PKK Destanı, 27 Kasım’da

Awaza Çiya Grubu’nun, 7 yıllık çalışmasının ürünü olan PKK Destanı, 27 Kasım’da yayınlanıyor.

Kürt Özgürlük Hareketi’nin kuruluşundan günümüze kadar tarihi seyrini işleyen PKK Destanı, 27 Kasım’da ekranlarda olacak.

Söz ve müzikleri Awaza Çiya Grubu’na ait olan müzikal film PKK Destanı’nın senaryosu Şêro Hindê ve Rêber Habash tarafından yazıldı. Yönetmenliğini Şêro Hindê, yardımcılığını da Diyar Hesso’nun üstlendiği filmin görüntü yönetmeni ise Elî Feqe. Aranjör Mehmud Berazî, mixte de Seyid Rıza Silbus’un imzası var.

YPJ, YPG, İç Güvenlik Güçleri, Toplumsal Savunma Güçleri, Dêrik, Hesekê, Tebqa Kültür ve Sanat Merkezi ve Ronahi TV ekibinin desteğiyle Rojavayê Kurdistan’da çekildi. Yönetmen Yardımcısı Diyar Hesso, PKK Destanı’nın ANFye anlattı.

KÜRT HALKININ DİRİLİŞİ

PKK Destanı’nı Kürt halkının dirilişi olarak değerlendiren Diyar Hesso, “Kürt Özgürlük Hareketi ile birlikte Kürt halkı dirildi. Bugün bu denli kazanımlara sahip PKK, varlığını korumak ve özgürlüğü sağlamak için mücadele ediyor. Özgürlük ve zafer için hem Kürdistan halkına hem de dünyaya örnek oluyor. Bu da yıllardır emek veren, çaba sarf eden Rêber Apo ile gerçekleşti” dedi.

MÜZİK VE ÇEKİM BİRLİKTE

Müzik ve görsel çalışma birlikte yürütüldüğünü,  bütünlüklü hareket edilmiş olsa bile farklı özelliklere işaret eden Hesso, şunları paylaştı: “Temel olan müzik konusuydu. Kurgu, duygu ve mücadele atmosferini yansıtabilmek için müzik bölümü önemliydi, fazlasıyla uğraş istedi, yeni bir yaratıcılık, yeni bir çıkış gerektiriyordu. Kurguya uygun bir müzik belirlemenin yanı sıra dengbêj ve koronun belirlenmesi hayati öneme sahipti. Kürdistan’da ilk defa bu düzeyde bir çalışma yürütülüyor. Parti tarihimizde de ilk kez böylesi bir sanatsal çalışmaya imza atılıyor. Yaratıcı, sanatsal olan PKK Destanı’nın diğer boyutu ise görseldi. Bir yandan basit bir yanda ise zor. Kolaydı, çünkü müzik hazırdı, sıfırdan yaratılan bir proje değildi. Müzik, ritim, duygu ve kurgu hazırdı, geriye kalan görseli bu müziğe uyarlamaktı. Müziğe göre görseli ayarlamak, o duyguları hissettirmek, daha yaratıcı sahneleri sergilemek de işin zor yanıydı.”

PKK DESTANI BİR İLKTİ

PKK Destanı projesi gibi yürütülen çalışmanın kapsamı, hazırlığı ve eğitim faaliyetinin de bir ilk olduğuna işaret eden Hesso, şöyle devam etti: “Hem müzik hem de çekim konusunda yeni bir çalışma alanıydı. Kişinin kendisini eğitmesi ve ekibin eğitimi, iç içe ve iki yönlü yürütüldü. Müzik daha ince bir çalışmaydı ve daha da uzun sürdü. Görselde ise dans ve folklor konusunda zorluklar yaşandı. Sadece yaklaşık üç dört ay folklor ve dans ekibinin belirlenmesine zaman ayrıldı. Ekip için belirlenen dans önceden yapılmayan ve ekip için yeni bir danstı. Müzik ve koreografinin hem ahengini yakalayabilmek önemliydi. PKK’nin büyük direnişi ve mücadelesine layık olan dansı belirlemek çok zordu.”

HALKIN EMEĞİ BÜYÜK

PKK Destanı’nın binlerce kişinin ürünü olduğunu ve Rojavayê Kurdistan’da çekildiğini söyleyen paylaşan Diyar Hesso, şöyle konuştu: “Dêrîk’e bağlı Besta Susê köyü, Koçerat bölgesi ile birçok ilçe ve beldede çekim yapıldı. Rojava’ya bağlı birçok kurumdan halk projede yerini aldı. İmkansız olan başarıldı. Kurdistan Özgürlük Mücadelesi ve Rêber Apo’nun paradigmasının temeli toplum, kadın özgürlüğü ve doğa. Bu da mücadele tarihinin önemli bir yönü. Dolayısıyla mücadele tarihinin de kadın özgürlüğü, toplum ve doğa ön planda. Görselde de bunları yansıtmak istedik. Koşullara göre sonuç alabileceğimiz en uygun yer Rojavayê Kurdistan’dı. Rojava’nın çoğu düzlük plato ihtiyacımız olan ise dağdı, bu üzücüydü, çünkü PKK’yi dağsız anlatamazdık, dile getiremezdik. PKK’yi anlatabilmek için uygun mekan bulmak zorlayıcıydı. Teknik ile bu sorunları aşmaya çalıştık. Toros ve Zagros dağlarının eteklerinde olan Dicle ve Mezopotamya nehirleri bizim için büyük bir avantajdı, çünkü nehre ihtiyacımız vardı. Farklı yıl ve mekanlara ait olan arşivlerden de faydalandık. Bakurê Kurdistan ve Şam’a ait birkaç görüntü de bulunuyor. Dêrîk, Qamişlo ve Tebqa şehri ile özellikle Koçerat bölgesinde de çekim yaptık.”

