Senatör Sommaruga: 14 Mayıs’ta Erdoğan siyaset sahnesinden çıkarılmalı

İsviçre Devlet Konseyi Üyesi Senatör Carlo Sommaruga, Erdoğan’ın 14 Mayıs’ta siyaset sahnesinden çıkarılıp tarihe gönderilmesi gerektiğini ifade ederek, Yeşil Sol Parti’yi destekleme çağrısında bulundu.

14 Mayıs seçimlerine saatler kala uluslararası alandan Yeşil Sol Parti’ye destek çağrıları gelmeye devam ediyor. Serkan Demirel’in sorularını yanıtlayan İsviçre Devlet Konseyi Üyesi Senatör Carlo Sommaruga, Erdoğan’ın siyaset sahnesinden çıkarılıp tarihe karışması için Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nu, milletvekilliği seçimlerinde ise Yeşil Sol Parti’yi destekleme çağrısında bulundu.

14 Mayıs seçimlerinin uluslararası ilişkiler açısından da büyük bir öneme sahip olduğunu ifade eden Sommaruga, “Irak’ta uluslararası hukuku ihlal eden, Suriye’de Kürtlere karşı etnik temizlik yaparak ve savaş suçu işleyerek varlığını sürdüren ve Ermenistan topraklarını işgal eden Azerbaycan’a destek veren, demokrasinin temel değerlerini yok sayan bir Türkiye ile karşıya karşıyayız. Dolayısıyla, Türkiye’nin uluslararası hukuka, BM Şartı’na ve insan haklarına saygı ilkelerine ve her şeyden önce ister içte ister uluslararası alanda olsun diyalog dinamiğine geri dönmesi elzemdir” dedi.

‘ERDOĞAN İKTİDARI DÖNEMİNDE DEMOKRASİNİN TEMEL DEĞERLERİ ZEDELENDİ’

Hem Türkiye’deki muhalefet hem de Avrupalı birçok siyasetçi 14 Mayıs’ta Türkiye’de gerçekleşecek cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimlerinin tarihsel bir öneme sahip olduğunu ifade ediyor. Siz bu seçimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ben, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü ve insan haklarına saygı değerlerinin; anayasamızın, iktidarın kullanılmasının ve kurumların işleyişinin merkezinde yer aldığı ülkede yaşıyorum.

Erdoğan Cumhurbaşkanı olmasından bu yana, hatta Başbakan olduğu dönemde bile, bu değerlerin tümü Türk hükümeti tarafından zedelendi.  

İsviçreli bir parlamenter olarak ve bunun ötesinde çok uzun süreden beridir bütün Kurdistan halkıyla dayanışma içerisindeyim. Ama özellikle Türkiye’de olup bitenleri yakından takip ediyorum. Türkiye’deki Kürt halkının durumunun, son yıllarda özellikle liderlerinin, sosyal hareketlerinin ve Kürtleri temsil eden siyasi partilerin temsilcilerinin tutuklanmasıyla büyük ölçüde kötüleştiğini görmekteyiz.

‘14 MAYIS SEÇİMLERİ KÖKLÜ BİR YÖN DEĞİŞİKLİĞİ AÇISINDAN ÖNEMLİDİR’

Dolaysıyla benim bakış açıma göre, bu seçimler bir yön değişikliği ve Türkiye’nin kurumsal bir işleyişe sahip bir siyasi yönetime, yani demokrasinin temel değerlerine, hukukun üstünlüğüne ve insan haklarına saygılı bir iradeye sahip bir yargı, yürütme ve parlamentoya geri dönmesi sağlamak için bu seçimler önemli bir faktördür. Yine bu seçimler, Kürt halkı ve temsilcileriyle, her bir vatandaşın siyasi sürece entegrasyonu ve kendi değerlerine, kimliğine, diline ve kültürüne saygı gösterilmesini esas alan bir siyasi diyalog başlatma imkânı sunmaktadır.

‘ERDOĞAN REJİMİ DEMOKRASİ KILIFININ ARKASINA SAKLANMIŞ YARI BİR DİKTATÖRLÜKTÜR’

Sizin de dediğiniz gibi 20 yıldan fazladır Türkiye’yi Erdoğan yönetiyor. Bu anlamda, Erdoğan rejimini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan rejimi sözde demokrasi kılıfının arkasına saklanan otokratik bir rejimdir. Son seçimlerde rejim bu örtüyü kendisine demokratik meşrutiyet kazandırmak için kullandı. Başka ülkelerde buna “democrature” denebilir, yani biçimsel bir demokrasi şeklini alan bir diktatörlük. Bu durum çok sorunludur çünkü tüm yetkileri cumhurbaşkanının elinde toplamaktadır. Bugün ordu, parlamento ve yargı tamamen tek bir kişiye, cumhurbaşkanına bağlı. Dolayısıyla bu sistem, demokrasi olmayan Putin, Kazakistan ya da Çin sistemlerinden çok da farklı değil.

