100 yıllık yürüyüş ve kazanımları

Rojava Devrimi, Önderliğin yıllar süren yoğun çalışmasının sonucudur, Önderliğin düşünce ve fikirlerini somutlaştırma çabasıdır. Devrim yaşamın her anında yaşanır, kısa ya da geçici bir süreç değildir.

Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki, 1 Temmuz 1979 Pazar gecesi Önder Apo Bakur’a veda ederek, Ethem yoldaşın yardımıyla Rojava’ya geçti. Dolayısıyla 2 Temmuz Pazartesi sabahı, tüm Kurdistan ve özellikle Rojava için yeni bir gün, yeni bir çıkış ve yeni bir başlangıçtı. 9 Ekim 1998 Pazartesi günü Önderliğin Suriye'den ayrılmasına kadar, Önderlik (19 yıl 3 ay ve 9 gün yani 7  bin 40 gün) Rojava, Suriye ve Lübnan’da kalıyor. Bu alana geldiği zaman hiçbir imkanı yoktu. Önderlik kendine inandı, yokluktan var etti. Bu coğrafyanın tarihine bakıldığında bu doğrultuda pek çok tarihsel göçün yaşandığı, toplumların yaşamlarında ve inançlarında köklü değişimler, yeni felsefe ve fikirlerin oluştuğu görülür.

Tarihte de bu sınırda yaşanan gidiş-gelişler, insanlık için yeni ve temel değişim-dönüşümler yaratmıştır. Önderliğin geçişi sadece bir sınır geçişi değil, temelde yeni bir yaşamın, yeni bir felsefenin, yeni bir fikrin adıdır. Sadece bireyin sınırdan ayrılışı değil, mevcut sistemden ayrılıp yeni bir düşünce ve alternatifin geliştirmesidir. Bu coğrafyada bunun pek çok tarihi örneği yaşanmıştır. Dolayısıyla Önderliğin bu sınırdan çıkışı anlamlı ve tarihidir. Çünkü bugüne kadar yaşanan tüm gelişmelerin temelinde bu çıkış vardı. Bu çıkışla birlikte PKK varlığını korumuş, Parti militanlarının eğitim ve oluşum mekanı haline gelmiştir.

Özellikle 12 Eylül 1980 cuntasına karşı varlığını koruyan Apocu hareket, hazırlıklı ve güçlü bir şekilde yeniden örgütlenerek devrimci hamleler yaparak Kurdistan'ın kurtuluş sürecini başlatabildi. Bilindiği üzere 2. Dünya Savaşından sonra, Fransa'nın Suriye'den çekilmesi ve Suriye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte, özellikle 8 Mart 1963 yılında El Baas partisinin Suriye'de iktidarı ele geçirmesinden sonra Kürtlere yönelik inkar ve zulüm politikası yürütülmüştür. Bu asimilasyon, inkar eylemleri ve demografik değişimle birlikte Kürtler kimliksiz, kültürsüz, dilsiz bırakıldı, Kürtler soykırımıyla karşı karşıya kaldı. Aynı zamanda soykırım politikası sonucunda Rojava’nın üç bölgesi yani Efrîn, Kobanê ve Cizîr birbirinden ayrıldı.

TÜM KURDISTAN’IN BİRLİĞİ ESAS ALINDI

Aynı zamanda bu süreçte Kurdistan'ın diğer parçalarında da isyanlar ve halk ayaklanmaları bastırıldı, kırılmalar yaşandı; isyana öncülük eden birçok kişi Rojava’ya geçti. Bir kısmı Rojava’dan Şam'a, Mısır'a, Lübnan'a ve Avrupa'ya gitti, bir kısmı da Rojava'da kaldı ama örgütlü bir güç oluşturamadılar. Sadece bireysel yaşamlarını sürdürebilecek düzeyde yaşadılar. Bu durum toplumda başarıya olan umutsuzluğu ve inançsızlığı arttırdı. Her ne kadar bu kişiler, örgütler Rojava'da bir Kürt atmosferi yaratsa da, parti ve örgütler kursalar da dar bir çevreyle sınırlı kaldıkları için toplumsallaşamadılar. Bu durum Rojava'nın örgütsel kimliğinin öne çıkmamasına, Kurdistan'ın diğer parçalarındaki partilerin politikalarından etkilenmesine ve Şam'daki istihbarat merkezlerinin etkisi altına girmesine neden oldu. Rojava coğrafya ve nüfus açısından Kurdistan'ın küçük bir parçası olarak tanımlanıp ele alındı.

Bunun yanı sıra Rojava'nın da kendine pek güveni yoktu ve güçlü bir çıkış yapamadı. Her ne kadar Osman Sebrî, Nûredîn Zaza, Cegerxwîn vb. ünlü, etkili şahsiyetler dikkat çekici eserler geliştirmiş olsalar da etkileri çok dar ve sınırlı kaldı, toplumsal bir örgütlenmeye ulaşamadı. Rojava, Kurdistan'ın diğer parçalarının cephe arkası seviyesini aşamadı.

