‘Kürdistan kurulduğunda dökerim içimdekileri ama şimdi değil…’

Deniz Poyraz annesi Fehime Poyraz ağlamadığını vurguluyor konuşurken; taziye çadırlarında bir araya gelenler de ağıt yakmıyor ama öfkeli. Tıpkı amcasının dediği gibi Deniz'in ölümü Kürt halkı için bir kıvılcım...

İzmir Çimentepe'de bir ara sokakta HDP bayrakları ve Deniz Poyraz'ın fotoğrafları, gelip giden ziyaretçiler, "Denize sözümüz barış olacak" pankartı altında oturan ailesi... 

HDP İzmir il binasına saldırıda hayatını kaybeden Deniz Poyraz'ın taziye çadırı Türkiye ve Kürdistan'ın birçok ilinde, ilçesinde ve de beldesinde kuruldu diyor amcası Mahmut Poyraz, hemen ekliyor arkasından “Ama bak aileden herhangi biri yok orada fakat HDP Deniz'in ailesi. Deniz'in öldürülmesi Kürt halkı için bir kıvılcım. Hatta Deniz'in öldürülmesine bu kadar ses geleceğini bilse o katliam emrini veren de cesaret edemezdi.”

Amca Poyraz, silahsız ve savunmasız bir kadının öldürülmesinin herkesin tepkisine sebep olduğunu anlatıyor. Sonra biz konuşurken de çalan telefonunu gösterip “Bak telefonum susmuyor, dünyanın dört bir yanından arayan var işte bu yüzden bir kıvılcımdır diye vurguluyorum aynen böyle yaz” deyip uzaklaşıyor...

SESSİZ AMA ÖFKELİ

Taziye çadırı ve sokak hiç boş kalmıyor. Masalar doluyor, masalar boşalıyor. Oraya gelenler taziyeden çok bir araya gelmek için toplanmış gibi. Ağıtlar yok, ağlayan yok. Herkes acılı ama suskun. Tıpkı Amca Mahmut Poyraz’ın dediği gibi bir kıvılcımın peşinden gelmiş yüzlerce insan. Kıvılcımın ateşe dönmesini bekliyor, sessiz ama öfkeli...

Ziyaretçiler Anne Fehmiye Poyraz'ın etrafında kenetlenmiş. O ise tüm kenetlenmenin ortasında vakur ve dimdik. Sokağın başındaki hafif yokuştan inince kızı için hazırlanmış pankartın altında oturduğu hemen fark ediliyor. Konuşmak için yanına gittiğimizde kırmıyor. Hala anlatacakları var. Günlerdir konuşuyor basına ama anlatacakları henüz bitmemiş.

Konuşmak için biraz uzaklaşıyoruz kalabalıktan Fehime Anne ile. Ama kalabalık onu bırakmıyor. Telefonlar geliyor o herkesi sabırla karşılayıp konuşuyor. “Bunlar beni daha da güçlendiriyor” diyor. “Ağlamayacağım” diye de ekliyor: “Ben onu morgda da gördüm ama ağlamadım. Tabii yine de içime gömdüklerim var bir gün Kürdistan kurulduğunda belki dökerim onları ama şimdi değil…”

O HEP GÜLÜMSERDİ

“Yalnızken üzülüyorum anneyim ben ama bu dayanışmayı gördükçe umudum artıyor. Yine de ağlamayacağım” diyen Fehime Poyraz’a Deniz nasıl biriydi diye soruyorum, şunları anlatıyor: "Çok gülerdi hatta biz morga Serpil vekilim (Kemalbay) ile girdik. O halini görünce vekil 'Ah Deniz sen hep gülerdin, burada bile gülümsüyorsun bize' dedi. İnan bana da öyle geldi. Sanki ölüm ona da gülümsemesini de ayrı bir güzellik katmıştı. Yoksa her yerini kesmişlerdi. Ama baktım kızım, o soğuk yerde yatarken, belki de son kez görüyorum diye ama bana çok güzel geldi. Ölüm bile yakışmıştı kızıma. Ben çok mutluyum kızım şehit oldu. Çünkü o kendini halkına adamıştı zaten. Biz hepimiz parti içinde çalışıyorduk. O canla başla çalıştı. Bir insanın mücadelesi aile ile başlar. Onun da mücadeleye girmesi bizimle başladı.” 

