İran rejimi ve Rojhilat Kürdistanı’nda, erkek egemen zihniyeti çok daha radikal bir şekilde hedef alma göreviyle karşı karşıya olduklarını belirten KJAR, tüm Ortadoğu ve dünya kadınlarını ortak mücadeleye, kadın birliğinizi yaratarak kadına karşı şiddete birlikte durmaya çağırdı.
Doğu Kürdistan Kadınlar Topluluğu (Civaka Jinên Rojhelatî Kurdistan-KJAR), 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü dolayısıyla yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklama şöyle:
“2021 yılının, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nü karşılarken, Mirabel kız kardeşlerin direnişleri, bugün milyonlarca kadının isyan ruhuyla, erkek şiddetine karşı, özgürlük çizgisi olmuştur. 2021 yılı içerisinde kadınlar olarak, yaşadığımız şiddet, savaş dalgası, soykırım saldırılarının karşısında büyük bir mücadele geliştirilmektedir. Soykırım saldırıları Kadın kırım, toplum kırım ve soykırım temelinde çok boyutlu yürütülmektedir.
Soykırım savaşının geliştirdiği tahribat en çok da kadın düşmanlığında görülmektedir. Yine erkek egemenlikli cinsiyetçi politikaların hayatın her alanında uygulamalarında görmekteyiz. Rojhilat Kürdistanı’nda kadınlara, halklara yönelik baskıcı zihniyet dayatılıyor. Sömürgeci İran rejimi, kadına tecavüz, şiddet, uyuşturucu, kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesini meşrulaştırılmakta, normalleştirmektedir. Tüm kadınları bu sömürgeci, kadın düşmanı rejime karşı mücadele birliğini büyütmeye çağırıyoruz.
Kadın sorunu, bütün toplumsal sorunların kök hücresidir, iktidarcı sistemin en derin ve yapısal çelişki yaşadığı toplumsal bir varlık da kadındır. Kadın kurtuluşu, tüm kurtuluşların temelidir. Bütün düğümlerin çözülebileceği, yani özgürlük sorununun gerçek çözüme kavuşabileceği en temel alandır. İşte bugün kapitalist modernitenin krizli halinin günümüzde kendini en çok kadın özgürlüğü-köleliği ikilemi üzerinden yansıtması bu hakikatle doğrudan bağlantılıdır. Aynı şekilde küresel erkek egemen sistemin kadına yönelik sistematik saldırı savaşını yürütüyor olması, aynı gerçekle bağlantılıdır. Bugün tüm dünyada, Ortadoğu’da ve Kürdistan’da, kadın düşmanı saldırılar, savaş günümüzde kırım düzeyinde yaşanmaktadır.
Bunun somut örnekleri ve uygulamaları her geçen günle birlikte çoğalmıştır. Dünyanın her yerinde kız çocukları ve kadınlar erkeklerin, devlet güçlerinin, iktidarcı çetelerin şiddetli ve ölümcül saldırılarına maruz bırakılıyor. KJAR olarak; kadın mücadelemiz ve örgütlülüğümüz, bir yandan kadının güçlenmesini, diğer yandan ise faşist İran rejiminin bu zihniyetinin zayıflatılıp etkisiz kılınmasına dönüktür. İran’da ve Rojhilat Kürdistanı’nda mücadele eden kadınlar olarak, bunu doğrudan sağlayacak mücadele yöntemlerini geliştirmeye acil ihtiyacımız bulunmaktadır. KJAR olarak diyoruz ki; toplumsal kurtuluş ancak zihniyet devrimi ile mümkündür. O nedenle sömürgeci İran rejimi ve Rojhilat Kürdistanı’nda, erkek egemen zihniyeti çok daha yoğunluklu, radikal ve sistematik bir şekilde hedef alma göreviyle karşı karşıyayız. Bu amaçla, küçük yaşta kız çocuklarına yönelik geliştirdiğimiz kadın kampanyamızın ne kadar doğru ve yerinde bir hamle olduğunu, gün vesilesiyle bir kez daha belirtiyoruz.
