‘Kadınlar Yerel Yönetime’ kampanyası büyüyor
Samandağlı depremzede kadınların, yerel yönetimlerin ilk kademesi olan muhtarların kadın olması gerektiği fikrinden hareketle başlattığı "Kadınlar Yerel Yönetime" kampanyası büyüyor.
Samandağlı depremzede kadınların, yerel yönetimlerin ilk kademesi olan muhtarların kadın olması gerektiği fikrinden hareketle başlattığı "Kadınlar Yerel Yönetime" kampanyası büyüyor.
Samandağ'ın 42 mahallesi için 22 kadın muhtar hedefini önlerine koyduklarını belirten Kadınlar Yerel Yönetime Kampanyası Koordinasyonu’ndan Nursel Çekiç, "Sorunların tespiti kadar doğru ve hızlı çözüm için öncülük misyonuna talibiz. Zaten sahaya inmemizin de asıl sebebi bu. Kentleri ilk basamağından itibaren kadınlar yönetsin istiyoruz“ dedi.
Kadınlar Yerel Yönetime Kampanyası Koordinasyonu’ndan Nursel Çekiç, ANF’nin sorularını yanıtladı.
Kadınların yerel yönetimlerde daha fazla söz sahibi olması gerektiği her dönem dile getiriliyor, ancak bu algı genelde ilçe ve il belediye başkanlıkları üzerinden şekilleniyor. Siz bu noktada genel algının aksine, yerel yönetimlerin ilk basamağı olan muhtarlıklarda kadın varlığının önemine dikkat çekiyorsunuz. Kampanyanızı muhtarlıklar üzerinden kurma kararını hangi dinamikler belirledi?
Çıkış noktamız depremlerin 40. günü için yaptığımız 'Hüznümüz İsyanımızdır' eylemi oldu. Samandağlı kadınlar olarak hep birlikte ördük o süreci. Şehir yerle bir oldu; müthiş bir yerel yönetim zaafiyeti ve koordinasyon eksikliği yaşandı. En tepeden mahallelere kadar uzanan bir silsileden bahsediyoruz. Bu süreçte gördük ki; kadınlar sadece kendi aileleri için değil bulundukları her alanda derleyici toparlayıcı, çözüm üretici bir duruşla kendilerini var ettiler. Çok güçlü kriz yönetimi örnekleri gördük, yaşananların duyurulmasından çözümün sağlanmasına, planlamadan yönlendirmeye her alanda kadınlar kendiliğinden inisiyatif aldı. Dedik ki; biz yönetsek nasıl olurdu? Keşke bize bıraksalar çiçek gibi olurdu, dedi Samandağlı kadınlar. Bu hem erkek egemen sisteme ve yönetim biçimlerine bir tepki hem de bir irade beyanıydı. Elbette kimse buyrun gelin, siz yönetin, demiyor. Bu yüzden 'Kadınlar Yerel Yönetime' dedik ve kampanyamızı başlattık. Muhtarlık hep erkeklerle özdeş bir kimlik. Yerel yönetimlerde kadının temsiliyeti her kademede önemli ancak muhtarlıklar hantal kimliklerinden çıkartılır ve kadın duyarlılığı ile yapılırsa bürokrasiyi tabiri caizse dürten, işleten bir noktaya getirilirse nelerin değişebileceğini bu süreçte gördük ve kampanyamızı kadın muhtarları çoğaltmak üzerine kurduk.
Deprem sonrası süreçte kadınların inisiyatif alarak birçok boşluğu doldurduğunu söylediniz. Yaşanılan yönetimsel zafiyetlerden ve alternatif olarak kadınların yaptığı çalışmalardan bahsedecek olursanız neler söylersiniz?
