Leyla Agirî: Örgütlü bir kadın, doğru bir öncü*

Leyla Agiri yoldaşın en belirgin yönü kadın özgürlük düşüncelerine, mücadelesine olan samimi yaklaşımı ve inancıydı. Kadın örgütlülüğünün, öncülüğünün yeni yaşamı yaratacağına, halkımızın özgürlüğünün de buradan geçtiğine gönülden inanmaktaydı.

Kürt halkı ve kadınları olarak çetin bir varoluş savaşımı içindeyiz. Var olma bilinçle, bunun örgütlü mücadelesi, direnişiyle gelişiyor. Direnmek, öz savunmayı geliştirmek temel varoluş kaynaklarımıza dönüşmüş durumdadır. Özgür yaşamı inşa edebilmek ise temel varoluş kaynaklarımızı yarattıkça onunla birlikte geliştirilmek durumundadır. Dolayısıyla son dönem mücadelemiz oldukça zorlu olmakla birlikte, karakterinde özgür yaşamın yaratılışını da içeren bir yapısallıkla gelişmektedir. Görevlerimiz kapsamlıdır. Bundan dolayı özgürlüğü sağlamanın bedellerini, timsallerini iyi tanımalı, bilince çıkarmalı, özümsemeli, tarihe mal etmeliyiz. Şehitlerimizin ardından büyük bir bağlılık ve kararlılıkla yürümeliyiz. Bu özgürlük timsallerimizin her biri halkımızın, kadınların tarihsel hafızasında çok iyi yer etmelidir. Bu direniş ve özgürlük mirası nesilden nesile güçlü aktarılmalıdır.

ÖZGÜRLÜK GELENEĞİNİN GÜÇLÜ TEMSİLİ

Leyla Agirî (Filiz Aslan) arkadaşımız özgürleşme tarihimizde mücadelesiyle iz bırakan arkadaşlarımızdan biri oldu. 2020 yılının Haziran ayında faşist TC devletinin bir hava saldırısında şehit düşüne dek amansız, sürekli 27 yıllık bir mücadelenin sahibiydi. Leyla arkadaş PKK’nin kuruluşu ile başlayan Sakine Cansızlardan süzülüp gelen Kürt kadınlarının direniş ve özgürlük geleneğinin güçlü bir temsili olarak tarihimizde yerini aldı.
1973 yılında Van da doğan Leyla Agirî arkadaş 1993 yılında PKK saflarına katıldı. 1995 yılında Önderlik sahasına giderek Önderlik eğitimi gördü. Dört parça Kürdistan da askeri-ideolojik ve toplumsal alan çalışmalarını yürüttü. Şehit düştüğünde Kürt kadın hareketinin aktif, etkin bir öncü kadrosu ve yönetimi olarak KJK Yürütme Konseyi düzeyinde görev yapmaktaydı. 
Bu temelde Leyla Yoldaş şahsında başta Heftanîn şehitlerimiz olmak üzere tüm Kürdistan şehitlerimizi büyük sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz. Şehitlerimizin anılarına yeterli ve tam karşılık verebilmemiz, bizlerin ‘Nasıl yaşamalı?’ sorusuna vereceğimiz doğru cevaplar temelinde kişiliğimizde ve devrimimizde somutlaştırmayı başarmamızla mümkün olabilecektir. Sözümüzü bu temel de yeniliyor, bu anlamda devrimde yürüme iddia ve kararlılığımızı bir kez daha belirtiyoruz.

