‘Arap Baharı’ndan Özerk Yönetim’e - I
Suriye'de halk protestoları, ‘Arap Baharı'nın etkisiyle 2011'de başladı. 2012’de Kobanê’de devrim ateşi yakıldı ve 2018’de ilan Özerk Yönetim ilan edildi. Geçen yıl da Toplumsal Sözleşme ile taçlandı.
Suriye'de halk protestoları, ‘Arap Baharı'nın etkisiyle 2011'de başladı. 2012’de Kobanê’de devrim ateşi yakıldı ve 2018’de ilan Özerk Yönetim ilan edildi. Geçen yıl da Toplumsal Sözleşme ile taçlandı.
Arap Baharı’nın etkisiyle Suriye’de yaşanan halk hareketleri, birçok konuda dönüşümlere yol açtı. Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ile bölgede toplumsal ve siyasi değişim hızlandı.
Arap Baharı'nın etkileri, 2011'in ilk aylarına geldiğimizde hızlı bir şekilde Suriye'ye sıçramaya başladı. Tunus'ta işportacı Muhammed Bouazizi’nin bedenini ateşe vermesiyle başlayan halk hareketleri, Suriye’de de benzer protestoları tetikledi. Hesekê’de Hasan Ali Akleh, Ocak’ta diktatörlük rejimini protesto etmek amacıyla kendisini yaktı. Bunun ardından Şam’da polisin bir esnafa şiddet uygulaması, bin 500 kişinin sokağa dökülmesine sebep oldu ve “Suriye halkı aşağılanamaz” sloganları atılmaya başlandı.
Daha önce Mısır ve Yemen’de yükselen "rejim devrilsin" sesi, bu kez Suriye'nin Deraa kentinde yankı buldu. Bir grup genç, 15 Mart 2011’de duvara “halk rejimi istemiyor” yazdıktan sonra rejim güçleri tarafından yakalandı ve işkenceye maruz kaldı. Bu olay, Deraa'da halkın tepkisini ateşledi ve öfke, Hama, Humus, Lazikiye, Qamişlo ve Dêrazor dahil birçok kente yayıldı. “Cuma öfkesi” adı verilen sürekli eylemler, başlangıçta Deraa’da ortaya çıksa da kısa sürede ülke genelinde destek buldu.
BÜYÜK ÖFKE PATLAMASI
Nisan’da düzenlenen bir gösterideki tutuklamalar sonucunda 13 yaşındaki Hamza el Hatip, ağır işkencelere maruz kaldı; cesedi 25 Mayıs’ta ailesine teslim edildiğinde bedeninde yanıklar ve üç kurşun izi vardı. Hamza'nın fotoğraflarının dijital medyada paylaşılması, büyük bir öfke patlamasına yol açtı. Haziran’a geldiğinde, mücadele eden grupların silahlı kanadı oluşmaya başlamıştı. 2 Haziran’da Antalya’da bir araya gelen 300 Suriyeli, "Suriye’de Değişim Konferansı" düzenledi. Bu konferans sonucunda, Müslüman Kardeşler liderliğinde bir komite kurularak, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) oluşturuldu. 11 Ekim’de ise ÖSO’nun siyasi kanadı olan Suriye Ulusal Konseyi (SUK) kuruldu.
EL KAİDE’DEN CİHAD ÇAĞRISI
El Qaide lideri Eymen el-Zevahiri, 2012’de bir video yayınlayarak Müslümanları Suriye'deki cihada çağırdı. 12 Nisan 2012’de Birleşmiş Milletler tarafından yapılan barış görüşmelerinin başarısızlığı açıklandı ve BM, 13 Haziran’da Suriye’deki durumu "iç savaş" olarak tanımladı. Bu gelişmeler, Suriye’deki çatışmanın boyutunun artacağını gösteriyordu.
ROJAVA’DA NELER OLDU?
Rojava’da ise Ekim 2011'de kurumsal bir çatı örgütü olan Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) kuruldu. TEV-DEM, Rojavayê Kurdistan'daki tüm oluşumların katılımıyla çeşitli faaliyetlere imza atıp örgütlenerek büyüdü. Eğitim ve savunma konularında önemli ilerlemeler kaydedilirken, 2011’de Halk Savunma Birlikleri (YPG) teşkilatlandırıldı. 2013 itibarıyla ise komün ve meclislerin kurulması süreci başladı. Kaydedilen gelişmeler, 2012’de artık bir devrim yolunda ilerlediğini gösteriyordu. Kobanê’de 19 Temmuz 2012’de bu devrimin başlangıcı ateşlendi. Ardından Efrîn, Serêkaniyê, Dirbesiyê, Amûdê, Dêrik, Girkê Legê, Tirbespiyê, Qamişlo, Til Temir ve Hesekê gibi şehirlerde geniş bir yayılım gösterdi.
KANTONLAR VE GEÇİCİ YÖNETİMLER
Demokratik Özerk Yönetim’in Geçici Yasama Meclisi, 21 Ocak 2014’te Amûdê şehrinde bir araya gelerek Cizîrê Kantonu Geçici Yönetimi'ni ilan etti. 27 Ocak’ta Kobanê’de ve 29 Ocak’ta Efrîn’de de Özerk Yönetim ilanları gerçekleştirildi. Ardından 2015’te Kanton Koordinasyonu oluşturuldu.
KUZEY SURİYE FEDERASYONU
Öz savunma sistemi geliştikçe çeteler tarafından işgal edilen alanlar da peşi sıra özgürleştirilmeye başlandı. 2015 yılında kurulan Suriye Demokratik Güçleri (QSD), 2015'te Girê Spî'yi, 2016'da Minbic’i, 2017'de ise Tebqa ve Reqa’yı özgürleştirdi. Bu bölgeler arasında uyumun sağlanması için 2017 yılında Kuzey Suriye Federasyonu ilan edildi. Bu kapsamda üç bölge (Cizîrê, Firat ve Efrîn) ve 6 kanton (Cizîrê Bölgesi’nde Qamişlo, Hesekê; Firat Bölgesi’nde Girê Sipî, Kobanê ve Efrîn Bölgesi’nde Efrîn, Şehba) olarak tanımlandı. Minbic, Reqa ve Tebqa da sivil meclisi olarak belirlendi. Son olarak 2019’da Dêrazor, DAİŞ’ten temizlendi ve Dêrazor Sivil Meclisi de kuruldu.
ÖZERK YÖNETİM’İN İLANI
Bu gelişmeyle birlikte yönetim şekline ilişkin tartışmalar da derinleşti. Dolayısıyla 6 Eylül 2018'de Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ilan edildi. Ulaşılan aşama öncesi Efrîn, Cizîrê ve Kobanê’yi kapsayan bir Toplumsal Sözleşme, 2014’te yapılmıştı. Demokratik Konfederalizm sistemine geçişin yapıldığı 2017’de ise iki aşamanın tamamlandığı seçim süreci yaşandı fakat Türk devletinin Efrîn’e dönük saldırılarıyla başlayan işgal nedeniyle seçimin üçüncü aşaması gerçekleşmedi. Dolayısıyla yarım kalan sistem örgütlendirilmesi çalışmasıyla bölgede ikili bir sistem oluştu. Böylece hem Özerk Yönetim sistemi işlerken meclis sistemi de paralel olarak yürürlükte kaldı.
TOPLUMSAL SÖZLEŞME’NİN ONAYI
Bu kapsamda 2021’de bölge halklarının katılımıyla yapılan toplantıların ardından Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Toplumsal Sözleşmesi yazılması konusu gündeme getirildi. İki yıllık çalışma sonucunda sözleşme taslağı tamamlanarak Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi Genel Meclisi’ne sunuldu. Genel Meclis, 12 Aralık 2023’te Toplumsal Sözleşme’yi onayladı.
İDARİ YAPILANMADA DÜZENLEME
Dört bölüm ve 134 maddeden oluşan yeni sözleşmeye göre Özerk Yönetim sisteminde değişiklik yapılarak bölgenin adı Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olarak değiştirildi. Cizîr, Firat ve Efrîn bölge sistemi kaldırılarak kanton sistemine geçiş oldu. Böylece Efrîn-Şehba, Cizîrê, Kobanê, Minbic, Reqa, Dêrazor ve Tebqa olarak 7 kanton sistemi örgütlendirildi.
TÜM HALKLARIN HAKLARINA GÜVENCE
Demokratik Konfederalizme dayanan kadın özgürlüğünü esas alan, ekolojik ve demokratik bir toplumun inşasını var kılan prensipleri kapsayan Toplumsal Sözleşme, cinsler arası eşitliği temel bilen; ulus, din ve mezhep ayrımı yapmayan, her ulusun ana diline hoşgörülü davranan, bölgenin demografik yapısını bir miras olarak gören ve koruyan ilkeleri esas aldı. Kürtler, Araplar, Asuri-Süryaniler, Türkmenler, Ermeniler, Çerkesler, Çeçenler; Müslümanlar, Hristiyanlar ve Êzidîlerin adının geçtiği sözleşmede, halkların ve toplulukların hakları güvence altına alındı.
YARIN: Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Evîn Siwêd, Özerk Yönetim’in 7. yılındaki hedeflerini anlatıyor.