Katkı maddelerinden uzak, doğal üretim her zaman mümkün
Roza’nın Büfesi adında işlettiği mekanında kendi ürettiği doğal içecek ve ürünler yapan Roza Yaruk, bu şekilde hem doğal besleniyor, hem de satışını sağlayarak ekonomik gelirini elde ediyor.
Roza’nın Büfesi adında işlettiği mekanında kendi ürettiği doğal içecek ve ürünler yapan Roza Yaruk, bu şekilde hem doğal besleniyor, hem de satışını sağlayarak ekonomik gelirini elde ediyor.
Kentlerde sıkışıp kalan, doğadan uzaklaşan insanlar, özellikle gıda konusunda organik ürün arayışına giriyor. Bu ürünlerin bir kısmını evde doğal olarak, katkı maddesi kullanmadan yapan Roza Yaruk, “Annemden bizlere geçmiş olan bir topraksızlık özlemi hep vardı. Ondan öğrendiklerimi bugün yapıyorum ben de aslında. Bizlerin bilinçaltına hep şu oturtuldu: Tohum demek, öz demekti. Annemin de her zaman tohumları olurdu sakladığı. Annem bunları zaten yapıyordu bizlere. Ben ise bunları hem kendime yapmaya başladım hem de satmaya başladım” dedi.
Tüketim ürünleri içerisinde yer alan katkı maddelerinin insan sağlığına ve doğaya olan zararı her geçen gün artıyor. Kentlerde yaşayan insanlar ise organik ve doğal ürün arayışına daha fazla girer oldu. Doğal ve organik ürünler kullanmak istense bile bu ürünler çok pahalı olması insanları maalesef var olan zehir içerikli ürünlere geri itiyor. Oysaki pek çok doğal ürünü kendiniz evde yapabilirsiniz. Evde nohutla mayalayabileceğiniz yoğurtla ve doğal mayalar ile yapacağınız sirkeye kadar daha birçok ürünü kendiniz yapabilirsiniz. Roza’nın Büfesi adında işlettiği mekanında kendi ürettiği doğal içecek ve ürünler yapan Roza Yaruk, bu şekilde hem doğal besleniyor, hem de satışını sağlayarak ekonomik gelirini elde ediyor.
‘HOBİYDİ MESLEK OLDU’
Sinema bölümünde yüksek lisans yapan Yaruk, her zaman doğal ürünlere ve yetiştiriciliğine ilgisi olduğunu ama son birkaç yılda bu ilgiyi meslek haline getirdiğini ifade etti. 1988’li yıllarda Amed’den Mersin’e ailesi ile göç eden Yaruk, “Annemden bizlere geçmiş olan bir topraksızlık özlemi hep vardı. Ondan öğrendiklerimi bugün yapıyorum ben de aslında. Bilinçaltımıza hep oturtuldu bizlerin. Tohum demek, öz demekti. Annemin de her zaman tohumları olurdu sakladığı. Kurutulan sebzeler, mayalanan yoğurtlar, peynirler ve konserveler. Annem bunları zaten yapıyordu bizlere. Ben ise bunları hem kendime yapmaya başladım hem de satmaya başladım” dedi.
ÖNCE KENDİSİNE SONRA…
“Kendime yaptıklarımı neden başkaları ile paylaşmayayım” diyerek önce çevresindekilere de bu ürünlerden yapan Yaruk, zamanla çevresinden aldığı destekle de bir butik-kafe açarak, yaptığı doğal ürünlerin hem tadımını, tanıtımını hem de satışını yapmaya başladı. Her ürünü özellikle mevsiminde toplamaya ve ona göre işlem yapmaya dikkat eden Yaruk şöyle konuştu: “Mayıs-Haziran ayı gibi çıkan kantaron bitkisini topluyorum. Bunların yağını da çıkarmak mümkün, kurutup çay olarak tüketmek de mümkün. Bin bir derde derman olan bu bitkiden bu sayede yıl boyunca da faydalanabiliyoruz. Bunun yanı sıra şu an yaptığım zeytinlerim var. Tamamen organik olan zeytinleri dalından bizzat kendim topluyorum ve kırıyorum. Tatları bambaşka oluyor doğal yapılanın. Hemen hemen hepsini sattım bu sene.”
Yine doğal olarak toplanan elmalardan doğal sirkeler yaptığını ifade eden Yaruk, “Kışın yediğimiz hiçbir meyvenin kabuğunu atmayız biz kesinlikle. Onlar kış boyunca birikir, kurutulur ve bir sonraki seneye kış çayı olarak sunulur. Salça ve reçeller de oldukça talep alan ürünlerimden. Toplamda 14 kalem ürünüm var. Bunların her biri çok özel ve vitamin dolu ürünler. Ben ve ailem mümkün oldukça ilaç kullanmıyoruz. Onların yerini böyle doğal kış çayları, yağlar ve besinler ile besleniyoruz” diye konuştu.
Yaklaşık 2 yıldır işlettiği butik-kafenin artık kendisine yetmediğini kaydeden Yaruk, şimdilerdeki hedefinin ise bir imalathane olduğunu sözlerine ekledi.