KÜRTÇE ÖĞRETMEK İSTİYORDU

Deniz'in babası o daha çok küçükken tutuklanıyor. Deniz ise ilkokul 4'e kadar okuyor. Anne Fehime Poyraz ise aileye bakmak için çalışıyor. Deniz de kardeşlerine bakmak zorunda kalıyor. Poyraz ailesi için hem parti hem hayat mücadelesi bu anlamda kolay olmuyor. Fakat Deniz dışarıdan da olsa bitirdi okulu diye anlatıyor Fehime Anne. Peki neydi Deniz'in hayali? Elinde kemanla fotoğrafları herkes tarafından paylaşıldı, müziği sever miydi? diye sorunca anlatmaya başlıyor Fehime Anne: “Deniz müziği severdi, dans etmeyi de folkloru de ama onun hayali Kürtçe öğretmeni olmaktı. Hatta Mardin'e gidip ders vermek istiyordu Deniz. Kendi halkına dilini öğretmek istiyordu…”

SON BAKIŞ...

Anne Fehime Poyraz “Kızım hayat doluydu, her şeyi severdi son nefesine kadar da yaşamak için çırpındı” diyor. Anne Poyraz’ın anlattığına göre katil Onur Gencer, Deniz'in önce ayaklarına sıkmış kurşunu, kaçamasın diye: “Deniz son nefesine kadar çırpınıyor, kurtulmaya çalışıyor ama nafile...” Fehime Poyraz, biz barış isteyip elimizi uzattıkça kolumuzu kopardılar ama barış demeye devam ediyoruz, benim canım yandı başkasının yanmasın demeye devam ettiğini ısrarla vurguluyor: “Barış demekten vazgeçmeyeceğim, elbette benim de acımı doya doya yaşayacağım bir zaman olacak ama şimdi değil. Şimdi yapmam gereken barış için daha çok mücadele etmek, kızım için de...”

Son gün görmemiş kızını Fehime Poyraz, sabah 9'da çıkarken evden baba Abdülillah Poyraz 'Ben de geleyim mi seninle' diye sormuş fakat Deniz kabul etmemiş. Ben hep tek gidiyorum demiş. Kapıdan çıkarken dönüp babasına gülümsemiş. Baba Poyraz 'sanki içimden bir şey koptu, içime sinmedi tek gidişi ama kapıdan çıktı gitti' diye anlatmış daha sonra. 

SANKİ KAPIDAN GİRECEKMİŞ GİBİ

Deniz'i anlatanlar sadece bir kişiden değil, kendini partiye adamış bir kadından da bahsediyor. Poyraz ailesini 35 yıldır tanıyan kendisi de HDP’de çalışma yürüten Ruhat Ulu da bu şekilde söz ediyor ondan: “35 yıldır tanışıyoruz. Birlikte ilçede çalışma yürüttük, ilde de. Deniz sevecen bir insandı hala bazen inanmıyorum. Sanki buradan bir yerden çıkacak gibi geliyor. Gelip de tek tek burada herkese siz yemek aldınız mı, aç değilsiniz değil mi? diye soracak gibi. Öyle biriydi tek tek insanlar aç mı tok mu sorar koştururdu yoldaşları için. O yüzden inanmak zor geliyor. O yüzden kapıdan girecekmiş gibi hala... Ben en son onu İzmir HDP İl binasında gördüm. Deniz çok titizdi. Etrafı temizledik birlikte, silinmiş yere basan olursa ‘ama olmadı şimdi’ der yeniden yapardı, üşenmezdi işini tam yapardı. Dedim ya sanki birazdan içeri girecekmiş gibi geliyor. Hala mezarına gidemedim belki daha sonra…”