PKK saflarına 2014’te katılan Samsun doğumlu Ruken Kobanê, katılım sürecini, devletin Kürt halkının meşru mücadelesini nasıl çarpıttığını ve gerilla saflarındaki yaşamını ANF’ye anlattı.

28 yaşındaki Kobanê, bir kadın olarak sistemle çok fazla çelişkisinin yarattığı arayışların, kendisini PKK’ye yönlendirdiğini belirterek, “Önderliğin ideolojisi ve felsefesi bende çok büyük etki yarattı. PKK yoldaşlığı beni etkileyen en büyük faktör oldu. Bir kadının kendi gücünü hissetmesi veya kendi gerçekliğini görebilmesi, kendini geliştirebilmesi; sistemde kadına karşı uygulanan katliamlara karşı durabilmesi veya bir kadının eviyle sınırlı kalmasından çok kendini geliştirebilmesi, daha fazla yaşadığı dünyaya odaklanması, aslında yaşanan şeylere sesiz kalmamaktı benim için. Yaşanan haksızlıklara karşı baş kaldırmaktı. Bunu PKK içerisinde kendimde örgütlemeye çalıştım” dedi.

PKK’ye katıldığı zaman yeniden doğuşu hissettiğini söyleyen Kobanê, şöyle devam etti: “Sanki önceki yaşamını hiç yaşamamışsın, yeni bir yaşama başlamışsın gibi insanda hem yeni hisler hem de bilgi oluşturuyor. PKK’de yoldaşlık; Heval Kemal Pir’in dediği gibi; ‘ruh birliğini oluşturmaktır.’ Her koşul altında her şeyi yoldaşlarıyla paylaşmak, bir parça ekmekten yaşamdaki en büyük şeye kadar, yaşadığımız en büyük sıkıntıya kadar yoldaşlarımızla yan yana olup birbirimize destek olmamız PKK’yi ayakta tutan en büyük güçtür. Önderliğimizin ideolojisi ve felsefesinden sonra en önemli mücadele kaynağımız aramızda oluşturduğumuz bu bağdır. Beni en çok etkileyende bu olmuştur.”

TÜRK HALKININ DA KURTULUŞU

Tanıdığı Kürt toplumu ile kendisine anlatılan Kürt toplumunun çok farklı olduğunu gördüğünü kaydeden Kobanê, “Bu nedenle Kürtlere ve Kürdistan topraklarına bağlılığım arttı. Önderliğin dediği gibi Türk halkının kurtuluşu da Kürt halkının özgürlüğünden geçiyor” dedi.

ÖNDERLİĞİ ANLATMAK İSTERDİM

Burada edindiğim bilgileri, Öcalan’ın paradigmasını, ailesine çocukluk arkadaşlarına ve Türk haklına anlatabilmeyi çok istediğini dile getiren Kobanê, şöyle konuştu: “Yani Kürt halkına karşı yürütülen bu soykırıma karşı en azından bir bilinçlenme düzeyi yaratılmalıdır. Bilinç düzeyi olanlar da sistem korkusundan sessiz kalmayı seçiyor. Ben hiçbir zaman farklı bir toplumdan ya da farklı bir kültürden geldiğimi hissetmedim. Burada her dilden, ırktan arkadaşlar var. Örneğin Arap, Ermeni ve hata Avrupa’dan katılan arkadaşlar var. Herkes ırka, dile bakmadan yoldaşça yaşıyor. Kürt toplumundan gelen bireyler ile diğer toplumlardan gelen bireyler PKK içerisinde aynı konumdadır. Zamanla kadrolaştıkça, bilgi edindikçe aldığın bilgileri paylaşıyorsun. Yani PKK içerisinde dil, din, ırk ayrımı yoktur. Aslında beni en çok etkileyen de bu olmuştu. Sistemde de buna karşı çelişkilerim çok fazlaydı. Bu şekilde de büyütüldük. Ailede de böyleydi. Din konusunda, ırk konusunda, dil konusunda. PKK içerisinde özünü hissediyorsun, insanlığını hissediyorsun. İnsanlık değeri en büyük değerdir.”

BEBEK KATİLİ OLAN DEVLETTİR

Türk devletinin PKK için ‘’terörist’’;  Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan için “bebek katili” denildiğine işaret eden Kobanê, şunları ifade etti: “Devletin bebek katili olduğunu gördüm. Bugün bile kadın, çocuk, yaşlı demeden katliamdan geçiren devlet sisteminin Önderliğe karşı, PKK kadrolarına karşı söylediği bu sözlerinin aslının olmadığını, bunların kirli bir politika olduğunu daha iyi gördüm.”