1992 yılında Türk devletinin köy yakma faili meçhul ve göçertme politikalarından kaçarak Niğde’ye göç etmek zorunda kaldı. Yıllar sonra babası ile Maxmur Mülteci Kampında bir araya gelmeyi başardı.
ANF
MAXMUR
Pazartesi, 22 Haziran 2015, 14:28
1992 yılında Türk devletinin köy yakma faili meçhul ve göçertme politikalarından kaçarak Niğde’ye göç etmek zorunda kaldı. Yıllar sonra babası ile Maxmur Mülteci Kampında bir araya gelmeyi başardı.
Türk devletinin faşist uygulamalarının zirve yaptığı 1992 yılında 4 yaşındayken mültecilik hayatına başlayan Nihat Tekin, kendi gibi devlet terörü mağduru Kuzey Kürdistanlıların yaşadığı Şehit Rüstem Cudi mülteci kampında öğretmenlik yapıyor. Kendi ihtiyaçlarını öz imkanları ile sağlamayı esas alan kampın eğitim düzeyi oldukça yüksek. İngilizce’nin gelecek yıllarda kampta yetişen tüm gençler için bir ihtiyaç olacağından hareketle çeviri çalışmasına başlayan İngilizce öğretmeni Nihat Tekin, günlük kullanım için İngilizce Kürtçe el kitabı hazırladı. Çalışmalarına Kürtçe İngilizce sözlük çalışması ile devam eden Tekin, sabahları okulda öğretmenlik yaptıktan sonra kalan zamanını yeni hazırladığı kitaplara ayırıyor.
Tüm gayretlerine rağmen mültecilik koşullarından kaynaklı olarak kısıtlı bir gelirle kitap basmanın zorlukları olduğunu dile getiren genç yazar; “öncelikli ihtiyaç okul kitapları olduğu için az sayıda basımı yapılabildi. Maliyetlerden kaynaklı olarak bu tür kitaplar ikinci sırada kaldı. Bir kısmı da durduruldu” dedi. Eğitim görenlerin ihtiyaçlarını esas aldığını dile getiren Tekin öykü ve hikaye kitaplarını da İngilizceye tercüme ederek bu noktadaki boşluğu doldurmaya çalışıyor.
PDK’NİN TAVRI KAMPI AÇIK HAVA HAPİSHANESİNE ÇEVİRİYOR
Maxmur koşullarında yaşamanın bir irade meselesi olduğuna dikkat çeken Tekin, kamptaki yaşamın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a ve O’nun felsefesine inançla sağlandığına dikkat çekti. PDK ile ilişkilerin her bozuluşunda kampa yönelik baskıların da arttığına vurgu yapan Nihat Tekin; “Maxmur kampında yaşam özellikle de PDK ile ilişilerin bozulduğu zamanlarda kendimizi bir açık hava hapishanesinde hissediyoruz” dedi.