GÖRÜNTÜLÜ

Reflexion sergisi sona erdi

Ressam Ali Zülfikar’ın 40 eserinin sergilendiği “Reflexion” sergisi, kapanış etkinliği ardından sona erdi. Yazar Fabian Scheidler, toplumsal hareketlerin ve dayanışma gruplarının kültürel birlik ve empatiyi canlandırmasının önemine dikkat çekti.

REFLEXION SERGİSİ

Berlin’de Junge Welt Maigalerie’de 1 Ekim’de açılışı yapılan Ressam Ali Zülfikar’ın “Reflexion” (Yansımalar) adlı sergisi bugün sanatseverlere veda etti.

“Cry for Freedom” (Özgürlük Çığlığı) adıyla Önder Apo’nun portresinin ilk kez sergilendiği etkinlik, Ali Zülfikar’ın toplam 40 eserini bir araya getirdi.

Etkinliğin son gününde Junge Welt gazetesinin eş redaktörü Tarihçi Nick Brauns bir konuşma yaptı. Ressam Ali Zülfikar’ın portreleri aracılığıyla toplumsal meseleleri yansıttığını belirten Brauns, “Sergide, Kürt halkının yaşadığı baskılar, dillerinin yasaklanması gibi sorunlara dikkat çekiliyor. Abdullah Öcalan’a yönelik izolasyon ve demokratik çözüm talepleri gündeme getirilirken, Türkiye ve Orta Doğu’daki barış ihtiyacı ile halkların birlikte, özgürce yaşama arzusu dile getiriliyor. Devlet baskıları ve yasaklar karşısında barışçıl çözümler talep edenlerin yürüttüğü mücadeleye dikkat çekerek, Ali Zülfikar’a eserleriyle bu gerçekleri yansıttığı için teşekkür ediyoruz” dedi.

Ressam Zülfikar ise çizdiği portrelerin oluşum süreçleri ve esin kaynaklarını anlattı.

Sergi süresince ziyaretçiler, sanat aracılığıyla özgürlük ve adalet kavramlarını tartışırken, serginin kapanışında Yazar Fabian Scheidler, soruları yanıtladı.

Ekolojik krizler ve kapitalizme karşı direniş konularını ele alan Scheidler, mevcut iktidar yapılarının sürdürülemez olduğunu ve küresel düzeyde toplumsal hareketlerin önemini dile getirdi. Scheidler, “Modern dünyadaki baskıcı yapılarla mücadelede direniş hareketlerinin birlik ve dayanışma içinde hareket etmesi önemlidir. Greta Thunberg gibi figürlerin iklim aktivizmi, sadece çevreyle sınırlı kalmayarak geniş bir hak savunusu alanına evrilirken, medyada maruz kaldığı eleştiriler de ele alınmakta. Bu tür dayanışma hareketlerinin içindeki bölünmeleri aşma gerekliliği üzerinde duruluyor ve kolektif dayanışma olmadan kapitalist ve baskıcı sistemlerin aşılması zordur” dedi.

Tarihteki direniş hareketlerinden ve anarko-komünist modellerden örnekler veren Scheidler, “Zapatistalar ve Rojava’daki deneyimler gibi yerel direnişlerin merkezi otoritelerden bağımsız bir yaşam tarzı geliştirme çabalarını örneklendirebiliriz. Özellikle Abdullah Öcalan’ın düşünceleri ve David Graeber gibi düşünürlerin katkıları, topluluk tabanlı yeni bir yönetim modeline ilham veriyor. Bu modeller, baskıcı olmayan, daha eşitlikçi ve özyönetim ilkesine dayalı toplumlar yaratma yolunda umut vericidir” ifadelerini kullandı.

Ali Zülfikar gibi fotoğrafçıların çalışmalarının duygusal olarak güçlendirici bir işlev gördüğünü ve kültürel ifadelerin toplumsal hareketlere moral kaynağı olduğunu dile getiren Yazar Scheidler, toplulukların birlikte direniş gösterebilmesi için toplumsal hareketlerin ve dayanışma gruplarının kültürel birlik ve empatiyi canlandırması gerektiğini vurguladı. 

Etkinlik, Cengiz Yazgı ve Soner Tepeli’nin müzik dinletisinin ardından sona erdi.