'Çocuk cezaevleri kapatılmalı'

Avukat Cansu Demir, sağlık koşullarından cezaevi ihlallerine kadar birçok sebebin çocuk cezaevlerinin kapatılması için yeterli olduğunu kaydederken, Pozantı’dan Şakran’a yaşanan çocuk ölüm ve istismarı olaylarının da münferit olmadığını söyledi.

Türk Ceza Hukuku Derneği’nin önceki gün TMMOB İstanbul Şubesi’nde düzenlediği ‘Çocuk Cezaevleri neden kapatılmalı’ adlı panelde; Çocuklara Yeniden Özgürlük Derneği ve İstanbul Barosu Çocuk hakları bölümünde çeşitli faaliyetler yürüten Avukat Selmin Cansu Demir, çocuk cezaevlerinin ve tutukluların durumunu anlatan bir sunum gerçekleştirdi.

Demir sunumumda özellikle herhangi alternatif bir model önermeyeceğini vurgulayarak bu cezaevlerinin kapatılmasını oluşturan somut sonuçlara işaret etti. İçeride 2828 çocuğun olduğunu kaydeden Avukat Demir, bunun 1003’nün hükümlü, geri kalanın ise tutuklu olduğunu belirtti.

Avukat Demir bu sayının 12-17 yaş gurubuna ait olduğunu ifade ederek 18 yaşından gün almış kaç çocuğun hapishanelerde olduğunu da net olarak bilmediklerini; fakat tahmini olarak 10 bin civarında bir sayının söylenebileceğini anlattı.

1400 ÇOCUK, YETİŞKİNLER CEZAEVİNDE TUTULUYOR

12-17 yaş grubundaki çocukların eğer hükümlüyse gidecekleri kurumların Çocuk Eğitim Evleri olduğunu söyleyen Avukat Demir, Cezaevi Güvenlik Tedbirleri İnfazı Hakkındaki Kanun’unda ‘Hükümlü çocuklar firara karşı engeli bulunmayan, gündüz çıkarak okullarına ya da çalıştıkları işlere gidebilecekleri, eğitim ve meslek edindirme, toplumla yeniden bütünleşme esaslı kurumlarda tutuluyorlar’ olarak geçtiğini ifade etti. Bu çocukların görüşlerinin de ayda 4 kere ailelerinin yanına gidebilecek, serbestçe telefonda konuşabilecek ve haftada bir kez açık görüş yapabilecek şekilde düzenlenmiş olduğunu kaydeden Cansu Demir “Fakat bu, çocukların hepsibahsedilen kurumlarda kalıyor anlamına gelmiyor. Eğer çocuk firar ettiyse ya da başka davadan tutuklu bulunuyorsa kapalı infaz kurumlarına gönderiliyorlar” dedi. Bu kurumlarda sadece 300 çocuğun kaldığını ifade eden Demir, hükümlü çocukların eğer İstanbul, Ankara, İzmir, Hatay gibi bir yerdeyse onlara düzenlenmiş kurumlara gönderildiğini söyledi. Ancak bu illerin dışındaysa yetişkinler için açılmış olan ve burada kendilerine ait koğuşlarda kaldıklarının da altını çizdi. Cansu Demir bir soru önergesine verilen cevapta edinilen bilgiye göre yaklaşık 1400 çocuğun yetişkinler için olan cezaevlerinde kaldığını da ifade etti.

BAZI ÇOCUKLAR L TİPİNDE KALIYOR

Bu cezaevlerindeki idarelerini tamamen yetişkinler için dizayn edildiğini belirten Avukat Demir, çocukların yetişkinlerle karşılaşma tehlikesinin bulunduğunu dahası eğer o ilde sadece bir tane tutuklu çocuk varsa onun da yetişkinlerle kalması yasak olduğundan tek başına tutulabileceğini bunun da tecrit anlamına geldiğini söyledi. İstanbul’da çocuklar için cezaevi olsa da bugün birçok çocuk hakkında tutuklama kararı olduğundan, buranın kapasitesinin dolduğunu ve bazılarının Maltepe L tipi cezaevinde kaldığını ifade etti Avukat Cansu Demir.

