YPJ Sözcüsü: Terör saldırılarına mutlaka karşılık verilecek

Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Ruksen Mihemed, Türk devletinin saldırıları için “terör saldırısı” diyerek, “Meşru savunma temelinde mutlaka karşılık verilecektir” vurgusunda bulundu.

İşgalci Türk ordusu, özellikle 5 Ekim’den bu yana Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi’ne yönelik saldırılarını boyutlandırırken, sivil alt yapılar ve yerleşim yerlerine yönelik saldırılarda 8’i sivil 15 kişi şehit düştü.

Kadın Savunma Birlikleri (YPJ) Sözcüsü Ruksen Mihemed, işgalci Türk ordusunun Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi’ne dönük gerçekleştirdiği saldırılar ilişkin ANF’ye konuştu.

KÜRT SOYKIRIMI TAMAMLANMAK İSTENİYOR

Türk devletinin, bölgeye dönük saldırıları açıkça uluslararası kanunlarının ihlal olduğunu dile getiren Ruksen Mihemed, şunları ifade etti:

“Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırılar Perşembe gününden bu yana sürüyor. 30’dan fazla keşif ve savaş uçağı hareketliliği yaşanıyor. Sivil yerleşim yerleri hedef alınıyor, bölgenin alt yapısı enerji kaynakları dolayısıyla elektrik santralleri, su ve petrol istasyonları, hastaneler vuruldu. Halkın hizmetine sunulan merkezler ve halkın birebir içinde yer aldığı kurum ve kuruluşlar bombalandı.  Bu saldırılarla insanlığa karşı savaş suçu işleniyor. Türk devletinin şu an başlatmış olduğu saldırılar uluslararası kanunlara karşı bir savaştır, kanunlar çiğneniyor. Bir ülkenin sınırlarını çiğnemek, terör saldırılarında bulunmak, sivilleri hedef almak, alt yapısını hedef almak savaş suçudur. Kuzey ve Doğu Suriye’de vahşi saldırılar gerçekleşiyor. Türk devletinin, Ankara eylemini gerekçe göstererek saldırması gerçek dışı bir gerekçedir. Türk devletinin saldırıları terör saldırısıdır. Türk devletinin tarihi, katliam, soykırım üzerinden kurulan bir tarihtir. Kanlı Osmanlı tarihinin devamıdır. Gêliyê Zilan, Ermeni, Çerkes, Arap halkına dönük katliamlar günümüze de yansıması Kuzey ve Doğu Suriye üzerinden gerçekleşiyor, tekrarlanıyor. Bu saldırılar geniş bir konsepte bağlı saldırılardır, soykırım saldırısıdır. Faşist AKP-MHP ittifakının, Kürt halkına karşı saldırıları hiçbir zaman durmadı. Çünkü esas hedefleri Kürt soykırımını tamamlamak, Kürt halkını ortadan kaldırmaktır. Ayrıca bölgede yaşayan halklara dönük de bir katliam, soykırım saldırılarıdır. Türk devleti saldırıları halka dönük soykırım anlamanı taşımasının yanı sıra Türkiye’deki siyasi, ekonomik, toplumsal krizi ört pas etmek için dışa dönük saldırılar gerçekleştiriyor.”

TÜRK DEVLETİ ÇARESİZ VE GÜÇSÜZ

Türk devletinin bu saldırılarla “diktatörlüğünü devam ettirmek” istediğini belirten Ruksen Mihemed, şöyle devam etti:

“Ve Türkiye halkına ayakta, güçlü ve iradeli olduğu mesajını vermek istiyor. Ama Türk devletinin içinde bulunduğu durum çaresizliğini, güçsüzlüğü gösteriyor. Bu şekilde Türkiye halkının gözünü boyamaya çalışıyor. Bu saldırılarla sadece alt yapı ve enerji kaynakları hedef alınmıyor, toplumsal yapıya dönük bir saldırı gerçekleştiriliyor, demokratik model, halkların ortak yaşamını, ortak iradesini, halkların kardeşliğini ve halkların Özerk Yönetimi hedef alıyor. Çünkü Türk devletinin lügatinde demokrasi kavramı yerine savaş, katliam, soykırım bulunmakta. Dolayısıyla demokrasi, eşitlik, adalet, barış ve kardeşlikten yana olan halka saldırıyor’’

