Çocuk istismarı yüzde 700 arttı!

Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Avukat Ümit Asye Demir, çocuk istismarlarının son 10 yılda yüzde 700 oranında arttığını, beyana dayalı nüfus kaydının bunu hem örtüp hem yaygınlaştıracağı uyarısında bulundu.

Türkiye’de devlet ve toplum şiddetini en derinden hisseden çocuklar, katlediliyor, istismar veya emek sömürüsüne maruz kalıyor. Çocuk istismar vakaları son 10 yılda yüzde 700 artarken, çıkarılan yasalar da istismarcıları aklıyor. Birçok davada istismar zanlıları “tahrik” ya da “iyi hal” nedeniyle cezai indirim alırken, sadece 2016 yılından bu güne çocuğun cinsel istismarı suçundan 15 bin 51 dava açıldı. Son 10 yılda evlendirilen çocuk sayısı ise 482 bin 908’a ulaşırken, yine bu çocukların 244 çocuk yaşta doğum yaptığı kayıtlara geçti. Son çıkarılan beyana dayalı nüfus kaydı ile de istismar zanlıları gizlenmeye ve çocuk yaştaki evliliklerin üstü örtülmeye başladı. Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi Üyesi Avukat Ümit Asye Demir, çocuk istismarlarını ajansımıza değerlendirdi.

‘ÇOK FAZLA İSTİSMAR VAR AMA HUKUKA YANSIMIYOR’

İnsan hakları alanında dezavantajlı grup içinde yer alan çocukların kendilerini ifade etmesinin çok zor olduğunun altını çizen Demir, bu anlamda çocukların yardıma muhtaç olduğunu, istismara maruz kalan çocukların başına gelenleri rahat anlatamadığını dile getirdi. Çocuk istismarlarının artmasına değinen Demir, bu dönemde çocuk istismarlarının görünür hale geldiğini aktardı. Çocuk istismarlarının yüzde 15 ile 20 civarında hukuki mercilere yansıdığına işaret eden Demir, “Çok yoğun bir istismar söz konusudur. Ama çocuklar bunu anlatamadıkları için bir şekilde adli makamlara yansıtmaktan korktukları için bu oran çok yüksek olmasına rağmen adli mercilere bize göre çok olsa dahi daha az başvuru oluyor. Ama son süreçte aileler daha bilinçli bu yüzden de vakanın üzerine gidiyorlar. Yine de şunun altını çizmek gerekiyor. Çok fazla istismar vakası var ama çok azı hukuka yansıyor” dedi.

‘İSTİSMARCILARA CAYDIRICI CEZALAR VERİLMİYOR’

İstismar olaylarında faillere verilen cezalanın temel sebebinin ıslah etmek üzerine kurgulandığını, ancak faillerin cezaevine girip çıktıktan sonra bunu bir daha yapmayacaklarını bilemediklerini kaydeden Demir, bu anlamda ıslah edici cezalar verilmediği değerlendirmesi yaptı. Çocuk istismar vakalarını artma sebeplerine değinen Demir, şunları söyledi: “Psikolog ve sosyolog arkadaşlarımızla bunun sebebini konuştuğumuz zaman çocuklar yaşadığı vakayı anlatmaktan korktuğu için çocuk üzerinde hükmetmek ve otorite kurmak bir kadın üzerine otorite kurmaktan çok daha kolay oluyor. Çocuğa yapılan istismarın ortaya çıkması kadına yapılandan daha zordur. Her ne kadar kadın istismar ve tecavüzlerinde artış olsa da kadınlar bir şekilde sesini duyurabilir. Ama çocuk bundan korkuyor. İstismar eden kişi, ‘kimseye anlatırsan seni öldürürüm’ dediği zaman çocuk bunu anlatmaktan çekiniyor. Bu yüzden de yıllarca süren istismar olayları var.”

