YNK'li Mehmud: AKP'ye sessiz kalınmamalı, yeni hükûmet kurulmalı

YNK Milletvekili Salar Mehmud, Türk devletinin Asos'a saldırısına sessiz kalınmamasını istedi. Mahmut, yeni bir hükûmet kurulması gerektiğini belirtti.

Türk devleti tarafından son dönemlerde peş peşe savaş uçaklarıyla Güney Kürdistan ile Doğu Kürdistan arasında ve Süleymaniye yakınlarında bulunan Asos Dağı bombalandı.

'SESSİZ KALANLARI DA KINIYORUZ'

Asos Dağı'na yönelik Türk savaş uçakları tarafından gerçekleştirilen saldırılara ilişkin görüştüğümüz YNK Milletvekili ve aynı zamanda KNK Üyesi Salar Mehmud, Türkiye'nin, bu saldırılarla Irak anayasası ve yasaları ile uluslararası yasalara göre suç işlediğini söyledi. Mehmud, Irak’ın saldırılara karşı şu ana kadar sessiz kalmasını da eleştirerek, NATO silahları ile gerçekleştirilen bu saldırılara NATO’da yer alan ülkelerin sessiz kalmaması çağrısında bulundu. Mehmud, şunları söyledi:

"Türk devletinin Kürdistan topraklarını bombalamasını protesto ediyoruz. Son günlerde üç kez peş peşe gece gündüz demeden Asos Dağı'nı savaş uçakları ile vurdu. Bu tüm Kürtlere düşmanlık politikasıdır ve uluslararası yasalara göre suçtur.

Bu saldırılar Irak anayasasına aykırıdır. Eğer Irak, anayasasını uygulamak istiyorsa başta bu saldırılara karşı sessiz kalmaması gerekir, anayasasına aykırı olan bu saldırılara karşı çıkması gerekir. Bu saldırılarla sivil halkın evi, arazisi, tarlası hedef alınıyor. Siviller katlediliyor.

PKK bahane edilerek bu saldırılar gerçekleştiriliyor. Savaş uçakları ile bombalanan alanlarda PKK yoktur, hiçbir askeri güç de o alanda bulunmamaktadır.

Bu saldırılar Kürt halkına ve Irak ile uluslararası yasalara saygısızlıktır. Türk devleti NATO’nun ağır silahları ile o köylere ve köylülere saldırılar gerçekleştiriyor. NATO’da yer alan ülkeler bu durumu kabul etmemelidir.”

'KÜRTLER KATLİAMLA YOK OLMAZ'

Kürt halkının tank, top, havan ve savaş uçaklarından korkmadığını dile getiren Mehmud, “Kürt halkı tank, top, havan, savaş uçaklarından korkmuyor. En son Şengal’de gerçekleştirilen katliam ile daha önce Kürtlerin yüz yüze kaldıkları katliamlarla yok olmayacağı ispatlandı. Bu katliam ve saldırılara karşı direnerek kendilerini korudu” dedi.

'ERDOĞAN KÜRTLERİN DOSTU DEĞİL DÜŞMANI'

Mehmud, Neçirvan Barzani’nin Türkiye üzerinden Fransa’ya yaptığı ziyaretten sonra bugün yeniden oturuma açılması planlanan parlamentoya ilişkin açıklamalarda da bulundu.

Mehmud şu değerlendirmelerde bulundu:

"Parlamento halkı ve onun iradesini temsil ediyor. Hükûmete düşen halkı ve iradesini temsil eden parlamentonun kararlarını yerine getirmektir. Biz parlamento üyeleri parlamenterlerin de önemli bir görevimizin olduğunu biliyoruz.

Parlamentonun en önemli görevi de hükûmeti denetlemektir. Örneğin Enerji ve Tabii Kaynakları Bakanı Aşti Hewrami’nin bakanlığında fazlasıyla karanlık ve muğlak şeyler var. Baştan beri Türkiye ile petrol anlaşmasının yapılmasını istemiyor ve karşı çıkıyorduk. Türkiye ile 50 yıllık petrol anlaşmasının yapılmaması ve ekonomik olarak Türkiye’ye bağımlı hale gelmememiz için elimizden geleni yaptık.

Fakat tüm çabalarımıza rağmen bu anlaşma yapıldı. Ekonomik olarak da tümüyle Türkiye’ye bağımlı hale getirildik. Türkiye, Erdoğan Kürtlerin dostu değil, düşmanıdır. Erdoğan ve Türkiye’nin referandumdan sonra düşmanlığı daha net ortaya çıktı. Herkesten önce referanduma o karşı çıktı. O yüzden Erdoğan ve Türkiye ile yürütülen siyaset yanlıştı.

