Her dağın kendi rüzgarından seslenen ıslık
Her dağın kendi rüzgarından seslenen ıslık
Her dağın kendi rüzgarından seslenen ıslık
Dört şiir kitabından seçkilerin yer aldıðı "Her daðın rüzgarı kendi sesinden ıslık çalar" adlı ilk toplu şiirler kitabını yayımlayan şair Ali Şeker, tekçiliðe, ötekileştirmeye, yok saymaya, baskılara karşı renklerin ve farklılıkların birlikteliðine vurgu yapıyor ve ekliyor: "Dikenleri sevmiyoruz diye, doðadaki tüm dikenleri katletme hakkına sahip deðiliz. Her yaşam, her kimlik, her dil, her inanç ve inanış kendi özgür mecrası içinde kutsaldır. Biri, diðerinin yaşam alanına müdahale etmediði müddetçe."
Şair Ali Şeker, ilk toplu şiirler seçkisi kitabını "Her daðın rüzgarı kendi sesinden ıslık çalar" ismiyle yayımladı. 4 ayrı kitabındaki şiirlerin yer aldıðı seçki, Ýleri Kitabevi etiketiyle Nisan ayı itibariyle şiir okurlarıyla buluştu. 89 şiirin yer aldıðı seçkide barış, Newroz, kadın, Cumartesi anneleri, Hrant Dink, doða, toplum, çocuk, aşk, tarih, demokrasi gibi çok çeşitli konular işleniyor.
Kitabın öyküsü de bir yerde sanat-edebiyat alanında da Kürt imzası taşıyan üretimlerin yaşadıðı sorunlarla paralel, hatta ta kendisi. Şeker, 2002'den bu yana yazdıðı şiirleri 4 ayrı kitapta bir araya getirdi. Ancak o dört kitap da Türkçe şiirlerden oluşuyor. Vartolu, Kürt bir şair olarak bunca Türkçe şiirin ardından Şeker, 2010 yılından bu yana sadece Kürtçe şiir yazıyor. Ancak "Kürtçe" denilince yaşanan ironik vakaların çok sade bir örneðini yaşayan şair Şeker, 5'inci kitabını Kürtçe yazdıðı şiirlerden oluşturmak istediðini, Ýzmir’de hangi yayıneviyle görüşme yaptıysa işin içinde Kürtçe olunca olumsuz yanıtlara muhatap olduðunu aktardı.
Kitabın önsözünde bu durum göze çarpıyor: "Dikenleri sevmiyoruz diye, doðadaki tüm dikenleri katletme hakkına sahip deðiliz. Her yaşam, her kimlik, her dil, her inanç ve inanış kendi özgür mecrası içinde kutsaldır. Biri, diðerinin yaşam alanına müdahale etmediði müddetçe. Anadildeki ninnilerin, şewberklerin vazgeçilmez isteði kadar masum ve mazlum sevdam benim. Rengarenk çiçeklerin tohumlarını doðaya cömertçe serpeleyen rüzgarın direnciyle. Buzun kendisini güneş sunan mert duruşu niyetine..."
ŞÝÝR, KÜRTÇE YAZILIRSA...
Kürtçe kitap çıkarma arayışı sürecinde "Her daðın rüzgarı kendi sesinden ıslık çalar" adlı ilk seçki kitabının ortaya çıktıðını kaydeden Şeker, bu serüveni şöyle anlatıyor: "Bu toplu şiirler seçkisinden bir yıl önce Kürtçe'nin Kirmanckî lehçesinde 'Hayleme Kilama Vayî' isimli kitabımı çıkarma çabası içerisine girdim. Ýzmir’de ise birçok yayıneviyle görüşmeler yaptım. Anadilimdeki bu ilk kitap çalışmamı yayımlamak için bütün yayınevlerinden olumsuz cevap aldım. Ekonomik koşulların olumsuzluðundan Ýstanbul’a gidemedim. Bu görüşmeler esnasında ise daha önce yayınlanmış Türkçe kitaplarımdan konu açıldı. Şiire dair çok iyi eserler olduðundan söz edildi. Benim yaşarken neden bir toplu şiirler seçkisi çıkarmadıðım soruldu. Ben de iki yıldır Türkçe şiir yazmadıðımı söyledim. Bundan sonraki süreçte eðer bilgi birikimim el verirse anadilime hizmet etmek istiyorum diye ifade ettim."
