Ulusal birlik olmalı: Bir yüzyıl daha kaybetmek istemiyoruz

Van HDP vekili Murat Sarısaç ve HDP Şırnak eski vekili Ferhat Encü, 100 yıl önce Kürdistan’ı 4 parçaya bölen planın bugün bir daha başarılı olmaması için ulusal birliğin sağlanması gerektiğini vurguladı.

Türkiye’nin Kuzey Suriye’ye yönelik başlattığı işgal ile birlikte dünyanın dört bir yanında tepkiler ortaya çıktı. Ortaya çıkan sadece dört bir yandaki halkların tepkileri değildi. Daha önce de Kürtlere yönelik büyük saldırıların olmasına rağmen bu defa ‘Ulusal birlik’ söylemleri ve Kürtlerin ortak tutumu daha görünür bir hale geldi. Bu da ulusal birliğin nasıl sağlanması gerektiği ve gerekliliği üzerine Kürt halkının taleplerini de ortaya çıkarmış oldu.

KAYYUM DA İŞGAL DE ULUSAL BİRLİĞİN OLMAYIŞINDAN

Ulusal birlik söylemini sorduğumuz Van HDP vekili Murat Sarısaç, halk nezdinde Kürtlerin bu duyguya ulaşmış olduğunu kaydetse de bunun politik bir öncülükte olması gerektiğinin de altını çizdi: “Dört parçadaki halk öncüleri ve kurumlarımızın halktaki ulusal birliğe göre kendilerini şekillendirememesi sebebiyle hala eksikliklerimiz var. Bunun için çok büyük bir mücadele vermemizi gerekiyor. En son işgal ve savaş girişimi ile beraber bütün Kürdistan’da, dört parçada bu noktada büyük mesajlar verildi. Bunun yarısı kadar bile mücadele edilse, Kürdistan’daki öncülerimiz ve kurumlar olarak ulusal birlik anlamında bir mücadele verilse eminim ki bugün ne kayyumlardan ne işgal girişimlerinden ne de bu dört parçadaki küresel ve uluslararası güçlerin Kürtlerin toprakları üzerinde pazarlık yapmalarından söz edebiliriz. Bu noktadan kayyuma, savaşa, Kürtlerin yüz yıllık somut kazanımları olan Kerkük, Efrîn ve son olarak da Rojava’ya işgal girişimlerine geldik. Uluslararası güçlerin, bölgesel iş birlikçi güçlerin Kürtler üzerinde bu kadar hesap kitap yapmalarının sebebi Kürtlerin parçalı duruşudur. Ulusal birliklerini henüz oluşturamamış olmalarıdır. Kuşkusuz kayyum da bunun bir göstergesi. Kürtleri çöktürme, onların ana vatanlarındaki kazanımlarını ellerinden almak için yapılanlardır. Sadece Bakan Soylu’nun kişisel kini ile açıklanacak bir durum değil ya da AKP’nin şu anki mevcut kabinesi ile ifade edilebilecek bir durum değil. Bu bir konsepttir. Kürtlerin üzerinde kazanımlarına dönük bir savaş ve bunların hepsi birbirlerini tamamlayan şeylerdir.”

