KONGRA-GEL: Erdoğan barışın sesinden korktu; Ankara'da katletti

KONGRA-GEL, "Erdoğan’ın temsil ettiği savaş cephesinin en çok korktuğu şey, savaş yerine barış isteyen sesin güçlenmesidir. 10 Ekim’de Ankara Ulus’ta yapılan vahşi katliamın nedeni budur" dedi. 

KONGRA-GEL Eş Başkanlık Divanı, bugün 10 Ekim Ankara Katliamı'na ilişkin açıklama yaptı.

'BARIŞ SESİNDEN KORKTULAR'

Yazılı açıklama şöyle:

"10 Ekim 2015 tarihinde Ankara Ulus Garı önünde yapılan 'Barış' mitinginde devletin karanlık güçlerinin vahşi saldırıları sonucunda yaşamını yitirenlerin anısı önünde saygı ile eğiliyoruz. Onlar Kürdistan ve Türkiye halklarının demokrasi mücadelesinin ortak hatırasını ve geleceğini temsil ediyorlar. Onların anılarına ve amaçlarına bağlılığımızın sözünü yineliyoruz.

3 Ocak 2013-5 Nisan 2015 tarihleri arasında Önder Apo tarafından İmralı’dan yürütülen süreç, Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu’da çok önemli gelişmelere yol açtı. Bu süreç, Kürdistan ve Türkiye demokrasi güçlerinin en geniş anlamıyla kitlesel olarak buluştuğu ve örgütlendiği bir süreçtir. HDK ve HDP bunun ilk adımları oldu.

Bu sürecin somut sonuçları 7 Haziran 2015 seçimlerinde açıkça ortaya çıktı. HDP seçimlerde 81 ilde önemli bir destek alarak AKP haramilerini iktidardan düşürdü. Seçimlerin sonucunda ortaya çıkan sonuç, devlet yönetimini elinde tutan karanlık güçleri korkuttu. Panikleyen derin devlet, demokrasi ve özgürlük isteyen halkların önünü kesmek için 24 Temmuz 2015'te topyekûn savaş kararını aldı.

7 Haziran seçimlerinin Türkiye ve Kürdistan’da ortaya çıkardığı halkların ortak barış ve demokrasi iradesi, AKP devletinin yürüttüğü topyekûn savaşa karşı 'dur' demek için 10 Ekim günü Ankara Ulus’ta 'barış' mitingi düzenledi. Ancak, MİT tarafından örgütlendirilen ve yönlendirilen çeteler tarafından halka yönelik yapılan katliamlar ile 'barış' mitinginde verilmek istenen mesaj engellendi.

Derin devlet dediğimiz 'Türk Gladyosu'nun siyasi temsilini yapan Tayyip Erdoğan’ın emri ile savaş değil barış isteyen 107 yurttaşımız katledildi, 500'den fazla yurttaşımız da yaralandı. Erdoğan’ın temsil ettiği savaş cephesinin en çok korktuğu şey, savaş yerine barış isteyen sesin güçlenmesidir. 10 Ekim’de Ankara Ulus’ta yapılan vahşi katliamın nedeni budur.

Devletin doğrudan organize ettiği bir saldırı olduğu şuradan da açıkça anlaşılıyordu; ambulans ve sağlık ekiplerinden önce alana gelen polisler yaralı insanlara yardım eden halka saldırdılar, polisin müdahalesi ve sıktığı gaz, birçok yaralı insanın yaşamını yitirmesine neden oldu.

'VASİYETLERİNİ YERİNE GETİRECEĞİZ'

10 Ekim Ankara Katliamı ile ilgili mahkemelerden hiçbir şey çıkmayacak. Açıkça görev ihmali olan görevliler hakkında bile hiçbir şey yapılmayacak. Erdoğan’ın temsil ettiği faşist sistemin yargısı, bu konuyla ilgili davanın üstünü kapatacaktır.

Erdoğan ve suç tayfası şunu iyi bilsinler ki, ne yaparsa yapsınlar, asla başarılı olamayacaklar. Kürdistan ve Türkiye devrimci güçlerinin birlikte yürüttüğü özgürlük ve demokrasi mücadelesinin önünü asla kesemezler. Erdoğan ve suç ortakları halklarımızın adaletine hesap vermekten kurtulamazlar.

Halklarımıza savaş ve katliamları dayatan Erdoğan faşizmine karşı mücadeleyi yükseltmek, 10 Ekim 2015 şehitlerinin bize vasiyetidir. Faşizmin saldırıları güçlü olduğundan dolayı değildir, tam tersine zayıflığından dolayıdır. Şimdi faşizmi yenmenin zamanıdır.

Kürdistan ve Türkiye’de tüm devrimci ve demokratik güçlere çağrı yapıyoruz; içinde bulunduğumuz süreç, faşizmi yenmek için birlikte mücadeleyi yükseltme sürecidir. Bu temelde herkesi tarihsel rolünü oynamaya çağırıyoruz."