GÖRÜNTÜLÜ

Enfal yüzyıllık Kürt soykırım planıdır

28’inci yıldönümünde Enfal’i değerlendiren Güney Kürdistanlı aydınlar: “Kürt Enfal’ı Sykes-Picot’la başladı Saddam’dan sonra bugün Erdoğan’la devam ediyor” şeklinde konuştu.

1988’de Saddam’ın Güney Kürdistan'da gerçekleştirdiği ve 182 bin kürdün katledildiği Enfal’in 1915 Ermeni soykırımından farksız olduğuna dikkat çeken aydınlar, Kürtlerin yaşadıkları soykırımları dünyada yeterince görünür kılmadıklarını, bunun için de bugün Erdoğan’ın Cizre, Sur, Nusaybin ve Kuzey Kürdistan'ın bir çok yerinde bu Enfal’i devam ettirdiğini belirtti.

Enfal yıldönümü vesilesiyle ANF’ye konuşan aydınlar, tüm Kürtleri ulusal birlik ruhuyla bu soykırım savaşına karşı mücadele etmeye, çağırdı.

ENFAL YÜZ YILLIK KÜRT SOYKIRIMIDIR

1988’de Güney Kürdistan'da Baas rejimi tarafından gerçekleştirilen Enfal’in yüzyıllık Kürt soykırım politikasının bir sonucu olduğunu belirten aydınlardan Sirwan Belane Enfal’in Sykes-Picot anlaşmasıyla başladığını kaydetti.

Sykes-Picot anlaşmasıyla bölgesel ve küresel çapta Kürt soykırım kararının alındığını, söyleyen Belane, en büyük Enfal’in aslında Kürdistan’ın dört parçaya bölünmesi olduğunu, belirtti.

Belane: “bölmeyle Kürtlerin siyasi, kültürel, toplumsal olarak hiçbir şekilde varlığını sürdürmemesi amaçlanmıştı. Zaten sonrasında gelişen katliamlar bunun açık kanıtıdır. Sykes-picot’la başlayan Kürt Enfaline karşı Kürtler de var olabilmek için kuşkusuz direnişlerini, mücadelelerini devam ettirdiler. Ancak Enfal sahipleri bu direnişler karşısında daha da saldırganlaştılar. Oysa 20.yy’da Kürtlere uygulanan tüm acımasız soykırımlara rağmen Kürtler yok edilemeyeceklerini, baş eğmeyeceklerini herkese gösterdiler. Çünkü derin bir tarihi, kültürü var ve bu Kürdü direngen kılıyor” dedi.

SADDAM YÜZ YILLIK BİR PLANI UYGULADI

Saddam Hüseyin’in 1988 Enfal harekatıyla aslında yüz yıllık Kürt planını uyguladığına dikkat çeken, Belane: “bu gerçeği böyle görmeyenler Enfal’i doğru analiz edemezler” diyerek şöyle devam etti: “Saddam 1988 Enfal’inde yüz yıllık Kürt siyasetinin bir devamı olarak katliam geliştirdi. Kürt adına ne varsa yok edilmek, talan edilmekti amaç. Keza öncekilerde öyle yapmışlardı. Ancak binlerce kez acı yaşattıkları doğru olsa da Enfal Kürt direnişi karşısında yine de sonuca ulaşamadı. Zira sonuç dedikleri kürdün adına hiçbir şeyin kalmamasıydı.”

ENFAL SUR’DA NUSAYBİN’DE CİZRE’DE DEVAM EDİYOR

“Peki bu Enfal siyaseti bitti mi?” Diye soran Belane cevaben ise: “Hayır. Enfal bugün de Şengal, Kobane, Cızir, Sur, Nusaybin’de devam ediyor. Saddam’ın 1988 soykırım zihniyeti bugün Erdoğan’la kuzey Kürdistan'da kendisini sürdürüyor. Aslında Erdoğan Saddam’ın yarım, eksik bıraktığını tamamlamak istiyor.

Ancak tarih tüm bu soykırımcı zihniyet ve pratiklerin Kürtlerin direnişi karşısında sonuçsuz kaldığını gösterdi. Bugün de bu böyle olacak. İnsanlığın vicdanında da kaybedecek, tarih karşısında mahkum olacaklar onlardır. Kürdü katledebilirler ama kesinlikle sonuç alamazlar ve Kürtler bu Enfal’e karşı mutlaka direnişini geliştirip haklarını elde edecektir. Bu artık mutlaktır. Kürtler bundan başkasına razı olamazlar” belirlemelerinde bulundu.

