Kadınlar için daha güçlü mücadele hattı

KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher Koyun, kadının yoksullaşması ve yoksulluğun kadınlaşması konusunda çok daha güçlü mücadele hattı gerektiğini belirterek, bunun tartışmasını yaptıklarını söyledi.

Kadınların çalışsa da çalışmasa da yoksullukla karşı karşıya kaldığını ifade eden KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher Koyun, zaman zaman ekonomik iyileştirmeler yapılsa dahi kadınların bu iyileştirmelerden de faydalanamadığını söyledi. Gündemdeki 6. Yargı Paketi’yle ilgili de konuşan Koyun, Türkiye’de ikili bir hukukun işletildiğine dikkat çekti.


Türkiye’de yaşanan ekonomik krizden bir çok kesimin etkilendiğini, ancak en fazla etkilenen kesimin kadınlar olduğunu belirten KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher Koyun, çalışma hayatındaki cinsiyetçiliğe ve yoksullaşan kadınlara ilişkin ANF’ye konuştu. 

ORTA SINIF ORTADAN KALKIYOR

Ekonomik krizden toplumun geniş bir kısmının etkilendiğini ve bunun her geçen gün daha da arttığını belirten Döne Gevher Koyun, şunları söyledi: “Orta sınıf dediğimiz kesim tamamen ortadan kalktı. Kadınlar yoksulluktan çok daha fazla etkileniyor. Eve gelir ne kadar az gelirse kadınlar o kadar ‘gelmeyen gelirle’ evi geçindirmek zorunda kalıyor. Bu yoksullaşmayı da beraberinde getiriyor. Kadın emeğininin, güvencesiz, yarı zamanlı, esnek çalışma biçimleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Ekonomik iyileşmelerden kadınlar faydalanamıyor. En son asgari ücreti düşündüğümüzde, asgari ücretten kadın emekçilerin çoğu yararlanamadı, çünkü 7 çalışan kadından ancak biri güvenceli bir işte çalışıyor. Çalışma hayatında olan kadınların çoğu bu haklardan yoksun. Bu emeklilik, sağlığa erişim, sosyal güvenceye erişim hakkını da engelleyen bir durumdur. Bunun temel sebebi, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin devam ediyor olmasıdır. Hem ayrımcı iş bölümleriyle hem de hiyerarşik bir yapılanmayla karşı karşıyayız. Yoksulluk sınırının 11 bin TL’ye çıktığı bu süreçte hiçbir kadın 11 bin TL kazanmıyor.“

KADINLAR ÇİFTE BASKI ALTINDA

Kadınlar çalışabilecek bir iş bulsa da çalışma yaşamının cinsiyetçiliğine ve eşitsiz yaklaşımına dikkat çeken Koyun, şöyle devam etti: “Kadınlar, buldukları işlerde mobbinge, tacize, şiddete maruz kalabiliyor. Şiddet olarak yansıması da karşımıza ikili olarak çıkıyor. Hem iş yerinde karşılaştığı cinsiyetçi dil, söylem ve iş bölümünden kaynaklanan hem de aile içinde yoksulluğun ve işsizliğin getirdiği bir durum var. Kadın, sabah kalktığı andan itibaren çalışsa da çalışmasa da ev içi emek sürecini yürütüyor. Cinsiyetçi kodların her geçen gün arttırılmasından kaynaklı bu durum meşrulaştırılıyor ve kadına şiddeti önleyici tedbirler yerine, yasal düzenlemelerle birlikte şiddet daha da artıyor.” 