POZANTI 2 YIL ÖNCE KAPATILMALI DENMİŞTİ

Bu kurumların nasıl işlediği örneğinde Pozantı Cezaevi’ni anlatan Cansu Demir, burada yaşanan olaydan yani 2012’den önce 2009’da burada bir çocuğun dövülerek öldürüldüğünü; 2010’da ise Meclis İnsan Hakları Komisyonu’nun çocuk cezaevlerini gezerek buraların, çocuklara uygun olmadığını ve kapanması yönünde karar verdiklerini hatırlattı: “Pozantı’dan sonra 2014’te siyasi çocukların kaldığı koğuşa kimyasal gaz sıkılmasıyla başlayan olayları gördük. Daha sonra 2015’te kurum içi bir yazışma sonrasında Şakran Cezaevindeki olaylar daöyle. Yine 2015 yılında Muğla’da 4 çocuğun cinsel istismara uğradıklarını öğrendik. 2016’ta Şırnak’ta iki çocuk koğuştaki uyuz salgını yüzünden karantinaya alınmıştı ve oldukları yerde çıkan ateş yüzünden hayatlarını kaybettiler. Yine Adana’da bu defa 2017’de çocuklar kurumun yaptıklarına dayanamayarak çıkardıkları yangında yaşamlarını yitirdi. Burada da üç çocuk öldü. Bu da olayların münferit değil sistematik olarak yaşandığının kanıtı.”

BU YAŞANANLAR ÇOCUK CEZAEVLERİNİN KAPATILMASI İÇİN YETERLİ

Bu yaşananların çocuk cezaevlerinin neden kapatılması gerektiğine az çok cevap olduğunu söyleyen Cansu Demir, çocukların suça sürüklenme sebepleri düşünüldüğünde yetişkinler gibi hapsedilmelerinin başlı başına bir hak ihlali olduğunu ifade etti. Bunun sebebininse çocukların ergenlik dönemlerinin gereklilikleri ve suça eğilim sebeplerinin daha farklı olmasından kaynaklı olduğunu söyledi: “Ergenlik dönemindeki bireylerin uyarıları dikkate alma yönlerini kontrol etme konusunda yetileri gelişkin değil. Bu da onları suça daha yatkın hale getiriyor. Öte yandan suça yatkınlık ailesel, bireysel ve çevresel de olabiliyor” diyen Demir, suça sürüklenen çocuklardaki sebeplerinden başlıcalarının istismar ve suç kurbanı olma ile çok erken yaşta çalışma hayatına atılmanın olabileceğini kaydetti.

ABDULLAH AKÇAY OLAYI SAĞLIK KOŞULLARINA ÖRNEK

Kapalı infaz kurumlarının kapasiteleri ve koşulları bakımından çocuklar için uygun olmadığının altını çizen Avukat Demir, özelikle çocukların örgün eğitimden mahrum olduğuna dikkat çekti. Birçok çocuğun da tahliye olduktan sonra eğitime devam etmediğinin de altını çizdi Demir. Sağlık hakkında verilebilecek birçok örnek olduğunu söyleyen Cansu Demir, Abdullah Akçay örneği üzerinden bu olayı şöyle anlattı: “14 yaşında hapishaneye giriyor Abdullah Akçay, belli bir süre sonra kanser hastası olduğu ortaya çıkıyor fakat infaz erteleme talebine rağmen burada tedavi olabilir kararı veriliyor. Daha sonrasında iyilileşmediği yani tedaviye yanıt vermediği için infaz erteleme çıkıyor ama bu defa da başka davalardan tutuklu bulunduğu ve bu davalar da Yargıtay’da olduğu için serbest bırakılmıyor. Sonrasında da hapishanede ölüyor. Adalet Bakanlığı son günlerini ailesinin yanında geçiremediği için 7, Sağlık Bakanlığı ise ilik nakli yapamadığı için 13 bin lira tazminata mahkum ediliyor.”

OHAL’DE EĞİTİM HAKLARINA SINIR GETİRİLDİ

Şikayet mekanizmalarının nasıl çalıştığına da değinen ve pek çok inceleme komisyonu bulunduğunu söyleyen Demir, 2010-15 yılları arasında yapılan araştırmalarda hakkında soruşturma bulunan 485 personelden sadece birinin ceza aldığını kaydetti. Zaten mapusların da şikayetleri yerine ulaşmadığına dair ciddi bir inancı olduğu ifade eden Demir bunun sebebinin de bağımsız izlemenin olmaması olarak iade etti ve buna ilişkin taleplerinin ise reddedildiğinin altını çizdi.

OHAL döneminde özellikle 2016 Temmuzundan sonra Kuleli Askeri lisesindeki çocukların yaşadıklarına değinen Demir “OHAL’in getirdiği en büyük sıkıntı eğitim hakkı üzerine KHK’lar tarafından yapılan ve getirilen sınırlamalar oldu. Gözaltı süresinin 7+7 olması çocuklar için de geçerli. Genel toplum içerisindeki yansımalarını çocuklar da yaşadı. Öte yandan çocuk mahkemelerinin kapatılması da başlıca bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.