‘ÇOCUKLARA CİNSELLİĞİ ANLATIN Kİ İSTİSMARA UĞRADIĞINDA SÖYLESİN’

Ensest vakalarında da artış olduğunu belirten Demir, ensest olaylarının küçük yaştan başladığını, çocuk anlamaya başladıkça istismar edenin ondan geri çekilmeye başladığını, genelde aile içerisinde diğer küçük çocuğa geçildiğini bu tür vakaların ortaya çıkmasının ise çok uzun bir süre aldığını dile getirdi. Kapalı toplumlarda cinselliğin ne kadar bilinmiyorsa istismar vakalarının da o kadar yüksek olduğuna işaret eden Demir, Türkiye genelinde yüzdelik belirmelerinin çok zor olduğunu, her hangi bir meslek kuruluşunun istismarcı olduğunu söylemenin zor olduğunu ama hiç beklenmedik kişilerin de istismarcı olabildiğini dile getirdi. Çocuklara cinselliğin anlatılması gerektiğini belirten Demir, “Çocuklarımıza cinselliğin ne olduğunu anlatalım. Ne tür davranışlara maruz kalındığında istismara maruz kaldığını bilebilsin. Açık toplumlarda yetiştirilen çocukların neye maruz kaldığını bilebiliyor. Ama kapalı toplumlarda cinsellik ayıp ve günah olarak anlatıldığı için karşılaştığı şeyler karşısında hem idrak emesi zaman alıyor hem de anlatması zor oluyor. Küçük bir yerde yaşayan aileler istismar olayı ortaya çıkmakta zorlanıyor. Aile her ne kadar olayı yargıya taşımak istese de toplum baskısı nedeniyle olayı kapatmaya gidebiliyor. Bu yüzden olayları kapatmak çocuklara yapılacak en büyük haksızlıktır” diye konuştu.

‘ÇOCUK EVLİLİKLER İSTİSMARDIR, CEZALANDIRILMALI’

Son yaptıkları çalışmada 100 evlilikten 18’inin erken ve zor kullanılarak yapıldığını tespit ettiklerini aktaran Demir, “Bu çok yüksek ve yüzde 18’i kapsayan bir oran söz konusudur. Çocuk evlikler çok yüksek seviyededir. 15 yaşındaki bir çocuğun daha evliliğin ne olduğunu farkına varmaması bu ciddi oranda toplumda bir risk yaratır. 15 yaşında evlendirilen bir çocuk ne olduğunu bilmediği şeyler yaşıyor. Çocuk evlilikler istismardır. İstismarı erken evlilik diye tanımlamamız bu gerçeği değiştirmez. 45 yaşındaki bir adamın 15 yaşındaki çocukla evlenmesi bir istismardır ve cezai gerektiren bir durumdur. Çocuk bunun farkında olmayabilir ya da ailesine karşı gelemeyebilir burada asıl cezalandırılması gereken ailedir. Bunun bir caydırıcılığı olmalıdır. Şu an istismardan faile ceza veriliyor. Çocuğun beyanına bakmaksızın faillerin cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

‘BEYANA DAYALI NÜFUS KAYDI İSTİSMAR VAKALARINI ÖRTÜYOR’

Son yapılan değişlikte nüfusa doğum kaydı yapılırken beyanın esas alınmasının doğurduğu sonuçları değerlendiren Demir, sözlerine şöyle devam etti: “Bu bizim için şöyle bir sıkıntı doğuruyor. Bir çocuk doğduğunda bunu 15 yaşındaki çocukta doğurabilir ama beyan esas alındığı için 25 yaşındaki bir doğurmuş gibi beyan verilebilir. Bu durumda istismar olayı ortaya çıkarılmamış olacak. Bu anlamda bu değişiklik çok büyük bir değişiklik. Beyanın esas alınmaması gerekir. Bir yerde doğum yapılıyorsa bunun resmi kaydı alınmalıdır. Bütün işlemlerini resmi ve yazılı bir şekilde hayata geçirilirken çocuk doğduğundan neden beyanı alalım daha sonra resmileştiririz diyorlar. Çocuklar kim tarafından istismara uğratılmışsa ortaya çıkarılmadır. Aynı zamanda bu soy bağını da etkileyecek bir şeydir. Çocuk doğum yapıyor teyzesi üzerine kaydediyor. Bu ciddi anlamda nüfus yapısını da karıştıracağını düşünüyorum. Bütün baroların çocuk hakları merkezleri ile iletişim halindeyiz. Bunun değiştirilmesi için barolarla görüşmeler halindeyiz” diye konuştu.