Musa Anter Cinayeti çeyrek asırdır faili meçhul!

Musa Anter'ın katledilmesinin üzerinden 25 yıl geçmesine rağmen failler ortaya çıkarılmıyor. 

Kürt Yazar Musa Anter'in (Apê Musa), Amed'in Yenişehir ilçesinin Seyrantepe semtinde, 1992 yılının 20 Eylül günü JİTEM tarafından katledilmesinin üzerinden 25 yıl geçti. Katledilişinin yıl dönümünde oğlu Dicle Anter, 25 yıllık süre zarfında yürüttükleri adalet arayışında Musa Anter Davası’nın Türkiye’de yaşanan tüm faili belli cinayetlerin ortaya çıkarılması için önemli olduğunu hatırlatarak, katliamın çeyrek asırdır faili meçhul bırakılmak istendiğine dikkat çekti. Musa Anter Davası’nın sıradan bir cinayet davası olmadığını belirten Anter, “Bu dava bir siyasi cinayet davasıdır. Aynı zamanda Türkiye adalet sistemini de sorgulayan bir davadır” dedi.

‘SUSURLUK DOSYASINDA YAZILANLAR AÇIĞA ÇIKARILMIYOR’

Mahkemelerin cinayeti aydınlatmaya değil, üstünü örtmeye çalıştığını dile getiren Anter, “Susurluk dosyasında babam hakkında yazılanlar var. Bunlar devletin kozmik odalarında var. Ancak açığa çıkarılmıyor. Bunların suçları çok büyük olduğu için gizli bırakmaya niyetleri var. Mahkemeler ise avukatımızın tabiriyle ‘failli meçhul cinayetleri ortaya çıkarmak için değil, cinayetlerin üstünü örtmek için kurulmuş mahkemeler’. Bu cinayetlerin belli bir kesimin bilgisi dâhilinde işlendiği ortadadır. Bu kesim de başka bir kesim tarafından korunuyor. Bu durum Osmanlı’dan Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar devam eden bir gelenek haline geldi” şeklinde konuştu.

‘SUÇLARINI ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR’

Yaşanan onca faili belli cinayete rağmen halen insan hakları ve hakikatleri araştırma komisyonlarının kurulmamasını eleştiren Anter, şöyle devam etti: “İnsanlara değer veren bir toplum değiliz. Oysa böyle bir durumda hakikatleri araştırma komisyonu en uygun şeydir. Burada kim ne suç işlemişse ortaya çıkarılsın istiyoruz. Mesela en yakın olan Roboski Katliamı var. Hadi onu açığa çıkartın. Niye çıkartmıyorsunuz? Çünkü çok suçlusunuz. Suçlular devamlı güç kullanarak suçlarını örtmeye çalışıyor. Biz Kürt olarak bugüne kadar bunları gördük ve yaşadık.”

Anter, davada 5 yıllık tutukluluk süresinin dolduğu gerekçesiyle sanık Hamit Yıldırım’ın tahliye edilmesine tepki göstererek, şunları söyledi: “Hamit Yıldırım’a kanun uyguluyorsunuz ama bu kanun içerisinde kanunsuzluklar var. Davada avukatımız aracılığıyla sanığın kaçma şüphesi olması sebebiyle 2 sene daha uzatma talebinde bulunduk. Bu bizi tedirgin etti. Hem delilleri saklama açısından hem de yurtdışına kaçma açısından sakıncalı bir durum.”

‘BAZI ŞEYLERİ HATIRLAMAK İŞLERİNE GELMİYOR’

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçtiğimiz günlerde görülen Ankara JİTEM davasının 19’uncu duruşmasında tanık olarak dinlenen ve JİTEM’i kurmakla birlikte dönemin Tuğgenerali olan Veli Küçük’ün “Faili meçhul cinayetlerde cesetler benim bölgeme atılıyordu ama benim bölgemde işlenmiyordu” savunmasını hatırlatan Anter, “Benim evime illegal bir malzeme getiriliyor. Ben ise bunları evime getirenleri tanımıyorum. Bunlarla alakam yok diyeceğim. Böyle bir şey olabilir mi? Sen bir bölgeden sorumluysan, bu olayı didik didik araştırıp, kim bu cinayetleri işlemiş, kim oraya koymuş? Senin görevin bu. Sen güvenlik gücüsün. Bir de JİTEM’sin. Kimden neyi saklıyorsun? Sorsanız ‘hatırlamıyorum çok zaman geçti’ diyorlar. Oysa bazı şeyleri hatırlamak işlerine gelmiyor” ifadelerini kullandı.