Önderliğin gelişiyle bu durum değişti. İlk başta radikal bir devrim fikri devreye girdi, tüm Kurdistan'ın birliği esas alındı. Rojava'da daha önce var olan reformist partiler büyük bir boşluğa düşmüş, Apocu Hareket'in devrimci dalgalarına karşı koyamamışlardı. Ayrıca bu partilerin aldatıcı politikaları ve Kurdistan işgalcileriyle yaptıkları tüm işbirlikleri ortaya çıkmıştı.

Önderlik toplumun her kesiminde devrimi örgütleme işini büyük bir beceri ve bilgiyle, büyük bir sabırla iğneyle kuyu kazar gibi yürüttü. Önderliğin Rojava halkına tanıttığı en dikkat çekici şey, profesyonel kadro sisteminin geliştirilmesiydi. Bu sistem Kurdistan halkı arasında ilk kez görülüyordu. Hareket içinde kadın kadroların varlığı Rojava toplumunun PKK’yi hızla benimsemesini ve sahiplenmesini sağlayan önemli bir faktördü. Aynı şekilde Önderliğin bilinçli, öngörülü ve yorum kabiliyetinin güçlü olması, halkla iletişimi, halkın Önderlik etrafında toplanmasına, yıllardır süren umutlarının Önderlik gerçeğinde görülmesine olanak sağladı.

ÖNDERLİK ROJAVA’YI ETKİSİZ DURUMDAN ÇIKARARAK BİR GÜÇ HALİNE GETİRDİ

Çok kısa bir sürede çocuklar, gençler, kadınlar, işçiler, sanatçılar, yazarlar, aydınlar, adeta herkes ne isterse Önderliğin yanında görüyordu, bu yüzden PKK Rojava'nın en etkili örgütü haline geldi. Bu temelde Önderliğin Rojava'da geliştirdiği örgüt, parti sınırlarını aşarak ERNK (Eniya Rizgariya Netewa Kurdistan) adı altında toplumun genel örgütü haline geldi. Rojava gençliğinin devrime katılmasıyla Rojava’da partinin profesyonel kadroları gelişti. Sonuç olarak Önderlik Rojava'yı karmaşık ve etkisiz durumdan çıkardı, Kurdistan'ın genel devriminde rolü olan bir güç ve varlık haline getirdi.

Özellikle toplumun eğitilmesinde, yeni bir ulusal bilincin inşasında, yurtseverlik değerlerinin yeniden yaratılmasında büyük emekler verdi. Rojava'nın Önderlik alanı olarak anılmasının nedeni de budur. Önderlik, her zaman toplantılar, kitaplar, ses, görüntü bantları ve yazılı perspektiflerle toplumu eğitti ve örgütledi. Aynı zamanda her ne kadar kadrolara toplumsal eğitim görevi verilmiş olsa da Önderlik sık sık bazı kadroları da eğitim almaları için toplumun içine gönderiyordu. Uluslararası komplo sürecinin başlaması ve Önderliğin 9 Ekim 1998'de Suriye'den ayrılmasıyla birlikte artık yeni bir süreç başlatmıştır. Komplocu güçler Rojava'yı hedef almayı temel plan haline getirdi. Özellikle 15 Şubat 1999'da Önderliğin esir alınması ve gerillalara yönelik saldırılarla hareketin merkezinin tasfiyeciler tarafından hedef alınmasından Rojava da aldı.

Komplo güçleri "Bu alanın tasfiye edilmesi lazım" dedi. Böylece Önderliğin Rojava'daki etkisini zayıflatmak istediler. İki faktöre yaslanıyorlardı. Birincisi, Önderlik Suriye'yi terk ettiği için tasfiyecilerin yardımıyla o boşluğu değerlendirmek, Rojava'yı ele geçirmek; ikincisi ise 1998 yılında Suriye ile Türkiye arasında imzalanan Adana Antlaşması'dır. Buna göre harekete karşı bu devletler arasında işbirliği yapıldı. Özellikle 2000 yılında Hafız Esad'ın vefatından sonra bu işbirliği en üst seviyeye ulaştı. 2003 yılında PYD'nin kurulmasıyla, 12 Mart 2004 Serhildanı'nın gelişmesiyle, Önder Apo'nun Rojava'da kurduğu örgütlenme düzeyinin, farkındalığın ve direniş kültürünün yok edilemeyeceği, Rojava’nın Önderlik sahası olduğu, Rojava halkının da şehitlerine ve mücadele mirasına sahip bir halk olduğu ortaya çıktı. Kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar, işçiler, emekçiler örgüte her türlü maddi-manevi yardımı yapıyorlardı.

