Birleşmiş Milletler (BM) üyesi ülkeler tarafından 2015 yılında belirlenen ve 193 ülkenin imzaladığı Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında 2030’a kadar tüm gençler ile yetişkin kadın ve erkeklerin önemli bir kısmının okuma-yazma ve hesaplama bilmesi de bulunuyordu.
Halen 7,5 milyarlık dünya nüfusunun 760 milyonunun okuma-yazma bilmediği tahmin edilirken, bu rakam sadece yetişkinleri kapsıyor. Bu da, neredeyse her beş yetişkinden birinin okuma-yazma bilmediği ve okul eğitimini hiç ya da çok az aldığı anlamına geliyor.
Buna rağmen 1990-2014 yılları arasında okuma-yazma öğrenme oranlarında ciddi bir iyileşme sağlandığı görülürken, okuma-yazma bilmeyenlerin özellikle dünyanın yoksul ülkelerinde yoğun olduğu görülüyor.
UNESCO’nun 2016 Haziran ayındaki son verilerine göre, 1990-2014 yılları arasındaki iyileşmelere rağmen halen 16 ülkede okuma-yazma bilmeyen yetişkinlerin oranı yüzde 50’nin üzerinde. Orta Afrika Cumhuriyeti, Afganistan, Bénin, Burkina Faso, Çad, Fildişi Sahili, Etiyopya, Gine, Haiti, Mali, Liberya, Moritanya, Nijer, Senegal, Sierra Leone ve Güney Sudan’da toplumun büyük çoğunluğu bu durumda.
TOPLAM 1 MİLYARI AŞKIN KİŞİ OKUMA-YAZMA BİLMİYOR
1990 yılında 15 yaş altı çocuklarda okuma-yazmayı yeterli düzeyde bilme oranı yüzde 83,3 iken, bu oran 2014’te yüzde 90,6’ya yükseldi. Rakamsal olarak ise 263 milyon çocuğun okur-yazar olmadığı tahmin eidliyor.
15 yaş ve üstü bireylerde ise bu oran yüzde 75,9’dan yüzde 85,3’e kadar çıksa da, halen 758 milyon yetişkin birey okuma-yazma bilmiyor.
Özellikle iç savaşların veya ekonomik krizlerin devam ettiği Afganistan, Mali, Gine, Fildişi Sahili, Orta Afrika Cumhuriyeti ve Güney Sudan gibi ülkelerde 15 yaş altı çocuklarda dahi okuma-yazma oranı yüzde 50’nin altında kalıyor.
EN ÖNEMLİ BAŞARI KUZEY AFRİKA ÜLKELERİNDE SAĞLANDI
Bu olumsuz göstergelere rağmen dünyanın bazı bölgelerinde kaydedilen ilerlemeler de gözden kaçmıyor. Yine UNESCO verilerine göre Kuzey Afrika ülkelerinde yetişkinler arasındaki okuma-yazma oranı yüzde 47’den yüzde 77’ye kadar yükseldi. Güney Asya’da 1990 yılında yüzde 47 olan okuma-yazma oranı 2014’te yüzde 70’e, Batı Asya ülkelerinde ise yüzde 72’den yüzde 90’a kadar çıktı. Uzak Doğu ülkelerinde ise bu oran yüzde 79’dan yüzde 96’ya yükseldi.
1990 yılında Kuzey Afrika’daki 15-24 yaş arası gençlerde yüzde 68 olan okuma-yazma oranı yüzde 95 gibi yüksek bir orana yükseltilebilirken, Güney Asya’da bu oranın yüzde 60’dan yüzde 87’ye çıkması başarıldı.
Okuma-yazma oranlarının yüzde 99’un üzerinde olduğu ilk üç ülke arasında sosyalizmle yönetilen Küba ile eski Sovyetler Birliği üyesi Ermenistan’ın olması dikkat çekiyor.
112 ÜLKEDE GENÇLER ARASINDA CİNSİYET EŞİTLİĞİ SAĞLANABİLDİ
Aynı verilere göre, kadın ve erkek gençler arasındaki okuma-yazma oranları birbirine yakın ülkelerin sayısı ise halen oldukça az.
2014 itibariyle sadece verilerine ulaşılabilen 158 ülkeden 112’sinde okuma-yazma oranları genç kadın ve erkekler ile kız ve erkek çocukları arasında aynı oranlardaydı.
OKUMA-YAZMA BİLMEYENLERİN ÜÇTE İKİSİ KADINLAR
Yine okuma-yazma bilmeyen yetişkin bireylerin yüzde 63’ü kadınlardan oluşurken, bu sorun özellikle güney ve doğu Asya ülkeleriyle Sahra Altı Afrikası ülkelerinde devam ediyor. Bu ülkelerde 15 yaş üstü kadınlarda okur-yazarlık oranı erkeklere oranla dörtte bir daha az. Dünya genelinde ise bu fark yüzde 9 civarında.
Doğu, güney ve batı Asya ülkelerinde ise sadece gençler ve çocuklar arasında kadın-erkek okuma-yazma oranları birbiriyle neredeyse aynı.
Kafkasya, Orta Asya, Latin Amerika’nın gelişmiş ‘bölgeleri’, Karayipler gibi birçok bölgede ise kadın-erkek okuma-yazma bilme oranları birbiriyle aynı düzeyde seyrediyor.
Son 50 yılda gençler arasında kadın ve erkeklerin okur-yazarlık oranları arasındaki farkın düşürülmesinde en önemli başarı düzeyi ise, Kamboçya, Eritre, Libya, Ruanda ve Tunus’ta sağlandı.
UNESCO’nun 2030 yılına kadar tüm çocuk ve gençlerin okur-yazar olmasını sağlamaya yönelik programına dahil edilen öncelikler arasında yeni yaklaşımların geliştirilmesi bulunuyor. CapED adlı eğitim kapasitelerini güçlendirmeye yönelik program kapsamında BM üyesi ülkelerin eğitim reformlarını hızlandırma hedefleniyor. Bunun gerçekleştirilebilmesi için de kalifiye öğretmen yetiştirilmesi, öğrencilerin teknik ve mesleki eğitimlere erişiminin sağlanmasına ağırlık veriliyor.