oluşturarak sözümüzü her mekanizmamızda kurduk. Kadın merkezleri, kadın sığınmaevleri açarak kadına yönelik şiddetle hep birlikte mücadele ettik. Kadınları kamusal alandan uzaklaştırarak, üretim alanlarını erkekleştirerek, kadınları evlere hapsederek erkeğe bağımlı hale getiren erkek rejime karşı yerinden üretimi esas aldık. 'Üretimde varız' diyerek kadın kooperatifleri, kadın istihdam alanları açtık.
Erkek siyaset karşısında 'eşbaşkanlık mor çizgimizdir' demekten vazgeçmedik. Eşbaşkanlık sistemimizi kriminalize ederek, dava dosyalarında suç olarak göstermeye çalışarak bizleri yargılamak isteyenleri mahkeme salonlarında yargıladık. Eşbaşkanlık sistemimizi hedef göstererek halkların, kadınların iradesine kayyım atayanlara en büyük cevabı yine birleşik mücadelemizle vereceğiz.
Eşbaşkanlık sitemimiz, tüm dünyaya örnek olacak bir model olmuştur. Nitekim en son Rakka Belediye Eşbaşkanı Leyla Mustafa’nın aldığı en iyi belediyecilik ödülü bunun en açık göstergesi olmuştur. Alınan bu ödül Rojava’da karanlık IŞİD çetelerine karşı yaşam alanlarını savunarak yeni yaşamın inşası için mücadele eden tüm kadınlarındır. Bu anlamda Rojava’da, Şengal’de yeni yaşamın inşasına öncülük eden tüm kadınları selamlıyoruz. Aynı şekilde haklarına ve kazanımlarına yönelik saldırılar karşısında örgütlenerek erkek egemen Taliban rejimine karşı mücadele eden Afganistanlı kadınların mücadelesini selamlıyor, dayanışma duygularımızı gönderiyoruz.
Yine Emine Şenyaşar’ın Urfa adliyesi önünde 200 günü aşan adalet mücadelesi bizlerin de adalet mücadelesidir diyoruz!
Son olarak tüm tutuklu belediye eşbaşkanlarımıza selamlarımızı gönderiyor, özgürlüklerine kavuşuncaya dek mücadelemizi sürdüreceğimizin sözünü veriyoruz.
'KAYYUM REJİMİ CİNSİYETÇİ DARBEDİR'
Kadın mücadelesini ve kazanımlarını hedef alan kayyumlara karşı kadın özgürlükçü yerel yönetimler sitemimizi hayata geçirmeye devam ettik. Kadın merkezlerini kapatan, kadın müdürlüklerine erkek atayan, kadın sığınaklarını kapatarak kadınlara başvuracağı bir mekanizma bırakmayan kayyım sistemine karşı mücadelemizi büyüttük. “Bizler için yerel yönetimler, sadece belediye binaları değil” diyerek eşbaşkanlarımız başta olmak üzere tüm kadın seçilmişlerimizle birlikte alanlarda, meydanlarda haklarımızdan ve kazanımlarımızdan vazgeçmiyoruz diyerek kadın mücadelemizi büyütmeye devam ettik. Genel siyaseti besleyen ana etken yerel siyaset olduğu bilinciyle yola çıkarak kadın özgürlükçü demokratik bir yerel siyaseti tüm politikalarımızda uygulamayı esas aldık.
Doğamızı rant uğruna talan eden politikalara karşı yaşam alanlarımızı savunduk. Ekolojik bir yaşamın inşasını yerel yönetimler çalışmamızın en önemli bir parçası olarak gördük. Kadınlar için yaşanılabilir alanları oluşturmak için pilot bölgeler seçerek kadın kentleri belirledik. Bundan sonraki süreçte de gücümüzü ve örgütlülüğümüzü büyüterek yeni yaşam inşamızda kentleri, şehirleri, mahalleleri hep birlikte kadın rengiyle inşa edeceğimizin sözünü veriyoruz.