Bugün dünyanın pek çok yerinde kadına karşı geliştirilen şiddet, tecavüz, bu zihniyetin ürünüdür. Bu zihniyet özü itibarıyla kadın düşmanıdır. Rojhilat Kürdistanı’nda, kadının özgürlük arayışı, bilinci, mücadelesi ve örgütlülüğünün yükseliş gösterdiği bu dönemde, daha güçlü kadın öncülüğü temelinde özgün kadın hamleleri ortak geliştirerek yanıt olacağımızı ifade ediyoruz. Rojhilat Kürdistanı’nda, kadının öz savunmasını ve özgün örgütlülüğünü büyüterek, kadınların özgürleştirilmesinde, İran’ın demokratikleştirilmesinde öncülüğümüzü geliştirmeye devam edeceğiz. Kadın düşmanı bu politikaları bertaraf ederek, KJAR olarak Rojhilat Kürdistanı’nda, kadın devrimi ve öncülüğünü yapma iddiamızı yeniliyoruz.
Kadına yönelik şiddette ciddi bir artışa yol açan cinsiyetçi politikalara karşı kadın dayanışmasını geliştirmek hayati bir önemdedir. Bugün Rojhilat Kürdistanı’nda devlet–erkek şiddetine karşı hamlemiz bunları durduracak temel çalışması olmaktadır. Yine İran’da Covid-19 salgınının yarattığı koşullar kadın için oldukça zorlu olmaktadır. Bu da bir şiddet olgusu olmaktadır. COVİD-19 yasakları ve karantina koşullarında, kadın gücü üzerinden ve emeğinden sonuna kadar faydalanmıştır. Şiddette büyük bir artış söz konusudur. Günümüz dünyasında da sürekli fırsat kollayan eril zihniyettir. Kadın yönelik şiddet, kadın düşmanlığına vardırılan politikalarla kadına uygulanmaktadır.
Sömürgeci İran rejimi sadece salgın sürecinde değil, genel anlamda baskıcı bir terör politikasıyla kadınlara saldırmaktadır. Dolayısıyla İran cezaevlerinde Kürt kadınlara ve siyasi tutsaklara karşı geliştirilen insanlık dışı uygulamalar bir biçimiyle gizlenmektedir.
Yine İran zindanlarında tutulan Zeynep Celaliyan arkadaşın en ağır, insanlık dışı koşullarda yaşam mücadelesi vermekte olduğunu hepimiz biliyoruz. Zeynep Celaliyan özgürlüğüne kavuşmalıdır. Tüm bunlar dünyanın gözü önünde yaşanmaktadır. Bu yaklaşım kadın yönelik en büyük şiddet değil midir?
Rojhilat Kürdistanı’nda kadınlar, erkek egemen iktidarların yaratmış olduğu her türlü şiddet karşısında büyük bir isyan ruhuyla İran rejimine karşı sesini birleştiriyor. Baskıcı, erkek egemenlikli politikalara karşı duruyor, direniyor, yürüyor, eylem yapıyor, buluşuyor, birliğini geliştiriyor. Sömürgeciliğe, cinsiyetçiliğe karşı her gün kadın örgütlenmesiyle sömürgeci İran rejimiyle mücadele ediyor.
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde de Rojhilat Kürdistanı’nda ve İran da yaşayan, tüm ezilen halklar, Kürt kadınları, Fars, Beluc, Arap, Azeri, Afgan kadınlar vb. tüm ezilen halklar, eylem ve etkinliklerini sadece kadınların değil ezilen halkların ve sınıfların da sesi olduğunu bilerek sokaklara akmalıdır.
KJAR olarak devlet ve erkek faşizmine karşı başlatmış olduğumuz kampanyamız devam etmektedir. Kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesine yönelik kampanyamız, cinsiyetçiliğe, erkek egemenliğine son verme isyanıdır. İran’da din kisvesi altında kadına dayatılan köleliğin artık sonlanmasıdır.