Deprem sürecinde bizler çok yalnız kaldığımızı hissettik. Bunu şehrin tamamı için söyleyebilirim. Samandağ özelinde bir üst merciye burada yaşadığımız sorunları ve çözüm önerilerimizi hızlı bir şekilde aktarabilecek, harekete geçebilecek ve kendi ile kurumları da harekete geçirebilecek kişiler noktasında çok fazla sıkıntı yaşadık. Yıkılmış bir kent var, tamam ama acil çözüm isteyen sorunlar var. Barınma, su, yemek, hijyen... Dört bir koldan duyuruları yapan, imkan seferber eden, organize eden hep kadınlar oldu. Deprem sürecini asıl yönetenin kadınlar olduğu görüldü. Bunu çok net ifade etmek gerekiyor. En kritik zamanlarda süreci yöneten -ki buna kriz yönetimi diyoruz-, hakimiyet sahibi olan ve sorunları kontrol altında tutan, çözüm üreten kadınlar her yerde ön plana çıktı. Bizi bu noktada harekete geçiren de bu oldu. Çadırlardaki yaşamı üstlendiler ve organize ettiler. Toplu yaşam alanlarında genel koordinasyonu üstlenen ve bu görevi çok başarılı bir şekilde yerine getiren kadınlar gördük. Sürecin içerisinde en çok emeği veren, çok iyi yöneten ve özneleşen bir kadın duruşu vardı. Bunun üzerinde yoğunlaştık ve bundan sonra bu işi en yerelde de kadınlar yapsın, dedik.
Hatay ve Samandağ, Alevi nüfusun yoğun olarak yaşadığı yerler, kadınlar yaşam içerisinde genel olarak da aktif. Dışarıdan bakıldığında kadın erkek eşitsizliğinin çok katı olmadığına dair bir izlenim oluşsa da elbette size sormak gerekir, erkeklerin kampanyanıza ve kadın muhtarlar tarafından yönetilmeye dair bakışı nasıl?
Ne yazık ki burada da her yerde olduğu gibi toplumsal baskılar ve erkek egemen bakış açısı hakim. Bizi destekleyen de var, tabiri caizse köstekleyen de. Çok basit bir şekilde çözülebilecek sorunlar için 'Siz kadınsınız bu sorunu nasıl çözeceksiniz, yapmazsınız' diyenler de oluyor, 'Yaşamın asıl var edicisi sizlersiniz, kadının eli değerse çok daha farklı ve güzel şeyler olur' diyenler de oluyor. Atfedilen toplumsal cinsiyet normlarını olduğu gibi kabul eden ve bunun dışında bir ihtimal için zihinlerini zorlamayan insanlarla aynı noktadan bakmak veya onların takdirini/desteğini almak, elbette pek mümkün değil. Destek gördüğümüz gibi bizi geriye atmaya çalışan söylemlerle de karşı karşıya kalıyoruz. Tabii bu noktada tekrar hatırlamak ve hatırlatmak önemli; bizi erkeklerin desteği veya karşı duruşu belirlemiyor. Bizler talip olduğumuz sorumluğun ve getireceği zorlukların üstesinden gelecek bir güce sahibiz.
Sizlere siyasi partilerden ulaşan, destek beyan eden, beraber hareket etmek isteyen oldu mu?
Doğrudan hiçbiri ile temas halinde değiliz. Kampanyamızı ilan ederken de herhangi bir siyasi parti ile yürütme gibi bir amacımız yoktu. Zaten yasa gereği de siyasi partiler, muhtar adayı gösteremez, aynı şekilde muhtarların siyasi parti üyeliğinin bulunmaması da gerekiyor. Tabii bunlar işin yasal kısımları. Yerel yönetimlerden bahsediyoruz, hayata bakışınız hizmet algınızı da şekillendiriyor. Elbette bizim de bir hayat algımız ve duruşumuz var. Samandağ karma bir siyasi yapıya sahip. Siyasi partilerin temsilcileri ile denk geldiğimiz zamanlarda genelde desteklerini belirtiyorlar ve başarılı olmamıza dair temennilerde bulunuyorlar.