SALDIRILARIN HEPSİ BİR BÜTÜN

Belediyelerin merkeziyetçi anlayışı reddeden, önemli kurumlar olduğunu belirten Sarısaç, kayyumların bu yerel demokrasi anlayışına yapılan saldırı olduğunu ama esas itibariyle diğer saldırılardan ayrılamayacağını söyledi: “Belediyelere kayyum atanırken Rojava’ya işgal girişimi var, katliamlar var, kimyasal silahlar kullanılıyor. Bunları birbirinden ayıramıyoruz. Bir tarafta bin yıldır beraber olduğunu iddia ettiği Kürtlerin hiçbir kazanımı kabullenmezken diğer taraftan bakıyoruz ki dünyanın terör örgütü olarak kabul ettiği Bağdadi, sınırına beş kilometre mesafede ve kendi kontrolündeki bölgelerde öldürülüyor. Bunlar bile kabataslak bir şekilde ele alınırsa aslında Kürtlerin güçlü olmakla ilgili değil, tamamen ittifak ile ilgili bir sorunu olduğunu gösteriyor. Bu yüzden bu saldırılara çok açık. Eğer bu ulusal birlik kurulamazsa halka paralel, düşünüş biçimine orantılı bir güç birliği oluşturulamazsa bu saldırılar sadece Rojava sınırlı kalmayacaktır. Yarın öbür gün Başur’a da aynı saldırı olacaktır. Bakur’un durumu zaten belli. Belki de tarih boyunca bu kadar saldırıya uğradığı başka bir dönem görülmemiştir. Ama eminim ki eğer Başur, Rojava, Rojhilat, Bakur’da bu birliktelik sağlanırsa bu kayyumdan söz ederiz ne de Kürdistan’ın artık çok rahat masa başında paylaşımı ve Kürtlerin katliamı konusunda pazarlık konusu yapılma durumu da ortadan kalkacaktır diye düşünüyorum.”

SALDIRI ORTAYA ÇIKAN ÇÖZÜM FİKRİYATINA

HDP Şırnak Eski Vekili Ferhat Encü de oluşan ulusal birlik söyleminin önemli olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Şüphesiz ki 4 parçadan verilen birleşme çağrısı ulusal birliğin ortaya çıkmasına büyük bir katkı sunmaktadır. Kürtler bu toprakların kadim halkları, bu topraklarda bir var olma mücadelesi veriyor ve bu mücadele çerçevesinde çok ağır bedeller ödedi. Bu bedellerin bir statüye dönüşmesi inancı içerisindeyiz. Net bir şekilde bunları ortaya koyduk fakat ne yazık ki karşımızda bulunan faşizan zihniyet buna müsaade etmemektedir. Rojava’da bir fikriyat ortaya çıktı. Bu fikriyat sadece Ortadoğu’da değil aynı zamanda tüm dünyada çözüme yol açabilecek bir fikriyat. Bu yüzden bu paradigmaya karşı büyük bir saldırı oldu. Bugün Rojava'ya yapılan saldırıyı bu şekilde ele almak gerekiyor.
Bu aynı zamanda Kürdün var olma çabasına yapılan bir saldırıdır bu sadece Rojava ile sınırlı değil. Güney Kürdistan'da bir bağımsızlık referandumu yapıldığında İran'dan Irak’a ve Türkiye’ye kadar büyük bir karşı girişim yapıldı. Buna karşı mevcut olan referandumu tanımadılar. Kürtler bugün kendi benliklerini, diğer farklı inanç grupları ve halklarla bir arada yaşama arzusunu ortaya koyduklarında da benzer saldırıya geçtiler. Tüm halkımızın bu ortak yaşamı benimsemesi ve Rojava'ya ilişkin saldırıya karşı tepki göstermesi, birleşmesi gerekiyor. Oradaki kazanımlar giderse 100 yıl önce masa başında çizilmiş ve Kürdistan’ı 4 parçaya bölen plan bugün de başarıya ulaşacaktır. Bundan kaynaklı bir yüzyıl daha kaybetmek istemiyoruz. Bu yüzyıl Kürtlerin mücadelesinin büyük kazanımlar getireceği bir yüzyıldır. Sahip çıkar, direnir ve birleşirsek en kısa vadede bu mücadeleyi kazanırız. Bu faşizan zihniyetin 4 parçada oluşabilecek ulusal birliğe karşı büyük bir engellemesi var; ama bugün Güney Kürdistan'da ortaya çıkan sahiplenme ile Avrupa'da ortaya konulan tutuma baktığımızda Kürt ulusal bilincinin farklı bir üst seviyeye geldiğini görmekteyiz.”