Devrimin geleceği çocuklarla örülüyor

Rojava’nın her kentinde oluşturulacak çocuk tiyatrosu grubu, festivallerde oyunlarını sergileyecek. Çocuklar kendi dilleri ve kültürleriyle oyunlar oynayacak.

Devrimin ardından ekonomiden sağlığa, ekolojiden eğitime kadar gelişim sağlayan Rojava, Kültür ve Sanat faaliyetleriyle de topluma kendisini ifade edebilecek, kültürünü koruyabilecek alanlar yarattı. Yetişkinler 10 yılı aşkındır süre gelen savaş ortamında tiyatrodan folklora, sinemadan diziye kadar kültürel alanlarda eğitildi. Ayrıca 4 yılı aşkın bir süredir çocukların sanata yönelmesi için birçok projeye imza atıldı. Bunlardan biri de bu yıl TEV-ÇAND öncülüğünde başlatılan çocuk tiyatrosu grubu.

Kuzey ve Doğu Suriye’nin tüm kentlerinde çocukların tiyatro eğitiminden geçmesi hedeflenen projenin startı Dêrik kentinde verildi. Rimêlan, Kobanê, Hesekê, Tirbêspiyê ve Hesekê’de de geliştirilecek sanat faaliyeti tüm kentlerde Şehit Aileleri Kurumu, Hilala Zêrîn ve Şilêr Çocuk Komitesiyle ortak bir şekilde yürütülecek.

Şehit çocuklarından, bölgedeki işgal nedeniyle kamplarda yaşayan çocuklara kadar tüm çocukları kapsayan Çocuk Tiyatrosu Grubu projesiyle savaşın yarattığı tahribatının önüne geçme amaçlıyor. Özgürleştirilen alanlar olan Reqa, Tebqa, Minbic ve Dêrazor’daki Arap çocukların da tiyatro eğitimi göreceği Kültür ve Sanat projesinde her çocuk kendi kültürü ve diliyle tiyatroları sergileyecek. Nesilden nesle aktarılmak istenen halkların dili, kültürü, kimliği çocukların tiyatroda yetkinleşmesini sağlarken, ‘Çûkê Pirê, Pirê Rovî, Pîsik û Mişk, Dîk û Qertel’ gibi dilden dile aktarılan hikayelerin senaryolaştırılmasıyla canlandırılacak. Haftada bir gün olan eğitimlerde; ses, müzik, hareket, ritim ve oyunculuk eğitimleriyle yetkin tiyatrocu yetişmek amacıyla da başlanan projede her çocuk grubu 30 kişiden oluşacak.

HEDEF 8 ÇOCUK TİYATROSU GRUBU OLUŞTURMAK


Çocuk Tiyatrosu grubuyla birebir ilgilenen ve projenin gelişmesine katkı sunan Şanoya Çiya Üyesi Ekîn Ronî ile Dicle Kültür ve Sanat Merkezi Yöneticilerinden Şemal Reşîd, Çocuk Tiyatrosu grubu projesinin ayrıntılarına ilişkin ANF’ye konuştu.

Kültür ve Sanat çalışmalarında Çocuk Tiyatrosunun eksik kaldığına dikkat çeken Ekîn Ronî, “Rojava’da Kültür ve Sanat çalışmalarında önemli başarılar kaydedildi. Özellikle yetişkinlerin yer aldığı Kültür ve Sanat projelerinde son 5 yıldır çocukların da kendisini görebileceği ifade edebileceği programlara da yer verildi. Kültür ve Sanat’ın geliştirdiği birçok sanat dalı vardı. Bunlardan biri de tiyatro. Fakat Çocuk Tiyatrosu boyutu eksik kalmıştı. Bu yıl yeni bir projeye imza attık. Çocuk tiyatrosunun gelişmesi için kolları sıvadık. TEV-ÇAND-Rojava öncülüğünde başlatılan çocuk tiyatrosu tüm Rojava kentlerinde örgütlenecek” diye konuştu.

Ekîn Ronî, tiyatronun çocuklar için neden önemli olduğunu şöyle anlattı: “Çocukların kişisel gelişimleri için tiyatro önemli. Çocuk tiyatrosu çocuğun düşünme, düşleme, duygulanma yeteneklerini geliştirir. Çocuğun kişiliğinin olgunlaşmasını sağlar. Çocuğun çevresiyle uyum sağlamasına yardım eder. Çocukta karar verme yetkisini geliştirir, olayları çok yönlü değerlendirmesini yan, objektif olmasını öğretir. Dolayısıyla tiyatro aracılığıyla kişisel eğitim veriliyor, anlama düzeyleri gelişiyor.”

