Dersim Newrozu: Saray ve saltanatlarını yıkacağız!

Dersim’deki Newroz etkinliğindeki konuşmalarda, "İktidarın sarayını, saltanatını başlarına yıkacağız. Çözüm üçüncü yolda" mesajları verildi.

Dersim’de halk, Sanat Sokağı’nda buluşarak Seyit Rıza Meydanı’na, “Bijî Newroz”, “Bijî berxwedana zindana” ve “Jin, jiyan, azadî” sloganlarıyla yürüdü. Depremde yaşamını yitirenler için saygı duruşunda bulunan kitle, daha sonra Newroz ateşini yaktı. Newroz alanı sık sık “Jin, jiyan, azadî”, “Bijî Serok Apo”, “Bijî Berxwedana zindanan”, “Bijî Newroz” sloganlarıyla yankılandı.
Kutlamada tertip komitesi adına konuşan Umut Beycan, yaşanan deprem ve sel felaketine dikkat çekti. AKP-MHP iktidarının dediği gibi “asrın felaketi” değil, asrın ihmali olduğunu dile getiren Beycan, bu Newroz'u buruk bir şekilde karşıladıklarını ifade etti. Acılarının derin ve öfkelerinin büyük olduğunu ifade eden Beycan, imar afları uğruna binlerce insanın katledildiğine vurgu yaptı.

'SARAYLARINI, SALTANATLARINI YIKACAĞIZ'

Ardından konuşan HDP Milletvekili Alican Önlü, “Dün Dehaq'ların zulmü varken, Mazlum Doğan’ların direnişi var. Dünün direnişleri bugün de Dehaq'lara karşı devam ediyor. Biliyorsunuz, yakında bir seçim olacak ve onların saraylarını, saltanatlarını başlarına yıkacağız. Dersim halkı onların saraylarını başlarına yıkacak” dedi.  

EMEP Dersim İl Başkanı Ergin Tekin, Dehaq'ların zulmünden bugüne mücadeleyi sürdüren Çağdaş Kawaların her zaman var olduğunu dile getirdi. Ergin, “Kürt halkı da bu zulme karşı var olmaya devam ediyor. Newroz demek yeni gün, baharın başlangıcı demektir. Ortadoğu’da her dilde yeni gün anlamına geliyor fakat özelinde Kürt halkının direniş ve yeni günüdür. Kendisini inkâr edenlere karşı var etme bayramıdır. Bu yıl Newroz’u hüzünlü karşılıyoruz. Yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz” diye belirtti.

 'ÇÖZÜM ÜÇÜNCÜ YOLDA'

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Çiğdem Kılıçgün Uçar ise Kürtçenin Kurmanci ve Kirmançkî lehçeleri ile Türkçe, Newroz'u kutladı. Depremde yaşamını yitirenleri anan Kılıçgün Uçar, depremden kaynaklı iki tablonun ortaya çıktığını belirterek, şunları dile getirdi: “Biri deprem felaketinden sonra masa başında milli yas ve OHAL ilan eden, sahaya indiğinde helallik isteyen iktidar… İkincisi ise elinde hiçbir mekanizması olmamasına rağmen deprem alanlarında canla, başla çalışan, dayanışan, kurtaran halk… Halkını koruyamayan iktidar mı, hayatı yeniden inşa etmeye çalışan toplumu mu destekleyeceğiz? Yine görüyoruz ki deprem felaketi karşısında iktidar tekrar can kaybedecek yerlere ev yapıyor. Yine sel felaketinde canların kaybedildiğini fakat iktidarın bakanı toprağın suya kavuştuğunun müjdesini veriyor. Nasıl ki toprak suya kavuştu, halklar da HDP ile barışa ve demokrasiye kavuşacak."

Kılıçgün Uçar, iktidarın muhalefet karşısında elinde kalan tek şeyin şiddet olduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ekonomik olarak derinleşen kriz ve ekonomik krizle mücadele edenlere, tüm baskılara rağmen doğasını, toprağını, coğrafyasını koruyan halka ve hukuk arayışında olanlara yapılan şiddet. Tüm bunlara karşı iktidar gitmek ve değişmek zorundadır. Bizler oluşturulan ittifaklara karşı üçüncü bir yoldan, ittifaktan bahsediyoruz. Ekonomi, ekoloji, kadınlara devlet mekanizmasını beklemeden demokratikleşmenin mümkün olduğunu söylüyoruz. Emek ve özgürlük ittifakı olarak Türkiye’ye daha ekonomik, daha ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmanın sözünü veriyoruz.
Öte yandan Türkiye halklarına dayatılan savaş ve tecrit politikası, halkın savaşı değil. Her gün bangır bangır bağırıp savaşlara nasıl yatırım yaptıklarını gördük. Mecliste bütçe görüşmelerinde halk için ayrılan ya da yapılan bir bütçe göremedik. Deprem vergilerinin nereye gittiğini göremedik. Bu iktidarın değişmesi yeni iktidarın halkları isteği doğrultusunda olmalıdır.

Son olarak 2013 yılında Sayın Öcalan’ın barış deklarasyonunda Kürt sorununun demokratik şekilde çözülebileceğini gördük. Barış deklarasyonuyla başka bir aşamaya gelindi. Çözüm gücü masada, bu süreci hepimiz birlikte yükseltmeliyiz diyorum.”

Etkinlik yerel sanatçıların yaktığı ağıt ve Sanatçı Kadir Çat’ın seslendirdiği şarkılarla son buldu.