‘Ey Reqîb’in yazarı Dildar neden öldü?

Kürt ulusal marşı “Ey Reqîb”in yaratıcısı Dildar, 73 yıl önce bugün hayata gözlerini yumdu. 30 yaşındaki genç şair Dildar’ın ölümü bugün hala bir muamma.

Dildar, Hîwa (Umut) Partisi’nin genel sekreteriyken esir düştüğü İran'ın zindanlarında kendisine zulüm eden gardiyana seslenerek yazdığı “Ey Reqîb” (Ey Düşman) şiirinin bütün Kürtleri birleştiren ulusal marşa dönüşeceğini nereden bilebilirdi ki?

Gerçek adı Yunis Reûf olan Dildar, 20 Şubat 1918’da Güney Kürdistan’ın Koyê kentinde dünyaya geldi. Ailesi 1. Dünya Savaşı öncesinde Koyê’nin varlıklı ailelerindendi. Ancak savaşın patlak vermesi, Osmanlıların Kürdistan’a dönük saldırılarını artırması nedeniyle birçok aile gibi Dildar’ın ailesi de bütün mal varlığını kaybetmişti. Doğduğu yılı Dildar, yıllar sonra gün yüzüne çıkan ve 1983’te yayınlanan anılarında şöyle anlatacaktı:

“1918 belki de Kürdistan’ın en kötü yılıydı, açlık ve yoksulluk had safhadaydı. Ekili arazi ve bahçelerimiz baharda Osmanlılar tarafından talan edilmişti. Evimizi, her şeyimizi kaybetmiş küçük kiralık bir evde oturuyorduk, fakat buna rağmen ailem hayatta kalma iradesini yitirmedi ve işte beni de bu hayatta kalma azmiyle büyüttüler.”

TRAJEDİLERLE DOLU ÇOCUKLUĞU…

Dildar’ın çocukluğunu etkileyen en önemli olay ise, dayısının Osmanlılar tarafından idam edilmesidir.

Annesi Zehwe Xûrşîd Efendî’nin kardeşi için döktüğü gözyaşları deyim yerindeyse Dildar’ın yurtseverliğinin mayası olacaktır. Ailesinin başına gelenler yetmezmiş gibi Dildar dört yaşındayken ağır bir hastalığa yakalanır. Hewlêr kalesindeki hastanede uzun bir süre tedavi edilecek, geçirdiği hastalıktan kurtulmayı başaracak ancak artık hayatını kekeme olarak sürdürecektir. Dildar, 8 yaşındayken de kardeşi Cewad’ı kaybedecektir.

Ailesinin yaşadığı tüm bu trajedilerden dolayı Dildar ancak 9 yaşına girdiğinde ilkokula gönderilir, fakat buna rağmen o eğitim hayatı süresince başarılı bir öğrenci olacaktır. Orta öğretimini Ranya’da, liseyi ise Kerkük’te tamamlayan Dildar, Kürt edebiyat dünyasının kapılarını açması işte bu yıllara tekabül eder. 15 yaşındayken dönemin ünlü şairleri Pîremêrd, Bêkes ve Wefayî’nin divanlarını okuyan Dildar’ın Kürt tarihi bilinci Mehmet Emîn Zekî Beg ve Seyîd Husên Hûzinî’nin eserlerini okumasıyla gelişir.

Lise eğitimi için kaldığı Kerkük’teki üç yıl Dildar’ın hayatında en önemli evredir. 19 yaşındayken 1937’in Eylül ayında Dildar bir grup öğrenci arkadaşıyla Şakir Beg Celal’in evinde toplanır. Gecenin sonunda 18. yüzyılda İtalya’nın bağımsızlığı için kurulan gizli örgüt Carbonari Cemiyeti (Karbonariler)’den esinlenerek “Darker” isimli bir derneğin kuruluşuna karar verilir. Kürdistan’ın özgürlüğü ve dört parçanın birleştirilmesi derneğin ana hedefidir.

“Darker” bir yıl sonra, 1938’in Haziran ayında bu kez “Hizbî Hîwa” (Umut Partisi) adını alacak, Refîq Hilmî genel başkanı, Dildar ise genel sekreteri olacaktır. Aynı yıl Dildar’ın şiirleri de edebiyat dergisi Gelawêj’de yayınlanacaktır. Dildar, Kürt halkının siyasi hakları için kurdukları partinin çalışmaları için önce Süleymaniye’ye ardından da Doğu Kürdistan’a geçecek ve orada İran rejimine esir düşecektir.

‘EY REQÎB’İN YAZILIŞI VE MAHABAD SÜRECİ…

Kimi kaynaklara göre Dildar İran'ın zindanında esirken gardiyanın baskı ve zulmü karşısında kendi adıyla birlikte anılacak olan “Ey Reqîb” (Ey düşman) şiirini kaleme alır. (Bazı kaynaklar ise Dildar’ın aslında bu şiiri Bağdat’ta cezaevindeyken kaleme aldığını öne sürer) 10 mısralık şiirde Dildar, Kürt’ün yenilmeyeceğini, felaketlerle yıkılmayacağını ve tarih boyunca ayakta kalacağını anlatır.