3 AYDA PROJENİN TAMAMLANMASI AMAÇLANDI

2023’ün yaz ayına kadar projenin tamamlanacağını kaydeden Ekîn Ronî, tiyatro eğitimi ve senaryoların tamamlanması ardından büyük bir çocuk festivali yapılacağı bilgisini paylaşarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Eğitimlerimizde Kürt ve Arap kültürünü temsil eden hikâyeler okunuyor. Bu hikâyeler senaryolaştırılıyor. Verilen eğitimler ardından yeteneğe göre rol dağılımına gidiliyor. 3 aya kadar projemiz sonlanacak. Kürt geleneği olan hikâyelerin tiyatro yoluyla Çûkê Pirê, Pirê Rovî, Pîsik û Mişk, Dîk û Qertel oynanacak. Bu şekilde Kürt arşivinde birçok hikâye var, peşi sıra tüm hikâyeler sahne alacak. Bu senaryoların her biri bir kentte oynanacak.

Özgürleştirilmiş alanlar olarak bilinen Reqa, Tebqa, Minbic, Dêrazor’da da TEV-ÇAND ekipleri Bulunuyor. Burada da Arap olan kesimlere ulaşılarak, Arap kültüründen derlenen hikâyeler senaryolaştırılarak çocuklar tarafından tiyatro olarak sergilenecek. Her bir çocuk kendi kültürü, diliyle sanatını sergileyecek. Halkların kültürü nesillerden nesle bu şekilde aktarılmış olacak. Rojava sıcak savaşın yaşandığı bir alan. Savaştan olumsuz etkilenen ailelerin çoğu şu an yaşamlarını kamplarda devam ettirmek zorunda ve kamplarda yaşayan çocuk sayısı çok fazla. Kampta yaşayan bu çocuklara ulaşarak tiyatro ekibi oluşturacağız. Sanat aracılığıyla savaşın tahribatını tümden yok edemezsek bile daha sağlıklı bir düşünce, moral, motivasyon ve psikolojik boyutta çocukları eğitmek büyük bir gelişmeye vesile olacak. Verilen savaş bir dil, kültür savaşıydı ve bunun sonucunda topraklarımız özgürleştirildi. Belki siyaset ve savaşla olamayacak şeyleri kültür ve sanat savaşı vererek kalıcı hale getirebiliriz.”

KAPİTALİST SİSTEMİ TOPLUMU UÇURUMUN EŞİĞİNE GETİRDİ

Kültür ve Sanat’ın önemine dikkat çeken Ekîn Ronî Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi’nde yaşayan ailelere seslenerek konuşmasını şu şekilde noktaladı: “Amacımız çocukların sanatla buluşması, tanışması ve tiyatro sanatının yetkin kılınması. Bölgede halen süre gelen bir savaş ortamı var. Bu savaş ortamı yaşamın her alanına yansıyor. Bölgede yaşayan aileler çocuklarını kültür merkezlerine göndermeli ve sanatın gelişmesine katkı sunmalı. Çünkü kapitalist sistem, toplumu bir uçurumun eşiğine getirdi. Rojava Devrimiyle oluşturulan kurum ve kuruluşlar bu sisteme karşı büyük bir mücadele yürütüyor, toplumu yeniden inşa ediyor. Dolayısıyla ailelerimiz, çocuklarını kültür merkezlerine göndererek, kişisel gelişim eğitimlerine öncelik vermeli.”

ÇOCUKLAR KÜLTÜR AKTİVİTELERİNE KATILMALI


Dicle Kültür ve Sanat Merkezi Yöneticilerinden Şemal Reşit ise Dêrik Kültür ve Sanat Merkezi’nin üstlendiği faaliyetlere değinerek, Çocuk Tiyatrosu Grubu’nun önemine ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: “Rojava Devrimi öncesi Kültür ve Sanat aktiviteleri bölgede yoktu. Devrim sonrası sanatla tanıştık ve kendi kültürümüzden ne kadar uzaklaştığımızın farkına vardık. Yeni nesiller de bizim gibi yetişmemeli. Kendi dili, kimliği ve kültürüyle büyümeli. Bunun için her bir çocuğun kültür merkezlerinde yetiştirilmesi, kültürel aktivitelere dahil olması kendi dili ve kültürünü tanıması anlamını taşıyacaktır. Eğitim gören çocuklarımız bir süre sonra eğitmen olarak yeni nesilleri yetiştirecek. Böylece halkların kültürü unutulmayacak”