İKİLİ HUKUK İŞLETİLİYOR

Gündemdeki 6. Yargı Paketi’nin içeriğini de değerlendiren Koyun, şöyle konuştu: “Siyaset yapan ve yasal düzenlemeleri yapanlar erkek ve bu yüzden ikili bir hukuk işletiliyor. Bir taraftan yasal düzenlemeleri yürütürken bir taraftan da basın aracılığıyla bu durum pompalanıyor. Bir süredir ‘nafaka mağdurları’ diye devam eden lobi faaliyeti vardı. Bu tartışmaları İstanbul Sözleşmesi’nde de gördük. İstanbul Sözleşmesi, basın üzerinden yürütülen saldırılarla birlikte 1 Temmuz’da feshedildi. İstanbul Sözleşmesi’nin kadınlar açısından koruyucu tedbirleri birdenbire ortadan kaldırıldı. Nafaka için de aynı çalışma yürütülüyor. Yürütülen lobi faaliyeti, aslında nafakanın erkek yoksulluğuna neden olduğu şeklinde. Oysa, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklı iş ve aile içerisinde sıkışması, çalışma hayatından uzaklaşmasına sebep oluyor. Çalışma hayatından uzaklaşan kadının, aslında bir emek sürecinin içerisinde olduğunu biliyoruz. Araştırmalara baktığımızda, çocuk sahibi olan kadınların iş yaşamından uzaklaşmasının, evlendikten sonra iş yaşamından uzaklaşmasının çok olduğu bir süreçte aslına çalışmamanın tek başına kadının tercihi olmadığını, kültürel bir norm olarak karşımıza çıktığını görüyoruz. Belli yasal düzenlemeler ve evlilik sonrası edinilen mülklerin paylaşımı konusunda hassas yaklaşılsa da şiddet sarmalı ev içinde o kadar çok yoğunlaşıyor ki, kadınların büyük çoğunluğu hiçbir talepte bulunmadan boşanma sürecini gerçekleştiriyor. Nafakadan çok az sayıda kadın faydalanıyor. Nafaka, tüm o süreç içindeki yoksullaşması ve ekonomik faaliyetlerden uzaklaşmasından kaynaklı kayıpların, bir taraftan telafisi anlamına da geliyor. Nafaka, iki cins için de tanımlanan bir şeydir. Yaşam standartlarını sürdürmeme ve yoksullaşmayla karşı karşıya kalacak tarafa verilecek bir ücret olarak tanımlanıyor. Eğer bir çocuk varsa çocuğun bakım sürecini yürütecek kişiye aktarılıyor. Bunlar siyasal iktidarın tercihi olarak karşımıza çıkıyor. Hak gaspları başladığı andan itibaren her birinin hedefe konulduğunu biliyoruz. Kadın kazanımlarına saldırı, halkların kazanımlarına saldırı, demokratik siyasete saldırı, emeğe saldırı vs. bütün bunlar, aslında bir yönetememe krizinin, bir sürdürememe krizinin sonucudur. Kadın kazanımlarına sadece iktidar değil, muhalefet de güçlü bir tutum almış değil. Az sayıda muhalif kanat sözünü kurarken diğerleri eğer söz konusu kadın kazanımlarıysa bir yerde ortaklaşabiliyor. Kadınların o güçlü mücadele ve direnişi buna dönük saldırıları bir şekilde önleyecek.”

KADINLAR BİRLİKTE GÜÇLÜYÜZ

KESK’li kadınlar olarak önümüzdeki dönemde kadın yoksulluğuna karşı program çıkaracaklarını vurgulayan KESK Kadın Sekreteri Döne Gevher Koyun, şunları paylaştı: “Kazanımlara dönük saldırılar, kadının yoksulluğu ve yoksulluğun kadınlaşması konusunda önümüzde çok daha güçlü mücadele hattı koymalıyız. Önümüzdeki dönem için bir mücadele programı tartışıyoruz. Bu tartışmamız içinde birçok kentte kadın buluşmaları gerçekleştirip kadın yoksulluğuna karşı ne yapabileceğimizi, buna karşı bir mücadele hattını nereden örebileceğimizi kararlaştıracağız. Bunu sadece 8 Mart’a sıkıştırmadan, hem krizin kadınlara dönük etkisi, kazanımlara dönük saldırılara karşı, kadın örgütleriyle beraber ortak nasıl yürütürüz'ü, önümüzdeki dönem mücadele programıyla çıkaracağız. Bu yüzyıl, kadınların yüzyılı olacak. Saldırıların karşısında direnen, mücadele eden, yılmayan, geriye düşmeyen ve her şekilde mücadeleyi birleştiren bir yerde durarak, kazanacağız. Kadınlar birlikte güçlüyüz.”