İNSANCA BİR YAŞAM İÇİN MÜCADELE

Leyla Agirî yoldaş 90’lı yılların yükselen Kürt Özgürlük Mücadelesiyle uyanışa geçen bir toplumsal gerçeklik içinde büyüdü. Leyla arkadaşın özgürlük mücadelesine katılımını da bu çerçeveden anlamak büyük anlam ifade eder. İç içe geçen çelişkilerin çözümlenmesi, insanca bir yaşamın geliştirilmesi; ancak aktif mücadele temelinde bir katılımla radikal özgürlük tercihinin geliştirilmesi ile mümkün olabilir. 
Halk olarak; kimliksizlik, ana dilin yasaklanması, asimilasyon politikaları, sürekli devlet şiddeti altında yaşama, işsizlik, yoksulluk, göçler ile sürekli yüz yüze olmak.
Sınıf olarak en yoksul, işsiz, temel insani yaşam gereksinimlerinden yoksun, hep en ağır ve zorlu bir yaşam içinde, adaletsizliğin hüküm sürdüğü bir yaşamı sürdürme mecburiyetinde kalmak.
Kadınlar olarak; erkeğe sürekli bağımlı, bir mülk, cinsel bir meta olarak ele alınmak, kadın kimliğinin hiçleştirilmesi, yaşamın tüm alanlarında en dipte yer almak, kişiliksiz yaşamanın bir kader olarak belletildiği bir duruşa sürekli zorlanmak, kendine ait olamamak, hep başkaları için yaşamak, kendini hiç tanıyamamak, enerji ve potansiyelini sürekli egemenler için tüketmek, bırakalım özgürlüğü, yaşamı en onursuz, aşağılık biçimde yaşamak zorunda olmak. Peki böyle bir yaşam içinde nasıl yaşanabilir?
Bir kadın ve toplum için var olmak ne demektir? Var olmanın bilinci, yöntemleri, üslubu, tarzı nasıl olmalıdır? Özgürlük mücadelesinden kazandığımız kıymetli devrimci tecrübelerimizden, şehitlerimizin yaşamlarından biliyoruz ki, varoluş mücadelesi öncelikle bize dayatılan verili yaşam kalıplarının, ilişkilerin sorgulanması ile başlıyor. Kadınların, halkımızın içinde bulunduğu yaşam biçimi, sömürgeciliğin bizlere reva gördüğü uygulamalar sorgulanmadan, bu konuda bir netleşme olmadan mücadeleye katılmak mümkün olmuyor. 

1993 YILINDA PKK’YE KATILDI

Leyla arkadaş da bu temelde aile ve çevresi içinde ulusal, sınıfsal, cins olarak çelişkilerini her Kürt insanı ve kadını olarak yaşadı. Haksızlıkları, adaletsizlikleri gördü. Ancak onda bir fark vardı. O birçok arkadaşımız gibi bunları doğal görmedi, kabul etmedi, karşı çıktı. Yeni bir yaşamı yaratmanın arayışları içinde 1993 yılında PKK’ye katıldı. 
1993 yılı aynı zamanda Kürt kadınlarının tarihinde kadın ordulaşmasının ilan edildiği yıl olmaktadır. Kadın ordulaşmasının ilanı; kadının özgün örgütlenmesi temelinde kendisini tanıması, iradesini, rengini, öz gücünü ortaya çıkarması, kendi kararlarını kendisi vermesi anlamında çok yönlü atılmış tarihi bir adımdır. Diğer dünya devrimlerinde kadınların böylesi bir içerik ve nitelik ile örgütlendiklerini görmüyoruz. Bu yönüyle heval Leyla’nın kadın ordulaşmasının resmi ilanın gerçekleştiği yılda katılımını yapması, onun özgürlük yürüyüşüne de damgasını vurmuştur. 