Cezaevinden çıktıktan sonra partisi Hîwa’nın zayıflaması üzerine Dildar, eğitim hayatına kaldığı yerden devam etmeyi tercih eder. 1940 yılında girdiği Bağdat’daki Hukuk Fakültesi’ni 1945’te bitiren Dildar, şairliğin yanında artık Bağdat’ın genç Kürt avukatlarındandır.

22 Ocak 1946’da Mahabad’ın tarihi Çarçira meydanında Qazi Muhammed’in önderliğinde Kürdistan Cumhuriyeti ilan edildiği gün, Dildar’ın da en mutlu günüdür. Çünkü cumhuriyet onun ulusal marş olarak onun “Ey Reqîb” şiirini seçmiştir. Ömrü sadece 11 ay ile sınırlı olan Kürtlerin ilk ve tek cumhuriyeti yıkıldığında Dildar’in ismi ve onun Kürt halkının düşmanlarına kafa tutan bu şiiri Kürt ulusuna miras kalacaktır.

Dildar ise aynı yıl bir sürü hastalıkla boğuşacaktır; Kalp rahatsızlığının yanı sıra ağır romatizma ağırları baş göstermiştir. 12 Kasım 1948 akşamı ise Hewlêr’deki Hemra sinemasında Selahaddin Eyyubi’nin hayatını anlatan filmi izlediği sırada Dildar’ın kalbi sıkışır, kendisini zar zor dışarı atar. Hastane yolundayken de Dildar can verir.

Güney Kürdistanlı kimi tarihçilere göre 30 yaşındaki Dildar zehirlendiği için ölmüştür ve bu yüzden de ailesinden hiç kimsenin olmadığı küçük bir cenaze töreniyle ertesi gün Hewlêr’de gömülür ve ancak daha sonra cenazesi çıkartılarak memleketi Koyê’ye götürülür.

Mahabad’ın ağır yenilgisinin yarattığı etkiden midir bilinmez, aynı yıl ünlü Kürt tarihçi Mehmed Emin Zeki Beg, şairler Zîwer ve Faik Bêkes de hayata gözlerini yumacaktır…

 

Ey Reqîb!

Ey reqîb her, maye qewmê Kurd ziman
Naşikê û danayê bi topê zeman

Kes nebê Kurd dimirin, Kurd jîn dibin
Jîn dibin qet nakevê ala Kurdan

Em xortên rengê sor û şoreş in
Seyr bike xwînawiyan me da rijand

Kes nebê Kurd dimirin, Kurd jîn dibin
Jîn dibin qet nakevê ala Kurdan

Lawê Kurd rabûye ser pê wek şeran
Ta bi xwîn nexşîn bike tacê jiyan

Kes nebê Kurd dimirin, Kurd jîn dibin
Jîn dibin qet nakevê ala Kurdan

Em xortên Mîdya û Keyxusrew in
Dîn îman û ayina me, her niştiman

Kes nebê Kurd dimirin, Kurd jîn dibin
Jîn dibin qet nakevê ala Kurdan

Xortê Kurd tev hazir û amade ne
Canfîdane, canfîdane, her canfîda

Kes nebê Kurd dimirin, Kurd jîn dibin
Jîn dibin qet nakevê ala Kurdan

//

Dinle düşman, Kürt halkı hala yaşıyor
Top ateşinde ve felaketlerden yıkılmayacak

Kimse demesin Kürtler ölüyor, Kürt diriliyor
Diriliyorlar, hiç inmeyecek Kürt bayrağı

Devrim ve kızıl rengin çocuklarıyız
İzle ey düşman, kanlı geçmişimizden

Kimse demesin Kürtler ölüyor, Kürt diriliyor
Diriliyorlar, hiç inmeyecek Kürt bayrağı

Kürt genci aslan gibi ayakta
Hayat tacını kanıyla işliyor

Kimse demesin Kürtler ölüyor, Kürt diriliyor
Diriliyorlar, hiç inmeyecek Kürt bayrağı

Biz Medler'in, Keyhüsrevler'in çocuklarıyız
Dinimiz ve imanımız vatanımızdır

Kimse demesin Kürtler ölüyor, Kürt diriliyor
Diriliyorlar, hiç inmeyecek Kürt bayrağı

Kürt gençliği hazır ve amadedir
Cenfedadır canfedadır canfeda

Kimse demesin Kürtler ölüyor, Kürt diriliyor
Diriliyorlar, hiç inmeyecek Kürt bayrağı

 

Kaynaklar:

* Prof. Qanatê Kurda, Tarixa edebiyata kurdî (Kürt edebiyatı tarihi), 1992, Özge Yayınları.

* Koyê Üniveristesi’nin Dildar’ın 100. Yılı nedeniyle 20 Şubat 2018’de düzenlediği konferansta yapılan konuşmalar ve sunumların

* Azad Haji Aghaie’nin http://cultureproject.org.uk/ sitesinde yayınlanan “Mahabad’daki Kürt devleti” başlıklı araştırması.