Rojava’da sanat devriminin bir ürünü: Evîna Kurd

Kürt sinemacılığı için özgür bir sahne haline gelen Rojava’da 15 bölümden oluşan Evîna Kurd adında bir dizi çekildi. 2 Nisan’da yayınlanacak dizi, Rojava’daki yaşamı konu alıyor.

Evîna Kurd dizisinin senaristleri Şanoya Çîya Üyesi Ekin Ronî, Mezopotamya TEV-ÇAND Eşbaşkanı Adnan İbrahim, çalışmalarına ilişkin ajansımızın sorularını yanıtladı.

Evîna Kurd dizisinin senaristleri, “Dizide üç kardeşin ve üç ailenin yaşamını ve devrimle birlikte değişen yaşamlarını konu edindik. Dizi de aşkın iki yönü de görünüyor. Sahte ve hakiki aşkın… MİT, DAİŞ ve ajanlarıyla birlikte YPG-YPJ, kültür ve sanat çalışmaları, komün, meclis, belediye, trafik, asayiş kurumlarını Arap, Ermeni ve Süryani halklarını, kadınların devrimi kuruluşundaki rollerinin hepsi görünüyor” dedi.

Rojava Devrim sahası, Kurdistan’daki film, dizi vb. sanatsal ürünlerin ortaya çıkartılmasına büyük katkı sağladı. Bunu nasıl değerlendirmek gerekir?

Adnan İbrahîm: Rojava Devrim alanı bir özgürlük meydanıdır ve Kürt sanatı ve sinemacılığının gelişimi için önemli bir yerdir. Kürdistan’da bu çalışmaların en özgürce yapılabileceği alandır. Dünyanın dört bir yanındaki Kürt sinemacı, müzisyen, şarkıcı ve tiyatrocu yönünü özgür Rojava’ya vererek Kürt halkına öncülük yapmalıdır. Gelin eserlerinizi özgürce yapın ve yansıtın. Dünyanın dört bir yanındaki Kürt halkı ve dostları gelin onurlu devrimin etrafında toplanalım. Rojava Film Komünü’nün elde ettiği tecrübeler ve kadrosuyla Evîna Kurd adıyla 15 bölümlük bir diziyi çekmeyi başarmıştır. Burada sinemacılığın gelişmesi mutluluk, heyecan ve onur duyulacak bir durumdur.

Ekin Ronî: Günümüzde dizi filmler insanların hayatında önemli bir yer kaplıyor. Bu filmlerin kim tarafından ve hangi amaçla yapıldığı oldukça önemli bir konu, kim hangi kültürü vermek istiyor, hangi siyaseti geliştirmek istiyorsa, sanatın önemli bir dalı olan filmlerle toplumsal politikalarını geliştiriyor, halka ulaşıyorlar. Onları etkiliyor, yön veriyor ve algı yaratıyorlar. Ya gerçeklerden koparıyor ya da yanlışlar içinde kaybolmalarını sağlıyor. Devrimci filmler de var. Onlar da devrime hizmet eder. Toplumu aydınlatır, yurtseverliği geliştirir ve asimilasyonun önüne geçip, kültürel bir gelişme yaratabilir. Örneğin Türk dizileri, Türkiye, Kürdistan hatta Ortadoğu’da ciddi bir eğilimi temsil ediyor. Birçok dile çevriliyor, dublajları yapılıyor. Arap ve Kürt TV kanallarını işgal ediyor. Türk egemen kültürünü yaygınlaştırıyor, özendiriyor. Sadece milyon Dolarlar kazanmıyorlar, bir ideolojiyi, fikri kazandırıyorlar. Benim çocukluğumda Brezilya dizileri vardı. Ülkemiz işgal altında, köylerimiz boşaltılırken, insanlarımız öldürülürken, biz o dizilere bakar hiç tanımadıklarımız için ağlardık. Ama bir o kadar da ülke gerçekliğinden uzaklaştırılırdık. Bu devlet politikası idi. Kültürel soykırımın bir parçası olarak bu diziler yapıldı ve izletildi.

DEVRİMCİ TARZDA DİRENİŞİN BİR PARÇASI HALİNE GETİREBİLMEK

Sanat devrimci bir tarzda ele alınarak, direnişin bir parçası haline getirildiğinde çok önemli gelişmelere de neden olabilir. Sanat bir hakikati anlatma dili, kim ne kadar kendi hakikatini anlatırsa o kadar kendi yaşamını, yaşam tarzını, kültürünü oluşturabilir. Bizim film ve dizi filmlere yaklaşımımızda bu temeldedir. Sanat bir özgürlük eylemidir. Başka amaçla da kullanılıyor fakat doğru ellerde bir özgürlük eylemi olarak toplumu etkiler ve özgür yaşamı geliştirir. Sanata ve özellikle de sinema ve tiyatroya böyle yaklaşmalıyız.

