Temelli: İşgal ve gasba karşı çıkalım

HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, "Rojava halklarının kazanımlarını barındırmayan hiçbir şeyi kabul etmiyoruz" dedi. Temelli, kayyum gasbı ve işgale karşı çıkmaya çağırdı.

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) eşbaşkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, kayyum gasplarına karşı basın açıklaması düzenledi. Amed'in Yenişehir ilçesinin Ofis semtinde bulunan AZC Plaza önünde kitlesel olarak düzenlenen eylem alanına çıkan yollar, polis tarafından barikatlar ve TOMA tipi zırhlı araçlarla kapatıldı. Eşbaşkanlar, açıklama için kitle ile birlikte sloganlar eşliğinde Sanat Sokağı’na geldi. Buradan halkı selamlayarak açıklamanın yapılacağı AZC Plaza önüne geçmek isteyen kitle, polis tarafından durduruldu. Geri çekilmeyen kitle, alkışlarla AZC Plaza önüne geldi.
Temelli, Meclis’e uyarı mesajı vermek için 3 gün Meclis çalışmalarına katılmayarak gasba karşı Amed'de bulunacakların belirtti.

'KÜRTLERİN İRADESİNİ KABUL ETMEYENİ KABUL ETMİYORUZ'

Temelli'nin konuşmasının satır başları şöyle:
"Parlamentoya bir uyarı yaptık, bir protesto mesajı verdik. Çünkü bu ülkenin kentlerine kayyum atanırken parlamentonun bu konuya kayıtsız kalması duyarsız kalması kabul edilmez. Parlamento, TBMM her şeyden önce bu kayyum saldırısını kendisine yönelik kabul etmeli ve bu konuda mutlaka inisiyatif almalıydı. Geçmişte olduğu gibi bugün de kayyum rejimine karşı sessiz kalırsa aslında kendi hukuku da ortadan kalkacaktı.
Kayyum şiddettir, zulümdür, demokrasiye karşı faşizmin kurumsallaşmasıdır. Bir faşist düzendir. Bu düzene her şeyden önce parlamenterler, milletvekilleri karşı çıkmalıdır. Halkın temsilcileri olarak bunu içlerine sindirmemeleri gerekir. Bu yüzden de 3 günlük eylemimizle tüm milletvekillerine çağrı yapıyoruz, bu konuda sessiz kalmayın. Bu düzene sessiz kalmayın. Bu faşist düzene, iktidarın dayattığı bu zulme sessiz kalmayın, boyun eğmeyin. İşte bu halk arkanızdadır, Kürt halkı arkanızdadır. Bu ülkenin tüm mazlumları, mağdurları, kadınları, emekçileri arkanızdadır. Yeter ki siz bu düzene karşı dik durun. İtirazınızı yükseltin. Yasalardan aldığınız güçle, yasama gücünüzle gereğini yapın. Yapmazsanız bilin ki bu kayyım size de atanmıştır.  Biz asla HDP olarak kayyım rejimini de, kayyımları da kabul etmiyoruz.  Bir an önce kayyımların kentlerimizden defolup gitmesini istiyoruz. Bu kent bizimdir. Kentin sahibi kentin halklarıdır. Kürt halkıdır. Kürt halkının iradesini kabul etmeyen bu düzeni kabul etmiyoruz bir an önce arkadaşlarımızın görevlerine dönmesini istiyoruz.

'KAYYUM REJİMİ FAŞİZMDİR'