'KÜRDÝSTAN'DAKÝ HER SESÝN HAYKIRIŞI VAR'
"Her renk, her ses, her coðrafya, her ırmak, her dað, her yakarış, her aðıt, her ot, her aðaç kendi kökü üzerinde yeşerir, boy verir" diyen Şeker, şiire ve toplumsallıða bakış açısını şu sözlerle tanımlıyor: "Öznesi bizleşirken, öte dediðimiz renkleri ve sesleri de sahiplenmemiz gerekiyor. Yani vicdanın devreye girmesi demektir. Herkesin bizim gibi düşünmesi ve bizi sevmesi gerekmiyor. Düşünün ki, yıllarca papatyaları seviyor sevmiyor diye gençlik aşklarımıza adamıştık. egolarımıza feda etmiştik. Her daðın bir azameti, bir korkusu, bir tılsımı vardır. Özellikle bir birey olarak ben Kürtçeyi, dengbêjleri, Kürdistan'da dinlediðim zaman haz alıyorum. Metropollerde trafikte Kürtçe melodi bana farklı duygu katmıyor. Şöyle ki; batıda herhangi bir daðda gezinin. Ýnsanın içini bir korku, bir heyecan almıyor. Ama Kürdistan'daki daðların bir aðırlıðı, bir çıðlıðı, melodisinde, ıslıðında bir dengbêjin naðmesi ve haykırışı var diye düşünüyorum."
Kendi üretim perspektifinde şiire sosyal, siyasal, ütopik bir misyon yükleyen Şeker, "Şiirin bilimsel bir tanımı olduðunu zannetmiyorum. Günlük yaşamımız içerisinde gürül gürül akan bir yaşam gerçekliðidir. Fazla methiye ve övgüye kaçmadan yalın, sade ve ironidir" diyor.
KENDI DAÐINDA KENDI RÜZGARININ ÇALDIÐI ISLIK: MEZOPOTAMYA
Şiiri "Bireysel sıkıntıların önüne toplumsal sorunların geçmesiyle birlikte biriken toplumsallık bir çıðlık, bir eylem, bir ütopyadır" sözleriyle anlamlandıran Şeker'in seçki eserine ismini veren dizelerin yer aldıðı şiirin asıl adı "Mezopotamya". Şeker'in önceki kitaplarında yer almayan bir şiir olan Mezopotamya, yasakla tutsak edilmeye çalışılmış, prangaya vurulmayla susturulması hedeflenmiş bir kültürün, bir dilin, bir tarihin anlatımı. O kültür ve tarih, kendi daðında kendi rüzgarının çaldıðı ıslıðın melodileriyle özgürlüðün çırpınışına ithaf edilmiş sözcüklerin birlikteliðiyle haykırıyor:
Her daðın rüzgarı
Kendi sesinden ıslık çalar
Munzur, Karacadað, Bingöl
Sana aşık olmayı
Aklıma düşürdüysem
Bencilliðime say Mezopotamya...
Kendi yasak, dili yasak ülke
Çürük bir elmanın içindeki kurdun
Karın tokluðuna ver beni
Ýçimdeki bu aşkı
ihanetime say
Fırat, Dicle nehri...
Yaprak gibi ölüp ölüp
Yeniden dirilmelere alışık deðilim
Meyve ki, yetiştiði aðacın dibine düşer
Geriye dönüp eşiðine yüzümü süremiyorsam
Ýhanetime say Diyarbekir
Ýhanetime say Amed...
Özgür daðlar, özgür çocuk
Beni katarından çıkar
Doðduðum yere deðil
Doyduðun yerin çürümüşlüðüne ver beni
Sana sevdalanmayı beceremiyorsam...
Akan dere
Söðüdün yapraðı
Rüzgarın ıslık sesi
Akıbeti belli olsa da
Güneşle olan son randevusu
Özgürlük uðrunadır
Kardelen çiçeklerinin sevdası ve çırpınışı
Ve çırpınışı...
ANF NEWS AGENCY