BİR HALKIN DİRİLİŞ DESTANI

PKK’nin neden destanlaştırıldığını ise Diyar Hesso, şöyle mizah etti: “Rêber Apo’nun özgürlüğe doğru yürüyüşünün 50. mücadele yılındayız. Rêber Apo’nun mücadelesi, emsali olmayan bir özgürlük yürüyüşüdür. Kırılması, zayıflaması, gerilemesi beklenirken her geçen gün daha da büyüdü, güzelleşti ve bugünlere ulaştı. Sadece Kürt halkı ve Kürdistan için yürütülen bir mücadele değildi. Son dönemler bile göz önünde bulundurulursa enternasyonal bir mücadele düzeyine ulaştı ve dünyaca benimsendi. Amansız bir destan. Olması mümkün olmayan bir destandı. Rêber Apo ve PKK ile insan üstü bir iradeyle gerçekleşti. Özgürlük mücadelesinin yürüttüğü amansız yolculuk, dile getiremeyecek kadar kutsal olan değerlerinden biri de Rojavayê Kurdistan’da zirveleşti. Bu mücadele ancak bir destanla dile getirilebilirdi. Bir halkın dirilişi ve yok olma eşiğine gelen bir halkın tarihi ancak bir destan ile anlatılır. Bu destan diriliş destanıdır.”

İNTİKAM ALAN GERÇEKLİĞE ULAŞTI

PKK Destanı’nın içeriğine kısa kısa değinen Diyar Hesso, şunları dile getirdi: “Rêber Apo’nun da belirttiği gibi PKK’nin çıkışı, basit bir grup veya partinin oluşumu gibi değildi, aksine yeni bir diriliş, ulusun kimliğiydi. Dili yok sayılan, sömürge olan ve yok olmaya mahkum edilen bir halk gerçekliğinden tarihin intikamını alan bir gerçekliğe ulaştı PKK. İnsanlığın dirilişidir PKK. Rêber Apo da her zaman tarihin derinliğini esas alarak toplumu aydınlattı. Toplumun yaşadığı sorunları tarihten kopuk ele almadı. Topluma ışık tuttu.

PKK DESTANI TARİHE IŞIK TUTUYOR

PKK Destanı’da tarihinden günümüze ışık tutuyor. PKK’yi anlayabilmek için tarih anlamak gerekir. PKK’nin çıkışının hangi temellere dayandığını bilmek lazım. Bunun için destanın başlangıcı tarihin başlangıcıyla ele alınıyor. Kadın, doğa ve toplumun kırılması ile tanrıçanın etrafında toplanan toplumun sindirilmesinden başlayan bir destan. Ataerkil zihniyetin hakimleştiği, kadını köleleştirdiği tarihi ele alarak buna karşı gösterilen direngenliği ele alıyor. Tarihte her zaman topluma ve kadına yönelik bir saldırı vardı ve bu saldırıya paralel olarak direnişte sergilendi. Toplumunda her zaman özgürlük ve demokrasi için mücadele eden savaşçılar, fedailerin olduğunu anlatan bir başlangıç ile giriş yapıldı.

KÖLELİKTEN ÖZGÜRLÜĞE DOĞRU

Osmanlı devleti ve Farsların Kurdistan’ı iki parçaya ayırması ve Lozan ile dört parçaya ayrılması ise devamında geliyor. Tabii bu soykırıma karşı verilen mücadele, isyan da anlatılıyor. Kurdistan’ın özgürleşmesi için gerçekleşen isyanlar ve bu isyanların Kürtlerin birlik olmaması nedeniyle bastırıldığını anlatan bölümlerde var. Ölüme mahkum edilen Kürt halkı özellikle Ağrı isyanı ardından bastırılan isyan ruhu sonrası Rêber Apo’nun çıkışı, özgürlük yürüyüşü bastırılan bir halk gerçekliği, bir halkın dirilişi ve kölelikten özgürlüğe doğru yol alan 50 yıllık bir destanı anlatıyor. Rêber Apo’nun çıkışı ile Kurdistan Özgürlük Mücadelesinin öncü şehitleri Haki Karer’den Mazlum Doğan, Xeyrî Durmuş ve Kemal Pir’e kadar anlatılıyor. Silahlı mücadeleden 15 Ağustos Atılımı ve öncüsü Mahsum Korkmaz irdeleniyor. Dönüm noktası olan tüm anlar, yıllar, öncülere dikkat çekiliyor.”
          [album=18029]