Serdem’in çocukluk hayali dağlardı
Kimyasal silah saldırısında şehadete ulaşan Serdem Agirî’nin çocukluk hayalinin dağlar ve gerilla olmak olduğunu belirten annesi Hamdiye Ehmed, “Bir Serdem gitti binlerce Serdem var” diyor.
Kimyasal silah saldırısında şehadete ulaşan Serdem Agirî’nin çocukluk hayalinin dağlar ve gerilla olmak olduğunu belirten annesi Hamdiye Ehmed, “Bir Serdem gitti binlerce Serdem var” diyor.
Türk ordusunun Zap, Metîna ve Avaşîn’deki işgal saldırıları sırasında kimyasal silahlarla şehit edilen 44 gerilladan biri de Serdem Agirî’ydi.
Serdem Agirî (Osman Abdî) Rojavayê Kurdistan’ın Qamişlo kentinde yurtsever bir ailede 15 Ağustos 2002’de doğdu. Ailesinin yurtsever olması ve Rojava Devrimi ile büyümesi Serdem’in PKK’yi tanımasını sağladı. Öz savunma başta olmak üzere birçok çalışmada yer aldı.
Dağ hayalini çocukluk yıllarında kuran Serdem, 2017’de Rojava Devrimi’ne katıldı. Türk ordusunun Rojava’ya işgal saldırılarında büyük bir fedakârlıkla ön cephelerde yer aldı. Serêkaniye’de savaştı. 2020’ye kadar Rojavayê Kurdistan’da aktif bir şekilde halkını ve toprağını savundu.
DAĞLARA GİTMEK İSTEDİ
Çocukluk hayalini gerçekleştirmek için yüzünü Kürdistan dağlarına çevirdi ve hayaline kavuştu. Rojavayê Kurdistan’da olduğu gibi dağlarda da yürütülen savaşın halkın varlığını koruma savaşı olduğunun bilinciyle başarılı bir suikastçı oldu. Tereddütsüz, fedakâr ve emekçi kişiliğiyle her göreve aşkla sarıldı.
EVİN HER KÖŞESİ ANILARIYLA DOLU
Kimyasal silah saldırısında şehit düşen 17 gerillalardan biri olan Serdem Agirî’yi, annesi Hamdiye Ehmed anlattı.
Anne, baba ve kardeşleri, Serdem’in doğdup büyüdüğü Qamişlo’nun Qudurbeg Mahallesi’ndeki o evde yaşıyor. Tek katlı bahçeli bir evde nar ağacı ile boy veren Serdem’in izleri duruyor. Annesi, nar ağacını her gördüğünde, bahçeye her çıktığında Serdem’in hayaliyle ağaca doğru yürüdüğünü söylüyor. Nar ağacının tam köşesinde Serdem’in motoru duruyor. Elbise dolabında elbiseleri durduğu gibi.
Serdem’in fazla fotoğrafının olmamasından yakınıyor annesi Hamdiye Ehmed ve elini Serdem’in fotoğraflarının olduğu albüme uzatıyor, bir bir Serdem’le olan anıları canlanıyor.
EVİN EN SAKİN ÇOCUĞUYDU
Serdem, 10 kardeşin 8’incisiydi. Annesi, çocukluğunu şöyle anlatıyor: “Çocukken sakindi. Kimseye zararı dokunmazdı. Ne aile içerisinde ne de arkadaş çevresinde kimse Serdem’den rahatsızdı. Hırçın bir çocuk değildi, kendi halindeydi. Özellikle kız kardeşiyle iletişimi çok güçlüydü. Aralarındaki bağ güçlüydü. İtiraz etmeyi, hayır demeyi bilmezdi. Kimsenin gönlünü kırmak istemezdi. Arkadaşları Serdem’e çok değer veriyordu. Küçükken farklı bir çocuk olduğunu anlamıştım zaten. Okul hayatında da başarılıydı. Öğretmenlerle arası iyiydi ve her zaman gözde bir öğrenciydi.”
Qamişlo’daki Viam Okulu’nda 6. sınıfa kadar okuyan Serdem’in, ailenin maddi imkânlarının kötü olmasından dolayı okulu bırakıp babası ile çalışmaya başladığını belirten annesi, evin en sakin ve uyumlu çocuğu olduğunu belirtiyor. Anne Hamdiye, şunları söylüyor: “Bana çok bağlıydı. Bir dediğimi iki etmezdi. Serdem’e seslendiğim an kesinlikle yanıma koşardı. Serdem’in çok fazla arkadaşı vardı ve arkadaşlık ilişkileri çok güçlüydü. Bir gün olsun etrafı boş kalmaz her gün bir arkadaşı yanına uğrardı. Mütevazi bir kişiliği vardı. Sevilirdi, çocuktu ama nasıl davranması gerektiğini bilirdi.”
İNTİKAMLARI ALINMALI
Anne Hamdiye, Serdem’in Türk devleti ve KDP iş birliğinde kimyasalla şehit düşürüldüğünü ifade ederek, şunları ekledi: “Evime, yüreğime ateş düştü. Kurdistan halkının başı sağolsun. Bir Serdem gitti, binlerce Serdem var. Serdem ve arkadaşlarının intikamı alınmalı.”