Barış: Halk Abdullah Öcalan’ın özgürlüğünü istiyor

Yeşil Sol Parti Amed adaylarından Azad Barış, halkın duyarlılık, bilinç ve sorgulayıcılığının ileri düzeyde olduğunu belirterek, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ve büyük barış talebine dikkat çekti.

Yeşil Sol Parti Amed adaylarından Azad Barış, 14 Mayıs seçim çalışmaları kapsamında sahada karşılaştıkları halkın taleplerine ilişkin konuşarak, “Halkımız, Sayın Öcalan’ı sahici bir şekilde sahiplenmeyi bekliyor. Halk, Sayın Öcalan ile ilgili ne düşündüğümüzü sorguluyor. ‘Ne yapacaksınız?’ diyor. Şimdi kalkıp ‘Tecride karşıyım’ demekle olmuyor maalesef. Çok daha ilkesel bir tutum koymamız bekleniyor” dedi.


Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi’nin (Yeşil Sol Parti) Amed 10. sıra adayı Azad Barış, sahada yürüttükleri çalışmalar sırasında halkın kendilerinden beklentilerine ilişkin ANF’ye konuştu. Halkın kendilerinden çok daha ileride olduğunu belirten Barış, Kürt halkının değerleri sahiplenme, bölge yorumları, Türkiye'deki siyaseti okumaları ve dünyayla kurdukları ilişkilerinin epey sahici olduğunu söyledi. Barış, kitlelerinin olgusal veriler üzerinden değerlendirme yapacak kadar birikiminin ve siyasi davranışlarının olduğunu kaydetti.

HALKIN SORGULAMASI ÇOK KIYMETLİ

Sahada siyasi iktidara yönelik inanılmaz bir öfkenin olduğunu ifade eden Barış, şöyle devam etti: “Bizlere de kendilerine dokunamadığımızdan dolayı bir burukluk var. Dolayısıyla tüm bunların sorgulamasını yapmaları benim için şok edici bir şey. Aslında çok da haklı bir sorgulama bence. Yani halkın sorgulama yetisinin oluşmuş ve gelişmiş olması, sosyolog kimliğiyle de değerlendirdiğimde çok kıymetli bir yerde duruyor. Değerlerini ne pahasına olursa olsun sahiplenme saikiyle hareket ediyorlar. En çok benim dikkatimi çeken bu oldu.”

HALK CESURCA HAREKET EDİYOR

Siyasal iktidarın halklar üzerinden büyük bir korku imparatorluğu yarattığını ve aslında siyaset yapıcıların da büyük bir kısmının bundan etkilendiğini gözlemlediğini vurgulayan Barış, şunları dile getirdi: “Ama halka geldiğimizde bunun tam tersini de görüyoruz. İnsanlar artık bu sistemin değişmesini istiyor, dolayısıyla daha cesur hareket ediyor. Bu 20 yıllık iktidarın halka dayatmaları sonucunda ortaya çıkan çoklu kriz hakikati ve yönetememe hali, halkta artık bu sistemin değişmesi duygusuna neden olmuş. Sadece Erdoğan ve ortağı değil, devlet yapısının tamamı bir sosyal kurgu olarak artık toplumu kapsamadığına, toplumu temsil etmediğine ve topluma vereceği hiçbir şeylerinin kalmadığına dair çok önemli bir inanç var. Dolayısıyla da orada oluşan bir öfke var.

BIÇAK KEMİĞE DAYANDI

Toplum dönüştürücü bir güç olduğumuzu biliyor ama siyaset yapıcıları olarak biz bunu geç idrak ediyoruz. Halk bunun farkında. ‘Ben istersem değiştiririm’ diyor. Öyle bir inanç görüyorum ben halkta. Bizim yapmamız gerekenin şu olduğunu düşünüyorum; 2015 yılından sonra HDP ve sivil toplum üzerindeki baskılar Kürt düşmanlığı konseptiyle devam etti. Bu konsept halkta ‘Artık yeter!’ dedirtiyor. Yani bıçak kemiğe dayandı. Bundan sonra da bizim bir şeyler yapmamız gerekiyor. Şimdi bizim yapmamız gereken şu; bu öfkeyi yapıcı bir dönüşüme, güce kavuşturmamız lazım. Eğer böyle bir evreye geçersek pasif de olsa bir dönüşümü sağlamış oluyor. Gramsci buna ‘pasif devrim’ diyor. Yani bu seçimler o anlamda çok kıymetli.”

Sahada yürüttükleri seçim çalışmaları kapsamında temas kurdukları insanların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve fiziki özgürlüğünün sağlanması yönünde yoğun taleplerinin olduğunu aktaran Barış, şunları paylaştı: “Tecrit meselesinin, sadece Sayın Abdullah Öcalan'ı kapsayan bir tecrit olmadığını halk da biliyor. Abdullah Öcalan'ın özelinde tecridin kendisi aslında devletin bir düsturu haline geldi. Şimdi bunu bir mefhum olarak ele aldığımızda yavaş yavaş toplumun tamamı tecride alınmış oldu. Şimdi de Türkiye bir tecrit içinde. Hem dünya tarafında tecrit ediliyor hem de siyasal rejimin kendisi bütün toplumu tecride almış durumda. Halkımız, Sayın Abdullah Öcalan’ı sahici bir şekilde sahiplenmeyi bekliyor. Halk, Abdullah Öcalan ile ilgili ne düşündüğümüzü sorguluyor. ‘Ne yapacaksınız?’ diyor. Şimdi kalkıp ‘Tecride karşıyım’ demekle olmuyor maalesef. Çok daha ilkesel bir tutum koymamız bekleniyor.”

EV HAPSİ DEĞİL, ÖZGÜRLÜĞÜ İSTENİYOR

Halkın, seçimlerin kazanılmasından sonra tecrit sorununun gündeme gelmesini isteyen bir tavır içerisinde olduğunu söyleyen Barış, şöyle konuştu: “Seçimler kazanıldıktan sonra tecrit sorununu gündeme getirip kalıcı bir çözüm için neler yapacağımız soruluyor bize. ‘Sayın Abdullah Öcalan'ın deyip mi geçeceksiniz? Ev hapsi mi? Ne hapsi?’ diyorlar. Bunu da gizlice söylemiyorlar. Çok net söylüyor. Bizim esas projelerimizden biri, büyük barış projesi olmak zorundadır. Büyük barış da Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü ile sağlanır. Dolayısıyla bırakalım onun üzerindeki tecridi, özgür bırakılmasını talep edeceğiz. Bizim gerçek talebimiz budur. Bunu özgür, demokratik, ortak bir vatanda yaşama projesinin bir adımı olarak görüyoruz. Pozitif barış lazım bizlere. Tecridin kaldırılması, hayır görüşmelerin başlanması elbette önemlidir ama nihayetinde özgür koşullarının sağlanması gerekir. Bir kere uluslararası hukuk normlarına aykırı bir şeydir mevcut durum. Çoktan serbest bırakılması gereken önemli bir düşünürden ve önemli bir siyasi aktörden bahsediyoruz.”