Sudanlı kadınlar direnişe öncülük ediyor

Sudan’da askeri darbe sonrası direnişe geçen on binlerce insana 2019’da olduğu gibi yine kadın aktivistler öncülük ediyor.

2019’da Sudanlı öğrenci Alaa Salah, beyaz elbisesiyle diktatör Ömer El Beşir'in görevden alınmasını talep eden kalabalığı bir araya getirmek amacıyla Hartum askeri garnizonunun dışında bir arabaya binmesiyle direnişin sembolü haline geldi.

Onun iki yıl önceki eylemi ve sesi, Beşir'in otuz yıllık İslamcı rejiminin yıkılıp, kırılgan da olsa bir demokrasiye evrilmesi sürecine yardımcı oldu.

Ancak geçici hükümet, bu hafta askeri darbeyle dağıtılırken, askerler ve protestocular yeniden Hartum sokaklarına çıktı. Ancak “beyazlı kadın”, evi her zaman milisler tarafından izlendiği için güvenlik gerekçesiyle saklanmak zorunda kaldı.

Bir hafta önce yapılan askeri darbe için, birçok Sudanlı tarafından hissedilen 2019 devriminin ideallerine ihanetine “çok kızgın” olduğunu söylüyor.

Sudan ordusu, uluslararası baskıya, Afrika Birliği tarafından askıya almasına ve Dünya Bankası yardımının dondurulmasına rağmen kitlesel gösteriler, grevler ve sivil itaatsizlik kampanyası başlatan hükümet bakanlarını ve eylemcilerini tutuklayıp, denetimini sıkılaştırmaya çalıştı.

SUDANLI KADINLARI HİÇBİR ŞEY CAYDIRAMAYACAK’

2019'da olduğu gibi, bu haftaki protestolarda da kadın aktivistler önemli bir rol oynadı.

Kapatılan hükümette dışişleri bakanı olan Mariam el-Mehdi, “Bu tam teşekküllü bir askeri darbe ve sonuna kadar direniyoruz. Demokratik dönüşüm için savaşan Sudanlı kadınları hiçbir şey caydıramayacak” dedi.

2019 protestolarının bir parçası olan 30'lu yaşlarında bir mühendis olan Muzan Alneel için savaş hiçbir zaman tam anlamıyla kazanılmadı. Beşir'i takip eden şey, baskıyı, yozlaşmayı ve kadınlara yönelik baskıyı sona erdirme ya da bitmeyen çatışmaları durdurma ve onlarca yıllık uluslararası izolasyonu tersine çevirme hedeflerinden çok uzaktı.

O da diğerleri gibi, Haziran 2019'da, Beşir'in devrilmesinden sonra meydana gelen yaklaşık 120 protestocunun katledilmesindeki iddia edilen rollerinin ardından, geçiş hükümetinde üniformalı erkeklerin varlığına başından beri karşı çıktı.

Alneel, "Benim gibi kadınlar, orduyla anlaşmayı imzaladıkları günden beri kendilerini ihanete uğramış hissettiler. Ordunun sivil bir devlet için çalışabileceğine dair hiçbir umudumuz yoktu. Bunun geleceğini biliyorduk ve sadece bekliyorduk” dedi.

‘KADINLARIN VARLIĞINA KARŞI CİDDİ BİR DARBE’

Başbakan Abdalla Hamdok yönetiminde sivil-askeri geçiş hükümetinin kurulmasından sonra bile, ekonominin kötü durumu nedeniyle artan gerilimler hiçbir zaman eksilmedi.

Bu, Pazartesi günü erken saatlerde Hamdok ve diğer sivil liderlerin gözaltına alınması ve devlet televizyonuna el konulmasıyla meydana gelen olayların temellerini attı.

Analistler, darbenin bir nedeninin, Sudan'ın askeri liderlerinin yalnızca ekonomik ve siyasi gücünü kaybetmekten değil, aynı zamanda kovuşturma olasılığından korkmaları olduğunu söyledi. Ancak Mehdi, bunun aynı zamanda “Sudan toplumunda kadınların varlığına karşı ciddi bir darbe” olduğunu söyledi.

Beşir'in görevden alınmasından sonra İslam hukukunun birçok yönü devrilmesine rağmen kadın aktivistler, müzakerelerin dışında bırakıldıklarını ve politika yapımında yetersiz temsil edildiklerini söylüyor.

Al-Mehdi, kısmen orduyu, kısmen de tarihsel olarak erkeklerin egemen olduğu siyasi kültürü suçladığı 25 üyeli Sudan kabinesindeki dört kadından biriydi.

Güvenlik endişesi nedeniyle ismini vermek istemeyen başka bir kadın aktivist, “Kesinlikle kadınlar devrimden sonra ihanete uğramış hissettiler. Farklı karar verme düzeylerinden tamamen dışlanmış hissettik. Kadınlar dahil edilse bile kurumlar içinde ayrımcılığa uğruyor, işleri çok zorlaştırılıyor” diye konuştu.  

‘EN ÇOK KADINLAR ACI ÇEKECEK’

Sudan'ın maliye bakanının geçiş hükümetinde eski danışmanı olan Nadia Nur ise, "Devrimden sonra kadınların erkeklere kıyasla fırsatlardan adil bir pay aldığını düşünmüyorum" dedi.

Şimdi, Beşir'in düşüşünden bu yana gevşetilen kadınlara yönelik kısıtlayıcı bazı İslami kuralların, -örneğin pantolon giymesine veya açık saça izin verilmemesi gibi- ordunun iktidarda kalması durumunda "büyük bir geri dönüşten" korkuyor.

Nur, “Kadınları bastıracaklar ve onlara Sudan'ın kalkınmasına katılmaları için daha az fırsat ve daha az hak verecekler. Tüm nüfus için iyi görünmüyor, ama bence en çok kadınlar acı çekecek" dedi.

‘SUDAN’IN ÖZGÜRLÜK UMUTLARI SÖNDÜRÜLMEMELİ’

Darbenin yüzü olan general Abdel Fattah Burhan, demokrasiye geçişe bağlı kalacağını iddia ederek, teknokratik bir sivil hükümetle çalışma ve iki yıl içinde seçim yapma sözü verdi. Ancak bu hafta ülkenin dört bir yanındaki şehirlerde protesto eden on binlerce kişi de dahil olmak üzere pek çok Sudanlı bu tür vaatlere inanmıyor.

Bugün başkent Hartum'da büyük bir gösteri yapılacak.

Bu hafta sokaklarda olan 35 yaşındaki aktivist Asmaa İsmail, "Bu bize bir şey söylüyor: Siviller hala orada, kadınlar hala orada, bağlılık hala orada ve şiddet insanları caydırmıyor. 2019 devriminin ruhunun geri geldiğini kesinlikle hissediyorum” dedi.

2019’daki protesto hareketine ilham veren ve yeniden katılmaya da hevesli olan Alaa Salah, halk direnişinin darbeyi tersine çevirmesi ve Sudan'ın yeni gelişen demokrasisini eski haline getirmesi için baskı yapabileceği umutlarına tutunuyor.

"Başka bir askeri hükümet istemiyoruz - asla, asla, asla! Biz askeri değil sivil bir hükümet istiyoruz. Yeter, yeter, yeter."