‘Önder Apo'yu tanıdıktan sonra hiç durmadık’

Hesekêli Ebdilkerim Kose, 1987’de PKK ile tanıştığını, 27 Kasım 1994’te Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile buluştuğunu belirterek, bu buluşmadan sonra hiç durmadan kararlılıkla çalıştığını söyledi.

Rojavalı yurtsever Ebdilkerim Kose, PKK’nin kuruluş yıl dönümü vesilesiyle PKK ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile tanışmalarını ve etkilerini, ANF’ye anlattı.

Hesekê kentinden olan Ebdilkerim Kose, 1987’de örgütlenme çalışmalarını yürütenlerin ev ziyaretlerinin yaygınlığını hatırlatarak, “Arkadaşlar Rojava’ya geldiğinde evimizin kapısı daha fazla Kürtlüğe açıldı. Partiyi tanıdıktan sonra bağlandık. Arkadaşların davranış ve tarzları beni ve ailemi çok etkiledi. Kısa sürede birlikte kitle çalışması yürüttük. O dönem de sadece Kürtlere değil, Hristiyanlara ve diğer halklara da gidiyorduk” dedi.

KURULUŞ YIL DÖNÜMÜNDE TANIŞTI

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile PKK’nin kuruluş yıl dönümü vesilesiyle tanıştığını söyleyen Ebdilkerim Kose, şöyle devam etti: “Önder Apo’yu 27 Kasım 1994’te Lübnan’da gördüm. Halktan bir grup arkadaşımla birlikte PKK’nin kuruluş yıl dönümde Önder Apo’nun yanına gittik. Giderken ne soralım diye tartışıyorduk. Aslında yaptığımız tüm planlamalara da gerek kalmadı. Tüm soru işaretlerini, sorunları, toplum gerçekliğini, Rojava halkının durumunu bir bir biz sormadan anlattı. Önder Apo hem sorunları masaya yatırdı hem de çözüm seçeneklerini sordu.”

GÖRÜŞMEDEN SONRAKİ DEĞİŞİM

Ebdilkerim Kose, Abdullah Öcalan ile görüşmesi ardından hayatındaki değişimleri, “Kendimi Önderlik öncesi ve sonrası ele almam daha doğru olur” diyerek, şöyle anlattı: “Maneviyatı ayrıydı, halkla bütündü ve kendine ayrı ele almazdı. Oturuşundan kalkmasına, yemek yiyişinden bizimle sohbetine kadar açık bir şekilde görüyorduk ki Önder Apo halktı. Öngörülü bir liderdi Önder Apo. 90’lı yıllarda bu anlam düzeyine ulaşmamış olsak bile şu an Önder Apo’nun o yıllardaki görüşleri tek tek karşımıza çıkıyor. Daha 90’lı yıllarda halkların kardeşliğine, birliğine ihtiyacımız var, diyordu ve ezilen halkların kurtuluşunun birlikte geçtiğini belirtiyordu. Önderlik ile buluşma ardından daha fazla bağlılık gelişti. Kitle çalışmalarını dostlara, ailemize, bulunduğumuz köy ve şehirde daha güçlü yaymaya başladık. Bu sayede siyasi ve örgütlenme faaliyetlerimiz genişledi.

KARARLILIK DÜZEYİMİZİ ARTTIRDI

Toprağımıza bağlıydık. Rejimden yana artık korku eskisi kadar etkili değildi. Kürtler artık örgütleniyor ve böylece cesaret duygusu oluşuyordu. Önderlik ile buluşma, kararlılık düzeyimizi arttırdı. Dolayısıyla rejimin tutuklamalarına artık aldırmıyorduk. Daha doğrusu korku vardı fakat onu bir kenara bıraktık. Ne olursa olsun diyebilecek kararlılık, cesaret ve bağlılığımız gelişmişti.

İNSANLIĞA HİTAP EDİYORDU

Önder Apo’nun paradigmasını tam anlamışız diyemeyiz fakat anladığımız kadarıyla uygulamaya çalıştık. Önder Apo’nun fikri insanlığa hitap ediyordu. Hakikatti. Ezilen halkların fikriydi. Bir tek Kürtler değil, Arap ve Hristiyan halkı da Öner Apo’nun görüşlerini benimsiyor, kasetlerini dinliyor ve çıkan bildirileri okuyordu. Hatta tartışma ortamının yaratılmasını da istiyorlardı. Eğer bugün Demokratik Ulus projesi Rojava’da hayata geçtiyse o süreçlerde yürütülen kitle faaliyetlerinin etkisi çok büyük.”

TÜM HALKLAR ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İSTİYOR

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın fikirlerinin eskisinden daha çok fazla insana ulaşmasının önemine işaret eden Kose, şunları ekledi: “Bunu bir tek ben söylemiyorum. Arap, Ermeni ve diğer kardeşlerimiz, Önderliğin düşüncelerini bugün bizden daha çok kabul ediyor. Kürt, Arap, Süryani, Ermeni ve Asuri halkı, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünün sağlanması istiyor. Önder Apo’nun paradigmasını benimseyen halklar, halkların kardeşliği davasını yürütüyor. Önder Apo insanlığa böylesi bir miras bıraktı.”