Reşit: Kadınlar bu sistemden çok büyük intikam alacak!

"Örgütlenmeyen kadın Erdoğan faşizminin darbesinden kurtulamaz. Kadınlar büyük intikam alacak" diyen YJA-STAR komutanlarından Jiyan Reşit, kadınların kendilerini eğitmesinin önemine dikkat çekti.

YJA-STAR komutanlarından Jiyan Reşit, 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesiyle ajansımızın sorularını yanıtladı.

Reşit, kadınların AKP-MHP iktidarının her türlü şiddetine uğradığına dikkat çekerek, kadın özgürlüğünün öz örgütlülükten geçtiğini vurguladı.

"Kürt kadınların tarihi sorumluluğu var ve bu sorumluluk çerçevesinde düşmandan intikam almalıdır “diyen Reşit, tüm kadınları Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü için ve erkek-devlet zihniyetine karşı mücadeleye çağırdı.

'KADINLARA ŞİDDETLERDEN BİRİNİ SEÇMEK DAYATILIYOR!

Kürdistan ve özelde Kuzey Kürdistan'da kadın üzerinde büyük bir saldırı gerçekleştiriliyor. AKP-MHP iktidarının eliyle toplum, Ortaçağ'ı bile geride bırakacak şekilde kadına yaklaşıyor. Kadının hayatıyla ilgili her türlü kararı veren faşist bir sistem söz konusu. Bu durumu YJA-STAR gerillaları olarak nasıl ele alıyorsunuz?

İlk insan toplumu, analık değerleri etrafında dişil bir zihniyetle geliştirildiği gibi ilk darbeyi de zorba erkeğin erkek akılla kadın şahsında analık değerlerine vurmasıyla, beş bin yıllık şiddet ve tahakküm tarihi başlar aslında. Sonrasında ise günümüze dek akıp gelen ve toplumun tüm kesimlerine hakim olan katı bir şiddet ve tahakküm kültürü, kendisini erkek aklın egemenliğinde sürdürür.

Beş bin yıldan beridir günümüze dek süregelen ve devletleşen savaş, iktidar, şiddet sarmalının zorba erkek akıldan kaynaklandığı ve toplumun demokratik komünal değerlerini kadın şahsında tükettiği, bitirdiği, toplumu ahlaki ve politik güçten yoksun bıraktığı, yoksullaştırdığı, kendi kendini tüketen bir pozisyona getirdiği artık giderek açıklık kazanmaktadır.

AKP-MHP politikalarının sonucunda Kürdistan başta olmak üzere özelde Kuzey Kürdistan'da kadınlar evde, ailede, çarşıda, pazarda, okulda, iş yerinde, devlet ve bürokrasi mekanizmalarında her türlü şiddet ile karşı karşıya kalıyor. Kaba fiziki şiddetten tutalım da psikolojik, ruhsal, zihinsel, kültürel her türlü şiddete her gün birçok kadın maruz kalmakta. Kadına karşı şiddet bazen kendisini taciz, tecavüz, bazen kaba dayak, bazen fiziksel katliama varan töre cinayeti, namus cinayeti, bazen psikolojik, ruhsal, zihinsel bastırma gibi boyutlarıyla, bazen de fuhuş, pornografi, uyuşturucu kültürü ile kendisini yansıtıyor. Birini diğerinin karşısına koyar. Katliama varan fiziksel şiddetin karşısına ruhsal, psikolojik ve zihinsel şiddet biçimlerini koyar. Namus ve töre cinayeti kültürünün karşısına cinsel özgürlük adına kadın bedenini nesneleştiren, metalaştıran fuhuş, pornografi, reklam ve uyuşturucu kültürünü geliştirmeye çalışır.

