Romîna Sîdo, Türk devletinin işgalinin ardından binlerce Efrînli gibi ailesi ve kemanıyla birlikte Şehba bölgesine göç etmek zorunda kalıyor. Kemanla ilk tanışmasını anlatan Sîdo, “Sanat çalışmalarıma çocuk müzik ve halay grubunda yer alarak başladım. Müzik akademisine gittikten sonra babam beni keman öğrenmem için teşvik etti ama ben hiç Kürtçe müzik yapıp keman çalan birini görmemiştim.
Bundan dolayı keman öğrenmek istedim. Ama müzik akademisine girdiğimde uzaktan kemanın sesini duydum ve kemanı seçtim. Kemana olan aşkımdan dolayı tüm vaktimi keman öğrenmeye verdim. Keman öğrenmek çok zor geliyordu bana. Günde altı saat çalışıyordum. Fakat gün geçtikçe kemana olan sevgim daha da arttı” diye konuştu.
HAYATIMIN BİR PARÇASI OLDU
Türk devletinin işgalinin ardından Efrîn’den nasıl göç etmek zorunda kaldıklarını da anlatan Romîna Sîdo, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Efrîn'den Şehba bölgesine göç ettiğimizde kemanımı yanımda getirdim. Bir yıl boyunca müzik eğitimi alamadık. Bu yüzden bir yıldan sonra evlerde eğitim almaya başladık. Bazen evlerde insanlar toplanıyordu, müzik dinletileri oluyordu. Bir süre sonra sanat çalışmalarında yer alan arkadaşları gördüm. Müzik ile ilgilenen arkadaşların sayısı 25 olmuştu, bu yüzden bir grup kurduk. Şehit Hêva Kültür Sanat Merkezi açılınca da oraya gittik.
Şehba bölgesine geldiğimizde müzik hocası azdı. Benim seviyem diğer öğrencilerden daha iyiydi. Bu yüzden onlara keman öğretmeye çalıştım. İlk başta korkuyordum çünkü ilk defa birilerine keman öğretiyordum. Zamanla ilerlediğini görünce de eğlencelere, kutlamalara gittik. Artık insanlar da kemanı sevmeye başladı. Keman öğrenmek isteyen öğrenciler de arttı. Çeteler köyümüzü bastığında ilk almak isteğim şey kemanım oldu, çünkü keman hayatımın bir parçası oldu.”