Kadınların tüm haklarının yasalarla korunması yeterli değildir. İran devlet gerçeğinde, yasalarda kadına sembolik anlamda yeri vardır. Hakikaten özgürleşen kadından korkma vardır. Örneğin 8 Mart, tüm dünyada kadınların kazanmış oldukları, temel bir haktır. Özgür günleri olmasına rağmen, sömürgeci İran rejimi bunu bile tanımamaktadır. Bu günü tanımayan bir devlet inkarcıdır, soykırımcıdır. İşte bu soykırımcı zihniyet gerçeği, bu günü bile kadına yasaklamıştır. Baskıcı bir devlet ve erkek zihniyeti ile rejim yürütülmektedir. İbrahim’i Reisi’nin başa getirilmesiyle birlikte kadın düşmanı politikalarda daha da artış yaşanmaktadır. Adeta kadın kasabı bir zihniyetle toplum ve kadın üzerinde kırım uygulanmaktadır. Rojhilat Kürdistanı’nda yaşayan ve mücadele eden kadınlar olarak, devletten talep etmek yerine öz gücümüzü birlikte örgütlememiz gerektiğini belirtiyoruz. Öz savunma ve öz örgütlülüğümüzü geliştirelim. Rojhilat Kürdistanı’nda da, kadın ulusal çalışmalarımızı ve birliğimizi güçlendirelim. Kadınca çözümlerimizi de açığa çıkartalım.
Oysa ki 21. yüzyıl aynı zamanda özgürlükler ve demokrasiler çağı olduğu kadar, bir kadın çağı da olmaktadır. Böyle bir çağın gelişmesini hedefleyen ciddi mücadeleler yaşanmaktadır. Örnek hiçbir çağda kadınlar, halklar bu kadar ortak mücadele ruhu, birlikte hareket etme anlayışını yakalayamamıştı. Bugün Ortadoğu da ve bu süreçte her zamankinden daha fazla cins, sınıf, ulus çelişkilerinin keskinleştiğini, ezilenlerin kendi haklarını aradıklarını, mücadele verdiklerini çok rahatlıkla ifade edebiliriz. Kadına yönelik şiddet, intiharlara, küçük yaşta evlendirmelere, namus cinayetlerine, çok eşliliğe, kadın üzerinde devletin özel savaş uygulamaları olan ajanlaştırma, fuhuşa ve uyuşturucuya, toplumsal alanda kadınların öldürülmesine ve Afganistan’daki 9 yaşındaki bir kız çocuğunu 55 yaşındaki bir adamla evlendiren zihniyete dur demenin vaktindeyiz. Bu temelde Rojhilat Kürdistanı ve İran’daki tüm kadınlar olarak birliğimiz, örgütlülüğümüz ile sömürgeci, katliamcı ve kadın düşmanı rejimlerden kurtulmanın zamanıdır.
Kadına yönelik şiddet, sürekli ve kapsamlı, kısa ve uzun vadeli strateji, program ve politikalarla geriletebiliriz ve aşabiliriz. Bu nedenle mücadelemiz her gündür. Biz kadınlar ekonomik, siyasi, sosyal ve öz savunma alanlarında kendi öz örgütlülüklerimizi yaratarak, kendi kendimizi yöneterek, sistem içinde sisteme karşı kendi rengimizle, örgütlülüklerimizle mücadele vererek, bunun tüm yaratıcı yöntemlerini geliştirmeyi başararak özgürleşmeyi adım adım geliştireceğiz. Bu temelde 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü’nde İran’daki tüm kadınlar olmak üzere tüm Ortadoğu ve Dünya kadınlarını ortak mücadeleye, kadın birliğimizi yaratarak kadına karşı şiddete birlikte karşı durmaya, eylem ve etkinlikleri örgütlemeye çağırıyoruz. Savaşa, şiddete, doğa katliamına, tecavüze ve zulme karşı olan egemen sistemi eleştiren ve bunun kendi şahsında özeleştirisini veren tüm erkekleri, özgürlük ve demokrasi güçlerini de bizimle birlikte bu özgürlük kervanına katılmasını bekliyoruz.”