Şam ve Ankara Suriye’yi nasıl narko devlete dönüştürdü?

AFP’nin haberine göre Suriye bir narko-devlete dönüştü. Türk devletine bağlı çeteler geniş bir şekilde captagon trafiği yürütüyor.

Önceleri DAİŞ çeteleri ile bağlantılı olarak sık sık gündeme gelen uyuşturucu madde captagon, Suriye’de 10 milyar doları aşkın illegal bir endüstriye dönüştü. Bundan hem Şam hem de Ankara rejimleri yararlanıyor.

AFP’ye göre captagon Suriye’yi dünyanın en son “narko-devleti” yaptı. Bu ticaretin, ekonomisi çöken komşu Lübnan’a da köklü bir şekilde yerleştiği belirtiliyor.

Fransız haber ajansı tarafından toplanan resmi verilere dayanan tahminlere göre, bu uyuşturucu şu anda tüm yasal ihracatının toplamını aşarak Suriye'nin açık ara önde gelen ihracat ürünü haline geldi.

Captagon, narkolepsi veya dikkat eksikliği bozukluğunu tedavi ettiğine inanılan amfetamin türevi bir ilaç olarak biliniyor. Bu yasadışı uyuşturucu, Suudi Arabistan'ın en büyük pazar olduğu Orta Doğu'ya yaygınlık kazandı.

Geniş bir şekilde ele alınan captagon trafiği için aralarında Suriye ve diğer ülkelerin eski ve mevcut güvenlik üyeleri, uyuşturucu tacirleri, çete mensupları, yabancı diplomatlar, uyuşturucu alanında uzman kişileri olduğu 30’u aşkın kaynağa başvuruldu. Bunlardan en az 25’i güvenlik gerekçesiyle kimlik bilgilerinin gizlenmesini istedi.  

Uyuşturucu yolculuğuna Suriye ile Lübnan arasında “kanunsuz” olarak adlandırılan bölgelerde başlıyor.

Bir kaynak, "Dört ya da beş büyük isim genellikle bir araya gelir ve örneğin hammadde, nakliye ve komisyonları karşılamak için 10 milyon dolarlık bir sevkiyatın maliyetini paylaşır" diyor. Sözkonusu uyuşturudu taciri “Maliyeti düşük ama karı yüksek” derken, on sevkiyattan sadece biri dahi geçse “her zaman kazançlı” olduklarını söylüyor.

Aynı kaynak, "Elliden fazla barondan oluşan bir grup var (..) Suriyeliler, Lübnanlılar ve Suudilerden oluşan geniş bir ağ oluşturuyorlar" diyor.

Habere göre captagon ticareti birden fazla ülkeyi kapsıyor. Suriye ve Lübnan'dan Ürdün, Irak ve Suudi Arabistan'a uzanan bir Bedevi konfederasyonu olan Beni Halid de dahil olmak üzere birçok kilit oyuncunun aşiret bağları var.

Güvenlik yetkililerine göre, Suriye dünya captagon trafiğinin yüzde 80'inin kaynağı olduğu için, captagon ticaret bu nedenle ulusal bütçesinin en az üç katını temsil ediyor. Uzmanlara göre Suriye devleti, Şam hükümetinin kontrolündeki alanlarda captagon trafiğinin kalbinde yer alıyor.

Tüm kaynaklar zikrettiği isimlerin başında Suriye Devlet Başkanı Başar El Esad’ın kardeşi Mahir El Esad geliyor. Mahir El Esad, Suriye ordusunun elit birimi olan Dördüncü Tümen’in fiili olarak başında bulunuyor.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi başkanı Rami Abdül Rahman, "Mahir al-Esad, Captagon'un kazancından pay alıyor ve bu, Dördüncü Bölük'e bağlı silahlı bir grubun maaşlarını kısmen ödemek için bile kullanılıyor" diyor.

Türk işgali altındaki bölgede uyuşturucu ticareti yapan bir kaçakçı, "Dördüncü Bölük depolarından tabletleri alan Humus ve Şam'daki insanlarla çalışıyorum” diyor.

Aynı kaynak, "Tabletleri burada dağıtıyorum ya da isyancı gruplarla koordineli olarak Türkiye'ye gönderiyorum" diye ekliyor.

Uyuşturucu taciri, “Hem çok tehlikeli hem de çok kolay" diye ekliyor.

Tacir, Türk devletinin desteklediği çete gruplarından biri olan Heyet Tahrir El Şam (eski El Nusra) şeflerine de captagon sattığını söylüyor.

Tacire göre göre, son zamanlarda çok sayıda Ankara bağlantılı çete grubu captagon ticaretine girdi.

"Bölge isyancı gruplarla dolup taşıyor. Burası bir orman, herkes aç" diyen tacir, bölgenin yeni uyuşturucu trafiği kralının Türk devletine bağlı Sultan Murad komutanlarından Ebu Welid Ezza olduğunu söylüyor.

"Daha önce Humus'ta bulunduğu için Dördüncü Bölük ile çok iyi ilişkileri var" diyerek sözlerini sürdüren tacir, Ezza’nın "mükemmel kalitede tabletler getirdiğini" anlatıyor.

Bölgesel bir soruşturmacıya göre Türk tarafı da ticarette yer alıyor.  Soruşturmacı, “Bir tür kloroform olan dietil eter, captagon yapmak için gereken ana bileşenlerden biridir ve bu malzemenin çoğu Türkiye'den gelmektedir” diyor.