Kampanya nasıl ilerliyor? Kaç kadın muhtar adayı kampanya dahilinde sizinle birlikte hareket ediyor?
İyi gittiğimizi söyleyebilirim. Samandağ'da 5 muhtar adayımız vardı, 8’e çıkardık. Başka mahallelerden de yeni yeni haberler alıyoruz. Biz çalışmamızı Samandağ üzerinden başlatmıştık, ancak bize ses veren kadınlar çoğalıyor, Hatay genelinden kampanyamıza katılım ve destek artıyor. Bu çok mutluluk verici. 4-5 mahalleden kadın muhtar adayları çıkmış Antakya'dan. Çağrımızı Samandağ'ın bütün mahallelerde yaydık. Zaten bizler de her gün mahallelerdeyiz. En az hedefimiz 22 idi. Yani yarısı olan 21 artı bir. Kampanyamız dahilinde olmadan adaylık başvurusu yapan kadın adaylar da var elbette. Bu şekilde Samandağ'da 8 kadın aday kampanyamız dahilinde iki kadın aday da bireysel başvuruları dahilinde muhtarlık için başvuruda bulundu.
Hatay depremde çok büyük bir yıkıma uğradı. Samandağ da depremden ciddi boyutta etkilenen ilçelerden biri. Önemli alt yapı ve hizmet sorunları var, yeniden inşa süreci söz konusu. 'Kadınlar Yerel Yönetime' kampanyası dahilinde muhtar seçilecek kadınlar bulundukları yerler için ilk etapta neler yapmayı düşünüyor?
Hatay depremle birlikte yerle bir oldu. Yıkılmış bir şehir gerçekliği var elbette. Bundan önce de her şey dört dörtlük müydü, var olan ve işleyen iyi düzeni deprem mi yıktı, tabii ki hayır. Yollarımız her zaman sorunluydu, şebeke sularında her daim problem yaşıyorduk. Kimi mahallelerde deprem öncesinde de hiçbir şekilde altyapı yoktu. Altyapı, kanalizasyon, su, doğalgaz gibi çok önemli problemler var. Bunlar daha öncesinde de vardı. Deprem sürecinde bu sorunlar katlanarak arttı. Tabii bir muhtarın yapabilecekleri yetki alanı olarak da ne yazık ki kısıtlı. Bir belediye başkanının sahip olduğu olanaklara sahip değil. Bu noktada bizim öncelikli hedefimiz temel hizmetlerin sağlanması için deyim yerindeyse gerekli basıncı uygulayarak bürokrasiyi işletmek. Kurumların yapmaları gereken hizmetleri sürekli olarak hatırlatmak. Eksikleri tesbit etmek, talep etmek ve takip etmek. Plan, program ve projelerle bu süreçleri yürütmek. Hizmetin en hızlı şekilde gelmesini sağlamak ve mağduriyetleri gidermek. Hayatın akışını doğal hale getirmek aslında. Bu şehrin anlatmakla bitmeyecek birçok sorunu var. Sorunların tespiti kadar doğru ve hızlı çözüm için öncülük misyonuna talibiz. Zaten sahaya inmemizin de asıl sebebi bu. Şu ana kadar erkeklerin bakış açısı ile yönetilen bir şehirdeydik. Kadınlar artık kendi varlıklarının yönetim anlayışına yansımasını istiyor. Düşünün, depremin üzerinden bir yıl geçti ve bu şehirde hala toplu yaşam alanlarının dışında kadınlar tuvalete ulaşım sorunu yaşıyorsa ve uzak yerlere gidecekleri zaman tuvalet ihtiyaçları olmasın diye suyu bile az içiyorlarsa burada depremin yıktığının ötesinde başka bir sorun var demektir. Yıkım ve depremle izah edilemez. Bu bir bakış açısı ve zihniyet sorunudur. En temel altyapı problemlerinden yaşam örüntüsü içerisindeki toplumsal cinsiyetçi ayrıma kadar birçok noktada çalışma yürüteceğiz.