Kaya: Türkiye’de bir kadın kırımı yaşanıyor

DEM Parti Amed Milletvekili Adalet Kaya, iktidarın uyguladığı politika ve siyasi uygulamalardan kaynaklı kadın cinayetlerinin arttığını belirterek, Türkiye’de bir kadın kırımın yaşadığını söyledi.

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, 1 Ocak - 31 Aralık 2023 tarihleri arasında basına yansıyan veriler üzerinden hazırladığı raporda, 385 kadının öldürüldüğü, 310 kadının ise şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini duyurdu. 

Raporda kadın cinayetlerinin yüzde 14,8’inin İstanbul, yüzde 9,1’inin İzmir, yüzde 5,7’sinin Ankara; cinsel saldırıya uğrayanların yüzde 34,6’sının İstanbul, yüzde 7,7’sinin Amed, yüzde 7,7’sinin Balıkesir’de; çocuğa dönük suçların yüzde 22,7’sinin İstanbul, yüzde 9,4’ünün Riha, yüzde 9,8’inin Antalya’da yaşandığı bilgisine yer verildi.


Artan kadın cinayetlerini ANF’YE değerlendiren Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Amed Milletvekili Adalet Kaya, şunları aktardı: "Artan kadın cinayetleri ve artan şüpheli kadın ölümleri uzun zamandır gündemimizde. Her geçen sene bir önceki yıla göre kadın cinayetlerinde bir artış söz konusu. Her gün en az bir kadın öldürülüyor bu ülkede. Ama ortalamaya baktığımızda günde en az üç kadın öldürülüyor. Sayı her geçen gün artıyor. Bu ülkede kadın kırımına yol açan politikalar söz konusudur. Özelikle iktidarın son yıllarda çok pervasızca, çok rahat bir şekilde geliştirdiği bir takım söylemler var. İktidarın temsilcileri, milletvekilleri ya da belli kurumların başkanları çıkıp kadınlarla ilgili bir takım söylemlerle toplumda bir takım etkiler yaratabiliyorlar.”

ÖNLEYİCİ VE KORUYUCU TEDBİRLER ALINMIYOR

Kadınların öldürülmesine yönelik iktidar tarafından önleyici ve koruyucu tedbirlerin alınmadığından kaynaklı cinayetlerin attığına vurgu yapan Kaya, “Bununla ilgili yasal düzenlemeler var. Biliyorsunuz bu iktidar, İstanbul Sözleşmesi’nden çekildi. Bu durum hem toplum üzerinde hem de kamu çalışanları üzerinde zihniyet açısından çok büyük bir etki yarattı. Bu konuyla ilgili önleyici ve koruyucu tedbirler almakla yükümlü yargıya baktığımız zaman cezalandırma konusunda etkin soruşturma yürütülmesi gereken kişiler üzerinde negatif bir etki yarattı. Bu gün Türkiye'de 6284 sayılı bir yasa var ve bu yasa, kadınları şiddetten koruma konusunda devletin ve kurumlarının yükümlü olduğunu ifade ediyor. Ne yazık ki bugün bu kurumlar tarafından yasa uygulanmıyor, yasanın uygulanmasında eksikliklere düşürüyor ve ya bir takım dini söylemlerle kadınların yaptığı başvurular geri çevriliyor. İktidarın çok uzun zamandır geliştirdiği şiddet ve savaş politikasının toplum üzerinde yarattığı bir etki var. Diğer bir konuda özellikle Türk-Sünni ideolojisi çok açık ve alenen bir şekilde yaygınlaştırmaya başlandı. Bunların hepsi aslında ırkçı, dinci, cinsiyetçi söylemlerle toplum üzerinde bir takım etkiler yaratıyor. Bu durum ülkede hem şiddeti artıyor hem de erkeklere yeniden cesaret veriyor” diye konuştu.

KADINLARIN BAŞVURU YAPACAKLARI ALANLAR KAPATILDI, KRİMİNALİZE EDİLDİ

Şiddete maruz kalan kadınların başvur yapacakları alanların kapatılıp kriminalize edildiğini belirten Kaya, “Artık kadınlara başvuru yapacak alan bırakmadılar. Araştırma şirketleri ve kadın kurumlarının paylaştığı raporlara baktığımızda bunu görebiliyoruz. Özelikle Kurdistan’da kayyum politikalarıyla kadınların daha önce yerel yönetim sistemi içerisinde kadınları şiddetten koruma konusunda önleyici tedbirler alan bütün kurumlar katılmış durumda. Kurdistan’da çalışma yürüten kadın örgütlerinin devletin yargı tacizine maruz kaldıklarını görürüz. Yaptığınız çalışmaları kriminalize ederek kadınlara ulaşmanızı engelleyen bir takım uygulamalar söz konusu. Özellikle Kurdistan’da hem kadınların gidebileceği kurumlar kapatıldı hem de Kürt kadın hareketi içerisinde yapılan çalışmalar yargısal etkiler nedeniyle engellendi. Dolayısıyla kadınlar nerelere başvurabileceklerini bilmiyorlar” diye belirtti.

