GÖRÜNTÜLÜ

Lefkoşa'da 'Abdullah Öcalan'a özgürlük' konferansı

Küresel düzeyde süren “Abdullah Öcalan’a özgürlük, Kürt sorununa demokratik çözüm” kampanyası kapsamında Kıbrıs’ta konferans düzenlendi.

KIBRIS KONFERANS

Kıbrıs’ta "Üçüncü Dünya Savaşı’nın gölgesinde Kıbrıs ve Kürdistan” ile “Türk faşizminin İmralı politikası ve Avrupa’nın sessizliği” başlıklı konferans yüzlerce kişinin katılımı ile gerçekleşti.

Başkent Lefkoşa’da parlamenter, avukat, yazar, gazeteci ve aktivistlerin katılımıyla gerçekleşen konferansa Kıbrıs halkı tarafından yoğun bir ilgi vardı.

Basın Evi konferans salonuna Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları ile Türk devleti tarafından katledilen Kürt ve Kıbrıs halkının ortak kahramanı Theofilos Georgiades’in fotoğrafları asıldı.

'İMRALI DUVARLARINI HEP BİRLİKTE YIKABİLİRİZ!'

Teofilos Kürt Kültür Merkezi ile Kıbrıs Demokrat Avukatlar Birliği'nin ortaklığı ile yapılan konferans Avukat Efstatios Efstatio’nun açılış konuşması ile başladı. Efstatio, "Türk faşizmi ve işgalini ortadan kaldırmanın tek yolu ortak direniş hattından geçer" vurgusunda bulunarak, “Kürt sorununun çözümü ile Kıbrıs sorununun çözümü Sayın Abdullah Öcalan’ın özgürleşmesi ile içiçedir” dedi.

Teofilos Kürt Kültür Merkezi adına konuşma yapan Kürt Siyasetçi Lezgin Serhat, katılımcı ve konuşmacılara teşekkür ederek başladığı konuşmasına, “Bu konferansın güçlü bir mücadele ağını açığa çıkartacak. İmralı duvarını hep birlikte yıkacağımıza inanıyorum” mesajını verdi.

 İki oturumun yapıldığı konferans, “üçüncü Dünya Savaşı’nın gölgesinde Kıbrıs ve Kürdistan” konusu  ile başladı.

 İlk oturumda Gazeteci-Yazar Sefkan Kobanê, enternasyonalist Jeopolitik Uzmanı olan Christov İakaouvu ve Alekos Mihalides konuştu.

'GERİLLA HALKA HAYAT VERDİ'

Mihalides Kürt özgürlük gerillasının tarihi direnişine atıfta bulunarak, “Gerilla Kürt halkına hayat verdi ve Rojava devrimi ile tüm dünyaya ilham kaynağı oldu” dedi.
Mihalides, devamla şunları söyledi: "Kürt halkı hem kendi topraklarında hem de Ortadoğu’da oldukça dikkate değer bir konumdadır. Bu başarı aynı zamanda Kürt sorununun siyasi çözümü için serbest bırakılması şart olan Abdullah Öcalan’ın direnişinden de kaynaklanıyor. Aynı zamanda tüm bölgemizin barışına katkı sağlayacak bir liderdir. Bu nedenle İmralı hapishanelerinde tecritte tutulmaya devam ediliyor ve Türk rejimi 2020 yılı itibarıyla ailesi ya da avukatlarıyla her türlü iletişimini engelliyor.  Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması sadece insani bir talep değil, öncelikle siyasi bir taleptir ve sadece Kürt halkına yönelik değildir. Ancak Avrupa’nın İmralı zindanlarında olup bitenlere karşı sessizliği, aynı zamanda Kıbrıs sorununu çözmek için sözde Türk suçlarıyla uzlaşan liderlere sahip Kıbrıs’ın da sessizliğidir.