Kuzey Kürdistan’ın Amed-Sur, Cizre, Şırnak gibi kentlerini viraneye çevirdi, büyük katliamlar yaptı. Türkiye ve Erdoğan ile yürüttüğümüz kötü ve iş birliği içindeki siyaset Kuzey Kürdistan başta olmak üzere tüm Kürdistan’ı bu duruma getirdi.

Güney Kürdistan Parlamentosu ve parlamenterleri olarak Aşti Hewrami’nin halka ve parlamentonun karşısına çıkıp hesap vermesini istiyoruz.

Bölgesel hükûmet büyük bir kırılma yaşadı. Halka verdiği sözleri yerine getiremiyor. Yaklaşık iki yıldır maaşlar dörtte birine indirilmiş ama hükûmet bunları da ödeyemiyor.

Bağdat ile ilişkiler çok kötü, defalarca açıklama yapmasına rağmen Bağdat onu ciddiye alıp müzakereleri başlatmıyor. Komşu ülkelerle ilişkiler çok kötü. Ekonomik çökmüş. Halka hizmet en alt düzeye gelmiş hatta kalmamış denilebilir.”

'YENİ HÜKÛMET KURULMALI'

“Halk yaşanan bu yenilgilerin sorumlularından seçtiği parlamentonun hesap sormasını istiyor ve onu bekliyor” diye konuşan Mehmud, hükûmetin bunun önünü açmamasının, eski zihniyetinde devam ettiğini göstereceğini belirtti.

Irak ile devam eden krize ilişkin açıklamalarda da bulunan Mehmud, krizin aşılması için yeni bir hükûmetin kurulması gerektiğini belirtti. Yeni kurulacak hükûmetle Irak ile müzakerelere BM ve uluslararası gözlemci bir heyetin gözetiminde başlanması gerektiğini söyleyen Mehmud, şu ifadeleri kullandı:

"Irak devleti işgalci bir devlettir. Binlerce şehit peşmegenin kanı ile Kerkük DAİŞ’ten özgürleştirilerek Kürdistan bayrağı asıldı. Irak devletinin katliamcı yüzü Xurmatu, Xaneqin ve Kerkük’te bir kez daha ortaya çıktı. Onun için hiç kimsenin Irak’tan bir beklentisinin olmaması gerekir. Irak yerine getiriyorum dediği yasalarını ihlal ediyor. Kürtler Irak ile diyalog ve müzakereler başlatmadan önce birbirleri ile diyalog içine girmeli; siyasi güç, partiler ile halk arasında bir birlik sağlanmalıdır. Eğer bu yapılmazsa durum da daha kötüye doğru gider.

'YANLIŞ POLİTİKALAR İŞGALİ GETİRDİ'

Hükûmetin açıklamaları, konuşmaları açık değil. Bir yıl öncesine kadar çok gururlu ve kendine güvenen bir perdeden açıklamalar yapıyordu. Şimdi fazlasıyla muğlak ve açık olmayan bir dille açıklamalar yapılıyor. Irak şimdi de tüm sınırlara federal polisi yerleştirmeye çalışıyor. Sıra havaalanlarının ve petrol anlaşması ile işletmelerinin tamamının teslim edilmesine geldi. Kürdistan toprağının yarısı teslim edildi, sadece diyalog ve müzakerelerin başlatılması için. Bu büyük bir kırılmadır. Hükûmet ve bizi yönetenler bu kırılmaların yaşanmasına neden olanlar izlenen politikaları itiraf etmelidir. Yeni bir kanunla hükûmetin yenilgi yaşadığı kabul edilmeli ve Güney Kürdistan’ı bu durumdan kurtarmak, bu krizleri aştırmak için yeni bir hükûmetin kurulması gerekir. Yeni kurulan hükûmet Bağdat ile müzakereler ve diyaloğu başlatmalı. Yanlış politikalar Bağdat’ın işgalci ve inkârcı siyasetine uygulamasına zemin sundu. Irak ile müzakere ve diyalog başlatılmalı. Ancak BM’den gözlemci bir heyetin olması gerekir. Üçüncü ve uluslararası güçler ve BM’den bir gözlemci heyet olmadan yapılacak müzakerelerden de ben fazla bir sonuç çıkacağını sanmıyorum. Çünkü 12 yıldır görüşmeler vardı ve bu görüşmelerden hiçbir sonuç çıkmadı.”