Bizler bir kez daha belirtiyoruz ki, faşizm koşullarını kalıcı hale getirmek için kadın mücadelemizi hedef alan, kadınları yönetim mekanizmalarının dışına iten erkek egemen iktidarın tezahürü olan kayyımlar değil, birleşik kadın mücadelesi ve örgütlülüğü kazanacaktır. Cinsiyetçi kayyım rejimini yıkacak, yeni yaşamı hep birlikte inşa edeceğiz.
'KADINI VE KÜRDÜ İNKÂR REJİMİ!'
Tüm politikalarını Kürt ve kadın düşmanlığı üzerinden yürüten AKP-MHP erkek ittifakı eliyle atanan kayyumlar bir yandan kazanımlarımızı hedef alırken kentlerdeki çok dilli tabelaları kaldırarak; kadın parklarını, sosyal alanlarını kapatarak toplumu hafızasızlaştırmak istemiştir. Kürdistan’da yürütülen kayyım rejimini, derinleştirilmiş ve tüm topluma dayatılan tecrit politikalarından bağımsız ele almıyoruz. Başta Kürt kadınları olmak üzere tüm kadınlara yönelik saldırılar, genç kadınlar üzerinden yürütülen özel savaş politikaları karşısında daha güçlü bir kadın ittifakına ve mücadelesine ihtiyacımızın olduğunu çok iyi biliyoruz. Bugün kadın özgürlük mücadelesi yürüten yüzlerce kadın yoldaşımız cezaevlerinde rehin tutulmaktadır. Cezaevlerinde her türlü hak ihlaline, tecrit politikalarına maruz kalmaktadır. Buradan bir kez daha belirtiyoruz ki cezaevlerinde başlayan ve tüm topluma dayatılmak istenen tecrit politikalarını kırmanın mücadele yöntemini hep birlikte belirleyeceğiz. Tecrit politikalarını kıracağız, bir arada ortak yaşamı kadın öncülüğünde gerçekleştireceğiz. Savaş ve şiddet politikalarına barışı savunmaya devam edeceğiz.
3'ÜNCÜ YOL
Teklik rejimine karşı farklılıklarımızla, inançlarımızla, kültürümüzle bir arda yaşamanın alternatifi olan 3’üncü yol siyasetini kadın cephesinden demokratik bir toplumun zemini olarak görüyoruz. Yeni yaşamı inşa etmenin yolunun bu siyasetten geçtiğini çok iyi biliyoruz.
3’üncü yol siyaseti bizler için kayyım rejimine, tecrit politikalarına karşı birleşik kadın ittifakını oluşturmak erkek egemen düzene karşı mücadeleyi yükseltmekten geçiyor. Yeni yüzyıl bu anlamda yeni yaşamın inşasının sancılarını yaşıyor. Bu yüzyıl kadınların, kadın mücadelesinin tarih sahnesinde tüm birikimiyle var olma mücadelesinin ilanını barındırıyor. Kazandıklarımızı vermeyeceğimizin, yerelden ve yerinden mekanizmalarımızla bizi esaret altında tutmaya çalışan her türlü rejimi yıkmanın zamanıdır. Bu anlamda demokrasiyi, toplumsal cinsiyet eşitliğini ancak birleşik kadın mücadelesiyle gerçekleştireceğimizi çok iyi biliyoruz.
Bu konferansımız aracılığıyla tüm kadınlara çağrıda bulunuyoruz: Dünyanın neresinde olursa olsun kadınlara ve kazanımlarına yönelik saldırılar bizlere yapılmıştır. Tüm kadınları dünyanın en büyük sorunu olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine karşı demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir yaşam için erkek egemen sisteme meydan okumaya davet ediyoruz. Rojava’dan, Şengal’den, Polonya’dan, Şili’den, Arjantin’den, Afganistan’dan ve daha dünyanın birçok yerinden bu meydan okumaya ses veren kadınların olduğunu biliyoruz. Türkiye’de kadın hareketinin de, feminist kadınların da aynı şekilde bu sesi yükselteceğini biliyoruz. Nitekim Beyrut’ta gerçekleştirilen Ortadoğu Kadın Konferansı bizler açısından bu meydan okuma için bir ilham kaynağıdır."