FEDA: Seyit Rıza ve yoldaşlarını unutmadık, unutturmayacağız

FEDA: Seyit Rıza ve arkadaşlarının öncü olarak katledilip ardandan direnişi başsız bırakarak soykırım uygulamak bugün de zihniyet olarak işletilmektedir.

Seyit Rıza ve arkadaşlarının katledilişinin 82’inci yıl dönümüne ilişkin yazılı bir açıklama yapan Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), “Evladı Kerbela Seyit Rızaları anmak, unutmamak ve soykırımcı TC’den hesap sormak Alevilerin boynun borcudur” dedi.

FEDA açıklamasında şunları belirtti: “Tarihin en büyük Alevi kırımı olan Dersim Tertelesi’nin yıldönümünde Seyit Rıza ve yoldaşlarını unutmadık, unutmayacağız. Osmanlı'dan ümmetçilik üzerine şekillenen yönetimi devralan TC Alevi inkar ve imhası üzerine bina edilmiş tekçi bir devlet geleneğidir! Tekçi aklın türdeşleştirme politikalarını geliştirirken; ‘Solution Final- yani nihai çözüm’ aşamasında ‘bir çıban’ olarak gördüğü rıza şehrine neşter attığı bir jenosittir Dersim.

Zulmat deryasının kavram olarak yetersiz kaldığı bu zulüm ile hedeflenen çok renkli, çok sesli, edebi erkani ile rızalık esasına göre yaşayan, insanlığın en kadim değerlerini ‘dört dağ içinde’ kadimden günümüze bünyesinde saklamayı can pahasına beceren, bunun için direnen ve bütün bir coğrafyanın ötekilerine umut kapısı Dersim, du-cihana sığamayanların sığındığı bir mekan olmuştur.

Modernitenin devraldığı ceberut Osmanlı devlet geleneği iktidarı kutsayan ve tek tipleştirmeyi ideolojik olarak benimseyen TC kurmayları, Anadolu ve Mezopotamya’yı halklar mezbahanesi ve mezarlığına dönüştürerek TC’yi kurmuştur…

Ermeni ve Rumlardan sonra Koçgiri ile başlatılan Alevi-Kürt katliamları otuzlu yıllara gelindiğinde neredeyse Türk-İslam sentezine uygun olarak başarıya ulaştırılmıştır.

Hakları gasp edilen Dersim, dönemin uluslararası faşizan atmosferi göz önüne alındığında daha sonra Hitlerin Yahudilere uygulayacağı solüsyon final pratiğinin bir ön laboratuvarı olarak 36-48 yılları arasında hayata geçirilmiştir.

Yavuz’u bile fersah fersah aşan ve modernitenin kitle imha silahlarda kullanılarak Harde Diyar û Jiyaran Dersim’de; Reya Heq Alevilerinin son kalesi düşürülmüş ve 20. yy’ın Kerbelası Seyit Rıza şahsında tüm Dersim’e dayatılmıştır.

Sonrası ise karanlığın hüküm sürdüğü ve bütün direnişin, muhalefetin üzerine beton döküldüğü bir dönem olmuştur. Ama hak / na hak kavgasında formüllere sığdırılamayan yasam yeşermiş göğermis ve Rojava'da bir kez daha rıza şehri ilkeleri tüm barbar saldırılara ve Nemrudi zihniyetin zulmüne karşı hayat bulmuş, varlığını bir kez daha ilan etmiştir.

Seyit Rıza ve arkadaşlarının öncü olarak katledilip ardandan direnişi başsız bırakarak soykırım uygulamak bugün de zihniyet olarak işletilmektedir.

Evladı Kerbela Seyit Rızaları anmak, unutmamak ve soykırımcı TC’den hesap sormak Alevilerin boynun borcudur. Yeni Dersimler olsun istemiyorsak geçmişi unutmadan günümüzdeki öçizgisinin-direnişi sahiplenmek zorundayız.

Aleviler artık talep eden değil örgütlü, diri iri mazlumun hakkı için zalime kılıç çalanın/ mücadele edenin yanında hesap soran bir merhaleye geçmelidirler.

Seyit Rızalara, Hüseyni direniş geleneğine sahip çıkmak ancak böyle mümkündür.

Bundan seksen iki yıl önce Dersim’in inanç önderleri toplumsal yapının ileri gelen Seyitleri; Seyit Rıza, Wusênê Seydi, Aliye Mirzê Sili, Hesen Ağa, Fındık Ağa, Resik Uşen ve Hesenê Ivraimê, Ankara'dan özel görevle gönderilen İhsan Sabri Çağlayangil'in denetiminde yapılan yasadışı bir mahkeme neticesinde Elazığ Buğday Meydanı'nda infaz edildiler. 82 yıl geçmesine rağmen hala cenazelerinin nerede olduğu açıklanmıyor. Bir yandan sözde Alevi açılımlarından söz eden Nemrudi zihniyetin ardılları öte yandan toplumsal değerlerimizi yok saymaya devam etmekte.

Bu mana ile katledilişlerinin 82. yılında Seyit Rıza ve yol arkadaşları şahsında kefensiz / mezarsız yatanlarımızı, ikrarına ben olan serden geçtilerimizi saygı ve hürmetle yâd ediyor; Seyit Rıza ve yol arkadaşlarının mezar yerlerinin bir an evvel açıklanmasını, Dersim Katliamına ilişkin gizli belgelerin ‘Uluslararası İnsan Hakları ve İnsanlığa Karşı İşlenen Suçlar’ kapsamında görüşülmek üzere devlet arşivlerinin açılmasını talep ediyoruz.”