ULUSLARARASI GÜÇLER SAVAŞ SUÇUNA ORTAK OLUYOR

Uluslararası güçlerin Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi halklarına dönük gerçekleşen saldırılara karşı sessizliğine dikkat çeken Ruksen Mihemed konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Türk devletinin savaş suçu olan saldırlar dünyanın gözleri önünde gerçekleşiyor. Fakat bu saldırılara Birleşmiş Milletler, İnsan haklarını savunan kurum ve kuruluşlar, uluslararası güçler sessiz kalıyor, göz yumuyor. Göz yummak, sessiz kalmak, tavır sergilememek savaş suçlarına ortak olmak demektir. Uluslararası güçler bu saldırılara karşı tarafını belirlemeli, tavrını ortaya koymalı. Koalisyon ve Rus güçleri de bölgede bulunuyor. Savaş suçlarını gözleriyle görmelerine, şahit olmalarına rağmen tutumlarında oldukça çekinden kaldılar. Anlaşılan o ki Türk devletine hava sahası açılmış ve sivillere dönük saldırılara onay verilmiştir. Türk devletine hava sahasını açmak, saldırılara göz yummak saldırılara ortak olmaktır. Koalisyon ve Rus güçleri sert bir tavır almaları gerekiyor. Çünkü bölge halkı yıllardır DAİŞ terörüne karşı savaşıyor. DAİŞ’e karşı terörle mücadele yüzbinlerce evladını şehit verdi. Kuzey ve Doğu Suriye’de tüm insanlık için savaş verildi, tüm insanlık korundu ve savunuldu. İnsanlığın ahlaki değerleri korundu. Tüm güçler insan hakları kanunlarını koruduğunu dile getiriyor ama asıl bu kanunlar bölgede korundu, bölge halkı insan haklarını savundu. Dolayısıyla savunulması, korunması gerekilen Kuzey ve Doğu Suriye halklarıdır.’’

DEVRİMCİ HALK SAVAŞIYLA DİRENİŞ YÜKSELECEK

Kadın Savunma Birlikleri olarak görev ve sorumluluklarını yerine getireceklerini, Devrimci Halk Savaşı dahilinde halkla omuz omuza saldırılara göğüs gereceklerini kaydeden Ruksen Mihemed, şöyle noktaladı: ‘‘ Halkımızın güvenliği, bölgemizin istikrarı temel görev ve sorumluluğumuzdur. Bu saldırılara karşı tutumsuz, tavırsız kalmayacağız. Halkımıza karşı gerçekleştirilmek istenen katliama karşı sert bir tavrımız olacak, direniş yükselecektir. Jin Jiyan Azadî, özgür yaşam, eşitlik ve demokrasi felsefesiyle örülen direniş devam edecek. Gücümüz, irademiz, öz güvenimiz, iddiamız yaşam felsefemizin sonucudur. Hiçbir güç, saldırı geri adım atmamıza neden olmaz, irademizi, gücümüzü kıramaz. Çünkü gücümüzün kaynağı halkın direniş ve iradesidir. Şehit yoldaşlarımızın mirasını sırtlanacağız ve kanları asla yerde kalmayacak. Bu irade, kararlılık, yaşam mücadelemiz düşmanı pişman edecek. Saldırıların şiddeti önemli değil mutlaka bu saldırılara karşılık verilecektir.

HALKIN DİRENİŞİ TÜM ALANLARA YAYILMALI

Halkımız, saldırıların ilk gününde alanlara akarak bu davanın, toprakların, şehitlerin miraslarının sahibi olduklarını bir kez daha ispatladılar. Kuzey ve Doğu Suriye halklarının mücadelesi, direnişi her alana yayılmalı. Kadınlar ve gençler, Kadın ve Halkların Devrimi’ne sahip çıkmalı. Demokratik güçler ve halkların dostları daha aktif olmalı, devrime daha güçlü sahip çıkmalı. Rojava Devrimi’ne birlikte sahip çıkmalıyız.’’