'KÜRTLER BİRLİK OLMALI'

İran, Türkiye ve Irak'ın referandumu gerekçe yaparak işgalci politikalarını güncellediklerini belirten Mehmud, şöyle devam etti:

"Türkiye ve İran sınır ilçeleri ve dağlarımıza savaş uçakları, tank ve toplarla bombalıyorlar.

Irak bölgesel yönetim dışında kalan tartışmalı bölgeler dedikleri alanlarda kalan ilçe, köy, illere karşı sert politikalar izliyor. Orada yaşayan Kürtlere saygı duymuyor. Hatta yeniden göçertme politikalarını izliyor.

Sınırları gasp etmiş. Havaalanlarını gasp etmiş. Sivil havaalanlarının çalışmasına izin vermiyor. Hasta, bölgenin uluslararası toplumla ilişkilerini kuran havaalanları şu an kapatılmış durumda. Ne zaman açılacağı da belli değil. Güney Kürdistan üzerine uygulanan bu planları Kürdistan’ın diğer parçaları üzerinde de uygulanmak isteniyor. Sivil toplum örgütleri ve Kürt siyasi partileri, diasporadaki Kürtler bu planları görüp birlik olup karşı çıkmaları gerekir.”

‘ROJAVA'DA, KUZEY SURİYE'DE DEMOKRASİ DERSİ VERİLİYOR'

Rojava devriminin başlamasından itibaren Rojava ve Kuzey Suriye’deki devrimsel gelişmelere karşı duyarlılık gösteren Mehmud, 1 Aralık'ta gerçekleşen yerel meclis seçimlerini bir ‘bölgeye demokrasi dersleri veriliyor’ şeklinde değerlendirdi.

Seçimler ve Rojava ile Kuzey Suriye’de yaşanan gelişmeleri ilişkin YNK Milletvekili, KNK Üyesi Salar Mehmud, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Rojava'daki gelişmeleri yakından takip edip, takdirle bakıyor ve kutluyorum. Yapılan seçimler büyük bir başarının ifadesidir. Bundan dolayı bir kez daha kutluyoruz. Bu iradeli bir halkın demokrasi inancına göre başarısı demektir. YPG ve QSD başta DAİŞ’in başkent ilan ettiği Reqa olmak üzere birçok alanda DAİŞ’e büyük darbeler vurarak onu bitirme noktasına getirdi. Bu mücadele dünyanın gıpta ile baktığı bir mücadeleydi. Bölge halkları ve dünyanın başına bela edilen vahşi barbar DAİŞ çeteleri QSD ve YPG güçlerinin destansı mücadelesi ile halkları başından def edilen bir duruma geldi. Kuzey Suriye halkları savaş içinde olmasına rağmen askeri güçleri QSD ve YPG’nin DAİŞ’e karşı elde ettiği zaferi şimdi seçimlerle siyasal alandaki bir zafere dönüştürdü. Bu seçimlerle dünya ve bölgeye demokrasi dersleri veriliyor. Seçimler uygarlık ve demokrasinin temel yapısıdır. Bazı parlamenter arkadaşlarımız gözlemci olarak gitmişlerdi. Seçimler sürecinde ve Kuzey Suriye ile Rojava’da tanık oldukları gelişmeleri büyük bir heyecanla bizlere anlatıyorlar.

Güney Kürdistan Parlamentosu olarak Rojava kantonlarını tanıma kararını çıkardık. Şimdi de Güney halkı ve temsilcileri olarak gerçekleşen seçimlerle yeni bir aşamaya varan gelişmeler için yardımlarımızı sunmaya çalışıyoruz. Elbette farklı düşünceler olmalı, farklı düşünceler gelişmelerin temeli haline getirilmeli, muhalefet olarak desteklenerek sisteme güç katmalıdır. Aksi bir şekilde muhalefet adıyla hareket edilerek Türkiye, İran ve Irak devletlerinin siyasetine hizmet edilmemeli. Farklı siyasal görüşler demokrasi, toplumsal gelişmenin hizmetine sunulmalı. Baştan beri isteğimiz ve talebimiz Rojava, Kuzey Suriye ve Güney Kürdistan arasındaki sınırların tamamen açılmasıdır. Umarım ki kısa süre içinde bunu başarıp sınırları tamamen açar ve aşarız. Bu sınırları işgalciler belirledi, aramıza tel örgütler çekti. Kürtler olarak bizim bu sınırları tanımamız ve yok saymamız gerekir. Ulusal çıkarlar adına hareket ederek bu sınırları işlevsizleştirmemiz gerekir.”