CEZASIZLIK POLİTİKASI ÖNE ÇIKIYOR

Türkiye’de kadına karşı işlenen suçlarda cezasızlık politikasının öne çıktığına dikkat çeken Kaya, “Zaman içerinde yapılan bir takım yasal değişiklikler, özelikle kadına karşı işlenen suçlarda cezasızlığı ortaya çıkardı. Özelikle infaz düzenleme konusunda değinmek gerekiyor. Kadına karşı bir suç işlemişseniz 3-5 yıl yattıktan sonra ne yazık ki serbest kalıyorsunuz. Bugün baktığımız zaman düşüncesinden dolayı birçok insan hukuksuz bir şekilde cezaevinde rehin tutulurken devlete karşı değil bireylere karşı suç işleyen kişiler rahatlıkla infaz düzenlemesinden yararlanarak özgürce dolaşa biliyor. Mesele sadece suç ve ceza meselesi değildir. Mahkeme salonlarında; öldürülmüş veya şiddete maruz kalmış kadınların hayatı, özel hayatı, siyasi düşüncesi, aile yapısının yargılandığı duruşmalara tanıklık ettik. Yargı mensupları kadınların birçok temel hakkının ihlal ediyor. Ne yazık cezasızlık politikası çok etkin bir şekilde yürütülüyor. Özellikle kamu görevlisi, devletin uzman çavuşu, polisi ya da AKP'yle herhangi bir teması varsa ne yazık ki yargıda cezasızlık ortaya çıkıyor. Bunlar ilgili pek çok dava dosyası var. Kadın ölümlerinde soruşturma etkin yürütülmüyor ve yargı olayın üstünü örtüyor” dedi.

KADIN BAKANLIĞI KURULMALI

Kadınların temel halk ve hürriyetlerinin korunması adına Kadın Bakanlığı’nın kurulması gerektiğini söyleyen Kaya, “Bütün toplumsal yaşam alanlarında kadınların güçlendirildiği, siyasal ve toplumsal alanda kendilerini daha rahat ifade edebildikleri bir bakanlık olması gerekiyor. Bu bakanlığın diğer bakanlıkların üzerinde bir etkisi olması gerekiyor. Kadın Bakanlığı’nın özelikle toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve feodal ilişkilerin kendini yeniden üretmesiyle ilgili kadına şiddet olarak açığa çıkan bütün o zihniyet değişimlerin örgütlenmesi konusunda bir çalışma yürümesi gerekiyor. Kadına karşı şiddetle ilgili önleyici ve koruyucu tedbirler alınarak İstanbul Sözleşmesi yeniden hayata geçirilmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu. 

KADINLAR KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR

Kadına yönelik şiddettin engellenmesi konusunda en önemli mekanizmanın yerel yönetimler olduğunu vurgulayan Kaya, konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: “Yerel yönetimler bizim temel paradigmamızın temel ayaklarından biridir. Yerel yönetimlerimizin içerinde daha önce önleyici ve koruyucu tedbirleri hayata geçirecek mekanizmaları oluşturduk. OHAL dönemiyle beraber bu çalışmaları yapan bütün kurumlar kapatıldı ve kayyumlarla beraber tamamen yok oldu. Bunun yerine barınma ve ŞÖMİN’ler var ama kadınlar artık barınma yerlerine ve ŞÖNİM'lere güvenmiyor. Raporlar, bize özelikle Kurdistan’da kadınların yüzde 94'ün üzerinde kamusal kurumlara güven duymadığını gösteriyor. Bu gerçekten ciddi bir oran. Kadınlar artık kendini güvende hissetmiyor. Bu ülkede kadınlar çoklu anlamda bir şiddet sarmalı içerinde ve bunun sonucunda Türkiye'de bir kadın kırımı yaşanıyor. Kadınlar her gün eşlerinden, ailelerinden, sevgililerinden şiddet görüyor ve her gün en az bir kadın ölüyor. Ülkede maalesef böyle bir gerçeklikle karşı karşıyayız.”