Hiçbir baskı onu özgürlük mücadelesinden vazgeçiremedi
Yıllarca Türk devletinin baskılarına maruz kaldı, defalarca gözaltına alındı, tutuklandı, vekilliği düşürüldü ama tüm bunlar Leyla Güven'i özgürlük mücadelesinden alıkoyamadı.
Yıllarca Türk devletinin baskılarına maruz kaldı, defalarca gözaltına alındı, tutuklandı, vekilliği düşürüldü ama tüm bunlar Leyla Güven'i özgürlük mücadelesinden alıkoyamadı.
Ataerkil sistem tarafından tüm hak ve özgürlükleri ihlal edilen kadınlar, buna rağmen her koşulda adaletsizliğe ve baskıya karşı direniyor. Özgürlük bilinci ile örgütlendiklerinde verdikleri mücadele toplumsal bir mücadeleye dönüşüyor. Bu mücadeleci kadınlardan biri de Leyla Güven. Yıllardır zulme ve haksızlığa karşı savaşan Güven, bazen direnişçi bazen de öncü oluyor. İşgalci devlet Leyla Güven'i hiçbir zaman mücadelenin dışında tutamadı. Zindana attı, milletvekilliğini elinden aldı ama yine de onu mücadelesinden alıkoyamadı.
1964 yılında Konya Cihanbeyli'nin Yapalı kasabasında dünyaya gelen Leyla Güven, İç Anadolu Kürtlerinden olan çiftçi bir ailenin kızıdır. 16 yaşında kuzeniyle evlendirildi. Daha sonra Almanya'ya yerleşti ve 5 yıl Almanya'da yaşadı. Kızı ve oğlu orada doğdu. 30 yaşında eşinden boşandı ve memleketine döndü. Çocuklarını tek başına büyüttü. Evde oturmak yerine hayat mücadelesi verdi ve siyasete atıldı.
Leyla Güven o sürece ilişkin şunları söylüyor: "Özgürlük Hareketi'ni tanıdığım için çok şanslı ve mutlu oldum. Onunla kendimi tanıdım."
HALK TARAFINDAN MECLİSE GÖNDERİLDİ
1994 yılında Konya'da HADEP yönetim kurulu üyesi olarak çalışmalarına başlayan Leyla Güven, aynı ilde HADEP Kadın Kolları Başkanı da oldu. 1999 yılına kadar çalışmalarını bu şekilde sürdürdü. Konya'da 1999 seçimlerinde milletvekili adayı oldu. 2001 yılında Ankara'ya giderek, HADEP Merkezi Kadın Kolları Yöneticiliği yaptı. Daha sonra 2004 yılında Adana'nın Seyhan ilçesine bağlı Dikili Beldesi Belediye Başkanı seçildi. 5 yıl Dikili Belediye Başkanlığı yapan Güven 29 Mart 2009'da ise Viranşehir Belediye Başkanı seçildi. 8 ay sonra ise Türk devletinin KCK adı altında düzenlediği siyasi soykırım operasyonu sonucu tutuklandı ve Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde 5 yıl esaret yaşadı.
7 Haziran 2015 seçimlerinde HDP'den 25. Dönem Urfa Milletvekili olarak meclise girdi. Fakat AKP iktidarının seçimi tekrarlatmasının ardından 1 Kasım seçimlerinde meclise giremeyen Güven, 2015 yılında yapılan DTK Kongresinde DTK Eşbaşkanı seçildi. Siyasi faaliyetlerine DTK'de devam eden Güven, bu dönemde defalarca gözaltına alındı. 24 Haziran 2018 genel seçimlerinde HDP 27. Dönem Hakkari Milletvekili olarak tekrar seçildiğinde hala Diyarbakır Cezaevi'nde tutsaktı.