EGEMEN ERKEKLİĞE KARŞI RADİKAL MÜCADELE

Leyla Agirî Yoldaşımız Önderlik sahasındaki eğitimlerden, Önderliğimizin çözümleme ve perspektiflerinden özgün örgütlenmesinin, kadın kadrolaşmasının tarihi gerekliliğini anlamış ve kendi mücadele yaşamında sürekli olarak bunu esas almış, uygulama çabası ve yaklaşımı içinde olmuştur.
Dolayısıyla kadın özgürlük tarihimizin gelişiminde tarihsel bir eşik olan kadın ordulaşmasının ilanı ve sonrasında kadın hareketinin gelişiminde yaşadığımız dönemler aynı zaman da Leyla Agirî arkadaşın mücadelesini de anlatmaktadır. Leyla yoldaşın yaşamı, Kürt kadınlarının aynı zaman da ordulaşması, partileşmesi ve kendini bir sistem haline getirmesinin evrelerini de anlatmaktadır. Kadın tarihimiz zorluklarıyla, eksik ve güçlü yanları, yarattıkları ile ortadadır. Eksiklerimiz çoktur. Ancak yaratılanları da görmezden gelmek inkarcılık olur. 
Kadın özgürlük savaşımımız, en çok da ruhsal dünyalarımızda büyük bir altüst oluşu yaşamamızı beraberinde getirdi. Bu eski dünyaların yıkılmasıydı. Her kadın militan gibi Leyla arkadaş da kendi iç dünyasında büyük bir iç savaşımı şiddetli bir şekilde vermiştir. Zaten gelişmesi, büyümesi, gücünün ortaya çıkması bu çelişkilere dayanması ve çözmesi ile mümkün olabilmiştir.
Aynı zaman da bulunduğu mücadele sahalarında egemen erkeklik ve köle kadın hakikatleri ile de amansız bir çatışmayı da yaşamıştır. Tüm bu yaşananlar aynı zamanda kadınların, halkımızın küllerinden kendini yeniden yaratma pratikleridir. Ateş çemberlerinden geçerek güçlenmeyi yakalamaktır. Yeni yaşamın ilke ve ölçülerini kendi kişiliğinde ve çevresinde geliştirmektir.
Bu bağlamda Leyla Agiri yoldaşın en belirgin yönü kadın özgürlük düşüncelerine, mücadelesine olan samimi yaklaşımı ve inancıydı. 27 yıllık mücadele hayatının böylesine başarılı, coşkulu geçmesinin ardında yatan temel olgu kadın özgürlük ideolojisine, onun örgütlülüğüne duyduğu büyük inançtı. Kadın örgütlülüğünün, öncülüğünün mutlak anlamda yeni yaşamı yaratacağına, halkımızın özgürlüğünün de buradan geçtiğine gönülden inanmaktaydı.

ÖNDERLİK GERÇEĞİNİ ANLAMA ÇABASINDAYDI

Kadın birliğini, kolektivizmini yaratmak egemen erkekliğe karşı kadınların ortak birliğini sağlamak Leyla arkadaşın en fazla önem verdiği temel mücadele biçimiydi. Egemen erkekliğe, kadını hakimiyet altına almaya çalışan egemenlikli yaklaşımlara karşı son derece öfkeliydi. Kadınların düşünsel olarak gelişimine, irade kazanmasına, örgütlü olmasına ilkesel yaklaşmaktaydı. İnsana yaklaşımda kaba, klasik bir kabul-ret anlayışı ile değil, karşısındakini anlamaya çalışan bir yaklaşımı esas alırdı. Kavgacıydı. Gericiliğe karşı amansız bir mücadelesi vardı. Yaşamda yöntemli, kazanımcı olabilmeyi büyük mücadele pratikleri içinde günbegün öğrenmeyi başarmıştı. Emekçiydi. Günlük yaşamda özgürlük zamanlarını büyük bir emekle nakış nakış örmeyi, yaratmayı Önderliğimizden öğrenmişti. Kürdistan gibi bir ülkede hiç kimsenin beklemediği, tarihte eşi benzeri olmayan, hiç kimsenin değil denemek, düşünmeye bile cesaret edemediği kadını geliştirme yöntemlerine baş vuran Önderliğimize cevap olmak isteyen bir kadın militandı. Leyla Agirî arkadaşın da en fazla bağlı olduğu, en fazla anlamak ve temsil etmek istediği olgu da Önderlik gerçeğimiz olmuştur. Yeni yaşamı yaratmak, temsil etmek onun için son derece heyecan verici, coşku kazandırıcı olmuştur. Bütün mücadele pratiklerinde bunun yüksek çabasını görmek mümkündür. “Devrimler insanın kendini en fazla yaratacağı eylemlerdir” ilkesine inanarak yürümeyi başarmıştır. Sürekli araştıran, okuyan, tartışan, yaşamı zengin kılan tüm sanatsal çalışmalara ilgi duyan bir duruşu, ruh inceliği içinde olmuştur.