ÖNDERLİĞİN ÇALIŞMALARI DEVRİMİN TEMELİNİ OLUŞTURDU

Rojava siyasi hareketi tarihinde ilk kez kadınların bir örgütte aktif olarak yer aldığı, ilk kez kadınların evinden çıkıp özgür iradesiyle hareket ettiği, çalıştığı ve özgür kimliğiyle kendini ifade ettiği görülüyordu. Soykırım ve imha politikalarının ortadan kaldırılması, ulusal duyguların geliştirilmesi, Newroz Bayramının yeniden toplu ve anlamına uygun kutlanması, yine tarih, kültür ve sanata dair geniş kapsamlı bir çalışmanın yürütülmesi, bunun sonucunda onlarca sanat grubu, aydın ve yazarlardan oluşan birliklerin kurulması, sanatsal, kültürel ve bilimsel bir devrimin geliştirilmesi Önderlik sayesinde oldu. Ulus-devlet sisteminin yarattığı ırkçılık ve milliyetçiliğe karşı Önderlik, Suriye'de başta Kürtler ve Araplar, Kürtler ve Suriyeliler olmak üzere halkların birliğinin temellerini attı. Önder Apo, Ortadoğu'nun karmaşası, sorunları ve çatışmalarının ortasında bıçak sırtı bir politika yürütüyordu.

Ortadoğu’da halkların baharı süreci başladığında PKK Hareketi herkesten daha fazla bu süreci memnuniyetle karşılamaya hazırdı. Çünkü Önderlik yıllar önce demokratik çözüm projesini hazırlamıştı. Tunus, Libya, Mısır, Yemen'deki iktidar rejimleri çöktü ama demokratik sistemi kuramadılar, o yüzden bugüne kadar o ülkelerde demokrasi sorunları yaşanıyor. Suriye'de de bir süreç başladı ama 13. yılına girmesine rağmen Kuzey ve Doğu Suriye bölgeleri dışında hiçbir yerde demokratik gelişme sağlanamadı.

Bunun nedeni ise bu alanda Önder Apo’nun geliştirdiği fikir ve felsefeyi esas alan, eğitimli bir bilince sahip, örgütlü bir toplumun bulunmasıdır. Önderliğin çalışmaları ve emekleri Rojava Devrimi'nin temelini oluşturmuştur. Önderlik, komünal yaşam ve kooperatifçiliğe dayalı bir ekonomi, meclis yönetim sistemini Rojava’da pratikte kurmuştu. Bu nedenle halk özyönetim sistemine yabancı değildi, çabuk alıştı. Demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğünü esas alan Önderlik paradigması devrim mücadelesinin felsefesi haline geldi.

DEVRİM GEÇİCİ BİR SÜREÇ DEĞİLDİR

Önderliğin Rojava'da aşıladığı direniş ve isyan ruhu, savunma sisteminin ve elde edilen askeri başarıların temeli oldu. Bundan dolayı Rojava’nın gençleri kitlesel bir şekilde YPG-YPJ’ye katıldı, halkını ve bölgelerini tereddütsüz bir şekilde savundular. PKK de her anlamda Rojava Devrimi’ne sahip çıktı, özellikle gerilla Rojava’nın korunmasında temel bir rol üstlendi. Rojava Devrimi Önderliğin düşünce ve fikirlerine dayandığı için Suriye halkı ve diğer yapılar da Rojava Devrimi’ne düşmanca yaklaşmadı. Tam tersine sahip çıktılar ve Rojava Devrimi’nin kendi devrimleri olduğunu gördüler.

Önder Apo'nun Suriye'den ayrılmasının üzerinden 25 yıl geçti ama gerçek şu ki; Önderlik Kürt halkının davasını ve bir örgütü temsil çemberinin sınırlarını aşmış durumda. Felsefenin ve özgür düşüncenin uluslararası alanda öncüsü ve lideri olmuş durumda. Ortadoğu ve Kurdistan başta olmak üzere dünyanın tüm sorunlarını düşünceleriyle değerlendirdi ve çözüm önerilerini sundu. Ayrıca doğa ve ekolojik sorunlara da alternatif çözümler geliştirdi. En önemlisi Önderliğin kadın ile toplum gerçeğini ve tarihini detaylı bir şekilde değerlendirmesidir. Toplumun özgürlüğünü ve mevcut sorunların çözümünü kadının özgürlüğünde gördü.

Çünkü ilk kırılma kadının kişiliğinde meydana gelmiş ve yaşamın her alanına yayılmıştır. Yani Önderlik sadece mevcut sorunları değerlendirip eleştirmedi, alternatif ve çözüm önerileri de sundu. Önderlik gerçeği budur. Kısacası Rojava Devrimi, Önderliğin yıllar süren yoğun çalışmasının sonucudur, Önderliğin düşünce ve fikirlerini somutlaştırma çabasıdır. Devrim yaşamın her anında yaşanır, kısa ya da geçici bir süreç değildir. Süreklileşen bir hakikat arayışıdır, yaşamda değişimin, yeniliklerin uygulanması ve yaratılmasıdır.