'SON SÖZ DİRENENLERİN OLACAK'

Tarihi, milleti, dili, kimliği ve kolektif bilinci uğruna canını feda eden Kürtlere olan büyük hayranlığımızı yineliyor, son sözün direnenlerin olduğunu hatırlatıyoruz. Theofilos’un düşüncesi ve önünüzde derin bir ruhla, Girne ve İmralı’da özgürce buluşmazsak, Türk faşizmini tamamen gömene kadar rahat durmayacağımızın sözünü veriyoruz. Çocuklarımıza Türk işgalinden, haksızlıktan, kölelikten, ölümden uzak, özgür vatanlar bırakmalıyız."

'ORTADOĞU'DA ÇÖZÜM OLABİLECEK TEK LİDER ÖNDER APO'


Gazeteci-yazar Sefkan Kobanê de şöyle konuştu:

“Ulus devlet çizgisinin tekçi, milliyetçi anlayışına karşılık Ortadoğu’da çözüm olabilecek tek ideoloji Önder Apo’nun demokratik ulus paradigmasıdır. Önder Öcalan’ın paradigmasında tekçi, milliyetçi ve ırkçı çizgiye yer yoktur. Bu nedenle ulus devlet anlayışını reddeden ve halkların birliğini, özgürce yaşamı ve farklı kültürlerin bir arada yaşamasını ifade eder. Önder Öcalan ulus devlet çizgisini kabul etmediği için bugün ağır tecrit koşullarına maruz kalıyor. Önder Öcalan kapitalist modernite güçlerinin anlayışını benimsemiş olsaydı bugün ağır tecrit altında tutulmazdı. Önder Öcalan işbirlikçi çizgiye karşı direniş yolunu ve halkların özgürlüğünü ortaya koyan bir ideolojinin mimarı olduğu için ağır koşullar altında kalıyor. Önder Öcalan’ın paradigması ve ideolojisi bir hayal değil çünkü bunun en büyük kanıtı ve örneği Rojava devrimidir."

Christov İakaouvu, "Erdoğan liderliği hegemonik bir yapı kurmak istiyor. Türkler Kürtlerin özgürlüğünden korkuyorlar. Eğer ki Türkiye uzlaşmacı bir tavır sergiler ise bu sürecin tek muhatabı ve baş müzakerecisi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan olmalıdır” dedi.

 Konferansın ikinci oturumu öncesi Kıbrıs’ta geniş kitleye sahip olan Alpha News kanalı tarafından konferansa dayanışma amacıyla hazırlanan, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın hayatının anlatıldığı Yunanca video yayımlandı.

 'ÇÖZÜM İSTEYEN OLSAYDI AVUKATLARI OLARAK ŞU AN İMRALI'DA OLURDUK'

Ardından Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatı  İbrahim Bilmez Skype bağlantısı ile konferansa katıldı.

Bilmez şunları söyledi:

"Yirmi yıldır sayın Öcalan’ın avukatlığını yapıyorum. Sayın Öcalan’ın avukatlığını yaptığım için 2011 yılında tutuklandım. Konuşmama başlamadan önce bir konunun altını çizmek isterim. Son süreçte Türkiye’de milliyetçi bir parti olan MHP liderinin Mecliste DEM Parti milletvekillerinin elini tutmasından sonra, herkeste yeniden bir çözüm süreci mi başlıyor algısı hakim olmaya başladı. Özellikle kimi basın organları ve uluslararası görev yapan gazeteciler bir şekilde bana ulaşarak gerçekten de böylesi bir şeyin olup olmadığını soruyorlar. Türk devletinin sayın Öcalan ile bir görüşme yaptığına inananlar da var. Ama ben buradan bir kez daha belirtmek isterim. Böylesi bir şey yok. Eğer olmuş olsaydı avukatları olarak bugün onun yanında olmuş olurduk.