Dün sevgili Selçuk Mızraklı başkanımız tutuklandı. 12 belediye eş başkanımız tutuklandı. 2016’da Gültan Kışanak, Fırat Anlı’ya yapılan muamele dün bir kez daha tekrarlandı. Bugün cezaevinde olan tüm yoldaşlarımızın, arkadaşlarımızın hiçbir suçu yok. Hepsinin özgür kalmasını istiyoruz. Dün Selçuk Mızraklı şahsında bütün arkadaşlarımız o onurlu direnişiyle zulmün bütün görüntüsünü teşhir etmiştir. Bugün çevremizde kurulan bu abluka zulümdür, korkularının ifadesidir. Kayyum rejimi faşizmdir, zulümdür dedik. Dün başlamadı. Umumi Müfettişliklerle, Şark Islahat Planı ile başladı. Bu halkın iradesini yok sayan Kürt halkını yok sayan bu halkı inkar eden, dilini kimliğini iradesini inkar eden tarihten ders almadan ısrarla bu zulmünü devam ettiriyor. Bu kabul edilemez. Kim hatırlar umumi müfettişleri? Hiç kimse. Çünkü hepsi tarihin çöplüğünde, faşizmin çöplüğünde yerini aldı. Bu kayyımların da gideceği tek yer faşizmin çöplüğüdür. Kimsenin bundan kuşkusu olmasın.
Eninde sonunda, tıpkı 31 Mart’ta olduğu gibi yine bu kayyumları da güzel kentlerimizden süpürüp atacağız. Ama bu kez yanına bu iktidarı da koyup süpürüp atacağız.

'KÜRT DÜŞMANLIĞIYLA AYAKTA KALMAYA ÇALIŞIYORLAR'

Kürt düşmanlığından besleniyorlar. Kürt düşmanlığı üzerine var ettikleri bir savaşla ayakta durmaya çalışıyorlar. Bugün Suriye’de yaratmış oldukları savaş, var etmek istedikleri işgal girişimi, Suriye’de yürütmüş oldukları kirli diplomasi Kürt düşmanlığından başka bir şey değildir. Bu Kürt düşmanlığının bir ucu Amed’de kayyumdır, diğer ucu Rojava’da, zulümdür, katliamdır, işgaldir. Bunca sivil öldü, bunca insan yerinden yurdundan edildi hala bu iktidarın başındaki insan bir Moskova ve bir Washington ile görüşerek kirli diplomasi ile Kürtleri ve kazanımlarını yok sayarak kendince çözüm arıyor. Bu çözüm değil çözümsüzlüktür. Bu kabul edilemez. Ankara anlaşması gibi bir komplo üzerinden çözüm arıyor. Evet, yaratmış olduğu güvenli bölge üzerinden çözüm arıyor. Çözüm bunlar değildir. Çözüm Suriye halklarının birlikte üreteceği şeydir. Çözüm siyasi çözümden geçer. Suriye halklarının birlikte var edebileceği, demokratik bir anayasadan, demokratik bir rejimden geçer. Biz ancak buna katkı sunabiliriz.

'MUHATAP ÖCALAN'DIR'

Toprak bütünlüğü deniliyor. Sürekli olarak bu dile getiriliyor. İlk yaptıkları şey Suriye’nin toprak bütünlüğüne saldırmak. Her ülkenin toprak bütünlüğü geçerlidir. Ama o toprak bütünlüğünün içinde nasıl yaşadığınız da önemlidir. Hiçbir ülkede zulmü kabul etmiyoruz. Hele hele 100 yıldır Kürtlere karşı sürdürülen zulmü kabul etmiyoruz. Bu zulme son verme zamanı gelmiştir. O yüzden bugün önce Washington sonra Moskova ile ortaya çıkmış olan içinde Kürtlerin haklarını barındırmayan, Rojava halklarının kazanımlarını barındırmayan hiçbir şeyi kabul etmiyoruz. Bu meselenin çözümünü muhatapları ile aramak zorundayız. Bu meselenin muhatabı Türkiye’de kuşkusuz sayın Öcalan’dır. Bu meselenin küresel muhataplarını var edip çoklu diyalogu bir an önce geliştirmek zorundayız. Çözüme dair masaları kurmak zorundayız. Demokratik çözüm ve demokratik anayasa için.

'GELİN, TÜRKİYE'Yİ DEĞİŞTİRELİM'

Şimdi dayanışma zamanıdır şimdi faşizme karşı omuz omuza mücadele etme zamanıdır. O yüzden önce tüm seçilmişlere sonra tüm Türkiye halklarına seslenmek istiyorum. Buradayız omuz omuza faşizme karşı mücadele ediyoruz. Gel, bu omuza güç kat, gel Türkiye’yi değiştir, gel, demokrasiyi ve onurlu bir barışı inşa et."