‘ÜLKEDEKİ BÜTÜN AZINLIKLARIN AKIBETİ KONUSUNDA SON DERECE ENDİŞELİYİM’

Türkiye tarihsel olarak demokratik değerler dünyasının bir parçası olmuştur. Avrupa Konseyi üyesidir ve bu nedenle Avrupa İnsan Hakları Şartı'na tabidir. Aynı zamanda NATO üyesidir. Bu nedenle Erdoğan’ın demokrasiye verdiği zararlardan büyük endişe duyuyorum. Her şeyden önce ülkedeki azınlıkların, dini, kültürel ya da sosyal azınlıkların akıbeti konusunda son derece endişeliyim, çünkü marjinalize edilmiş durumdalar.

‘14 MAYIS SEÇİMLERİ ULUSLARARASI İLİŞKİLER AÇISINDAN DA BÜYÜK BİR ÖNEME SAHİP’

Bu seçimlerin uluslararası boyutta da bir öneminin var olduğunu demek istiyorsunuz?

Bu seçimler Türk ve Kürt siyasi hayatının merkezi unsuru olmalıdır. Türk vatandaşlarının kendi kaderlerini belirlemelerinin onların elinde olduğuna inanıyorum, ancak bu seçimin doğru olabilmesi için seçimlere hile karıştırılmaması gerekir. Herhangi bir manipülasyon girişimini önlemek için ve Erdoğan iktidarının bu yöndeki her türlü girişimini teşhir için gözlemciler hazır bulunmalıdır. Bunun Türkiye’nin demokratik geleceği ve tüm vatandaşların kapsayacağı geleceği için son derece önemli olduğunu düşünüyorum.

Ancak elbette bu seçimler uluslararası ilişkiler açısından da önemlidir. Türkiye’nin eski başbakanı “sınırlarda sıfır sorun” olması gerektiğini beyan ettiği hatırlanmalıdır. Ancak AKP ve Erdoğan iktidarı döneminde uluslararası sorunlar katlanarak arttı. Her şeyden önce Avrupa Birliği ile gerilim yaşandı. Avrupa’ya baskı yapmak için mülteci meselesi üzerinden sürekli şantaj yapıldı. Sorunları diyalogla çözmek varken, yöntem bu olmamalıydı.

‘TÜRKİYE IRAK’TAKİ VARLIĞIYLA ULUSLARARASI HUKUKU İHLAL EDİYOR’

Buna ek olarak, Türkiye’nin Irak’taki yasadışı varlığı meselesi de var. Kısa bir süre önce Iraklı yetkililer Türkiye’den Irak topraklarındaki askerlerini çekmesini istedi, ancak Türkiye bunu yapmayı reddediyor, ki bu da uluslararası hukukun ihlali anlamına geliyor.

‘TÜRKİYE KÜRTLERE KARŞI ETNİK TEMİZLİK YAPARAK SURİYE’DE VARLIĞINI SÜRDÜRÜYOR’

Türkiye aynı zamanda Suriye’de de uluslararası hukuku ihlal ederek, savaş suçları işleyerek ve özellikle de Suriye’de yaşayan Kürtlere karşı etnik temizlik yaparak varlığını sürdürmektedir. Bu, bir taraftan NATO’da yer alırken, diğer taraftan yüksek gerilimli ortamda Rusya ile flört eden, hatta Rus silahları satın almaya çalışan Türkiye açısından anlaşılmaz bir tutumdur.

Son olarak Türkiye’nin uluslararası hukuku ihlal ederek Ermeni topraklarını işgal eden Azerbaycan’a askeri destek vermeye devam ettiğini belirtmek isterim. Dolayısıyla, Türkiye’nin uluslararası hukuka, BM Şartı’na ve insan haklarına saygı ilkelerine ve her şeyden önce ister iç ister uluslararası alanda olsun diyalog dinamiğine geri dönmesi elzemdir.

‘TARİH ERDOĞAN’IN BÜTÜN SAVAŞLARI KENDİ İKTİDARI İÇİN KULLANDIĞINI GÖSTERDİ’

Erdoğan’ın Ukrayna savaşını kullanarak Kürtlere karşı saldırılarını artırdığına tanıklık ettik. Bu noktada ne demek istersiniz?

Her halükârda, tarihin Erdoğan’ın savaşı genel olarak ulusal bütünlük yaratmak için bir araç olarak kullandığını gösterdiğini söyleyebiliriz. Sözde ‘Kürt teröristlere’ karşı olduğu iddia edilen bu savaş, aynı zamanda Türkiye topraklarında meydana gelen ve sorumluğu Kürt dünyasından aktörlere atfedilen saldırılarla doluydu.