Biz yapalım, yok edilmek istenen bir dil olan Kürtçeyle yapalım. Kendi hikayelerimizi kuralım, kendi karakterlerimizi yaratalım. Bu tamamıyla ideolojik ve fikirsel bir iştir. Her filmin bir mesajı var ve her mesaj bir anlam ifade ediyor. Türk filmlerinde özellikle de dizilerde Kürt halkı için ne mesaj vardır? İnsanca yaşamak için İstanbul’a git diyor, Kürdistan’ı terk et, boşalt… İşte bu büyük bir kandırmacadır. Kürt yaşamak istiyorsa Türk gibi olacak, yoksa yaşam yoktur.

Bizler Rojava devriminin yarattığı imkanlarla, bu imkan dil ve mekan imkanlarıdır. Devrim imkanıdır. Devrimin kendisi büyük bir fırsattır. Örneğin ben yıllarca Türkçe tiyatro yaptım. Kürdistan’ı tanıdıkça, devrimi, özgürlük hareketini tanıdıkça üzerimdeki asimilasyon perdesini yırttım attım. Kürtçe tiyatro ve şimdi de film senaryolarıyla Kürtçe ile sanat yapıyorum. Bunun kendisi büyük bir devrimdir. İşin gerçeği ben Kürtçe bilmezdim. Şimdi Kürtçe yazıyorum. Senaryolarımız sahnelere, TV ekranlarına, beyaz perdeye taşınıyor. Benim gibi binlerce insanda bir öze dönüş yaşanıyor, köklerimizle buluşmanın sevinci içindeyiz. Bu dizi filmin bana kazandırdığı en önemli şey, halkım için halkımın dilinde bir eser ortaya çıkabilmek en önemli gelişme benim için.

2 Nisan’da yayınlanmaya başlayacak olan Evîna Kurd dizisinin senaryosuna gelirsek… Senaryonun yazımı nasıl gerçekleşti? Kimler yer aldı ve katkı sundu?

Ekin Ronî: Evîna Kurd dizi filmi senaryosunun hikayesi şöyle başladı. Rojava devrimine kültürel katkı sunabilecek, yurtseverliği, siyasal ve askeri kazanımları tamamlayabilecek, bir film çalışması projesi olarak doğdu. Ben yazmaya başlarken de en çok bize, Kürt Özgürlük Hareketine, devrime uzak olanlara nasıl ulaşabiliriz? İçinde bulunduğumuz devrim gerçekliğini halka nasıl anlatabiliriz üzerine yoğunlaştım. Rojava halkı ve tüm Kürdistan’daki Kürtler kendilerine ait bir yaşamı bu dizi filmde nasıl bulabilirler diye düşümdüm. O zaman bir Rojava fotoğrafımız olmalı dedim. Önderliğin 90’lı yıllarda yazdığı temel yaşam çözümlemelerinin hepsini okudum. Emek, sevgi, aşk, birlik, toprak, özgürlük bu kavramlar oldukça derin ve sanatsal olarak işlenmişti. Bize lazım olan hikaye, karakterler ve güncel siyasal-toplumsal yaşamı anlamak kalıyordu.

Elbette bunu tek başına yapmak oldukça zor. Zaten sanat kolektif çalışmadır, kişisel birikimlerin toplumsal ifadesidir. Ş.Yekta Herekol Sanat Akademisinde onlarca gençle beraber sanat çalışmaları yürüttük. Rojava gençliğini tanıyordum. Şehit düşenler, sanat yapanlar, ülkeyi terk edenler… Birçok kişi tanıdım. Şehit düşenleri anlatmak, sanatçıları devrimcileştirmek, gidenleri çağırmak gerekiyordu. Beş arkadaş çalışmaya başladık ve sonra iki arkadaş devam ederek tamamladık senaryoyu, bizim dışımızda Mizgîn, Ciwan ve Hogir arkadaşların da ilk günden büyük emekleri oldu.

Öyküyü beraber oluşturduk. Hatta 2 bölümde bizlerle beraberdiler. Sonra biz devam ettik ve on beş bölüm yazdık. Yazmak bir eylemdir. Ve gerçekten kolay değil. Ama öğrenilebilir ve yapılabilir. Yaparken öğrendik, öğrenirken yaptık. Senaryo ile beraber çok şey değişti. Önce bir taslakla başladı, arkadaşların görüşlerini aldık, tekrar ele aldık, tekrar yazdık. Önder Çakar, Haşim Aydemir, Hebûn ve Andok arkadaşlarında çok önemli katkıları oldu. Düşünceler geldikçe senaryo yeniden şekil aldı. Çekimler başladığında on bölüm yazmıştık, sonra on beş bölümde senaryomuz sonuçlandı.