Beş bin yıldır kadına kapalı ve yasak olan mekansal sokaklar ve zamansal geceler hala kadına açılabilmiş değildir. Zamanın ve mekanın kadına açılması, kadının bedenini pazara sunmasına bağlı kalmaktadır ve bu da seks işçiliği adına fuhuş, cinsel özgürlük adına sahte pornografik aşk sahtekarlığına kalmaktadır. Bunun da adı kadını şiddetten sözde kurtarmak olmaktadır. Beş bin yıllık zorba erkek aklın kadına dayattığı bu şiddet politikalarının tümü adeta ölümü gösterip sıtmaya razı etme tarzıdır. Şiddetin bir biçimini teşhir ederken diğer biçimini ise kadın bedenini pazara sunarak, bu pazarı da seks işçiliği adı altında kurumlaştırarak teşvik etmektedir. Oysa kadın bedenini cinsel özgürlük ve seks işçiliği adı altında pazarlamak, paraya, fuhuşa, reklama açmak, en derin şiddet biçimidir. Adeta “seni fiziki olarak ölümden kurtaracağım ama sen de bedeninle, ruhunla, zihninle benim sermayem olacaksın” der. Erkek egemen sistem bu politikalarıyla tek kelimeyle kadına “ölümlerden ölüm, şiddet biçimlerinden biçim beğen, senin için başka bir dünya zaten mümkün değil, başka yaşam biçimleri mümkün değil, içinde bulunduğun durum senin bedeninle, biyolojinle, biyolojik kaderinle ilgilidir” der. Tüm bu pratik zihniyetin mimarı kuşkusuz AKP-MHP’dir. Kendi zavallı, düşmüş zihniyeti kendisini kamufle etmek için yalancılıkta lisans yapmış olan Erdoğan ve küçük ortağı Bahçeli'nin esas yüzünü görmek için her gün sapkınca saldırılarda bulunan askerlerinin durumuna bakarsak esas yüzünü görmek yeterli olacaktır. Yani sapık olan bir Erdoğan ve Bahçeli gerçeğini ifade etmek yanlış olmayacaktır.

'DÜŞÜNCEDE VE RUHTA DA MÜCADELE EDİLMELİ'

Tüm dünyada kadına karşı çok büyük saldırılar gerçekleşiyor ama Kürt kadını üzerindeki saldırılar çok daha boyutlu. Kürt kadınların yıllardır yürüttüğü mücadele ile elde ettiği kazanımları yok edilmek isteniyor. Kadınlar mücadeleyi nasıl bir düzeyde yürütmeli?

Beş bin yıllık erkek akılla şekillenmiş tecavüz kültürü; kadının hangi sınıf, ulus, etnik köken, dinsel kökene ait olduğunu düşünmeksizin bütün kadınlara her an yönelmektedir.

Ortadoğu’da ve özelde Kürdistan gerçekliğine bakıldığında Kürt kadılarının yaratmış olduğu miras tüm insanlık ailesine özgür bir yaşamın mümkün olduğunun en somut ifadesi olmuştur. Kürt kadını şahsında açığa çıkan duruş kadının ortak ruh ve aklıyla bir ahenk oluştururken, bu ahenge savaşçı Kürdistanlı kadınlar yeni bir ivme kazandırmıştır. Beş bin yıllık egemen sistem içerisinde sürekli devlete ya da onun küçük kurumlaşması olan erkek için emek vermiş, savaşmıştır. Erkek tüm başarının sahibi olurken, yüreği yüzü gibi örtülen kadının iradesi tanınmamıştır. Fakat bugün Kürdistanlı yiğit kadınlar tarihte ilk defa kendi gelecekleri için kendileri için tercih yapıyor, siyasi-askeri ve toplumun tüm alanlarında Kürt kadının sesi ve yüreği ve aklı yankılanıyor.

Bu denli ortak olan zorba erkeğin kadına karşı geliştirdiği tecavüz kültürüne karşı, ona denk bir kadın bilincini, birlikteliğini, ona denk ortak kadın örgütlülüklerini ve mücadelelerini geliştirmek gerekmektedir. Dünyanın yer yerinde kadınların kendi renkleriyle alanlarda özgürlüğü haykırması toplumun kadın şahsında egemenliğin kıskacından kurtulmanın umudunu oluşturmaktadır. Özellikle erkek egemenlikli akla karşı kadınların reflekslerini doğru bir örgütlülüğe kavuşturmak için kadın kurtuluş ideolojisi ve jineolojiye dayalı kendilerini eğitmelidirler. Kendilerini eğitmedikleri müddetçe kadınların mücadelesi sonuç alamaz. Çünkü en fazla kadınlar bilinçten yoksun bırakılıp köleleştirildi. Öncelikle tüm kadınların yapması gereken eğitim çalışmalarını güçlendirmek olmalıdır. Kendini eğitirken erkek aklını öncelikle düşüncede, ruhta yenmeleri gerekiyor, doğru bir kadın aklı oluştuğunda erkek zihniyeti yenilgiye mahkumdur. Özellikle Kürdistanlı kadınların kendi sistemlerini geliştirerek ortak mücadele ruhuyla Erdoğan faşizmine karşı her alanda kendi miraslarına sahip çıkarak öz savunmalarını geliştirmeleri gerekmektedir. Hiçbir engeli, barikatı tanımadan, her yerde özgürlüğünü sağlama ve savunma örgütlülüklerini geliştirmeli. Örgütlenmeyen kadın Erdoğan faşizminin darbesinden kurtulamaz.

'ÖNDER APO YOLUMUZA IŞIK OLDU'

Medya Savunma Alanları’nda tarihte eşine ender rastlanan bir mücadele sürdürülüyor. Bu mücadelede YJA STAR gerillalarının öncülük misyonu nedir? Kürt kadınların 40 yılı aşkın süredir verdiği mücadeleye yönelik saldırıları nasıl ele almak gerekiyor?

Tarihte birçok devrimci kadın çıkışı gerçekleşti. Bu çıkışlar biz kadınlara büyük bir miras bırakmıştır. Bu mirası doğru ele alıp güzelleştiren, bilinç kazandıran ve bunun en büyük emeğini vererek Kürdistanlı kadınlara büyük umut ışığı, yol gösterici olan Önder Apo’dur. Önder Apo'nun ilk mücadele çıkışından başlayan ve günümüze kadar dayanan özgür kadın bilincini, ruhunu yaratma mücadelesi soluksuz sürdürülmektedir.

Kadınla özgür yaşama dayalı yoldaşlığın sonucunda kadınların kendi özgürlüklerini ve iradelerini oluşturma temelinde Kürdistan gerçeğinde diz çökmeyen kadının direnişi özgür bir toplumun garantisini oluşturma temelindedir. Önderliğimiz kadını erkek egemen zihniyetten kurtaracak, erkeği hizaya getirecek ve tüm toplumu özgürlüğe yol aldıracak olan kadın ordulaşmasını oluşturdu. Bu emeğe ve mücadeleye cevap olan Kürt kadınları okyanus dalgaları gibi kendi hakikatlerine yani özlerine dönüş yaparak yüzlerini dağlara çevirdiler. Binyıllardır süre gelen kölelik zincirlerine karşı kadınlar örgütlendi, ordulaştı, partileşti, sistemleşti. Bu anlatıldığı gibi kolay olmadı. Şehit Zîlan yoldaş gibi bomba olup düşmanın yüreğinde, beyninde patladılar. Şehit Bêrîtan gibi ihanete karşı kendilerini uçurumdan attılar. Şehit Nesrin gibi uluslararası komplo karşısında durup bedenlerini yaktılar, tecrit karşısında durup bedenlerini fedailiğe yatırdılar ve şimdi de tüm gerilla alanlarında erkek egemenliğinin yaratmış olduğu kapitalizmin başta kadınların olmak üzere tüm insanlığın düşmanı olan Erdoğan faşizmine, çaresizliğin ve çöküşün nasıl bir şey olduğunu en yalın haliyle yaşatıyorlar.

Buna karşı Erdoğan rejimi hunharca kimyasal silahlar kullanıyor. Bu görülmemiş evren kanunlarına ters olan saldırılara karşı YJA STAR güçleri başta Önderliğimiz için, tüm Kürdistan ve insanlık için tarifi imkansız bir mücadele içerisinde. YJA STAR her türlü saldırıya karşı modern gerillacılıkta uzmanlaşmıştır ve zengin taktiklerle düşmana büyük darbeler vurmaktadır. Kürt kadınları olarak düşman biz kadınlara saldırdıkça YJA STAR gerillalarının elbette ki verecekleri cevabı olmuştur ve olmaya devam edecektir. Tarihten günümüze kadar her türlü saldırıya karşı Kürt kadının savunma refleksleri oluşmuş, şimdi de cenk meydanında tarih yazmaktadırlar. Bu mücadele ruhunu şehit Delal Amed yoldaşın savaşçılarına öğrettiği gibi direnirken zaferi, savaşırken başarıyı elde eden kadınlar tüm Ortadoğu kadınlarına özgürlük ilhamını ve azmini oluşturmaktadır. Kadın öncülüğünde gelişen direniş başta Kürt halkı olmak üzere tüm insanlığa umut kaynağı olmuştur. Kürt kadını artık kendi öz kimliğini kazanma ve düşmandan binyılların intikamını alırcasına savaş tünellerinde büyük bir yiğitlikle destan yazıyor.