‘MAHKEMEYE GELİNCE Mİ BİR TARAFLARI AĞRIYOR!'

Faili belli cinayetlerde sorumlu olan dönemin Başbakanı Tansu Çiler ve eşi Özer Uçuran’ın yargılanmaması için çaba sarf edildiğini ifade eden Anter, geçtiğimiz günlerde görülen Ankara JİTEM Davası’nda mahkeme başkanının “Biri dizinden birisi de şeyinden rahatsızmış” sözlerine şöyle karşılık verdi: “Sağlam olarak karşımıza çıkartıp getirsinler. Niye her gün protokollerde boy gösteriyorlar. Mahkemeye gelince mi bir tarafları ağrıyor? O taraflarını iyileştirip çabucak mahkemeye getirsinler.”

‘ÖNÜMÜZDE HUKUKSUZLUK DUVARI VAR’

Anter, Musa Anter/JİTEM Ana Davası’nda gelinen süreç hakkında bilgi vererek, şunları söyledi: “Mahkemede hala yüzde bir umudumuz var. Bu umudumuzu arttırmak için elimizden gelen her şeyi yapıyoruz. Ancak önümüzde çok büyük bir duvar var. Bu duvar da hukuksuzluk duvarıdır. Duvarı aşmaya çalışıyoruz. Önümüzde 4-5 sene var burada çıkarsa olumlu bir sonuç çıkar, çıkmasa da diğer davalar gibi zaman aşımına uğrar.”

‘ANTER DAVASI ADALET SİSTEMİNİ SORGULAYAN BİR DAVADIR’

Musa Anter Davası’nın sıradan bir cinayet davası olmadığı, siyasi bir cinayet davası olduğunun altını çizen Anter, şunları aktardı: “Bu cinayet asrın davasıdır. Çünkü Musa Anter Davası’nın içerisinde aynı zamanda Türkiye adalet sistemi sorgulanıyor. Onun için bu dava önemlidir. Eğer bugün hâlâ gündemde duruyorsa ve herkes tarafından benimseniyorsa bundan kaynaklıdır. Bu davanın sonuçlanmasıyla beraber davanın arkasından gelecek olan o ipliğin çözülür gibi olması çok muhtemel bir olaydır. Çoğu olayı aydınlatacaktır.”

'MİROĞLU VE KIZILKAYA YALAN SÖYLÜYOR'

Anter, davanın tanıkları arasında bulunan AKP Milletvekili Orhan Miroğlu ve Muhsin Kızılkaya’nın davadaki tavırlarına ilişkin ise, “Artık onların hiçbirisini kaide almıyorum. Çünkü konuşmaları, mahkemedeki tavırları onların ne olduğunu gayet ortaya çıkaran bir tabloydu. Onların yaptığı tanıklık değil. Onların yaptığı bir partiye düşmanlık. Bir partinin anti propagandasını yapmak. Öyle bir tavırla geldiler. Bakın davadaki tutanaklara, Musa Anter Davası’yla ilgili tek bir şey yok. Onların görüşlerini, konuşmalarını hiç kaide almıyorum. Çünkü doğru söylediklerine inanmıyorum. Bu açık ve net” dedi.

‘DURUŞMA 27 EYLÜL’DE DEVAM EDECEK’

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Eylül’de duruşması devam edecek olan davaya dikkat çeken Anter, “Bizim kişilerle işimiz yok. Eğer bir adalet arayışı içerisinde olacaksak hukuk çerçevesi içerisinde hakkımızı arayacağız. Ancak maalesef hukuku da yaşamıyoruz adaleti de göremiyoruz. Bu dava sadece bizim için değil, Türkiye adaleti için de önemli bir dava. Umarım bu davaya bakanlar davanın önemini anlarlar buna göre kararlar alırlar” şeklinde konuştu.

‘APÊ MUSA’YA BORCUMUZ VAR’

Babasını her andığında aynı acıyı yaşadıklarını dile getiren Dicle Anter, “Onun mezarının başına her gittiğimizde bunları tekrar yaşamak bir yandan bizi ihtiyarlaştırdı. Bir yandan da babamıza, Apê Musa’ya karşı olan bir borcumuz var. Onun için mücadele etmeliyiz, yaşamalıyız gibi dinç tutma ilhamını alıyoruz” diye ekledi.