Adnan İbrahîm: Başlangıçta 5 kişilik bir grup olarak toplandık. 2 ay kadar da senaryo ve hikayesi üzerine tartışma yürüttük. Sonuç olarak da 3 arkadaşımız hikayeyi yazdı. Bir araya gelerek yürüttüğümüz tartışmalar 3 hikayeyi bir hikayede birleştirdik. Sonrasında bölümlerin yazımına başladık. Henüz ikinci bölümü bitirmeden Efrîn’e dönük işgal saldırısı başladı. Grupta yer alan her arkadaş başka alanlara gitti. 2022 yılında yeniden toplandık ancak 2 kişi kalmıştık. Tüm bu zorluklara rağmen bu çalışmayı başarıyla 15 bölüm olacak şekilde tamamladık.

 

Dizinin konusu nedir?

Ekin Ronî: Geniş bir ailenin hikayesi, özünde bir Rojava fotoğrafı, gelmek isteyenler, gitmek isteyenler, aileler, gençler ve biraz da tarih var. Son yüzyıllık bir tarihsellik temelinde kendini inşa etmek isteyen bir halk ve sorunlarını ele alıyoruz. Sorunların çözümü ve çözümün önündeki engeller. Engellerin aşılması… Toplumun iç mücadelesi ve dışarıdan yapılan saldırılar var. Yakın dönem Suriye tarihi, Rejim, DAİŞ ve Türk devletinin Rojava’ya müdahale çabası, bundan etkilenen sıradan insanlar, bu toplumun örgütlenmesi ve halkın-gençlerin kendini tanıması dizinin konusu. Toprağa ve ülkeye bağlılık kadar, kendine yabancılık ve özden uzak yaşayanların öze dönüş hikayesi… Bu süreç benim için bir eğitim süreci oldu. Öncelikle toplumu daha yakından tanıyarak bu şekilde işlemek için daha da halklaşma olanağım oldu. Kendi toplumsal birikimlerimi, kişiliğimi daha korkusuzca ortaya koyma gereği ortaya çıktı. Bu güzel bir duygu, insan yazarken kendini yazar. Zorlukları var ama büyük bir gelişme de yaratıyor. Zaten kolay olan insanı geliştirmez.

Adnan İbrahîm: Dizinin konusu Rojava toplumunu temsil eden 3 kardeşin 3 ailenin hikayesidir. En büyük kardeş Mihemed, çiftçilikle uğraşır. Aziz ise sürekli define haritaları bularak hazine ve tarihi eserleri arar. İbrahîm ise küçük yaşta köyünü terk ederek Şam’da yaşıyor ve Filistinli bir kızla evleniyor. Rojava Devriminin başlamasıyla İbrahîm, Rojava’ya dönerek devrime katılmak ister. Aziz ise her zaman Rojava’dan çıkarak Avrupa’ya göç etmek ister. Bu her üç kardeşin yaşamlarındaki değişimi dizi de anlattık. Dizi de aşkın iki yönü de görünüyor. Sahte ve hakiki aşkın… MİT, DAİŞ ve ajanlarıyla birlikte YPG-YPJ, kültür ve sanat çalışmaları, komün, meclis, belediye, trafik, asayiş kurumlarını Arap, Ermeni ve Süryani halklarını, kadınların devrimi kuruluşundaki rollerinin hepsi görünüyor.

Çekim süreci nasıl gelişti?

Adnan İbrahîm: Dizinin çekiminde çok zorluk ve engel ortaya çıktı. Film Komünü, Kobanê, Efrîn ve Cizîre bölgelerindeki üyelerini topladı. Eğitim ve tartışma süreci yürüttü. Sonrasında çekimlere başlandı. Birçok oyuncunun ilk deneyimleri olması durumu en büyük zorluktu. Uyum sağlanana kadar birçok bölüm defalarca kez çekildi. Amacımız da diziden çok eğitimdi de. Türk devletinin saldırıları gibi birçok olaydan dolayı çekimlerimiz aksasa da 8 aylık bir süreç sonucunda çekimler tamamlanarak montaj aşamasına geçildi.

Rojava Film Komünü bünyesinde yapılan bir çalışma olduğu belirtildi. Evîna Kurd dizisi nasıl bir ortaklıkla yapıldı?

Ekin Ronî: Rojava Film Komünü son yıllarda birçok çalışmaya imza attı. Önemli filmler yaptı. Bu son dizi film çalışmasında da çok büyük emek harcadılar, kıymetli zamanlarını verdiler. Onların yaptığı bir filmin senaryosunun yazımında bizim emeğimiz oldu. Bu bizim için bir mutluluk. İnsanın düşüncelerinin, hayallerinin, kafasında yarattığı kişilerin canlanması çok ilginç zaten… Haşim ve Andok arkadaş başta olmak üzere tüm sinema emekçilerine teşekkür ediyorum. Bu çalışmalar Kürt halkı için bir başlangıç eminim başka arkadaşlar daha güzellerini yapar. Evîna Kurd dizi filmini halkımızın beğenerek izleyeceğini umuyorum.

Dizinin fragmanına şu linkten ulaşabilirsiniz: