‘Heval Sakine’den cesaret aldık'

Sakine Cansız ile yolları 1993 yılında Rojava’da kesişen PKK’nin eski kuryelerinden Mehmud Hecî Ebdullah, Sakine Cansız’ın cesaret ve moral aşıladığını söyledi.

Devrimci insanlar yollarında kalıcı ve silinmez izler bırakır. Bu iz, geride kalanların yaşamını şekillendirir ve güven verir. Tarihin tüm hengamesi, canlılığı, acısı, sevinci, hıncı, öfkesi, bugün bu devrimci insanların kanından süzülüyor beridekilere. Onların yaşamından, sözlerinden, düşüncelerinden, sevinçlerinden, acılarından, isyanlarından, asiliğinden ve duygularından bir parça tutam alıp yaşıyorlar. Gözlerinden, yüreklerinden, bileklerinden tarih akan bu devrimci insanların, yaşamlarını, anılarını ve hayallerini yaşatmaya devam ediyorlar. Bu devrimcilerden biri de Sakine Cansız (Sara) idi.

PKK'nin kuruluşunda yer alan iki kadından biri olan Sakine Cansız, yaşamı, duruşu ve mücadelesiyle ‘hep kavgayı yaşamıştı.’  İşkencenin, baskının, zulmün kalesi olan Diyarbakır 5 Nolu Zindanı’nda onurun, şerefin ve insan olma direnişinin adıydı Sakine Cansız. Diyarbakır Zindanı’ndan Kurdistan dağlarına, Rojava’ya, oradan da Avrupa’daki diplomasi faaliyetlerine kadar, “nasıl yaşamalı?” sorusunun pratik örneğiydi. Kendi kitabında da dile getirdiği gibi kadın, Kürt ve devrimci olarak bütünlüklü bir kişilikti.

Sakine Cansız, Fidan Doğan ile Leyla Şaylemez, şehadetlerinin on birinci yıl dönümünde Türkiye, Kurdistan, Ortadoğu ve Avrupa’da anılırken, Sakine Cansız ile yolları 1993 yılında Rojava’da kesişen PKK’nin eski kuryelerinden Mehmud Hecî Ebdullah, Sakine Cansız’ın Rojava’ya ilk geldiği yılları ve kendisine kuryelik yaptığı günü anlattı.

‘BİZE BİR KADIN ARKADAŞIN GELECEĞİNİ VE TOPLANTI YAPACAĞINI SÖYLEDİLER’

PKK’nin kurucularından Sakine Cansız’ın 1993 yılında Önderlik sahasından Rojava’ya geldiğini ve bu dönemde onu ilk kez gördüğünü belirten Mehmud Hecî Ebdullah, PKK’nin Rojava’daki eski kuryelerinden biriydi. O dönemlerde kurye çalışmalarının hem sorumlusu hem de bizzat yönlendireni olan Ahmet Hemze ve Zinar Reşîd adlı PKK’liler olduğunu dile getiren Mehmud, “Ben Rihanikê köyünde doğdum. Benimle beraber Ebu Bêro ve Selîm diye yurtsever arkadaşlarla kurye çalışmalarını yürütüyorduk. Bir tane kelek'imiz (yük taşımacılığında kullanılan su taşıtı) vardı. Kelek sürmeyi öğreniyorduk. 1988 yılında Ahmet ve Zinar arkadaşlar Önderlik sahasından bizim mıntıkaya doğru geldiler. Kurye çalışmalarının üzerinde duruyorlardı. Biz beraber her akşam keşfe gidiyorduk. Zaman zaman ben, Ahmet ve Zınarlarla gidiyordum. Bazı zamanlar Ebu Bêro'nun tek başına keşfe gittiği zamanlar oluyordu. Grubu geçirmek için bu keşiflerimiz o dönemde sıklaşmıştı. Daha sonra Ahmet, Zinar ve Mihyedin 1989 yılında şehit düştüler. Fakat kurye çalışmalarımız devam ediyordu. 1993 yılında bir ara ben Dêrik merkezine birkaç gün sonra Önderlik sahasına grubu geçirmek için erzak ve eşya almaya gitmiştim. Daha sonra Kuzeyli olan Mihyedîn arkadaş benim yanıma gelerek, bir kadın arkadaşın geldiğini ve toplantı gerçekleştireceğini söyledi” dedi.

‘KIZIL SAÇLI KADINI GÖRÜNCE SAKİNE CANSIZ OLDUĞUNU ANLADIK'

Toplantıyı alacak kadının daha sonradan Sakine Cansız olduğunu öğrendiğini ve Dêrik ilçesine gelerek 20 kişiyle bir toplantı gerçekleştirdiğini söyleyen Mehmud Hecî Ebdullah, “Heval Sakine 1993 yılında Dêrik’e gelerek, Hacı Omer Izerê diye bir yurtseverimizin evinde toplantı gerçekleştirdi. Toplantıya iki kurye, 6 kadın, toplam 20 kişi katıldı. Toplantı tam 2 buçuk saat sürdü. O dönemlerde Suriye devletinin baskıcı politikalarından kaynaklı, toplantıya çok az sayıda insan katıldı. Eve gittiğimizde hepimiz bir odada oturduk, toplantının başlamasını bekliyorduk. Çok kısa süre sonra Heval Sakine içeri girdi. Heval Sakine’yi şahsen tanımıyorduk. Fakat kızıl saçlı bir kadının karşımızda olduğunu görünce anladık ki bu kişi Sakine Cansız’dır. 1993 yılında yaşanan gelişmeleri ve çalışmaları çok geniş bir şekilde değerlendirmişti. Değerlendirmesinin ardından toplantıya katılanlar birçok soru yönelttiler Heval Sakine’ye. Heval Sakine tek tek cevaplamıştı. Son olarak Türk devletinin Amed Zindanı’nda kendilerine dönük uyguladıkları işkenceyi anlatmıştı. Zindandan çıkıp Önderlik sahasına gittiğini ve oradan da buraya halk toplantıları yapmak için geldiğini söylemişti” diye belirtti.

‘TOPLANTIDA DAHA ÇOK KADIN KONUSU ÜZERİNE KONUŞMUŞTU’

Sakine Cansız’ın Diyarbakır Zindanı’nda gördüğü işkenceler karşısındaki direnişini duyduğunu ve bu durumun kendisini çok etkilediğini dile getiren Ebdullah, “Doğrusu, Heval Sakine hem ilgimizi çok çekmişti hem de çok şaşırmıştık. Onca yıl zindanda kalmış, işkenceler görmüş bir kadının çıktığında da çalışmalara başlayıp halkına hizmet etmesi bizi çok sevindirmişti. Toplantıda daha çok kadın konusu üzerinde durmuştu. Toplantıya katılan kadınlara bakarak da konuşuyordu” dedi.  

‘HEVAL SAKİNE’Yİ KELEKLE CÛDÎ DAĞI’NA GÖTÜRDÜK’

Sakine Cansız’ın daha sonra 1993 yılında Cûdî Dağı’na götürdüklerini ve yol boyunca kuryelik yaptıklarını belirten Ebdullah, şunları anlattı:

“O dönemlerde Ebû Bêro ve Selîm arkadaşlar, birkaç kişiden oluşan bir grubu Bêxêr Dağı’na götürmüşlerdi. Ben o gün evdeydim. Mihyedîn arkadaş eve geldi. Heval Mihyedîn bana, 'Bir kadın arkadaş var, onu sınırdan geçirmemiz gerekir' dedi. Diğer bir kurye olan Heval Hesen’i de çağırmıştı. O Bakurluydu. Heval Mihyedîn bize ‘keleklerinizi hazırlayın ve benden haber bekleyin’ dedi. Tamam dedik ve keleklerimizi hazırlamaya gittik. Daha sonra heval Mihyedîn bize 'Endîwar’a gelin' dedi. Endîwar’a gittik, Heval Mihyedîn ile görüştük. Ben, Hisên ve Elî Teyr birlikte gittik. Elî Teyr Silopiyalıydı. Tabii daha sonra bu iki arkadaş şehit düşüyor. Ben, Hisên, Elî ve Mihyedîn kelekimizi hazırladık. Akşama doğru Heval Sakine geldi. Geçecek kadın arkadaşın Heval Sakine olduğunu bilmiyorduk. Keleğe bindiğinde gördük onu. Heval Sakine’yi nereye götüreceğimizi bilmiyorduk. Sadece Mihyedîn ve Hisên biliyordu. Kelekle yola koyulduğumuzda Cûdî Dağı’na doğru gideceğimizi anladık. Cûdî Dağı’na varmak dört saati buluyordu. Daha sonra yolumuzun önünde bulunan Elî arkadaşın köyüne geldik. Elî önümüzde, Hisên arkamızdaydı. Elî arkadaş daha sonra bize, 'Spîndarok köyüne gidelim, oradan Cûdî Dağı’na gideriz' dedi. Spîndarok, Elî’nin köyüydü."

‘YOL BOYUNCA BİZE MORAL VERİYORDU’

Yol boyunca Sakine Cansız’ın kendileriyle konuştuğunu ve kendilerine cesaret aşıladığını belirten Ebdullah, “Heval Sakine yol boyunca bize moral veriyordu. Bize ‘korkmayın, Türk devleti ölmüş artık. Biz yürüyüşümüze devam edeceğiz. Sağlıklı bir şekilde yerimize ulaşacağız. Siz de aynı şekilde bizi bıraktıktan sonra sağlıklı bir şekilde Suriye’ye döneceksiniz’ dedi. Heval Sakine bu sözleri bize söylediğinde, cesaret aldık ve ona daha çok güvendik. Yol boyunca çok yorulmuştuk. Cûdî Dağı’na ulaşmamıza az bir süre kala dinlenme molası verdik. 3 saat boyunca yürümüştük. Mihyedîn ve Hisên arkadaşlar, iki arkadaşın bize doğru geleceğini ve Heval Sakine’yi onlara teslim edeceğimizi söyleyip, geri döneceğimizi illetti. Bir süre sonra o iki arkadaş geldi. Heval Sakine onlarla gitti. Heval Sakine gitmeden önce bizden hatır istedi ve öyle gitti. Bu an, onu son gördüğüm andı" diye konuştu.
Başta Şehit Sakine Cansız ve tüm şehitlerin izini doğru bir şekilde takip edeceğini ve mücadeleyi sürdüreceğini söyleyen Mehmud Hecî Ebdullah, şunları belirtti: “Başta Heval Sakine olmak üzere tüm şehitlere sözümüz var. Bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Elbette şehidin hakkını layıkıyla vermek çok zor fakat bir nebze de olsa,örgüt çalışmalarını yürütmek, mücadeleyi sürdürmek, şehitlerin ve Önder Apo’nun izinden gitmek için her şeyimizi vermeye hazırız.”