MÜTEVAZİ VE EĞİTİCİYDİ

Kadınları eğiterek, özgürleştirerek güçlü yoldaşlıklar oluşturarak buradaki toplumsallıkla yaşamın geliştiriciliğine inanmıştır. Kadınların birbirini muhatap alması, kadınların ortak kararlaşmalarına, kadın birlikteliklerinden, tartışmalarından oluşan perspektiflere büyük değer vermiş, uygulanması için tüm çabasını ortaya koymuştur. Kadınla çalışma, kadın sevgisini geliştirme, kadınlara güç verme konusunda her geçen gün bir ilerleme yaklaşımını sergilemiştir. Leyla Yoldaş, kadın örgütlülüğü, birliğini çok stratejik bir olgu olarak ela almış, günlük yaşamına nakşetmiştir.
Halkımıza yaklaşımdaki içtenlik, mütevazilik, eğiticilik bu konuda öncülük Leyla Arkadaşın en temel vasıflarından birisi olmuştur. Örgütlü kadınların doğru öncülüğü nasıl geliştirebileceğini tüm topluma, halkımıza pratiğiyle göstermiştir. Yaşamdaki duruşu ve katılımıyla Kürt Kadın Hareketinin seçkin, öncü temsili olmayı başarmıştır.
Böylelikle Kendi şahsında Ortadoğu ve Dünya kadın hareketleri açısından da çok önemli bir özgürlük düzeyini ortaya çıkardığını belirtmek gerekir. Tüm bu yönleri ile her açıdan örnek alınacak öncü militan özelliklere sahip bir kadın arkadaşımız olarak özgürlük tarihimizde yerini almıştır.
Bu temelde Kürt halkı ve kadınları olarak bu kutsal şehitlerimiz karşısında görevlerimiz son derece ağır olmaktadır. Layık olmalıyız. Şehitlerine sahip çıkamayan bir halk, bir hareket asla zafere ulaşamaz. Şehitlerimiz bizim en büyük manevi değerlerimiz, yol göstericilerimizdir. 

LEYLALAR MÜCADELEYLE YAŞATILIR

Dolayısıyla hepimiz şehitlerimizin yol göstericiliğinde kendimizi daha fazla güçlendirmeli ve mücadelemizi yükseltmeliyiz. Mücadelemizin çeşitli alanlarında yapabileceklerimizin tümünü büyük bir kararlılık, coşku ve inat ile yapmalıyız. 
Kürdistan devrimini, kadın devrimini mutlaka gerçekleştirmeliyiz. Halkımız, hepimiz yaratılan tüm mücadele değerlerine güçlü sahip çıkmalı ve yaşamının esas parçası haline getirebilmelidir. Hepimizin Leylaları şahsımızda yaşatma sözümüz ve görevimiz vardır. Tüm şehitlerimizin özlemlerini pratiğe geçirmek için hep birlikte iddialı bir şekilde çalışmalıyız. Faşizmi geriletip, yıkmalıyız. Leylalar ancak böyle yaşatılabilir. Şehitlere böyle layık olunabilir. Özgürlük zamanları bu temel de yaratılabilir. Bunu kesinlikle başaracağız.

(*) KJK Koordinasyonu Üyesi Besê Erzincan'ın kaleme aldığı bu yazı Serxwebun dergisinin Eylül 2020 sayısında yayınlanmıştı.