KÜRDE AİT NE VARSA YOK EDİLMEK İSTENDİ

Enfal harekatıyla Kürde ait her şeyin toplu halde yok edilmek istendiğini, belirten aydınlardan Muhammed Seyit ise Baas rejiminin 182 bin Kürdü katletmesi, 4 bin Kürt yerleşkesini ortadan kaldırmasıyla Enfal’in son bulmadığına dikkat çekerek, etkilerinin bugüne kadar Güney Kürdistan Kürtlerin’de açık şekilde görüldüğünü belirtti.

“Enfal geride enkaza dönmüş bir toplum bıraktı. Kürde ait ne varsa bir anda yok etmek istedi. Baas rejiminin en zalim ve en acımasız kırım pratiğiydi Enfal” diyerek harekatı tanımlayan Muhammed Seyit, konuya dair araştırmalar yaparken Enfal’in insanlar üzerindeki ruhsal ve psikolojik etkisinin halen çok acı şekilde devam ettiğini gördüğünü söyledi.

Seyit şöyle konuştu: “Enfal harekatına dair birçok araştırma yaptım. Diyebilirim ki, Enfal ruhsal ve psikolojik derin etkileriyle halen devam ediyor. Geride milyonlarca mağdur insan bıraktı. Tek tek bireylerden toplumun tümüne dek inanılmaz kalıcı bir etki yaptı. Enfale dair görüştüğüm insanlarda, o dönemin tanıklarında hatta sonraki kuşaklarda dahi bunun etkisini rahatlıkla görebildim.”

ENFAL KÜRDÜN ACI ANISI OLARAK BELLEKLERDE YER EDİNDİ

1988 soykırımında kurtulan çocuk ve gençlerde trajik bir anı olarak varlığını devam ettirdiğini bunun da Enfal’in kendisini sonraki kuşaklara taşırmasına neden olduğunu, belirten Seyit: “Düşünün, bazı kimseler var ki bu soykırımda bütün ailesini bir anda kaybetmiş. Geriye bir tek kendisi kalmış. Bunun birey psikolojisi, ruhsal yapısı üzerinde yarattığı tahribatı tahmin etmek zor olmazsa gerek. Enfal bazılarında çocukluk, bazılarında gençlik anısı olarak kalmış. Birer trajik anı. İşte bunlar gözlerindeki o vahşet kareleriyle, yüreklerinde onarılmaz acılarla büyüdüler. Onların yaşam öykülerini, çektikleri acıları dinlerken gözyaşı dökmemeniz mümkün değil” dedi.

YAŞANAN ERMENİ SOYKIRIMIYLA AYNIYDI AMA BİZ ENFALİ DÜNYAYA TANITAMADIK

Enfal’in 1915 Ermeni katliamından hiçbir şekilde farklı olmadığını söyleyen seyit, objektif araştırmalar yapılırsa ne denli büyük acıların, travmaların yaşandığının ortaya çıkarılacağını, belirtti.

Böyle olmasına rağmen, Kürtlerin Enfal gerçeğini dünyaya tanıtmaktan yetersiz kaldığına işaret eden Seyit, bu jenosidi dünyaya mutlaka tanıtmamız gerektiğini, dünyanın Kürtlerin yaşadığı bu trajediden haberdar edilmesi gerektiğini, söyledi.

SUÇLULAR CEZALANDIRILMALI

Baas rejimiyle birlikte kimi işbirlikçi cahşlarında Enfal’de suç işlediğini, söyleyen seyit, hükümetin bunları halen cezalandırmamış olmasına tepki göstererek, suçluların bir an önce yargı önüne çıkarılmasını istedi.

Seyit son olarak da: “Adalete teslim edilmesi gerekir. Bunlar hakkında adalet karar vermeli. Yine ruhsal ve psikolojik açıdan Enfal’den etkilenenlere bu yönlü yardımlar sunulmalı. Böyle olursa Enfal’in tahribatları bir nebze de olsa giderilmiş olur” dedi.