AÇLIK GREVİ EYLEMİ
Milletvekili seçilmesine rağmen tahliye edilmedi. Kasım'da Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmaya kelepçeli şekilde katılmayı kabul etmediği için Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nden SEGBİS sistemiyle katılan Güven, milletvekili olduğunu ve bu nedenle kelepçe dayatmasını kabul etmeyeceğini ifade etti. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridi protesto eden Güven, açlık grevi eylemine başladığını şu sözlerle duyurdu:
“Ben siyasette Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kadının siyasette yer alması perspektifinden esinlenerek aktif olarak yer aldım. Bugün Sayın Öcalan üzerindeki tecrit sadece bir kişiye değil, bir halka uygulanıyor. Tecrit, bir insanlık suçudur. Ben de bu halkın bir parçası olarak, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlıyorum. Bundan sonra mahkemeye hiçbir savunma yapmayacağım. Yargı hukuksuz kararlarına son verene ve tecrit kaldırılana kadar eylemime devam edeceğim. Gerekirse eylemimi ölüm orucuna da dönüştüreceğim."
DİRENİŞ 200 GÜN SÜRDÜ
Güven'in başlattığı ve başta zindanlarda olmak üzere dünyanın birçok yerinde yapılan açlık grevi eylemleri nedeniyle Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, önce kardeşi Mehmet Öcalan ile, ardından avukatları ile görüştü. 22 Mayıs’ta Abdullah Öcalan'ın çağrısı ile 200 günlük açlık grevi eylemi sona erdi.
Güven, açlık grevi eylemini şu mesajla sonlandırdı: "Kürdistan'ın da içinde bulunduğu Ortadoğu coğrafyası, ateş topu misali tüm yakıcılığı ile tam bir savaş alanıdır. Bu savaş alanında Kürtlere karşı siyasal, kültürel inkar ve teslimiyet politikaları dayatılarak, özgür yaşamı engelleniyor. Bu engellerin aşılması için Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın demokratik ulus perspektifi artık kabul gören bir gerçektir.
Ben Kürt halkının bir ferdi olarak 1994 yılından bu yana kesintisiz olarak farklı alanlarda siyasi faaliyetler yürüttüm. Yaşadığımız bütün hukuksuzluklara rağmen mücadelemizi sürdürdük. Ancak gelinen aşamada doğru, etkili, öngörülü, kapsayıcı bir siyaset yürütemediğimi net olarak görebiliyorum.
Sayın Öcalan üzerindeki tecridin bir halka uygulanan tecrit olduğunu bilerek, özgür irademle süresiz ve dönüşümsüz açlık grevini başlattım. Tecrit kaldırılana kadar da sürdüreceğimi belirttim. Çünkü son 20 yıldır mutlak tecrit altında olmasına rağmen barış çabalarından asla taviz vermeyen Sayın Öcalan'ın düşüncelerinin dışarı çıkması sadece Kürtler için değil, bu topraklarda yaşayan bütün halklar için son derece önemlidir."
Eylemin sona ermesinin ardından bir süre tedavi gören Güven, 10 Temmuz 2019 yılında tekrar meclisteki çalışmalarına başladı.
MİLLETVEKİLLİĞİ GASP EDİLDİ, TEKRAR TUTUKLANDI
4 Haziran 2020 yılında milletvekilliği gasp edilen Güven, Amed'de gözaltına alınarak yeniden Diyarbakır D Tipi Cezaevi'ne gönderildi. 1 ay cezası başka bir dosyaya sayılan Güven, 5 gün sonra serbest bırakıldı. Fakat DTK adına yürüttüğü siyasi faaliyet ve konuşmalar gerekçe gösterilerek 22 Aralık 2020 yılında 22 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı ve gözaltına alınıp tutuklandı. Güven, 23 Aralık'ta Elazığ Cezaevi'ne sürgün edildi.
Yıllarca haksızlığa ve zulme karşı savaşan Leyla Güven, kimi zaman bir direnişçi, kimi zaman bir öncü oldu. Türk devleti, onca baskı ve zulmüne rağmen Güven'i mücadele alanından uzaklaştıramadı. Defalarca gözaltına alındı, tutuklandı, vekilliği düşürüldü ama bütün bunlar onu davasından ve mücadelesinden uzak tutamadı. Türk devleti Güven'in direnişini kırmak için diğer binlerce siyasetçi gibi Güven'i de tutuklayarak cezaevine attı. Ama Türk devletinin tüm bu baskıları Leyla Güven’in özgürlük sesini susturamaz ve onu mücadelesinden uzak tutamaz.