Sayın Öcalan 1999 yılından 2009 yılına kadar İmralı ada hapishanesinin tek hükümlüsüydü. Yaklaşık on yıl boyunca tek başına kaldı. Zaman zaman kötü muamele ile karşı karşıya kalıyordu. Devlet bu yaklaşımla Kürt halkının tepkisini ve nabzını ölçmek istiyordu. Biz bu durumu kamuoyuyla paylaştıktan sonra Kürt halkı büyük bir öfke ile karşılık verdi. Haftalarca insanlar sokaklarda kaldı. Devlet de Kürt halkının tepkisini görmüş oldu aslında.

 Sayın Öcalan’a uygulanan hukuk hiçbir yerde uygulanmıyor. Onunla daha önce yapmış olduğumuz görüşmelerde devlet kayıt altına almıyordu. 2004 yılında devlet bazı özel düzenlemeler yaptı. Bunu Sayın Öcalan için özel olarak yaptılar ve Sayın Öcalan’ın görüşmelerini kayıt alabilmeleri için yaptılar. Çünkü biz bu düzenlemeden sonra Öcalan ile her görüştüğümüzde bir devlet yetkilisi görüşmede hazır bulunuyordu ve tüm konuşmaları kayıt altına alıyordu. Tabii Sayın Öcalan hiçbir zaman söylemek istediklerinden geri adım atmadı. Kendimin de şahit olduğum bir şey var ki, hiçbir baskı Sayın Öcalan’a geri adım attıramıyor, eğer geri adım atmış olsaydı bugün zaten bu ağır tecrit hâli olmamış olurdu.

Sayın Öcalan her zaman göğsüne vurarak bize şunu derdi; ‘benim halkım ile aramda çok güçlü bir duygusal bağ vardır.’  Bugün aslında tam da bunu yaşıyoruz. Yıllardır halkı ondan haber alamasa da ama bu aradaki güçlü bağ her şeyi ifade ediyor zaten.

Sayın Öcalan bu kadar ağır koşullarda kalmasına rağmen hiçbir zaman barış umudunu kaybetmedi ve her daim barışı savundu. Bugüne kadar devlet ile birçok görüşme yaptı ve devlet de Sayın Öcalan’ın nasıl biri olduğunu gayet anladı."

İMRALI TECRİDİNE TEPKİ

Ardından Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Üyesi, Kıbrıs Bağımsız Milletvekili ve aynı zamanda Avukat olan Costis Efstatio, Avrupa’nın Türk devletinin İmralı politikalarına karşı sessizliğini eleştirerek, “Avukatların Öcalan ile görüşmemesi temel insan haklarına aykırıdır. Sırf Öcalan’ın fikirlerini kabul eden insanlar bugün tutuklanıp cezaevine gönderiliyor. Türkiye’nin yasaları alaturka gibi bir şey ve Avrupa yasalarını kendi istedikleri gibi kabul ediyorlar. Bunu Avrupa neden kabul ediyor? Rusya’nın Ukrayna’ya dönük hamlelerinde bütün Avrupa protesto ederken neden Öcalan’a dönük yapılan bu uygulamalara tepki gösterilmiyor” tepkisinde bulundu.

Son olarak Teofilos Georgiades’in yol ve mücadele arkadaşlığını yapan Avukat Dinos Paspalides bir konuşma yaptı. Paspalides, şunları belirtti: "Uluslararası arenada Kürt mücadelesini desteklememiz gerekir. Kıbrıs ve Yunanistan liderleri Türkiye’den korkuyor. Yunanistan başbakanı Türkiye’ye barış elini uzatıyor ama Türkiye deniz egemenliği noktasında Yunanistan’ı tehdit ediyor. Aynı zamanda Kıbrıs da aynı tavrı gösteriyor. BM kararları uygulanmıyor. Kıbrıs Türkiye’nin müzakere masasına katılmasını bekliyor. Fakat Kıbrıs Cumhuriyeti Kürtlerin haklı mücadelesini desteklemeli. Bizim yapmamız gereken şeyi Kürtler yaptığı için onları desteklemeliyiz.”