Kuşkusuz kadınların öncülük rolünü oynaması boşuna değildir çünkü en fazla Kürt kadınlarının Erdoğan gibi faşist zihniyetlerden intikam almak için saymakla yetmeyecek kadar gerekçeleri vardır. Ve bunun öncülüğünü bugün YJA STAR güçleri yapıyor ve özgürlük garantisinin umudunu veriyor. Eğer bir kadın yoldaşımız Werxelê'de günlerce yaralarına kurt düşmesine rağmen tek bir anlığına da olsa ikirciklik yaşamadan direnebiliyorsa, bu Türk faşist ordusunun ve Erdoğan’ın yenilgisinin somut bir ifadesidir. Özgür yaşam uğruna yarasındaki kurtlara tahammül eden bir kadın gerçekliği karşısında düşman yenilmiştir artık.

İşte Önder Apo sabırlı, cesur, yiğit, kendine ve özgürlüğe inanan kadını yarattı.

'ÇÖZÜM CİDDİ VE RADİKAL MÜCADELEDE'

YJA STAR gerillalarının direnişinin başta Kürt kadınları olmak üzere tüm dünya kadınlarına vermek istediği mesaj nedir?

YJA STAR güçleri olarak erkek egemen sistemin tersine, tüm kadınlara gerçek bir dünya, gerçek bir yaşam, gerçek bir özgürlük mümkündür diyoruz. Var olanın dışında gerçek, özgür bir yaşam yaratmanın yolu, ciddi ve radikal bir toplumsal mücadele yürütmekten geçmektedir. Özgürlüğü arayan kadınların mümkün olan gerçek bir özgür yaşam sağlamasının yolu, kendi örgütlülüğünü, kendi mücadele zeminlerini, özgür düşünce ve iradesini, kendi etik ve estetik anlayışını ve dünyasını geliştirmekten geçmektedir. Kadının özgür düşünce ve iradesini, öz örgütlülüğünü, kendi etik ve estetik anlayışını geliştirmesi ise kesintisiz ve radikal bir mücadeleden geçmektedir. Bu mücadelenin ne kendi başına sınıfsal ne de kendi başına ulusal arayışlarla tek başına sağlanamayacağı yaşanan devrimsel deneyimlerle açığa kavuşmuştur. Çünkü her ulustan ve her sınıftan kadınlar, aynı toplumsal cinsiyet kalıplarına göre ele alınır ve aynı şiddet ve tecavüz kültürüne maruz kalır. Beş bin yıllık erkek akılla şekillenmiş tecavüz kültürü; kadının hangi sınıf, ulus, etnik köken, dinsel kökene ait olduğunu düşünmeksizin bütün kadınlara her an yönelmektedir. Bu denli ortak olan zorba erkeğin kadına karşı geliştirdiği tecavüz kültürüne karşı, ona denk bir kadın bilincini, birlikteliğini, ona denk ortak kadın örgütlülüklerini ve mücadelelerini geliştirmek gerekmektedir.

Kadının kurtuluş yolu ise kendisini beş bin yıllık erkek aklın, eril zihniyetin yansıdığı değişik ve üstü örtülü sahte özgürlük söylemlerinden kurtarmaktan, kendini ondan koparmaktan, ondan sonsuz boşanmaktan ve kendi ideolojik, felsefik argümanlarını oluşturmaktan geçmektedir. Kadını ve kadınla birlikte tüm toplumu tahakkümüne alan beş bin yıllık egemen erkek kültürden ve bu kültürün şekillendirdiği erkeklik ve kadınlıktan sonsuz bir boşanma veya kopuş yaşanmadan gerçek bir sevgi ve aşkın yaşanamayacağı açıktır. Toplumsal doğadan adeta yok edilen özgürlük temelindeki sevgi ve aşk anlayışının gerçek anlamına yeniden kavuşması için beş bin yıldır geliştirilen ilişki biçimlerindeki şiddet ve tahakküm içeriğinden arınmak gerekmektedir. Bu arınma ancak faşizme karşı tüm kadınların direnmesi ve kadın zaferiyle mümkündür. Kürdistan’da kadının özgürleşmesi ise kadına özgürlük bilinci veren, kadın kurtuluş ideolojisinin mimarı Önder Apo’nun özgürlüğünden geçmektedir. Kürdistan gibi bir coğrafyada kadınların ve halkların özgürlük perspektifi, Önder Apo’nun kadın eksenli demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü yeni paradigmasının kadın öncülüğünde yeni bir demokratik toplumsal sisteme dönüşmesinde yatmaktadır. 'Önder Apo’nun özgürlüğü kadının özgürlüğüdür' temelinde başta genç kadınlara dağlara ve kadınları savunma zamanı hamlesine en güçlü biçimde katılma çağrısıdır YJA STAR savaşı.