Bu suçlardan nihai olarak kimin kazançlı çıktığını kendimize sorabilirsek, kesinlikle Kürt toplumu ve Kürt hareketi değil, daha ziyade mevcut iktidardaki güçler kazançlı çıktı. Elbette bugün tansiyon Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırganlığına odaklanmış durumda ve Türkiye’nin de buğdayla ilgili müzakerelere kenarından köşesinden katıldığı bir dönemdeyiz. Dolayısıyla Türkiye uluslararası sahnede bir şekilde oynadığı olumlu bu rolden faydalanarak, Suriye’deki Kürtlere ve aynı zamanda Irak’taki Kürtlere karşı daha fazla baskı uyguluyor ve saldırıyor.

‘BÜTÜNLEŞMEYİ MÜMKÜN KILAN YEŞİL SOL PARTİ’Yİ DESTEKLEYİN’

Seçimlere geri dönersek, kapatılma davasıyla karşı karşıya olan HDP, bu seçimlere Yeşil Sol Parti adı altında girecek. Bu partinin bu seçimlerde kilit bir rol oynayacağı söyleniyor. Bu durumu siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu seçimlerde dikkate alınması gereken iki önemli unsur olduğunu düşünüyorum. Cumhurbaşkanlığı seçimleri söz konusu olduğunda, bugün Türkiye’de ilk turda mevcut cumhurbaşkanı olmayan adayın lehine bir çoğunluk sağlamak için her şeyi yapmak çok önemlidir. Bu büyük bir meydan okuma ve Türkiye’deki tüm ilerici Türk ve Kürt dostlarımı seferber olmaya ve cumhurbaşkanlığı düzeyinde bir alternatif için gidip oy vermeye davet ediyorum. Mevcut cumhurbaşkanı yerine geçme şansı en yüksek olan adaya oy vermek ve oyları birinci ya da ikinci turda seçilme şansı olmayan adaylara dağıtmamak önemlidir. Bu anlamda Cumhurbaşkanlığı seçimlerine odaklanmak önemlidir.

Parlamento seçimlerine gelince, herkesin; Kürtlerin, ilerici Türklerin, sosyal ve siyasi güçlerin kitlesel olarak bu seçimlere katılması önemlidir. Katılım gereklidir, çünkü her ne kadar güç cumhurbaşkanlığı elinde merkezileşmiş olsa da ülkenin ve parlamentodaki farklı siyasi güçlerin temsiliyetini yeniden tesis etmek önemlidir. Bu nedenle herkesi ister şehirlerde ister kırsal kesimde ya da ülkenin farklı bölgelerinde olsun, Türkiye’deki tüm ilerici kesimleri bütünleştirmeyi mümkün kılan HDP’yi (Yeşil Sol Parti’yi) desteklemeye davet ediyorum.

‘ERDOĞAN’IN MANİPÜLASYONLARINA KARŞI SIKI BİR KONTROL GEREKLİDİR’

Bu seçimlerin demokratik ve özgür bir ortamda gerçekleşeceğini düşünüyor musunuz?

Kâğıt üzerinde evet. Bunun gerçeklikte olması gerekir. Bunun gerçekleşmesi için gözlemcilerin seçim bölgelerine gitmesine izin verilmesi ve onların oradaki varlığıyla manipülasyonun önlenmesi şarttır. Bu seçimlerin daha iyi koşullar altında gerçekleşmesini umuyorum. Belediye seçimlerinde gördük ki, farklı siyasi perspektiflere sahip olsalar bile AKP dışındaki partilerin temsilcileri bir araya gelerek Ankara’da veya İstanbul’da seçimleri kazandı. Dolayısıyla bu seçimlerin de doğru temelde gerçekleştirilebileceğini umabiliriz. Ancak mevcut cumhurbaşkanlığı makamının ve AKP’nin çok sık bir şekilde sonuçları manipüle etmesi göz önüne alındığında, bu seçimlerde sıkı bir kontrol gereklidir.

‘14 MAYIS’TA ERDOĞAN SİYASET SAHNESİNDEN ÇIKARILMALI’

Son olarak seçimlere yönelik bir mesajınız veya çağrınız var mı?

Herkesi bana değişim için önemli görünen cumhurbaşkanı adayını desteklemeye ve Erdoğan'ın gündem olmaktan çıkıp tarihe karışmasını sağlamaya davet ediyorum. Bence oyları dağıtmak yerine değişim için her türlü şansa sahip olan adayın arkasında birleşmeliyiz.

Parlamento seçimlerine gelince, bugün bence Kürt toplumunun yanı sıra ilerici nüfusun da ortak bir dinamik içinde kendilerini ifade etmelerine olanak tanıyan parti olan HDP’ye (Yeşil Sol Parti) oy vermenizi şiddetle tavsiye ediyorum. Umarım bu seçimler ve HDP’nin parlamentoda dahil olmak üzere güçlenmesiyle, Selahattin Demirtaş da dahil olmak üzere HDP üyesi olan ve siyasi olarak mahkûm edilen herkesin serbest bırakılmasını sağlayabiliriz.